Yeni ezber bozanlar: Eren Boz, Yeliz Korkmaz, Eylem Başar Söğüt, Selin Özünaldım
Kendi bildiğini okuyan, başarılı ve kitleleri peşinden sürükleyebilen isimlerden ilham alıyoruz. Dijital içerik üretici Yeliz Korkmaz, sanatçı Eren Boz, siyaset bilimci ve girişimci Eylem Başar Söğüt ve toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu Selin Özünaldım ile ezberleri bozmak için buluşuyoruz.
Kendi bildiğini okuyan, başarılı, kariyerinde yeni bir yol çizen, oyunu değiştiren ve kitleleri peşinden sürükleyebilen isimlerle göz göze geliyoruz. Onlar, kendi maceralarının başrolünde ve çok daha öncesinde sınırları çizilmiş rollerin dışına çıkarak farkını ortaya koymuş kişiler. Var olan ezberleri bozmak, onlar için fazlasıyla sıradan bir adım. Çünkü ihtiyaçları olan ateşleyici gücü kendilerinde, motivasyonlarını ise ruhlarının derinliklerinde buluyorlar. Dijital içerik üretici Yeliz Korkmaz (@semiraminta) ile kendine hep bir başka yol çizebilmeyi, sanatçı Eren Boz ile yaşamın kendisi olmayı ve kendini süreç haline getirmeyi, siyaset bilimci ve girişimci Eylem Başar Söğüt ile kendi kalıplarında olmayan herkesi ötekileştirmişlere karşı durmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu Selin Özünaldım ile değişimi yaratmayı ve daha eşit bir dünya için çalışmayı konuşuyoruz. Onların zihninin kıvrımlarında geziyor, hayat yolculuklarına kısa bir bakış atıyor ve ezberleri bozma motivasyonundaki ruh hallerini merak ediyoruz. Dünden, bugünden ve yarından sakince ilham alıyor ve kendilerine ait, altını çizecek birçok cümlenin peşine düşüyoruz. Gökyüzünün altında, hayatın tam ortasında ve bugünün akışında yapılacak en doğru şeyi yapıyoruz. Yeni ezber bozanlarla tanışıyoruz. Zamanı geldi!
RÖPORTAJ: BARAN ALIŞKAN
FOTOĞRAF: HAMDİ ATAY
STYLING: BİLGECAN KOÇANA
SAÇ: EMRE ALTIN
MAKYAJ: AKIN SERT
FOTOĞRAF ASİSTANLARI: OKAN IŞIK, UMUT SEFİLOĞLU
STYLING ASİSTANI: BARIŞ TAŞDEMİROĞLU
IŞIK TEKNİSYENİ: HAKAN DERELİ
KIYAFETLER İÇİN; ETUDES, DESOLE, CONVERSE, SNEAKS UP, ACNE STUDIOS, V2K DESIGNERS, WANDERING, GIA X PERNILLE TEISBAEK, ELÇİN DAĞLAROĞLU, BEANY BEADY, SIEDRES, PSC, VAKKORAMA, NOID, MM6 MAISON MARGIELA, VAKKO, LORENZA ANTONIAZZI, JCM LONDON, LIMED, IAMLOVEIN, RODELA, NOON GOONS, BUTE APPAREL, M MISSONI, TETE BLEUE, H&M, FLAINER, AMERICAN VINTAGE, OFF-WHITE, BEYMEN, JAAGRAVII VE MERS’E TEŞEKKÜR EDERİZ.
“Yeterince çalışır, kendinizi ortaya koyar ve beyninizi ve hayal gücünüzü kullanırsanız, dünyayı istediğiniz gibi biçimlendirebilirsiniz.” – Malcolm Gladwell
@semiraminta
“Kendimi bildim bileli dans ve sahne sanatlarıyla iç içeydim. Küçükken, ileride ne olacağımı sorduklarında artist olacağım derdim. İnsanların beklediği ‘öğretmen veya doktor’ cevabını hiç karşılayamadım maalesef. Davranışlarımla ve duruşumla farklı biri olduğumun insanlar hep farkındaydı. ‘Bu kız ileride çok başka yerlere gelecek’ derlerdi, ben de kendime hep başka bir yol çizmeyi bildim.
Bugüne kadar yaşadığım bütün anlar ve bütün etkenler yolumu belirledi. Spesifik bir andan bahsedemem; ama kendimi zorladığım, kararlar alıp uyguladığım, içimden geleni dinlediğim anların tümü beni şekillendirdi ve şekillendirmeye devam ediyor. Dünkü ben, bugün o hayaline ulaşmış durumda ama önümde daha çok yol var. Beni bekleyen çok başka koşullar olduğunu biliyorum. Her günümü ise o yeni koşullara en iyi şekilde adapte olmak üzere kendimi hazırlamakla geçiriyorum. Çocukluğumdan beri kendime hep ‘yapabilirsin, yapacaksın’ dedim. O ateşleyici gücü, kendime olan inancımda buluyorum. Motivasyonum da ilham kaynağım da benim. Hayatımda başarısızlık kavramına yer vermiyorum. Onun yerine hatalardan ders çıkarma ve doğru olanı öğrenmeye inanıyorum. Bu yüzden hiçbir konuda motivasyonumu kaybetmiyorum. Bencillik gibi görünebilir, hırslı diyebilirsiniz ama gerçekten böyleyim. Bu, benim süper gücüm bence. Azimliyim ve durmam. Şu an, kendimi geliştirmeye ve eğitmeye devam ederek başarılı bir oyuncu olmayı hayal ediyorum. Hatta kendi filmlerini yapan ve yöneten bir yönetmen olmayı hayal ediyorum. Elbette bu yollardan geçerken bambaşka hayallerim de gelişecektir. En temelinde, adımla sahne sanatlarında iz bırakmak istiyorum.”
“Dünyada hiç kimse, seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar, hep sahneye çıkanlar içindir.” – Tayfun Topaloğlu
@erenbous
“Kendimi bildim bileli tembel biriyim. Bu, gündelik hayata ayak uydurmak istememenin verdiği bir tembellik. Bana bir paket halinde sunulmuş bu hayatı yaşamayı istemedim ama bununla savaşacak kadar güçlü de değilim. O yüzden hiçbir şey yapmamayı tercih ediyorum. Hayatımla yarışmıyorum. Hayalini kurmam gerektiği söylenen şeylerden ise vazgeçeli çok oldu. Bu bağlamda stoacı bir tembelliğim var diyebilirim. Şu an her neysem, bu tembelliğin büyük etkisi vardır. Çünkü fiziksel aktiviteyi sınırlandırırsanız zihniniz boşa düşer. Bütün gün güneşin altında yatarsanız, zihniniz bir şeyler düşünmeye başlar. Ben bu düşünme anlarından keyif alabiliyorum, kimi zaman hayatın kendisinden daha gerçek ve daha güzel.
Şu an olduğum kişi olmama sebep olan birçok an var ve hiçbirini hatırlamıyorum. Hepsi birbiri kadar önemli ve birbiri kadar önemsiz. Domino gibi. Özellikle hatırladığım anlar elbette var, ama anlatmaya başlayınca hepsi birbirini izler ve hepsi aynı değerdeymiş gibi görünür nihayetinde. Yaşamımın kendisi, benim galiba. Bugünkü kendimden memnunum. Çünkü kendimi bir süreç haline getirdim. Nehirde yıkanıyor gibiyim. Nehir benden bir şeyler götürüyor sürekli, aynı zamanda yeni bir şeyler getiriyor; değişiyorum. Aynı kalmamaya çalışıyorum çünkü nehre direnmenin bir anlamı yok. Direnen yıkanamaz. Motivasyonum ise kesinlikle sektöre dair değil. Sektör umurumda bile değil. Bir şeyler düşünmeyi ve bunları anlatmayı sevdiğim için yapıyorum yaptığım şeyi. Hiçbir planım yoktu, hala da yok. Belki bir gün çizmeyi bırakırım ve yönetmen olacağım diye dolanırım ortalıkta. Bu da bir plan dahilinde gerçekleşmez. Benim amacım kendimi inşa etmek. Kendini inşa eden insanları seviyorum ve onlardan birisi olmak istiyorum. İlhamım, motivasyonum ve ateşleyici gücüm de budur.
Anlamadığını fark edecek kadar akıllıyım ve aptal olduğunu ilan edecek kadar da cesur. Kendini aşmak istiyorsan önce kendinin ne olduğunu görmen lazım, neyi aşacağını anlamak için. Anlamazsan, sanırsın. Yaptığım işlerdeki imza için söyleyebileceğim kavram ise öz muhakemedir. Bütün bunları çizmeden, söylediklerimi söylemeden önce aklımda olan hikayeler vardı. Onları yazmayı düşünüyorum epey bir zamandır. İçlerinden birisinin filmini çektiğimi hayal ediyorum ama hayal sadece. Yakın zamanda plana dönüşecek bir hayal değil kesinlikle. Birkaç çizgi roman geliyor aklıma, birkaç podcast belki. Ama öyle tembelim ki...”
“Hiçbir şey orijinal değildir. Hayal gücünüzü gazlayan, sizi ilhamla titreştiren her yerden çalın. Eski filmlerden, yeni filmlerden, müzikten, kitaplardan, resimlerden, fotoğraflardan, şiirlerden, rüyalardan, rastgele sohbetlerden, mimariden, köprülerden, tabelalardan, ağaçlardan, bulutlardan, sulak havzalardan, ışık ve gölgelerden beslenin. Sadece ve sadece ruhunuza seslenen şeyleri malzeme alın. Bunu yaparsanız işiniz (ve hırsızlığınız) özgün olur. Özgünlük paha biçilmez, orijinallik safsatadır. Bunları yaptıktan sonra da hırsızlığınızı saklamakla uğraşmayın, tam tersine değerini bilin. Jean-Luc Godard’ın ‘Nereden aldığınız değil, nereye götürdüğünüz önemlidir’ sözünü hep aklınızda tutun.” – Jim Jarmusch
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SAVUNUCUSU
“Küçük bir çocukken bile sorgulamayı çok sevdiğimi hatırlıyorum. Toplum yapısından cinsiyet rollerine, tabulardan kalıp yargılara kadar her şeyi sorar, bilgi edinmeye çalışır ve çözüm üretmeye kafa yorardım. Oldum olası, değişim yaratmak için kıvranan bir parçam vardı. Ailemin ve okulumun özgür düşünceyi ve farklılıkları benimseyen bir yapısı var. Bence, en kritik noktalardan birisi de bu. Çalışmalarımın ve düşünce yapımın temellerini atan aileme çok şey borçluyum.
Benim serüvenim, o zamanlar altı yaşında olan küçük erkek kardeşimin bir akşam yemeğinde, okulu pek de dert etmeme gerek olmadığını, çünkü eğer iyi bir üniversiteye giremez veya iyi maaşa sahip bir iş bulamazsam evlenebileceğimi ve bu nedenle de çok şanslı olduğumu söylemesiyle başladı. Küçüklüğümden beri güçlü, ilham veren, sırf başkası ‘yapamazsın’ dediği için tutkusundan, hayallerinden vazgeçmeyen, tam tersine hedefine ulaşmak için bu sözleri kamçı olarak kullanan kadınları rol model olarak görüyordum. Onların da yarattığı etkiyle, her zaman değişim ve eşitlik için var gücümle çalışacaktım. Harekete geçmem için ihtiyacım olan kıvılcım ise küçük kardeşimin o akşam yemeğindeki sözleri olmuştu.
Toplumsal kalıpların ve sosyal normların hayatımızın ne kadar içinde olduğunu ve normalize edilmiş olduğunu fark ettim. Bunun değişmesi gerektiğini biliyordum ve HeForShe’nin sloganıyla aksiyon almaya söz verdim: -Ben değilsem, kim? Şimdi değilse, ne zaman?-
Değişimin yarın sabah kalktığımda gerçekleşmeyeceğini kabullendiğim; ancak her geçen gün attığımız adımların değişimi yaratmanın temelini oluşturduğunun da farkına vardığım bir noktadayım. Ayrıca biliyorum ki, eğer amacıma, yani her bakımdan eşit bir dünyaya ulaşmayı başarırsam bu sadece bana değil; toplumumuza, dünyamıza, herkesin yararına olacak. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği kapsayıcı ve barışçıldır. Ne politik bir kavram olmalıdır ne de bir cinsiyetin üstünlüğünü savunmak... Kimseyi geride bırakmadan atacağımız her adımla toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşacağımıza olan inancım tam. Beni en çok motive edenlerden birisiyse Z jenerasyonu, yani benim jenerasyonum. İnandığımız amaç uğruna, kolektif bir biçimde harekete geçmekten ve sesimizi duyurmaktan korkmuyoruz. Bence değişimin gelmekte veya gelmek üzere olmadığının farkındayız. Değişim zaten burada, tam şu anda gerçekleşiyor. Sadece bugünümüz için değil, yarınımız için de çalışıyorum, sadece kendim için değil, dünya üzerindeki her genç kız için çalışıyorum ve eğer uğruna çalıştığım amaçlara ulaşabilirsem bu herkese fayda sağlayacak bir şey. Gelecekte de aktivist kişiliğimi destekleyecek bir kariyer hedefliyorum. Bir Türk genci olarak, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ilerlemek ve onun mirasını taşıdığıma emin olmak istiyorum.”
“Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi olmalısın.” -Mahatma Gandi
SİYASET BİLİMCİ, GİRİŞİMCİ
“Küçüklüğümden beri lider ruhlu ve muhalif olmuşumdur. Hoşuma gitmeyen, yanlış olduğunu düşündüğüm bir şeyler varsa oturup izlemem, ona karşı savaşırım. Kariyerimin siyaset ya da hukuk alanında olacağını hayal ederek büyümüştüm. Şu an ise başka bir sektördeyim. Dayatılan standartlar ve ayrımcılığa karşı savaştığım için ise hala işimi bir yandan siyaset olarak görmeye devam ediyorum. Hayallerimden ve asıl kariyerimden vazgeçmişim gibi gelmiyor o yüzden.
Şu an olduğum kişi olmama sebep olan çoğu şey ailemden aldıklarım. Bana verdikleri isim bile Eylem Başar. Yani, eylem yapman yetmez başarman lazım... Aktivist ruhum onlardan geliyor; ama ‘Castingkiller’ fikri yaşadıklarım ve gözlemlerimden ortaya çıkıyor. Bir ajans kurma fikri bir anda olmadı. Bu bir süreçti, yaşadıklarım ve insanların her gün yaşadıklarına karşı. Sürekli tek bir güzellik algısı empoze edildiği için ben ve jenerasyonum kendi bedenimiz ile barışık olmadan yetiştirildik. Görünüşümüzle sürekli dalga geçildi. Bugün estetik ameliyatların en çok yapıldığı ülkelerden biri olmamızın nedeni de belki budur. İnsanların kendi kararlarına saygı gösteriyorum. Ancak, kapsayıcı modaya ve medyaya sahip olmadığımız sürece, yetişen nesillere en büyük kötü etkiyi de bizlerin yaratacağını düşünüyorum. Henüz yolun oldukça başındayım. Çok hayalim var ama tek başına bir şeyleri değiştirmek çok zor. Bugünlere de tırnaklarımla kazıya kazıya geldim ve bundan sonra da böyle devam edeceğim. Bu işler arz-talep meselesi. Artık farklı yüzlere ve bedenlere talebin çoğalması gerekiyor. Hatta bana kalırsa, ‘farklı’ denmesinin nedeni bile aslında sadece basit, alışılmış, herkes gibi olmamamız sadece. Sektör, gelen değişimlere ayak uydurabilirse, hala tamamen gerçekleştiremediğimiz devrimi gerçekleştirebiliriz.
Beni motive eden şey, dokunduğum hayatlar. Çünkü bu zamana kadar yüzlerce isme iş verebilme şansı buldum ve bugüne kadar kendi kalıplarında olmayan herkesi ötekileştirmiş, dinazorlaşmış, ‘eski okul’ moda sektöründe sesi olmayan güruhun sesi oldum. Benim için hayat, sadece kendin için değil, başkaları için de bir şey yapıyorsan anlamlı. Sadece kalıplaşmış güzellik ve modellik standartlarının içindeki yüzlerle çalışmıyorum. Kapsayıcı ve ayrımcılığa karşı bir yapım var ve bu beni herkesten ayırıp ‘marjinal’ yapan şey. Bence yapılması doğru olan şey. Hayalim, Türkiye’de ve hatta belki yurtdışında bu akımın büyük bir temsilcisi olmak ve gerçekten kabul ettirerek yeni nesiller için sektörü gerçek anlamda değiştirebilmek.”
“Bir sanatçı için normal olmak bir felakettir.” -Jonas Mekas