Neden mi? Çünkü insanlar detoks yapmanın sadece Juicing’den, yani meyve ve sebze sularının sıkılarak, soğuk olarak tüketilmesinden ibaret zannetmeye başlamışlardı birkaç yıldır...
Detoks ve Soğuk Gıda Tüketimi, asla birbiri ile uyumlu olmayan iki süreç... Çünkü insanoğlu fizyolojisinin temeli belli. Tüm sistemimiz agni ateşi üzerinde çalışıyor. Yani Hazım Ateşi! Hazım Ateşi sadece sindirim sistemimizi değil, hücresel ve dokusal seviyelerde de tüm duyularımızla algıladıklarımızı metabolize etmekle yükümlü. Yani midemizde sadece yediklerimiz sindirilmiyor, gün boyunca 5 duyumuzla algılayarak akıl kovasına doldurduğumuz her şey bu metabolik ateş sayesinde ya güzelce hazmedilerek artık gıda, duygu ve düşünceler tahliye ediliyor ya da hazımsızlık yaşanıyor ve bunlar bedende toksik maddeye dönüşüyor.
Peki ben salt Juicing’i neden hiç desteklemedim? Çünkü;
1. Çoğu sıkma işlemi yapan makinelerde, Juicing esnasında meyve ve sebzelerin lifleri kaybolmaktadır .
DOĞRUSU: Halbuki sindirim sisteminin sağlıklı çalışabilmesi için o liflere ihtiyacı var.
2. Sebze ve meyve suları sıkılarak soğuk olarak tüketilmektedir.
DOĞRUSU: Sindirim sistemi soğuğu sevmez, hatta beden ısısından daha soğuk bir gıda maddesi tüketildiğinde, mideye inen o madde beden ısısına getirilene kadar mide salgıları minimum düzeye iner, sindirim sistemi tüm dikkatini ve enerjisini mideye inen soğuk gıdayı sindirebilmek üzere ihtiyacı olan ısıya getirmeye çalışır. Eğer çok sık soğuk sıvılar tüketiyorsanız, sindirim sisteminizde ciddi sorun var demektir. Amerikan halkının obezite probleminin büyük bir yüzdesinin gün boyunca buzlu olarak tükettikleri sıvılar olduğu bilinmektedir.
3. Sıvı Detoks Programları içerisinde yüksek kalitede protein bulundurulamıyor.
DOĞRUSU: Toksinlerden arınmak oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu süreç esnasında beden bir dizi vitamin, mineral ve diğer besin gruplarından faydalanır. Proteinden elde edilen aminoasitler ve enzimler , karaciğer detoksunun gerçekleşebilmesi için gerekli bileşenlerdir. Salt Juicing programları fizyolojinin bu ihtiyaçlarını karşılayamaz. Sonuç halsizlik, baş ağrıları, ciltte sivilcelenmeler, sindirim sistemi düzensizlikleri, bağışıklık sisteminin zayıflaması vb. çoğunlukla ciddi yan etkiler yaşanır. Uyguladığınız detoks programının yağ depolarınızdaki toksinleri kan dolaşım sisteminize doğru hareket ettirerek belirgin problemlere neden olmaması, tam tersine metabolizmanızı toksinlerden temizlemesi gerekir. O yüzden börülce, kuru fasulye, nohut, mercimek, fındık, ceviz, badem, bakla, barbunya gibi yüksek kalitede bitkisel protein kaynakları detoks sürecinin olmazsa olmazlarıdır. Oysa Juicing programları neticesinde yaşanan ani kilo verme esnasında hücresel sıvılar ve muhtelif bezlerde saklanmış ve depolanmış olan toksinler, bedende serbestçe dolaşıma çıkar ve bu tarz programlar esnasında tüketilen sıvıların besleyici nitelikleri, bedenin detoksifikasyon sisteminin çalışmasını destekleyecek miktarda değildir. Yani beden tam tersine normalden çok daha fazla toksin yüklenmiş bir noktaya doğru sürüklenir ve halsizlik, bitkinlik, vücudun belli bölgelerinde ağrılar gibi semptomlar ortaya çıkar ve yaşam enerjisi tek kelime ile söner.
4. Juicing çiğ beslenmeyi teşvik ediyor.
DOĞRUSU: Her insanın bünye tipi ve sindirim sistemi özellikleri farklıdır. Her bünye tipi çiğ beslenmeyi tolore edemez. Mesela Ayurvedik Beden Tiplerinde Kapha tipinin çiğ beslenme ile ilgili hiç sorunu olmayacağı halde, özellikle vata tiplerinde ciddi hazımsızlık, şişkinlik, sancı ve farklı semptomlar doğurmaktadır. Çünkü Vata beden tiplerinin sindirim sistemi çiğ beslenmeyi hazmederken bir dizi uyumsuzluk yaşar. O yüzden çiğ beslenme tarzı tüm insanlar için kesinlikle uygun ve mutlak doğru değildir.
Peki, bu yeni SOUPING trendini neden destekliyorum ve faydalı buluyorum?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ben Ayurvedik Yaşam Eğitmeni olduğum üzere beslenme sistemini ayurvedik tıp ve ayurvedik beslenme açısından ele alıyorum. Ayurveda’da yaşam dönüşümden ibarettir, yani transformasyon. Ve transformasyon da ateş elementi sayesinde vuku bulur. Yani yaşam enerjimizi sağlayan bedenimizdeki ateş elementinin kalitesidir. Elbette elementlerin dengeleri oldukça önemli, bu başka bir blog konusu. Ama konu Enterik Sistem, yani Sindirim Sistemi ise ilk konuşmamız gereken konu Hazım Ateşi’dir. Yani burada denge için sıcak, hafif pişmiş gıdalar devreye girer!
Souping tam da detoks yapmak isteyenler için biçilmiş bir kaftan, çünkü;
1. Sıcak. Çorba çoğunlukla sıcak olarak tüketilir. Sıcak sistemimize girdiğinde rahatlatır ve tüm fonksiyonları aktive eder. Detoks işlemi sıcakta gerçekleşir. Bunu aynı çamaşırlarınızı yıkarken olduğu gibi düşünün. Soğuk suda çamaşırların kirleri ne derece çıkar? İşte bedenimiz de aynı bu mantıkla çalışır. Ayurvedik detoks merkezlerindeki fiziksel, zihinsel ve ruhsal arınmanın en büyük sırrı yemekler dahil tüm işlemlerin belli bir ısı derecesinde uygulanmasıdır. Mesela ana öğünlere kesinlikle sıcak bir çorba ya da sıcak bir bitki çayı ile başlanır; toksinlerden arınmanın en mükemmel yollarından biri olan masaj kesinlikle ısıtılmış yağ ile yapılır ki hücreler arasında birikmiş olan toksik atıklar kendilerini salarak, bedenden tahliye olsunlar.
2. Çorbalar yüksek kalitede proteinler içerir. Türk yemek kültüründe tarhana, mercimek, ezogelin, yoğurt çorbası, düğün çorbası gibi envai çeşit, birbirinden lezzetli ve sağlıklı, enerji içeren çorbalarımız var. Ne kadar şanslıyız bunun için farkında mısınız? Bu protein zengini bileşimler mideyi rahatlatır, hazım sistemini çalıştırır, kışın içimizi ısıtır, kendimizi iyi hissettirir, içeriğindeki katı maddeleri çiğnerken yemek yediğimizi hisseder ve beynen yediğimiz yemekten tatmin oluruz.
3. Çorbalar tok tutma özelliği taşır! Evet, sıcak çorbalar bizi tok tutar. Açlığımızı en sağlıklı şekilde bastırır ve mideye hazım ile uğraşması için yeterince lif, antioksidan, protein ve fitokimyasal kaynakları sunar.
4. Baharatların gücünü yadsımayın. Çorbaların pişirilmesi esnasında içine nane, kekik, zerdeçal, zencefil, kırmızı biber, tuz, karabiber, kimyon, kakule, tarçın vb. onlarca değerli baharat eklenebiliyor ve pişirme esnasında bu baharatlar belli bir ısıya ulaştığı için de tüm niteliklerinden faydalanılabiliyor. Evet, baharatların sihirli güçlerinden faydalanmamız için onların da belli ısılarda işlem görmesi gerekmektedir, bu Ayurveda mutfağının temel kurallarından biridir. Yani minik köfteli çorbanız üzerine piştikten sonra kasenize koyarken ekleyeceğiniz kimyon ile köfte hazırlanırken içine eklenerek, yoğrulmuş ve çorba ile kaynamış kimyon sistemimizde aynı etkiyi içermez. Pişmiş olan baharat sindirim sistemini sahip olduğu özellikler çerçevesinde korur ve besler.
Görünen o ki Holywood starları bu yeni trendi çok sevdi ve özellikle New York’ta günde 5 öğün adrese teslim sıcak çorba servisi yapan şirketler, aynı Juicing’lerde olduğu gibi birbiri ardına açılmaya başladı. Umarım ülkemizde de çorba servisi yapan bu markalar türemeye başlayacaktır. Fakat belki bu konudaki markalaşma bizim için çok da geçerli olamayacak çünkü bizim mutfağımızda çorba ana köşelerden birisinde tahtını kurmuş zaten. Tüm kebapçılar ve esnaf lokantalarında çorba kültürümüz oldukça geniş. Adeta her sokak arasında çorba satan bir yerel restaurant bulmak mümkün.
Eğer yaz sezonuna hazırlanırken 4-5 kilo kadar bir yükten arınmak benim için yeter diyorsanız, öğlen ve akşam yemeklerinizde lezzetli çorba çeşitleri ile karnınızı doyurmanızı öneriyorum. Ya da sadece sağlık ve hafiflik için günde bir öğünü salt çorba menüsü ile tamamlayın. Şahsen ben eşime yıllardır gün boyunca ofiste tüketmesi için iki porsiyondan oluşan sıcacık bir çorbayı, özel bir termos içerisinde vermeyi asla ihmal etmiyorum. Aynı şeyi kendim için de uyguluyorum. Artık evde ne pişirildi ise... Mercimek, tarhana, domates ya da mantar çorbası. Koca bir tencere çorba ile 3 gün boyunca iki kişi öğle yemeklerinde karnımızı harika bir şekilde doyuruyoruz; hem sağlıklı, hem de kolay!
Hadi çorba severler, sıra sizde!
Ebru Şinik ile İyi Ol, Mutlu Ol !