Dikkatler üzerinde: Burak Deniz
Son dönemin en çok dikkat çeken oyuncusu Burak Deniz, kendini sözleriyle değil davranışlarıyla daha iyi ifade ediyor.
Paralel evrende bir tane daha Burak Deniz olsaydı, sizce ne işle uğraşıyor, nasıl bir hayat sürüyor olurdu?
Eminim bir şeyler için sabırsızlanıyordur.
Bu şehirde kendinizi en huzurlu hissettiğiniz noktalar neresi?
İstanbul’un sakin sahilleri ve yeşili. Bunların hangi semtte olduğunun bir önemi yok.
Hangi kelimeleri duymaktan hiç hoşlanmazsınız?
Artık ve keşke.
Bu hayatta bana asla yaptıramazsınız’ dediğiniz neler var?
Çok fazla şey var tabii ki. Çoğu dürüst bir insan olmakla ilgili.
Sosyal medyayı oldukça aktif kullanıyor, sevenlerinizle hayatınızın birçok anını paylaşıyorsunuz. Bu samimiyetinizin size geri dönüşü nasıl oluyor?
Algılanan bir samimiyet oluyor. Zaten ne olursa olsun yaptığınız işi samimi yaptığınız sürece, karşı tarafın ciddi bir içsel sorunu yoksa, size dönüşü aynı samimiyette yansıyor.
İçinde olduğumuz dönemde hayatla ilgili kabul edemedikleriniz neler? Nelerin daha farklı olmasını isterdiniz?
Zamanın giderek aleyhinize işlemesi yetmiyormuş gibi bir de üstüne her gün gördüğünüz hırs ve açgözlülük buraları çekilmez kılıyor. Gördüklerinize, duyduklarınıza sırt çeviremiyorsunuz maalesef.
Hakkınızda hiç bilmediğimiz, duymadığımız ne söyleyebilirsiniz bize?
Kiminle karşılaşsam soğuk bir görünümüm olduğunu söyler. Tam aksine bir o kadar sıcakkanlıyımdır, insanları dinlemeyi, başka hayat tecrübeleriyle tanışmayı severim.
Mutlaka gerçekleştirmeyi dilediğiniz bir planınız ya da hayaliniz var mı?
Geleceğe dair planlarım arasında mesleğimi yapabildiğim en üst noktaya taşımak, olabildiğince sağlıklı görünmek gibi planlarım var şu an üzerinde çalıştığım. Ama onun dışında önü görülmez planlarım yok. Hayatın ne getireceğini bilemiyorum. Beni motive eden şeyin keşfetmek olduğunu fark ettiğimden beri çoğu insan gibi başka ülkeler görmek hayalim. Dünyayı gezmek, belki sevdiğim bir topluluğun gelenekleriyle yaşamak...
Tam şu an en çok kimi ya da neyi özlüyorsunuz?
Annemi.
Röportaj: Ece Üremez
Fotoğraf: Semih Kanmaz
Bir de yaptıklarıyla değil yapmış olacaklarıyla daha çok ilgileniyor. Böylece her geçen gün yerden yükselmeye devam ediyor. İşte bu yüzden onunla zirvede randevulaştık.
Hayatta tek bir atış hakkınız var, onu nasıl kullanırsınız?
Burak Deniz oyunculuğu seçerek hedefi tam 12’den vuranlardan. Hem çok sevdiği bir işi yapıyor hem de adeta bu meslek için yaratılmış. Keskin yüz hatları ve karakteristik mimikleri sanki bu gerçeğe kanıt olmak istercesine dikkat çekiyor. Sınırları zorlayan yapısı sayesinde bazen en derinlere dalıyor bazen en yükseklerde uçuyor. Bazen de tüm o uçlarda kaybolup hem kendini hem canlandırdığı karakteri yeniden buluyor. Yeniden doğuyor. Ona baktığınızda aklınızda ilk canlanan kelimelerden birisi de özgürlük oluyor. Öyle ki, ruhundaki o tutkuyu gözlerinde bir ışıltı olarak görüyorsunuz. Dahası, yaşadığı anın içinde kaybolmadan ya da bir trenin ardından koşmaya çalışırcasına yaşamadan, hayatın anlamını, değerini bilerek tadını çıkaranlardan o. Şimdi de başrolünü Hande Erçel ile paylaştığı yeni dizisi ‘Aşk Laftan Anlamaz’ın son hız devam eden çekimlerinin keyfini sürüyor. Dürüst olmak gerekirse, bu mesleğin içinde geçen beş yılımda hiç bu kadar içinde olduğu şartlara hızlı uyum sağlayan ve asla şikayet etmeyen biriyle röportaj yapmamıştım. ‘Çekimde yaşanan çekimde kalır’ felsefesine sadık kalmak adına size o gün gerçekte neler olduğunu anlatamam belki ama inanın bu çocuğa hayran kalmamak elde değil. Pratik zekası, sabrı ve esprili tavrı da cabası. Hayatta başına gelenler hatta gelmeyenlerle ilgili içinden oynadığı noktaları birleştirme oyunu, sorgulayan ama yoluna devam etmesini de bilen bir yapıya sahip olduğunun habercisi. Sanki buralı, ama değil... Sanki uzun bir yolculuktan birçok tecrübe ile dönmüş, ama aslında yolun henüz çok başında... Sanki çabuk sinirlenen, sert ve duygularını göstermeyen biri, ama gerçekte yumuşak kalpli, sakin ve tüm duygularını en yoğun haliyle hisseden biri... Sanki yalnız bir kovboy, ama aslında çok aşık bir maceraperest... Kısacası, tanımadan önce başka, tanıdıktan sonra bambaşka. Döneminin oyuncularından bir farkı da popülerlikten ziyade oyunculuk peşinde koşuyor oluşu. Bana kalırsa, kendisinin ve yapabileceklerinin bilincinde biri Burak Deniz, tam da bu yüzden dikkati üzerinde tutmayı çok ama çok iyi biliyor. Devamı kendisinden geliyo...
Aşk Laftan Anlamaz çekimleri nasıl gidiyor? Hande Erçel ile nasıl bir uyum yakaladınız?
Çekimler son hız devam ediyor. Yoğun bir tempoda çalışıyoruz malum. Ama setteki iş birliği ve motivasyon bütün yorgunluğu alıp götürüyor. Hande çok çalışkan bir kız, bu sete de yansıyor. Partner uyumu tabii ki önemli ve karşıdan aldığın enerji senin sette gününün nasıl geçtiğine etki ediyor. Sadece Hande değil bu bütün ekibin sahip olduğu bir şey ki, bu da ekrana yansımış zaten.
Murat Sarsılmaz nasıl bir karakter? Şaşırtıcı ve sizden farklı yönleri neler?
Murat aşka inanmayan, işkolik, disiplinli, zeki ve komik bir adam. Bu kadar keskin hatlarının olması benle ayrıldığı nokta. Ben gelişime ve yeniliğe çok açığımdır.
Oyuncu olmaya ilk ne zaman karar verdiniz?
Hatırlamıyorum ama ne zaman Türk filmlerini izlemeye başladım, ki bu anneannemle birlikte ve hatırladığım kadarıyla 7-8 yaşlarında başlamıştı, o zamandan beri benim için günü geldiğinde yürümeye başlayacağım bir yoldu.
İlk başladığınız zamanlarda çok zorlandığınız bir an, olay ya da sahne hatırlıyor musunuz?
Sadece bir anda o kadar kişinin içinde ben ne yapacağım diye düşündüğümü hatırlıyorum. İlk işimin ilk teaser’ını çekiyorduk. Tutulmaktan korktuğumu hatırlıyorum. Ama sonra ne olduysa başladı ve devam etti.
Dizi çekimleri için çok uzun saatler ve kimi zaman zor şartlar altında çalıştığınızı duyuyoruz, biliyoruz. Sizce şartları iyileştirmek adına neler yapılabilir? Çözüm önerileriniz ne?
Bilmem, bunun için bir fikrim yok. Çünkü biliyorum ki yukarıda işler öyle bizim düşündüğümüz gibi yürümüyor. Evet nerede bu ipin ucu kaçtı bilmiyorum ama bu olmak zorunda olduğu için oluyor. Yoksa herkes için fazla zaman ve maliyet demek uzun dizi süresi. Eğer diğer türlüsü olabiliyor olsa olurdu. Kim bilir belki birkaç seneye diziler 40’ar 60’ar dakika olur da herkes rahatlar.
Hayatınızın filmleri neler?
Çok fazla film izlerim ama hayatımın filminden ziyade izlemeye doyamadığım filmler var mesela ‘Amores Perros’.
Kendinize bir karakter yazmanızı istesem hayalinizde canlanan detaylar neler olur?
Hayalimde güzel yazılmış bir seri katili oynamak var. Ama her karakter başka bir macera olduğundan bana aynı keyfi veriyor.
Peki, bir gün canlandırmaktan korktuğunuz bir rol var mı?
Evet var, dede.
Bir röportajınızda obsesif bir tarafınız olduğundan ve karakteri en uç nerelere götürebileceğinizi keşfetmeye çalıştığınızdan söz etmiştiniz. Hayatınızda her konuda sınırları zorlayan bir yapınız olduğunu söylemek mümkün mü?
Yok, hayır ben hayatı karşına değil de yanına alırsan ondan zevk alacağına inanırım. Tabii ki mutlak kabul etmiş bir tavrım yok ama sadece gerçekten istediğim şeyler üzerine sınırları zorlarım.
Vazgeçmek isteseniz de bırakamadığınız alışkanlıklarınız ya da takıntılarınız var mı?
Çok sabırsızım. Bu beraberinde birçok olumsuz davranışı getiriyor tabii ki. Sürekli dizginlemeyi kendime hatırlatmak zorunda kaldığım bir yönüm.
Sizi hayatta dengede tutan şeyler neler? Bir başka deyişle, hayatınızın merkezine koyduğunuz neler var?
Bir gün buradan gidecek olduğumu bilmek bana hayatımdaki o dengeyi sağlamamı öğretiyor. Paylaşmayı ve sevgiyi hayatının merkezine koyduğunda bir yerden sonra insanların kendini hayatı ve olanları yargılamamaya başlıyorsun. En azından ben öyle yaptım.
Nasıl bir ailede, nerede büyüdünüz?
Ben İzmit’te büyüdüm. Annem ve babam ben daha çok küçükken ayrılmışlar. O yüzden annem baba, ben de dede evine dönmüş oldum. Dayılarım, teyzelerim, dedem ve anneannemin olduğu kalabalık bir aileydi. İlk torun ve yeğendim. Bunun kaymağını çok yedim diyebilirim.ü
Çocukluğunuzdan beri hiç kaybetmediğiniz bir huyunuz ya da tekrarladığınız bir ritüel var mı?
Aslında hiçbir özelliğinizi kaybetmiyorsunuz bence. Çünkü değişen insan değil zaman. Sen yine aynı o çocuksun ama ne yazık ki büyümek zorundasın. İnsanların tolere etme seviyesi azaldığında artık yaptıklarını törpülemeye başlıyorsun.
Ruhen genç kalmak sizce mümkün mü?
Bakınız bir üst soru. Evet mümkün tabii ki! Birçok kez farklı röportajlarda yakışıklılığın geçici bir olgu olduğunun bilincinde olduğunuzu vurguladınız. 25 yaşındaki bir erkek için oldukça olgun bir söylem olduğunu düşünüyorum.
Genelde ayakları yere basan, gerçekçi ve sağlam adımlar atan bir yapınız olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle. Gerçekçilik ve o konu gerçekten ne ile alakalıysa ona odaklanmayı seçiyorum.
Bir erkek olarak ilişkilere dair kadınlara vermek istediğiniz en büyük tavsiye ve uyarı nedir?
Böyle bir tavsiye yok. Kadın için de erkek için de bu aynı. Bir ilişki başlar, iki taraf da birbirine aşıksa zaten her şey onlara o anlara göre şekillenir. Robot değiliz duygularımız var. Ve her şey gibi ‘ilişkideki’ adam ya da kadın da bir seçim. Yapmam dediğin, izlemem dediğin, yemem dediğin kaç şey kalıyor ki? Düşünsene böylesine korunmasız kaldığın bir olayda Allah aşkına ne tavsiyesi?
Kadınların size çok ters gelen özellikleri ya da tavırları neler?
Bilmem ama sadece erkek gibi kadınlardan hiç hoşlanmadığım kesin.
Bir kadında sizi ilk ne etkiler ve ne yaparsa sinirden deliye dönersiniz?
Ne etkiler ne sinirlendirir bilmiyorum. Bu çok o kadına ve o ana bağlı bir durum.
İlişkide fedakarlığın bir sınırı olmalı mı?
İlişkinin uzun sürmesindeki en büyük faktörlerden biri fedakarlık ve yapılan fedakarlığın suistimal edilmemesi. Onun dışında buna bir sınırlama koymanın sadece hava atmak olduğunu düşünüyorum.
Aşık olduğunuzda en çok neden korkarsınız?
Kaybetmekten.
Çabuk affeder misiniz?
Küsmeme neden olan şeye bağlı olarak değişir.
Yalnız olmanın, yola hayatında biri olmadan devam etmenin kendisini daha güçlü kıldığına inananlar var.Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yalnızlık bir çeşit güç mü?
Biriyle beraber olmak sorumluluk gerektirir. Artık tek değil ikili düşündüğün bir hayatın var çünkü. O bir güç değil, sadece kendine çok fazla vakit ayırmaktan doğan bir yanılgı bence.