Yeni nesil tiyatro: Ahmet Sami Özbudak & Yağız Can Konyalı
Yeni nesil bir tiyatro deneyimini Ahmet Sami Özbudak ve Yağız Can Konyalı’dan dinliyoruz.
Sahnelere olan özlemimizle sanata büyük bir hasretle sarılıyoruz. Yeni nesil kulak tiyatrosunu sekiz farklı oyunla disiplinlerarası bir seyir keyfine dönüştürecek BluTv’nin yeni yapımı Podacto Stüdyo’yu mercek altına alıyoruz. Ahmet Sami Özbudak’ın kalemine ve Yağız Can Konyalı’nın oyunculuğuna ‘kulak kesilin’.
Görme arzumuzun bu denli yüksek olduğu bir dönemde, kaleminizden dökülen hikayeyi yalnızca sesle meraklısına sunmak nasıl bir his ve yaratım sürecinde neler yaşıyorsunuz?
Ahmet Sami Özbudak: Bu proje ile aslında roman ve hikayeden farklı duran tiyatro metnini akraba yapıyoruz. Roman ve hikayede okuyucu kendi zihninde o dünyayı kurar, tiyatroda ise oyuncu ve sahnedeki dünya seyircinin yardımcısıdır. Podacto’ta ise dinleyici o dünyayı sadece ses ve metinle kuruyor kendi zihninde. Mesela benim hikayem özelinde düşünürsek o iskele, o deniz kenarı, o gece herkesin hayalinde farklı bir şekilde varlık gösteriyor, bir de buna görselliği ve efektleri eklediğinizde izleyip dinleyenlerin hikayesi daha da özgünleşiyor. Bu bağlamda Podacto için üretim yapmak ve metnimi bu projeye emanet etmek çok heyecan verici bir deneyimdi benim için.
Bir tiyatro oyunu yazmak, bir eser ortaya koymak ve ardından hikayenin hayat bulması şüphesiz çok özel bir an. Podacto Stüdyo’daki hikayenize tanıklık etmeden hemen önce yazarından mutlaka neyi duymalıyız?
A.S.Ö.: Benim kaleme aldığım ‘Çenadengizi’ oyunu kısa bir buluşma, bir tanıklık. Bir tiyatrocu arkadaşım ‘20 dakikalık bir Ahmet Arif şiiri gibi’ demişti ve bu benzetme çok hoşuma gitmişti. Şu an muhteşem iki oyuncunun, Sezin Akbaşoğulları ile Yağız Can Konyalı’nın sesinde hayat buluyor Çenadengizi. Dinleyenler gözlerini kapasın ve kendini bu seslere bıraksın. Her zihinde canlanacak olan film beni çok ama çok heyecanlandırıyor.
Ahmet Sami Özbudak’ın bu proje özelinde kaleminden dökülen favori cümlesi nedir?
“Siz bir yerde gölgesiz yaşamayı bilir misiniz? Gölgenizin olmadığını fark ederseniz çok korkar mısınız? Ben böyle yaşıyorum. Aslında bildiğim hiçbir şey yok! Nerede doğduğumu bilmiyorum, boşlukta gibiyim...”
Bir oyuncu olarak, görülmek ve duyulmak arasındaki farkı başrolünden duymak isteriz… Bu özgün tiyatro deneyimini hayranlarınıza ve meraklılarınıza nasıl anlatırsınız?
Yağız Can Konyalı: Oyun izlemeye gelen seyircilere; gözleriniz kapalı olacak, sadece merak ettiğiniz ve görmek için sabırsızlandığınız anlarda gözünüzü açın desek nasıl olurdu acaba? Proje, bana bunu çok düşündürdü. Bu yüzden, açıkçası gözleri kapalı ve açık olarak iki kez bu deneyimi yaşasalar yorumlarını çok merak ederim.
Yeni nesil bir tiyatro deneyiminin aktörü olarak, tiyatronun ve bu yeni deneyimin bugünü ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Y.C.K.: Tiyatro yeni yollar arıyor ama bu süreçten çıktığımızda salonların tekrar dolacağına inanıyorum. Bu dönem, yeni araçlarla bu sanatı ifade etmek için de yaratıcılık kanallarımızı açtı. Bizim işimiz hikaye paylaşmak. Eskisi, yenisi, geleceği gibi hepsi. Anlatmak istediğimiz şekil değiştirerek de mutlaka amacına ulaşıyor, beğeniliyor ve gelişiyorsa bizleri en çok o mutlu eder.
Bu disiplinlerarası bir seriden önce nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Hem dijitalde yayınlanacak hem de izleyiciyi ve dinleyiciyi aynı anda yakalayacak bu yapım sizin için ne ifade ediyor?
Y.C.K.: İlk provaya bir eserin sunumunda bulunan tüm yaratıcılarla aynı anda başlamamıştım. Bu çok heyecan vericiydi. Yeniydi. Yenilik korku da getirebilir. Öyle olmadı. Hazırlık süreci için tüm üretenlerin sezgilerinin saygılı bir ortaklığıydı diyebilirim. Bu projenin beni ikna etmesindeki en önemli faktör ise ‘aslında alışılagelmişin dışında anlatım tarzlarına daha fazla kafa yormalıyım, bunun için gelişmeliyim’ düşüncesiydi.
Yağız Can Konyalı’nın bu proje özelinde favori cümlesi nedir?
Sezin’in (Akbaşoğulları) karakterinin söylediği cümle beni çok etkiliyor bu metinde. O da Hediya’nın repliği; “Onu her gün her şekilde görürsün, bir gün gelir en çok rüyanda görmek istersin.”