Yaş anneliği etkiler mi?
Hangi yaşta anne olmak mantıklı? 20'li, 30'lu ve 40'lı yaşlarda annelik deneyimleri aynı mı?
41’inde anne
2.5 yaşında Beren adında bir kızı olan Hülya Girgin aslında anne olmayı hiç düşünmeyenlerden. 38 yaşında evlenmiş ve biraz da çevre baskısı ile çocuk sahibi olmuş. “Annelik büyük bir sorumluluk. Keşke 41 değil 31 yaşında anne olsaydım dediğim çok oluyor” diyor.
“Geç evlendim ve geç anne oldum. Aslında anne olmayı hiç düşünmüyordum. Öyle sokakta her gördüğü çocuğu seven kadınlardan da hiç olmadım. Neyse ki, ileri yaş hamileliği olmasına rağmen hamileliğim çok rahat geçti. Baş dönmesi, yorgunluk, bulantı, uyku gibi sorunların hiçbirini yaşamadım. Karnım büyümese hamile olduğumu ben bile anlamayabilirdim. Ancak doğum sonrası gerçekten çok zor bir süreçti. Doğum sonrası depresyonun yanı sıra kedilerim de ayrı bir dert olarak belirdi. İki kedim vardı ve kediler bebeğe
saldırdığı için kızım 7.5 aylık olana kadar çok zorlandım. Bir saniye bile onu bırakamıyordum. Bu da bende ayrı bir bunalım yarattı. 40’ından sonra anne olmak kolay değil. Genç olsam daha sabırlı olurdum kesinlikle. Keşke 41 değil 31 yaşında olsaydım dediğim çok oldu. Ben hayatım boyunca hayvanlarla çok iç içeydim, ancak çocuk bakmak kedi bakmak gibi değil. Kedilere gösterdiğim sabrı çoğu zaman kızıma göstermekte zorlandım. Ben öyle kanatları olan, süper bir anne olmadım hiçbir zaman. Elbette kızımı çok seviyorum ama bunun büyük bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. 22 ay emzirdim ancak uyku ve yemek konusunda çok zorlandım. Hep bir şeyler eksik sanıyorum. Rahat olamıyorum. Anne olmak çok güzel ama sorumluluğu bana ağır geldi. Onu en mükemmel şekilde büyütmek istiyorum çünkü. Belki çalışan, sabah çıkıp akşam gelen bir anne olsam hayat daha kolay olabilirdi. Kızım doğana kadar inanılmaz özgürdüm ben. Dağa tırmanıyor kamp yapıyordum. Eşim de bazen geliyordu hatta. Çocuktan sonra elbette tüm bunlar bitti. Babası bana göre daha sabırlı ve onunla daha çok oynayan biri. Ama ikimizin de ‘şu an genç bir kızımız olsaydı daha iyi olurdu’ dediğimiz oluyor. Benim yaşında torunu olan insanlar var. Kızımdan asla vazgeçemem elbette ama bir daha dünyaya gelsem çocuk yapmazdım.”Yazı: Filiz Şeref
Her anne bebeği için en mükemmel annedir. Ancak şöyle de bir gerçek var ki, her yaş döneminde ayrı şeyler, ayrı annelik tecrübesi ediniyor insan. Bakın 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarda anne olan üç kadının yaşadıkları... Peki, hangi yaşta anne olmak mantıklı? Karar elbette sizin!
25’inde anne
Senem Kobya, 19 yaşında tanıştığı eşiyle 24 yaşında evlenmiş ve 25 yaşında da anne olmuş. Sekiz yaşında Ferit ve dört yaşında Kerem adında iki oğlu var. Neredeyse hiç uyumayan ilk bebeğiyle geçirdiği zor günlerde, en büyük yardımcısının, genç olmanın verdiği enerji olduğunu söylüyor.
“Eşimle çocuk sahibi olmayı çok istiyorduk ancak çocuk sevmek ve istemek ayrı bir şeymiş, bakmak apayrı bir şey... İlk çocuğum doğduğunda ne yapacağımı hiç bilemiyordum. İlk kucağıma aldığımda gerçekten çok korkmuştum. Ona bir şey olacak diye endişe duyuyordum. İnternetten sürekli araştırma yapıyordum ki, o da beni paranoyak yapıyordu. O tecrübesizlikle insan endişeleniyor. Zaten ilk çocuğuma anneliğimle ikinci çocuğuma anneliğim arasında da çok fark oldu. İlkinde çok endişeli bir anneydim. Sorunun aslında yaştan çok tecrübesizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Daha önce kuzen, yeğen bile bakmadığım için hiçbir fikrim yoktu. 20’li yaşlarda anne olmanın avantajı, sadece daha gözü kara
ve enerjik oluyorsunuz. Şu anda bir bebeğim olsaydı belki geceleri uykusuz kalmaya ve o tempoya enerjim yetmeyebilirdi. Çünkü benim çocuklarım gerçekten çok hareketliydi. Ferit zaten hiç uyumuyordu, sabah altıda yatıp sekizde kalkan, günde sadece iki saat uyuyan bir çocuktu. Tahmin edersiniz ki bu da beni inanılmaz zorluyordu. Yanımda yardımcı olabilecek kimsem de yoktu. İkinci çocuğu yapmam da deli cesaretiydi. O da gençliğin verdiği delilikti... Geçen seneden beri yeni yeni uyumaya başladım diyebilirim. 30’larımda 40’larımda olsam ikinci çocuğu düşünmezdim açıkçası. Neyse ki ikisi de erkek ve şu anda birbirleriyle gayet güzel vakit geçiriyorlar. Yaş araları da az olduğu için iyi geçiniyorlar. Eşim
de genç baba olmanın avantajını yaşıyor. Çocuklarıyla oynamaktan hiç sıkılmıyor. Bu arada kariyerimi de bırakmadım. Hayat benim için biraz tersten başladı aslında. Önce kariyer
yapıp sonra çocuk yapmadım ben. Çalışmaya ilk çocuğum olduğunda evden devam ettim bir süre. Önce çocuk yapıp sonra kariyerime yüklendim. Bir süre çalışmaya ara verip geri dönmek daha zor olabilirdi. Şimdi işime de konsantre olabiliyorum.”
31’inde anne
Elif Ünal Özdoğan 33 yaşında. 2.5 yaşında Zeynep ve 1.5 yaşında Can adında iki çocuğu var. 20’li yaşlarda düşük yaptıktan sonra ilk çocuğunu 31 yaşında dünyaya getirmiş. En doğru zamanda anne olduğunu düşünüyor.
“Anne-baba olduğumuzda ben 31, eşim 33 yaşındaydı. Beş sene çocuğumuz olmadığı için hayatımızı doyasıya yaşadık. Biz çok gezen, gece hayatı olan, asla evde oturmayan bir çifttik. Tabii ki çocuk devreye girdiğinde bunlara mola vermek durumunda kaldık. Tek çocuk olsa belki yine devam ederdik bazı şeylere ama ikinci çocuğun da bize sürpriz yaparak sadece bir sene sonra hayatımıza katılması hayatımızı biraz askıya almamıza neden oldu. Ama en güzeli ne biliyor musunuz? Benim hiçbir şekilde aklım kalmadı hiçbir şeyde. Her şeye doyduğumu düşünüyorum. Keşke yapsaydım dediğim bir şey kalmadı. Ve bu bir artı olarak annelik haneme yazıldı. Gerçi itiraf etmeliyim ki, Can doğduktan sonra ilk bir senem
gerçekten çok zor geçti. Birinin gaz dönemi ile diğerinin diş dönemi aynı zamana denk geldi örneğin. Zeynep’in uyku problemi vardı, Can da onun sesine uyanır, uyumazdı. Yemekten
uykuya kadar düzenleri farklıydı ve epey zorlayıcı bir süreç oldu ama bir sene sonra her şey rayına oturdu. Eğer 20’li yaşlarda anne olsaydım bence çok şey fark ederdi. 20’li yaşlarda bu kafam olsaydı olabilirdi, ama bu kafam yoktu o zamanlar. Bu kadar sabırlı bir anne olmazdım bir kere. Bu kadar özverili olmazdım, kendimi biliyorum. Bu kadar tahammül edemezdim. Şu anki yaşımın en avantajlı yanı sabırlı bir anne olmam. Daha bilinçliyim. Onlara bu kadar iyi eğitim de veremezdim. Eşimin yardımlarını da tabii ki es geçmemeliyim. Çocukları yıkamaktan alt değiştirmeye kadar her şeyi yapıyor. Gece kontrolü onda, gündüz bende. Onun da evden çalışıyor olması benim hayatımı epey kolaylaştırıyor.”
2.5 yaşında Beren adında bir kızı olan Hülya Girgin aslında anne olmayı hiç düşünmeyenlerden. 38 yaşında evlenmiş ve biraz da çevre baskısı ile çocuk sahibi olmuş. “Annelik büyük bir sorumluluk. Keşke 41 değil 31 yaşında anne olsaydım dediğim çok oluyor” diyor.
“Geç evlendim ve geç anne oldum. Aslında anne olmayı hiç düşünmüyordum. Öyle sokakta her gördüğü çocuğu seven kadınlardan da hiç olmadım. Neyse ki, ileri yaş hamileliği olmasına rağmen hamileliğim çok rahat geçti. Baş dönmesi, yorgunluk, bulantı, uyku gibi sorunların hiçbirini yaşamadım. Karnım büyümese hamile olduğumu ben bile anlamayabilirdim. Ancak doğum sonrası gerçekten çok zor bir süreçti. Doğum sonrası depresyonun yanı sıra kedilerim de ayrı bir dert olarak belirdi. İki kedim vardı ve kediler bebeğe
saldırdığı için kızım 7.5 aylık olana kadar çok zorlandım. Bir saniye bile onu bırakamıyordum. Bu da bende ayrı bir bunalım yarattı. 40’ından sonra anne olmak kolay değil. Genç olsam daha sabırlı olurdum kesinlikle. Keşke 41 değil 31 yaşında olsaydım dediğim çok oldu. Ben hayatım boyunca hayvanlarla çok iç içeydim, ancak çocuk bakmak kedi bakmak gibi değil. Kedilere gösterdiğim sabrı çoğu zaman kızıma göstermekte zorlandım. Ben öyle kanatları olan, süper bir anne olmadım hiçbir zaman. Elbette kızımı çok seviyorum ama bunun büyük bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. 22 ay emzirdim ancak uyku ve yemek konusunda çok zorlandım. Hep bir şeyler eksik sanıyorum. Rahat olamıyorum. Anne olmak çok güzel ama sorumluluğu bana ağır geldi. Onu en mükemmel şekilde büyütmek istiyorum çünkü. Belki çalışan, sabah çıkıp akşam gelen bir anne olsam hayat daha kolay olabilirdi. Kızım doğana kadar inanılmaz özgürdüm ben. Dağa tırmanıyor kamp yapıyordum. Eşim de bazen geliyordu hatta. Çocuktan sonra elbette tüm bunlar bitti. Babası bana göre daha sabırlı ve onunla daha çok oynayan biri. Ama ikimizin de ‘şu an genç bir kızımız olsaydı daha iyi olurdu’ dediğimiz oluyor. Benim yaşında torunu olan insanlar var. Kızımdan asla vazgeçemem elbette ama bir daha dünyaya gelsem çocuk yapmazdım.”Yazı: Filiz Şeref
Her anne bebeği için en mükemmel annedir. Ancak şöyle de bir gerçek var ki, her yaş döneminde ayrı şeyler, ayrı annelik tecrübesi ediniyor insan. Bakın 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarda anne olan üç kadının yaşadıkları... Peki, hangi yaşta anne olmak mantıklı? Karar elbette sizin!
25’inde anne
Senem Kobya, 19 yaşında tanıştığı eşiyle 24 yaşında evlenmiş ve 25 yaşında da anne olmuş. Sekiz yaşında Ferit ve dört yaşında Kerem adında iki oğlu var. Neredeyse hiç uyumayan ilk bebeğiyle geçirdiği zor günlerde, en büyük yardımcısının, genç olmanın verdiği enerji olduğunu söylüyor.
“Eşimle çocuk sahibi olmayı çok istiyorduk ancak çocuk sevmek ve istemek ayrı bir şeymiş, bakmak apayrı bir şey... İlk çocuğum doğduğunda ne yapacağımı hiç bilemiyordum. İlk kucağıma aldığımda gerçekten çok korkmuştum. Ona bir şey olacak diye endişe duyuyordum. İnternetten sürekli araştırma yapıyordum ki, o da beni paranoyak yapıyordu. O tecrübesizlikle insan endişeleniyor. Zaten ilk çocuğuma anneliğimle ikinci çocuğuma anneliğim arasında da çok fark oldu. İlkinde çok endişeli bir anneydim. Sorunun aslında yaştan çok tecrübesizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Daha önce kuzen, yeğen bile bakmadığım için hiçbir fikrim yoktu. 20’li yaşlarda anne olmanın avantajı, sadece daha gözü kara
ve enerjik oluyorsunuz. Şu anda bir bebeğim olsaydı belki geceleri uykusuz kalmaya ve o tempoya enerjim yetmeyebilirdi. Çünkü benim çocuklarım gerçekten çok hareketliydi. Ferit zaten hiç uyumuyordu, sabah altıda yatıp sekizde kalkan, günde sadece iki saat uyuyan bir çocuktu. Tahmin edersiniz ki bu da beni inanılmaz zorluyordu. Yanımda yardımcı olabilecek kimsem de yoktu. İkinci çocuğu yapmam da deli cesaretiydi. O da gençliğin verdiği delilikti... Geçen seneden beri yeni yeni uyumaya başladım diyebilirim. 30’larımda 40’larımda olsam ikinci çocuğu düşünmezdim açıkçası. Neyse ki ikisi de erkek ve şu anda birbirleriyle gayet güzel vakit geçiriyorlar. Yaş araları da az olduğu için iyi geçiniyorlar. Eşim
de genç baba olmanın avantajını yaşıyor. Çocuklarıyla oynamaktan hiç sıkılmıyor. Bu arada kariyerimi de bırakmadım. Hayat benim için biraz tersten başladı aslında. Önce kariyer
yapıp sonra çocuk yapmadım ben. Çalışmaya ilk çocuğum olduğunda evden devam ettim bir süre. Önce çocuk yapıp sonra kariyerime yüklendim. Bir süre çalışmaya ara verip geri dönmek daha zor olabilirdi. Şimdi işime de konsantre olabiliyorum.”
31’inde anne
Elif Ünal Özdoğan 33 yaşında. 2.5 yaşında Zeynep ve 1.5 yaşında Can adında iki çocuğu var. 20’li yaşlarda düşük yaptıktan sonra ilk çocuğunu 31 yaşında dünyaya getirmiş. En doğru zamanda anne olduğunu düşünüyor.
“Anne-baba olduğumuzda ben 31, eşim 33 yaşındaydı. Beş sene çocuğumuz olmadığı için hayatımızı doyasıya yaşadık. Biz çok gezen, gece hayatı olan, asla evde oturmayan bir çifttik. Tabii ki çocuk devreye girdiğinde bunlara mola vermek durumunda kaldık. Tek çocuk olsa belki yine devam ederdik bazı şeylere ama ikinci çocuğun da bize sürpriz yaparak sadece bir sene sonra hayatımıza katılması hayatımızı biraz askıya almamıza neden oldu. Ama en güzeli ne biliyor musunuz? Benim hiçbir şekilde aklım kalmadı hiçbir şeyde. Her şeye doyduğumu düşünüyorum. Keşke yapsaydım dediğim bir şey kalmadı. Ve bu bir artı olarak annelik haneme yazıldı. Gerçi itiraf etmeliyim ki, Can doğduktan sonra ilk bir senem
gerçekten çok zor geçti. Birinin gaz dönemi ile diğerinin diş dönemi aynı zamana denk geldi örneğin. Zeynep’in uyku problemi vardı, Can da onun sesine uyanır, uyumazdı. Yemekten
uykuya kadar düzenleri farklıydı ve epey zorlayıcı bir süreç oldu ama bir sene sonra her şey rayına oturdu. Eğer 20’li yaşlarda anne olsaydım bence çok şey fark ederdi. 20’li yaşlarda bu kafam olsaydı olabilirdi, ama bu kafam yoktu o zamanlar. Bu kadar sabırlı bir anne olmazdım bir kere. Bu kadar özverili olmazdım, kendimi biliyorum. Bu kadar tahammül edemezdim. Şu anki yaşımın en avantajlı yanı sabırlı bir anne olmam. Daha bilinçliyim. Onlara bu kadar iyi eğitim de veremezdim. Eşimin yardımlarını da tabii ki es geçmemeliyim. Çocukları yıkamaktan alt değiştirmeye kadar her şeyi yapıyor. Gece kontrolü onda, gündüz bende. Onun da evden çalışıyor olması benim hayatımı epey kolaylaştırıyor.”