Zeynep Tunuslu
Zeynep Tunuslu ve Uzay Kanat Heparı
İnsanın kendi tarzını bulmasının bir formülü var mıdır?
Zeynep Tunuslu: Öncelikle moda olduğu için birebir uygulamaktan kaçınmalı. Geçen yaz her yerde militer tarz kadınlar gördük; yakıştıran da, yakıştırmayan da uyguluyor; böyle bir kesim var, Kızılay dağıtmış gibi, herkes bir örnek. Karıştırıp doğru renk seçimleriyle kendi tarzını yaratmak gerekli. Başlangıç için stil ikonlarının giyim tarzlarını örnek alıp kendimizle özdeşleştirmeye çalışırsak nasıl bir tarzımız olduğu çıkar ortaya. Mesela 3 kadını seçip; Sienna Miller, Audrey Hepburn, Kate Moss belki… Biraz karakter, davranış tarz… Hangisine benziyoruz? Klasik miyiz, modern miyiz, yoksa daha değişken bir tarz mıyız? oradan bulabiliriz. Ama her gün başka birisi de olabiliriz. Aslında giyim, kişiliğin altını çizmek için kullanılmalı. Bu yüzden ille de benim tarzım şu demek de doğru değil. Hepsi olabilir. Benim yoktur mesela… Ama klasik bir tarzım olmadığını biliyorum. Etnik de giyiniyorum. Bazen bohem bazen de sokak modasını takip ediyorum.
Şimdilerde neler yapıyorsunuz?
Zeynep Tunuslu: Tutkuyla bağlanacağım işler üretmek peşindeyim. Daha nötr oldum, çok para kazanayım, 24 saat çalışayım yerine bana gelen tekli?eri seçiyorum. Kurumsal olarak şirketlere danışmanlık da veriyorum, üniversitede öğretim görevlisiyim; gençlere deneyimlerimi aktarmak bana müthiş enerji veriyor... Daha çok projeler üretmekle meşgul olmak istiyorum. Deniz sonrası giysiler keten ve vual gibi doğal kumaşlı kaftan serim birkaç sezondur Los Angeles ve Londra’da satılıyor. Mayo koleksiyonu hazırlamak beni heyecanlandırıyordu, bir ?rma için yaptım bu çalışmayı. Şimdilerde ise biraz daha Anadolu kültürüne yönelik çalışmalar yapmak istiyorum. Tekrar Mesnevi’yi okuyorum, sadece giysiler değil, yaşam adabı olarak kaybettiğimiz değerleri hatırlamak da gerekiyor. Su? müziğinden, semazenlerden etkileniyorum. Selçuklu sanatı mozaikleri ve çini desenlerini ipek dokumalar, tüller ve keçeyle birleştirip bir koleksiyon oluşturma aşamasındayım. Amacım bu koleksiyonu ülkemizi tanıtmak adına yurt dışında gezdirmek. Sadece giysi değil, hediyelik eşyalar da yapacağım. Tv8’de bir moda programım var biliyorsunuz. Bir de Türk moda tarihi ile ilgili kitap çalışmam var.
Babam hayatta olsaydı, mutlaka şunu yapardım beraber diyor musun?
Özellikle şu dediğim bir şey yok, insan babasıyla ne yaparsa onu yapardım. Belki beraber müzik yapmayı çok isterdim. Çünkü müzik zevkimiz aynı bence…
Uzay Heparı adına düzenlenen son çalışma yeterince ilgi gördü mü?
Uzay Kanat Heparı: Ben daha fazla ilgi beklerdim. Görmesi gerektiği kadar ilgi görmedi. Bu benim düşüncem tabii.
Zeynep Tunuslu: Bir klasik oldu sonuçta; kolay da değil, 15 yıl önceki çalışmaları bir araya getirmek. Günümüzde popüler albümler çok çabuk tüketilirken, bu albüm zaman içinde klasik olacak.
Anne- oğul birlikte ne yapmaktan zevk alırsınız?
Zeynep Tunuslu: Ben öncelikle çok gururluyum böyle bir oğlum olduğu için. Çok sevdiğim, aşık olduğum bir adamdan çocuğum olması beni çok mutlu ediyor. Çok özel, çok yetenekli, herkesin çocuğu çok değerlidir ama Kanat’cım bir başka. Son derece olgun, yetenekli, kendini ifade edebilen bir yapısı var. Şanslıyım. Ben, Kanat benimle daha çok vakit geçirsin istiyorum ama o haklı olarak kendi yaşıtlarıyla olmayı tercih ediyor. Birlikte ne yapıyoruz Kanat?
Uzay Kanat Heparı: Arada sinemaya gideriz. Birlikte yemek yiyoruz, ama evde. Birlikte yemek yiyoruz derken insanlar hep dışarıya çıkmaktan misal; beraber gezeriz, Bebek’e de gideriz, yemek de yeriz diyorlar ya, öyle değil yani… Bir de evde ?lm izler, çekirdek çıtlatırız beraber.
Zeynep Tunuslu: Kanat’ın çok iyi bir müzik albümü var, arada onları dinleriz birlikte. Spor yaparız.
Kanat’ı kucağınıza aldığınızda çok genç ve yalnızdınız… Zor geçmiş olmalı o yıllar…
Uzay Kanat Heparı: Hayatta en büyük desteğim annem oldu. Bu benim için büyük bir şanstı. Uzay’ı kaybettiğimde 3 aylık hamileydim. Çoğu insan doğurmayacağımı düşündü. Ama ben çok istedim. Başka da çocuğum olsun istemezdim, olmadı da zaten… Bu olayın medyada çok fazla yer alması biziyordu. Sosyal hayatımda rahat değildim. Bebeğimi alıp parka gittiğimde, Kanat’a çok dokunurlar, sevmek isterlerdi, sevgilerini paylaşmak istiyorlardı; medyatik bebek olması zordu.
Siz hep, ‘çılgın’ biri olarak tanımlandınız, nasıl bir annesiniz?
Zeynep Tunuslu: Kek pişiren, güzel pastalar yapan klasik bir anne olamadım! Çünkü hep çalıştım oğlumu büyütürken. Her zaman anne olarak, ‘keşke daha çok vakit ayırabilseydim’ diye düşünürüm hep ama çalışan annelerin kaderi bu herhalde. Onun dışında anlayışlı bir anne olmaya çalıştım. Dediğim olacak diye tutturmayan, onun ?kirlerini de alan biri oldum. Ne çok diktatör ne de arkadaş oldum. Şimdi Kanat’a bakınca da doğru olanı yaptığımı görüyorum. Aslında sürpriz bir anne de değilim ama uçuk kaçık! Sence nasıl bir anneyim Kanat?
Uzay Kanat Heparı: Çok başarılı, tuttuğunu koparan, aklına koyduğunu yapan biridir kendisi.
Zeynep Tunuslu: Sen Zeynep’i tarif ediyorsun. Anne olarak nasıl, onu anlat…
Uzay Kanat Heparı: Anne olarak bütün sorumluluklarını yerine getiren fakat bazı zamanlarda bazı önceliklerini öne alan bir kişidir.
Nasıl? Hangi öncelikleri mesela?
Uzay Kanat Heparı: Mesela beni umursamıyorsun bazen, işini yapıyorsun çünkü… Tabii ki benim de çocuğum olsa ben de öyle yaparım ama… Mesela ben geliyorum eve, “Anne açım” diyorum, sen orada mail atıyorsun.
Zeynep Tunuslu: Evet ama o iş, konsantre olmuşum, bir an önce tamamlansın istiyorum. Hem sen de bebek değilsin. 5-10 dakika bekleyebilirsin. Belki de doğru, haklısın ama, öncelik sende olsun istiyorsun, ben de öncelik sende diye düşündüm bugüne kadar ama artık biraz vites küçültmek istiyorum.
Biraz da moda konuşalım mı? Şimdilerde herkes modacı mı oluyor?
Zeynep Tunuslu: Evet, bu ara herkes moda okumadan, “ben modacıyım” diyor. Çünkü geçer akçe bir meslek olduğunu düşünüyorlar. Buna bir emek vermek lazım. Okuldan önce yetenek, iyi bir göz lazım tabii. Ve uzun seneler üzerine çalışabilmek lazım bu işin.
Peki, ‘ikoncan’lar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Zeynep Tunuslu: Bize renklilik katıyorlar. Ama bir yandan da bir insanın sadece giysileri ile takip edilmesi de üzücü. Eda Taşpınar’dan bahsedecek olursak, ?ziği çok düzgün, değişik elbiseler giyiyor. Ama bir koleksiyon yapsa satılır mıydı, soru işareti, biraz zor! Şimdi mesela yazı yazıyor bir gazetede. Mykonos’taki hangi partiye gittiği beni okuyucu olarak ilgilenmiyor. Ama orada başka bir şeyi anlatsa, yani biraz gazetecilik yapmasını, tasarımcıysa da bana bu alanda yeni bir ufuk açmasını tercih ederim. Şimdi eğer popülerseniz her şeyi yapıyorsunuz! ‘Kullan ve at’ hızlı bir tüketim çağında kalıcı olmak için gerçekten emek vermek gerekiyor. Ondandır evlerinin içinde sürekli bir hareket var. Zeynep’in yeni tasarımları poşetlerde, ilham kaynağı sanat tarihi kitapları ise bir köşede duruyor. Kanat’ın piyanosunun üzerini kazandığı başarı plaketleri süslüyor. Duvarlar minyatür sanatçısı anneanne Hidayet Kantemir’in eserleriyle dolu. Ve eski fotoğra?ar… Kanat, 15 yaşında, henüz çok genç. O yüzden çok net. Ama doğru. Umarım hep böyle kalır. ‘Çılgın’ olarak adlandırılan Zeynep Tunuslu ise çalışan bir anne! Büyük bir enerji ve sabırla hem işine hem de oğluna yetişmeye çabalıyor. Zeynep’ten aklımda kalan, “Ben kek yapan anne değilim!”, Kanat’tan aklımda kalan ise babası için söylediği, “Bilmiyorum artık genetik midir nedir, sanki ben de yapsam bunu yapardım dediğim biçimde müzikler yapmış. Tanımasam bile, müziğini dinlediğimde bir parçam olduğunu hissediyorum” sözleri oluyor.
Nasıl gidiyor, neler yapıyorsun Uzay? Yoksa Kanat mı demeliyim?
Uzay Kanat Heparı: Sorun değil. Her ikisini de kullanıyorlar. Enka Lisesi ikinci sınıftayım. Darüşşafaka’da basketbol oynuyorum. Bir de müzikle uğraşıyorum. Bas gitar çalıyordum, bıraktım; şimdilerde bağlama çalıyorum. İnsanı rahatlatıyor. Çalıp efkarlandığım bile oluyor.
Müziğe kaç yaşında başladın?
Uzay Kanat Heparı: Zaten hayatımda hep müzik vardı. Dedem de bana piyano çalardı. Müzikle büyüdüm. Kaç yaşında piyano çalmaya başladın derseniz, ya 7 ya 8’dir.
Baban için bestesini yaptığın bir parça var değil mi?
Uzay Kanat Heparı: Evet, ‘istersen uzanabilirsin gerçekten’ parçası. Yaptığım başka beste çalışmalarım var, belki ileride piyasaya sürülebilir.
Zeynep Tunuslu: Kanat’ın çalışmaları ortalamanın üzerinde. ‘Uzay Heparı Sonsuza’ isimli albümü çıkaran müzik şirketimiz ileride Kanat’la da bir çalışma yapmak istiyor. Ama sırada önce 3-4 parçalık bir remix çalışması var. Yine Uzay Heparı’nın eserlerinden oluşacak. Kanat da isterse bu çalışmanın içinde yer alacak.
Kanat için, ‘babasının izinden gidiyor’ diyebilir miyiz?
Zeynep Tunuslu: Bence daha farklı yapmak istedikleri, bulundukları nokta. Öyle değil mi Kanat? Doğuştan gelen bir müzik yeteneği var tabii onu da kullanıyor ama…
Uzay Kanat Heparı: Tabii ki babamdan etkileniyorum, etkilendim de… Ama bilmiyorum, ileride müziği profesyonel olarak düşünür müyüm, meslek edinir miyim? Göreceğiz.
Tabii ki baban ama, Uzay Heparı ismi senin için ne ifade ediyor?
Uzay Kanat Heparı: Bir kere hayatı ve nasıl bir insan olduğu hakkında bir açıklama yapamayacağım, çünkü görmedim kendisini. Ama müziklerini dinledim. Bilmiyorum artık genetik midir nedir, sanki ben de yapsam bunu yapardım dediğim biçimde müzikler yapmış. Tanımasam bile, müziğini dinlediğimde, bir parçam olduğunu hissediyorum.
Hangi parçaları daha fazla hoşuna gidiyor?
Bütün parçaları güzel… Mesela, ‘Serserim benim’ parçası çok güzel.
Zeynep Tunuslu: Çok yakışıklı benim oğlum… Dizilerden, reklam ?lmlerinden oyunculuk tekli?eri geliyor. Ben, “Hayır” diyorum.
Uzay Kanat Heparı: “Hayır, okul var” diyor.
Annen senin önünü kesiyor yani… (Gülüyoruz)
Uzay Kanat Heparı: Teklif olursa değerlendiririm tabii…
Zeynep Tunuslu: Sahne duruşu, özgüveni, sabrı mükemmeldir Kanat’ın… Bende o sabır yoktur mesela…
Babasına mı benziyor?
Zeynep Tunuslu: Uzay öyle değildi sahnede, rahat değildi, Kanat çok rahat, oyunculuk tarafı iyi. Eğitim alırsa, üzerine giderse iyi olur. Sonra Uzay daha heyecanlıydı, aklına eseni yapardı. Kanat çok tartar, uzunca düşünür, öyle uygular.
Üniversitede ne okumak istiyorsun Kanat?
Hala karar vermedim. Bölüm bile seçmedim. Güzel sanatlar okumak istemem ama. Ülkemizde güzel sanatları bitirip maalesef eli ekmek tutamayan çok kişi var.
Kimleri beğeniyor, dinliyorsun?
Uzay Kanat Heparı: Mustafa Ceceli’yi, Cem Karaca’yı beğeniyorum. Sezen Aksu’yu da elbette… Yabancı olarak; caz, hip-hop tarzı müzikler dinliyorum. İleride pop ya da caz alanlarında müzik yapmak isterim ben de…
Babana çok benziyorsun Kanat… Uzay Heparı’nın oğlu olmak nasıl bir duygu?
Uzay Kanat Heparı: Ne diyeyim ki şimdi size? Size sorsam, ‘nasıl bir şey babanızın kızı olmak?’ diye! Gurur verici elbette.
Zeynep Tunuslu: Benim oğlum olmak nasıl bir şey Kanat?
Uzay Kanat Heparı: Zor bir şey!
Zeynep Tunuslu: Öncelikle moda olduğu için birebir uygulamaktan kaçınmalı. Geçen yaz her yerde militer tarz kadınlar gördük; yakıştıran da, yakıştırmayan da uyguluyor; böyle bir kesim var, Kızılay dağıtmış gibi, herkes bir örnek. Karıştırıp doğru renk seçimleriyle kendi tarzını yaratmak gerekli. Başlangıç için stil ikonlarının giyim tarzlarını örnek alıp kendimizle özdeşleştirmeye çalışırsak nasıl bir tarzımız olduğu çıkar ortaya. Mesela 3 kadını seçip; Sienna Miller, Audrey Hepburn, Kate Moss belki… Biraz karakter, davranış tarz… Hangisine benziyoruz? Klasik miyiz, modern miyiz, yoksa daha değişken bir tarz mıyız? oradan bulabiliriz. Ama her gün başka birisi de olabiliriz. Aslında giyim, kişiliğin altını çizmek için kullanılmalı. Bu yüzden ille de benim tarzım şu demek de doğru değil. Hepsi olabilir. Benim yoktur mesela… Ama klasik bir tarzım olmadığını biliyorum. Etnik de giyiniyorum. Bazen bohem bazen de sokak modasını takip ediyorum.
Şimdilerde neler yapıyorsunuz?
Zeynep Tunuslu: Tutkuyla bağlanacağım işler üretmek peşindeyim. Daha nötr oldum, çok para kazanayım, 24 saat çalışayım yerine bana gelen tekli?eri seçiyorum. Kurumsal olarak şirketlere danışmanlık da veriyorum, üniversitede öğretim görevlisiyim; gençlere deneyimlerimi aktarmak bana müthiş enerji veriyor... Daha çok projeler üretmekle meşgul olmak istiyorum. Deniz sonrası giysiler keten ve vual gibi doğal kumaşlı kaftan serim birkaç sezondur Los Angeles ve Londra’da satılıyor. Mayo koleksiyonu hazırlamak beni heyecanlandırıyordu, bir ?rma için yaptım bu çalışmayı. Şimdilerde ise biraz daha Anadolu kültürüne yönelik çalışmalar yapmak istiyorum. Tekrar Mesnevi’yi okuyorum, sadece giysiler değil, yaşam adabı olarak kaybettiğimiz değerleri hatırlamak da gerekiyor. Su? müziğinden, semazenlerden etkileniyorum. Selçuklu sanatı mozaikleri ve çini desenlerini ipek dokumalar, tüller ve keçeyle birleştirip bir koleksiyon oluşturma aşamasındayım. Amacım bu koleksiyonu ülkemizi tanıtmak adına yurt dışında gezdirmek. Sadece giysi değil, hediyelik eşyalar da yapacağım. Tv8’de bir moda programım var biliyorsunuz. Bir de Türk moda tarihi ile ilgili kitap çalışmam var.
Babam hayatta olsaydı, mutlaka şunu yapardım beraber diyor musun?
Özellikle şu dediğim bir şey yok, insan babasıyla ne yaparsa onu yapardım. Belki beraber müzik yapmayı çok isterdim. Çünkü müzik zevkimiz aynı bence…
Uzay Heparı adına düzenlenen son çalışma yeterince ilgi gördü mü?
Uzay Kanat Heparı: Ben daha fazla ilgi beklerdim. Görmesi gerektiği kadar ilgi görmedi. Bu benim düşüncem tabii.
Zeynep Tunuslu: Bir klasik oldu sonuçta; kolay da değil, 15 yıl önceki çalışmaları bir araya getirmek. Günümüzde popüler albümler çok çabuk tüketilirken, bu albüm zaman içinde klasik olacak.
Anne- oğul birlikte ne yapmaktan zevk alırsınız?
Zeynep Tunuslu: Ben öncelikle çok gururluyum böyle bir oğlum olduğu için. Çok sevdiğim, aşık olduğum bir adamdan çocuğum olması beni çok mutlu ediyor. Çok özel, çok yetenekli, herkesin çocuğu çok değerlidir ama Kanat’cım bir başka. Son derece olgun, yetenekli, kendini ifade edebilen bir yapısı var. Şanslıyım. Ben, Kanat benimle daha çok vakit geçirsin istiyorum ama o haklı olarak kendi yaşıtlarıyla olmayı tercih ediyor. Birlikte ne yapıyoruz Kanat?
Uzay Kanat Heparı: Arada sinemaya gideriz. Birlikte yemek yiyoruz, ama evde. Birlikte yemek yiyoruz derken insanlar hep dışarıya çıkmaktan misal; beraber gezeriz, Bebek’e de gideriz, yemek de yeriz diyorlar ya, öyle değil yani… Bir de evde ?lm izler, çekirdek çıtlatırız beraber.
Zeynep Tunuslu: Kanat’ın çok iyi bir müzik albümü var, arada onları dinleriz birlikte. Spor yaparız.
Kanat’ı kucağınıza aldığınızda çok genç ve yalnızdınız… Zor geçmiş olmalı o yıllar…
Uzay Kanat Heparı: Hayatta en büyük desteğim annem oldu. Bu benim için büyük bir şanstı. Uzay’ı kaybettiğimde 3 aylık hamileydim. Çoğu insan doğurmayacağımı düşündü. Ama ben çok istedim. Başka da çocuğum olsun istemezdim, olmadı da zaten… Bu olayın medyada çok fazla yer alması biziyordu. Sosyal hayatımda rahat değildim. Bebeğimi alıp parka gittiğimde, Kanat’a çok dokunurlar, sevmek isterlerdi, sevgilerini paylaşmak istiyorlardı; medyatik bebek olması zordu.
Siz hep, ‘çılgın’ biri olarak tanımlandınız, nasıl bir annesiniz?
Zeynep Tunuslu: Kek pişiren, güzel pastalar yapan klasik bir anne olamadım! Çünkü hep çalıştım oğlumu büyütürken. Her zaman anne olarak, ‘keşke daha çok vakit ayırabilseydim’ diye düşünürüm hep ama çalışan annelerin kaderi bu herhalde. Onun dışında anlayışlı bir anne olmaya çalıştım. Dediğim olacak diye tutturmayan, onun ?kirlerini de alan biri oldum. Ne çok diktatör ne de arkadaş oldum. Şimdi Kanat’a bakınca da doğru olanı yaptığımı görüyorum. Aslında sürpriz bir anne de değilim ama uçuk kaçık! Sence nasıl bir anneyim Kanat?
Uzay Kanat Heparı: Çok başarılı, tuttuğunu koparan, aklına koyduğunu yapan biridir kendisi.
Zeynep Tunuslu: Sen Zeynep’i tarif ediyorsun. Anne olarak nasıl, onu anlat…
Uzay Kanat Heparı: Anne olarak bütün sorumluluklarını yerine getiren fakat bazı zamanlarda bazı önceliklerini öne alan bir kişidir.
Nasıl? Hangi öncelikleri mesela?
Uzay Kanat Heparı: Mesela beni umursamıyorsun bazen, işini yapıyorsun çünkü… Tabii ki benim de çocuğum olsa ben de öyle yaparım ama… Mesela ben geliyorum eve, “Anne açım” diyorum, sen orada mail atıyorsun.
Zeynep Tunuslu: Evet ama o iş, konsantre olmuşum, bir an önce tamamlansın istiyorum. Hem sen de bebek değilsin. 5-10 dakika bekleyebilirsin. Belki de doğru, haklısın ama, öncelik sende olsun istiyorsun, ben de öncelik sende diye düşündüm bugüne kadar ama artık biraz vites küçültmek istiyorum.
Biraz da moda konuşalım mı? Şimdilerde herkes modacı mı oluyor?
Zeynep Tunuslu: Evet, bu ara herkes moda okumadan, “ben modacıyım” diyor. Çünkü geçer akçe bir meslek olduğunu düşünüyorlar. Buna bir emek vermek lazım. Okuldan önce yetenek, iyi bir göz lazım tabii. Ve uzun seneler üzerine çalışabilmek lazım bu işin.
Peki, ‘ikoncan’lar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Zeynep Tunuslu: Bize renklilik katıyorlar. Ama bir yandan da bir insanın sadece giysileri ile takip edilmesi de üzücü. Eda Taşpınar’dan bahsedecek olursak, ?ziği çok düzgün, değişik elbiseler giyiyor. Ama bir koleksiyon yapsa satılır mıydı, soru işareti, biraz zor! Şimdi mesela yazı yazıyor bir gazetede. Mykonos’taki hangi partiye gittiği beni okuyucu olarak ilgilenmiyor. Ama orada başka bir şeyi anlatsa, yani biraz gazetecilik yapmasını, tasarımcıysa da bana bu alanda yeni bir ufuk açmasını tercih ederim. Şimdi eğer popülerseniz her şeyi yapıyorsunuz! ‘Kullan ve at’ hızlı bir tüketim çağında kalıcı olmak için gerçekten emek vermek gerekiyor. Ondandır evlerinin içinde sürekli bir hareket var. Zeynep’in yeni tasarımları poşetlerde, ilham kaynağı sanat tarihi kitapları ise bir köşede duruyor. Kanat’ın piyanosunun üzerini kazandığı başarı plaketleri süslüyor. Duvarlar minyatür sanatçısı anneanne Hidayet Kantemir’in eserleriyle dolu. Ve eski fotoğra?ar… Kanat, 15 yaşında, henüz çok genç. O yüzden çok net. Ama doğru. Umarım hep böyle kalır. ‘Çılgın’ olarak adlandırılan Zeynep Tunuslu ise çalışan bir anne! Büyük bir enerji ve sabırla hem işine hem de oğluna yetişmeye çabalıyor. Zeynep’ten aklımda kalan, “Ben kek yapan anne değilim!”, Kanat’tan aklımda kalan ise babası için söylediği, “Bilmiyorum artık genetik midir nedir, sanki ben de yapsam bunu yapardım dediğim biçimde müzikler yapmış. Tanımasam bile, müziğini dinlediğimde bir parçam olduğunu hissediyorum” sözleri oluyor.
Nasıl gidiyor, neler yapıyorsun Uzay? Yoksa Kanat mı demeliyim?
Uzay Kanat Heparı: Sorun değil. Her ikisini de kullanıyorlar. Enka Lisesi ikinci sınıftayım. Darüşşafaka’da basketbol oynuyorum. Bir de müzikle uğraşıyorum. Bas gitar çalıyordum, bıraktım; şimdilerde bağlama çalıyorum. İnsanı rahatlatıyor. Çalıp efkarlandığım bile oluyor.
Müziğe kaç yaşında başladın?
Uzay Kanat Heparı: Zaten hayatımda hep müzik vardı. Dedem de bana piyano çalardı. Müzikle büyüdüm. Kaç yaşında piyano çalmaya başladın derseniz, ya 7 ya 8’dir.
Baban için bestesini yaptığın bir parça var değil mi?
Uzay Kanat Heparı: Evet, ‘istersen uzanabilirsin gerçekten’ parçası. Yaptığım başka beste çalışmalarım var, belki ileride piyasaya sürülebilir.
Zeynep Tunuslu: Kanat’ın çalışmaları ortalamanın üzerinde. ‘Uzay Heparı Sonsuza’ isimli albümü çıkaran müzik şirketimiz ileride Kanat’la da bir çalışma yapmak istiyor. Ama sırada önce 3-4 parçalık bir remix çalışması var. Yine Uzay Heparı’nın eserlerinden oluşacak. Kanat da isterse bu çalışmanın içinde yer alacak.
Kanat için, ‘babasının izinden gidiyor’ diyebilir miyiz?
Zeynep Tunuslu: Bence daha farklı yapmak istedikleri, bulundukları nokta. Öyle değil mi Kanat? Doğuştan gelen bir müzik yeteneği var tabii onu da kullanıyor ama…
Uzay Kanat Heparı: Tabii ki babamdan etkileniyorum, etkilendim de… Ama bilmiyorum, ileride müziği profesyonel olarak düşünür müyüm, meslek edinir miyim? Göreceğiz.
Tabii ki baban ama, Uzay Heparı ismi senin için ne ifade ediyor?
Uzay Kanat Heparı: Bir kere hayatı ve nasıl bir insan olduğu hakkında bir açıklama yapamayacağım, çünkü görmedim kendisini. Ama müziklerini dinledim. Bilmiyorum artık genetik midir nedir, sanki ben de yapsam bunu yapardım dediğim biçimde müzikler yapmış. Tanımasam bile, müziğini dinlediğimde, bir parçam olduğunu hissediyorum.
Hangi parçaları daha fazla hoşuna gidiyor?
Bütün parçaları güzel… Mesela, ‘Serserim benim’ parçası çok güzel.
Zeynep Tunuslu: Çok yakışıklı benim oğlum… Dizilerden, reklam ?lmlerinden oyunculuk tekli?eri geliyor. Ben, “Hayır” diyorum.
Uzay Kanat Heparı: “Hayır, okul var” diyor.
Annen senin önünü kesiyor yani… (Gülüyoruz)
Uzay Kanat Heparı: Teklif olursa değerlendiririm tabii…
Zeynep Tunuslu: Sahne duruşu, özgüveni, sabrı mükemmeldir Kanat’ın… Bende o sabır yoktur mesela…
Babasına mı benziyor?
Zeynep Tunuslu: Uzay öyle değildi sahnede, rahat değildi, Kanat çok rahat, oyunculuk tarafı iyi. Eğitim alırsa, üzerine giderse iyi olur. Sonra Uzay daha heyecanlıydı, aklına eseni yapardı. Kanat çok tartar, uzunca düşünür, öyle uygular.
Üniversitede ne okumak istiyorsun Kanat?
Hala karar vermedim. Bölüm bile seçmedim. Güzel sanatlar okumak istemem ama. Ülkemizde güzel sanatları bitirip maalesef eli ekmek tutamayan çok kişi var.
Kimleri beğeniyor, dinliyorsun?
Uzay Kanat Heparı: Mustafa Ceceli’yi, Cem Karaca’yı beğeniyorum. Sezen Aksu’yu da elbette… Yabancı olarak; caz, hip-hop tarzı müzikler dinliyorum. İleride pop ya da caz alanlarında müzik yapmak isterim ben de…
Babana çok benziyorsun Kanat… Uzay Heparı’nın oğlu olmak nasıl bir duygu?
Uzay Kanat Heparı: Ne diyeyim ki şimdi size? Size sorsam, ‘nasıl bir şey babanızın kızı olmak?’ diye! Gurur verici elbette.
Zeynep Tunuslu: Benim oğlum olmak nasıl bir şey Kanat?
Uzay Kanat Heparı: Zor bir şey!