Yeme bozuklukları doğru bilinen yanlışların bolca olduğu psikolojik bozukluklar arasında. Evet, yanlış duymadınız. Psikolojik bozukluk dedim. Beslenme bozukluğu ve yeme bozukluğu birbiri ile sıkça karıştırılır, oysa birbirinden ayrıldığı temel noktalar vardır. Örneğin, bir kişide beslenme bozukluğu varsa o kişi dengeli şekilde gıda tüketmiyordur ve bundan kaynaklanan sıkıntılar yaşama riski taşıyordur. Beslenme uzmanı desteği ile kendisine uygun beslenme biçimini öğrenebilir. Yeme bozukluğu olan kişinin ise hayatının merkezinde kilo ve yemek vardır. Ne yiyeceği, ne kadar yiyeceği, kaç kalori aldığı, kilo alıp almadığı düşünce sisteminin hemen hemen hepsinin kapsar. Kilosu, duygu durumunu kontrol eder. Kaç kiloda olursa olsun kilo vermek ister veya kilo almaktan korkar. Normal yeme kavramından uzaktır ve diyetle aşırı yeme arasında gider gelir. İrade meselesi sanılan bu durum aslında psikolojik bir problemdir.
Yeme bozukluğu denildiği zaman insanların aklına hemen internette dolaşan iskelet görünümünde mankenler geldiği için “ben hiçbir zaman böyle olmam, benim yeme bozukluğum yok” savunmasına geçerler, fakat yeme bozukluğu sadece anoreksiyadan ölmek üzere olan modellerle tanımlanamaz. Eğer kişinin hayatının merkezinde kilosu varsa, günün büyük kısmında yemek düşünüyorsa, yediği zaman pişmanlık hissediyorsa, kilo verdiği zaman hayatının değişeceğine ve mutlu olacağına inanıyorsa o kişide yeme bozukluğu vardır diyebiliriz. Normal kiloda ya da normal kilonun altında olup kilo almaktan korktuğu için sıkı diyet ve aşırı egzersiz yapan kişilere anoreksiya nervoza teşhisi konulabilir. Kişinin anoreksiya nervoza tanısı alması için illa iskelet görünümünde olmasına gerek yoktur. “Her yediğimi kusmuyorum, çok yediğim zaman kusuyorum o yüzden yeme bozukluğum yok” diyenler ise oldukça yanılıyorlar çünkü haftada en az 1 kez normal yediği yiyeceğinin çok üstünde miktar yiyeceği tüketip sonrasında kilo almamak için kusmak, laksatif ilaçlar ve ödem attırıcılar kullanmak, aşırı egzersiz yapmak veya aşırı yediği günün ertesi gününü 1-2 elma ile geçirmek Bulimiya Nervozanın ta kendisidir. Genelde bulimiya nervoza olan kişiler normal kiloda ya da üzerinde olabilirler; çünkü sindirim ağızda başlar ve kişi isterse tüm yediklerinin kussun yine de aldığı kalorilerin maksimum yüzde 50 sini çıkartmış olur. Kusmak bağımlılık yarattığı için de kilo vermediğini görse bile belli bir süre sonra o döngüden çıkartamaz kendisini. O nedenle de kişiler sanıldığı gibi istediği zaman bu arınma davranışlarını bırakamaz. Bir de duygusal sebeplere bağlı olarak aşırı yemek yiyenler var. Can sıkıntısı, boşluk, üzüntü ve stres yüzünden kendisini artık midesi ağrıyana ve acı hissedene kadar yemeğe mahkum edenler ve sonrasında da bundan pişmanlık duyanlar... “Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu” haftada en az 1 kez kişinin duygu duruma bağlı olarak kendini durduramama hissi ile canı acıyıncaya kadar hızlı bir şekilde yemek yemesi olarak tanımlanabilir. Bu kişiler kendilerini iradesiz ilan edip ertesi günü sıkı bir diyete başlayıp o günün pişmanlığını üzerinden atacaklarını düşünseler bile durumun kilo, yemek ve irade ile ilgisi yoktur ve tamamen psikolojik sebeplere bağlıdır. O nedenle diyette kişi kendisini rahatlatan bir yeme atağından uzak kaldığı için dolup taşar ve kısa bir süre sonra tekrar patlar, yer de yer üzerine kendisini “başarısız” ilan eder. Diyette başarısızlık değildir asıl mesele, duygularla sağlıklı şekilde baş etmeyi bilememektir ve bunu öğrenmenin yolu da psikolojik destek almaktır.
Yeme bozuklukları dışarıdan belli olmaz; çünkü kişinin kilosundan bağımsızdır. Kişinin kendisini değersiz hissetmesi ve tüm değerinin kilosu ve beden görüntüsünden ibaret olduğu yanılgısına düşmesi, kişinin kilosu ne olursa olsun bir noktada onu yakaladığı için dışarıdan anlaşılması güç olur. Evet, modern dünyanın belirlediği ideal estetik ölçüler var ve bu ölçüler insanlar için önemli; yalnız kişi eğer toplum tarafından ancak o ideale yakınlaştığı zaman değer göreceğine inanıyorsa, kendisini o zaman “tamamlanmış” hissedeceğine inanıyorsa, hiçbir zaman “tam” hissetmeyecektir. Bunun nedeni, kişinin bütünlüğünde dış görünüşün sadece bir parça olduğu, diğer özelliklerinin de olduğu ve değerli olduğu tamamen göz ardı edilmiştir. Temelde var olan değersizlik duygusu tartıdan bağımsızdır, kökeni bir çok sebebe bağlı olabilir. Travmalar, ebeveyn tutumları, mükemmelliyetçi yapı, ilişki problemleri ve duyguları ifade etme sıkıntısı bu sebeplerden sadece bir kaç tanesidir. O yüzden yeme bozukluğu olan kişinin yemek ve kilo arasındaki döngüde sıkışması kilo verdiğinde ya da kilosunu koruyabildiğinde geçmez. Psikolojik destekle kişinin kendi bütünlüğünün farkına varması, yeme davranışındaki bozukluğun sebebini çözümlemesi gerekir.
Eğer bu yazıyı okuduktan sonra yeme bozukluğunuz olduğuna dair bir şüphe duyduysanız mutlaka psikolojik destek almak için bir uzmana başvurun; çünkü hayatı fiziksel, sosyal ve duygusal olarak etkileyen; kişiyi ölüme kadar götüren yeme bozuklukları tedavisinde erken teşhis tedavi sürecini hızlandırır ve erken teşhis olumlu sonuç alınma ihtimalini yükseltir. Tartıdaki sayının hayatınızı yönlendirmesine izin vermeyin; çünkü sizin bütününüz o sayıdan çok daha anlamlı. O bütünü göz ardı etmeyin ve basite indirgemeyin.