Yaşamak güzel şey!
Asil, sade ve aynı zamanda sıcacık bir duruşu var. Boyner Büyük Mağazacılık Marka Yönetimi ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Burcu Körpeağaç, başarıya giden yolda adımlarını korkmadan atanlardan...
Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Nurdan Usta
İZMİRLİ OLMA AYRICALIĞIYLA DOĞANLARDAN O. Yani deniz kokusunu içine çekmeyi bilenlerden... Avukat bir babanın ve İngilizce öğretmeni bir annenin iki kızından biri. Güçlü, güzel ve gülmeyi seven bekar bir anne! İzmir’i bırakıp gitmek kolay olmasa da üniversite için doğduğu şehirden ve ailesinden ayrılmak zorunda kalmış. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazanınca Ankara’ya taşınmış. Daha üniversite yıllarında çalışma hayatı ile tanışmış. Ona göre ‘tecrübe’ başarıya giden yolda önemli bir mihenk taşı. Üniversitenin son sınıfındayken Türkiye’de yapılan genel seçimler belki de hepimizden biraz daha fazla etkilemiş onun hayatını... Bir siyasi parti için bir ay boyunca İstanbul merkezli bir PR şirketinin ofisinde çalışmış. Ve tabii beklenen olmuş; bu şirketten iş teklifi gelmesi de sürpriz olmamış... Kariyer hikayesini şöyle anlatıyor: “Mezun olur olmaz iş hayatım başladı. PR şirketinde iki yıl kadar çalıştıktan sonra büyük bankaların iletişim departmanlarında yöneticilik pozisyonuna kadar yükseldim. 2000 yılında Boyner Grup şirketlerinden Benkar’a geçtim. Benkar ve Beymen olmak üzere Boyner’de beş sene çok değerli tecrübeler edindim. Perakende sektörü ile ilk tanışmam bu şekilde oldu. Sonrasında yaptığım işin mutfağını da öğrenmem gerektiğini düşünerek reklam ajansı tarafına geçiş yaptım. Benim için konforlu bir alandan bilmediğim, farklı bir alana geçiş oldu bu. Kreatif ortamlarda çalışmak her ne kadar işin operasyonel süreci meşakkatli olsa da insanı besliyor. Ajansların ardından perakendeye geri dönerek Vakko’nun Pazarlama Direktörü oldum. Geçen yılın başında, yıllar sonra Boyner Grubu’na Boyner Büyük Mağazacılık Marka Yönetimi ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak geri döndüm.”
HEP YENİ HEYECANLAR
Bulunduğu sektörün Körpeağaç’ın enerjisini her zaman yüksekte tuttuğu kesin. İşini “Her sezon sonunda ölen ve hemen yeniden doğan, dinamik ve heyecanlı bir sektör” diye anlatıyor. İşini değiştirmeyi ise hiç düşünmüyor. İnsanın sevdiği işi yapmasından daha güzel bir şey olmadığı kesin. Burcu Körpeağaç da bizimle aynı fikirde: “20 senelik çalışma hayatımda iki önemli değerin öne çıktığını görüyorum. Birincisi ben ilk günden bu yana işimi çok severek yaptım. Bunun yaratıcılığı beslediğini düşünüyorum. İkincisi ise çok çalışmak. Çok çalıştığınız zaman yapamayacağınız hiçbir şey, aşamayacağınız hiçbir engel yok. Bu ikisi olunca gerisi geliyor zaten.”
YAŞAMAK GÜZEL ŞEY!
Denemek, yanılmak, kendine hata yapma izni vermek ilerlemenin anahtarları belki de. “Yanlış diye bir şey yoktur. Yaptıklarımız ve yapmadıklarımız vardır” cümlesiyle hayat felsefesini de özetliyor aslında ve ekliyor: “Eğer yapmaya değiyorsa, hakkını vererek yap!” Snowboard ve rüzgar sörfü yaptığı yıllarda aradığı belki de heyecanken şimdilerde vazgeçemediği tek tutkusu kitaplar onun... Yaptığı boyama ve baskılarla evinde ve arkadaşlarının evlerinde atılacak her şeyi tekrar kullanılacak hale getirmesi de yaratıcı tarafının kanıtları. Seyahat etmeden olur mu peki? Yurt içinde favori rotası ailesi de orada yaşadığı için İzmir ve Çeşme. “İzmir, benim için zaman zaman İstanbul’un vahşiliğinden kaçıp sığındığım anavatanım, limanım. İstanbul ise hayatımı anlatıyor, karmaşasını ve hızını seviyorum” diyor. Yurt dışında ise en çok İtalya’da olmayı seviyor.
İŞİ MODA OLUNCA...
Modaya olan ilgisinden söz etmeden olmaz tabii. İşi gereği bütün sezon trendlerini, öne çıkan modacıları takip ediyor haliyle. Vazgeçemediği aksesuar markaları Tory Burch ve Anya Hindmarch. Giyimde ise Boyner’in yeni markalarından Black Pepper favorisi. Beymen Academia ve Beymen Club da ‘en sevilenler listesi’ne tereddütsüz eklediklerinden. Aktif giyimde özellikle son üç senedir Nike olmazsa olmazı. Tarzını bize anlatmasını istediğimizde; “Klasik bir giyim tarzım var sanırım. Karışık renkleri, çizgilileri çiçeklerle birleştirmeyi kendime yakıştırmıyorum, risksiz parçalarla kendimi daha rahat hissediyorum. Gardırobumun vazgeçilmezleri yaz için beyaz spor gömleklerim, jean şortlarım, parmak arası terliklerim ve hasır çantalarım” diyor. Biz de onu net çizgileri olan, şık bir kadın olarak tanımlamayı seçiyoruz.
SADE GÜZELLİK
Çok fazla makyaj yapan biri olmadığı çok belli. Allık, kaş farı, maskara, göz çevresi kapatıcısı onu için yeterli. Favori makyaj ürünleri markası ise Bobbie Brown. Bakım ise ayrı bir konu. Duru güzelliğinin formülü de burada saklı galiba... Yüz bakımında tercih ettiği marka Estee Lauder. Serum, nemlendirici, göz kremi ve peeling ise cilt bakımı yaparken kullandığı ürünler. Ve tabii ki parfüm konusu önemli: Burcu Körpeağaç tercihini Elie Saab Rose Couture’den yana yapıyor.
VAZGEÇİLMEZ 10’U
1. Oğlum: Yaşama sebebim. Hayatımın anlamı. Evimin neşesi.
2. Ailem: Annem ve ablam oğlumdan sonra en değerli varlıklarım. Her zaman birbirine destek olan, birbirine zaman zaman kızsa da yine de bağları güçlü bir aileyiz biz.
3. İşim: Beni besleyen, büyümeme ve gelişmeme neden olan kaynağım.
4. Huzurum: Huzursuz ortamlara dayanamıyorum. Nezaketen veya mecburen girmem gereken ortamların huzursuz olacağını düşünürsem muhakkak bir bahane uydurup kaçarım.
5. Kitaplarım: İçine girip kaybolduğum, başka hayatlara daldığım tek dünyam.
6. Kız arkadaşlarım: Sırdaş, kahkaha, dostluk.
7. Navigasyon: İstanbul'da navigasyonsuz araba kullanabilmem mümkün değil. Yön duygum hiç yok.
8. Uyku: Her gün sekiz 8 saat uyku vazgeçilmezim. Tatillerde ise mümkünse öğleden sonra bir saat uyumaya bayılırım.
9. Kahve: Yataktan kalkınca yaptığım ilk şey kahve makinesinin düğmesine basmak.
10. Spor: Deşarj olduğum, yeniden enerji kazandığım, kendimi iyi hissettiğim aktivitem.