Ağlatmadan da uyur
Uyku eğitimi deyince aklınıza yatağında tek başına ağlayan bir bebek geliyorsa, bilgilerinizi güncelleme zamanı... Daha fazla kucaklayıp ten teması sağlayarak da uyku eğitimi verebilirsiniz.
Yazı: Elif Girgin
Eminiz yeter ki uyusun diye yapmadığınız numara, denemediğiniz yöntem, ‘Seninkini nasıl uyutuyorsun?’ diye sormadığınız anne kalmadı! Yine de uyumuyor mu? Onu uyutmaya ya da uyku konusunda eğitmeye çalışırken bir yerlerde hata yapıyor olabilir misiniz? Sizin yaşadığınız ve yarattığınız gerilim onu da geriyor olabilir mi? Peki, taktik değiştirmeye ne dersiniz? Belki de tek ihtiyacı olan teninize dokunmak, kokunuzu hissetmek ve ağlamadan, sakince uykuya dalmaktır… Ama bunu nasıl yapacağız? Bu sorunun peşine düştük ve uyku metotlarını anne-bebek psikolojisi ile birleştirip bir eğitim programı geliştiren Pedagog Tansu Oskay ile bebeklere nasıl bir uyku eğitimi verilmesi gerektiğini konuştuk.
Uyku eğitimi şart mı?
Pedagog Tansu Oskay, “Her bebeğe uyku eğitimi vermek gerekir diye bir durum yok tabii ki. Doğal süreçlerinde kendi kendilerine uyku düzenini yakalayan birçok bebek var. Eğitim daha çok bu ritmi yakalayamayanlar için. Bazen diş çıkarma dönemi, hastalık, büyüme atakları sonrası uyuyan grupta da uykuya geçme güçlüğü sonradan olabiliyor. Tekrar düzene girmekte zorlanıp uyku düzeni artık olmayan bebekler de bu eğitime ihtiyaç duyabiliyor” diyor. Uyku eğitimine karşı olanların da bulunduğunu belirten Oskay, “Uyku eğitimine karşı olanların ağlatarak verilen metotlara karşı olduklarını düşünüyorum ve onlara hak veriyorum. Çünkü o eğitim tarzlarına ve veriliş şekillerine ben de karşıyım” diye ekliyor.
Strese girmesinler
Birkaç yıldır uyku eğitimine dair alışık olduğumuz bilgi; bebeklerin ağlatılarak uykuya geçmesinin sağlanması üzerine. Ancak yatakta ağlatmaya bırakılan bebekler ile ilgili yeni araştırmalar olduğunu söyleyen Oskay, bu yöntemin bağlanmayı ve güven duygusunu bozduğunu, bebeğin vücudunda stres oluştuğunu ve bebeklerin uykuya geçseler dahi bu stresi bünyelerinde barındırmaya devam ettiklerini ifade ediyor.
İyi uyku herkesin hakkı
Yeterli bir uyku sağlıklı bebek gelişimi için çok gerekli. Büyümesini, beslenmesini, gün içi öğrenmesini ve algılamasını, duygusal dengesini, mutluluğunu, kısacası her şeyini etkiliyor. İyi bir gece ve gündüz uykusu düzeni olan bebeklerin ebeveynleri de onlarla geçirecekleri kaliteli zaman dilimlerini daha tatmin edici şekilde planlanabiliyor. Bebeklerin yemek düzeni de uyku ile doğru orantılı olarak olumlu bir şekilde gelişiyor. Anne psikolojisi için de iyi bir uyku çok gerekli. Çünkü gece uykusu önemli bir dinlenme ve yenilenme süreci. Annenin ihtiyacı olan da tam olarak bu: Yeni güne dinç başlamak! Böylelikle anne, bebeği ile daha iyi bağ kurabiliyor ve ona daha şefkatle bakım verebiliyor.
Kendini güvende hissetmeli
Bebeklere; anne-bebek ilişkisini birinci derecede gözeten, ten temasının kesilmediği, bebeğin iyice hazırlanmadan odadan çıkılmadığı, ağlamasına annesinden karşılık almadığını asla hissetmediği, onu aşırı strese sokmayan bir eğitim verilmesi gerektiğini belirten Pedagog Oskay, ağlatmadan uyku eğitiminin psikolojide bilinen ‘Bağlanma Teorisi’ne dayalı bir ebeveynlik yaklaşımı olduğunu ifade ediyor. Eğitimin en önemli aşaması genelde ilk üç gün. Sonrasında bir hafta ile 10 gün içinde hem gece hem gündüz için desteksiz uyku düzenine geçilebiliyor. Bu noktada ‘Bağlanma Teorisi’nin önemi hakkında ebeveynlerin bilgi sahibi olması da çok önemli. Bebekler yatakta uyumayı öğrenirken ten temasının ve kucağın bol olması gerekiyor. Ailelerin göz teması ve ten teması kurulmayan eğitimlerden kaçınmaları gerektiğini söyleyen Oskay, gece ve gündüz eğitimine aynı anda başlanabileceğini, küçük adımlarla ilerlendiğinden, örneğin gece emzirirken de eğitim verilmesinin sıkıntı yaratmayacağını dile getiriyor. Genelde kucakta, memede ya da sallayarak uyutma sorunu bir iki günde ortadan kalkıyor. Gece uyanmalarında annenin beden dilini güven verici bir biçimde kullanması; bebeğini sevmesi, kucaklaması, onunla göz kontağı kurması gerekiyor. Uyku haricinde annenin ve bebeğin sorun yaşadığı fiziksel ya da altta yatan psikolojik bir sorun yoksa desteksiz uyku düzeni pozitif bir yaklaşımla sağlanmış oluyor.
Eğitime ne zaman başlanmalı?
Uyku eğitimine başlamak için en doğru zaman 4-8 aylar arasındaki süre. Ailelerin dokuzuncu ayda da çok fazla başvurduğunu ifade eden Pedagog Oskay, bunun sebebini ise bu dönemde uyku düzeninde bozulmaların çok sık yaşanmasına bağlıyor. Dokuz ay sonrasında da eğitim verilebiliyor. Bu değişim dönemlerinde; bebek gelişim dönemine bağlı olarak, özellikle ağlatarak ve odadan çıkılan ya da dokunmanın yasaklandığı eğitimleri önermeyen Oskay, “Uyku eğitiminin bir zamanı yok. Her zaman verilebilir, bir üst zaman sınırı da yok. Yaşanan durumlar ya da sorunlar farklı olabilir. Eğitim bir yaşından sonra da verilebilir. 2-3 yaş sonrasında da... Sadece yaş evresine göre eğitim tarzı değişiyor” diyor.
Bir düzeni olmalı
Bebeklerin ayına bağlı olarak gece ve gündüz olmak üzere ortalama 14-16 saat uykuya ihtiyaçları var. Ayına göre değişmekle birlikte genel olarak akşam 20.00 gibi yattığı, sabah 07.00-08.00 gibi kalktığı, uygun aralıklarla, uygun sayıda gündüz uykusu uyuduğu bir uyku düzeni bebeklerde en az iyi beslenme kadar gerekli bir düzen...
Bir türlü dalamıyorsa
Bebeklerde uykuyla ilgili en çok rastlanan problemler zor uykuya geçme ve gece sık uyanma. Bebeklerin gece uyandığında uzun süre uyanık kalmaları da anne-babaları zorluyor. Bu tür problemler çoğunlukla bebeklerin sallayarak, emzirerek gibi destekle uyutulduğu düzende gelişiyor ve desteksiz uykuya geçene kadar da bazen artarak sürebiliyor. Bu uykusuz geceler de ne yazık ki herkesin dengesini bozabiliyor.
Önce kendinize güvenin
Pedagog Tansu Oskay, ebeveynlere doğru bilgiye ulaşarak ebeveynlik eğitimlerini kendi kendilerine tamamlamalarını, bu şekilde öncelikle kendilerine ve ebeveynliklerine olan güvenlerini arttırmalarını öneriyor. Oskay, “Aileler uyku hakkında yapılacakları bildikleri halde bir şekilde uygulayamıyorlarsa psikoloji alanından bir uzmanla görüşmeli. Eğer bebekleri büyükse onlarla çatışmaya girmeden, oluşmuş anne-bebek güvenli bağlanmasını ’Uyku öğretiyorum’ diye bozmayan bir eğitim planı oluşturmalılar” diyor.
Kundak geri mi dönüyor?
Geçmişte sıkça kullanılan kundaklama şimdilerde yeniden gündemde. Hatta kundaklanan bebeklerin daha rahat uykuya geçtiği iddia ediliyor. Peki, bebekleri kundaklamalı mı, kundaklamamalı mı? Yenidoğan bebekleri kundaklamanın uygun olduğunu dile getiren Pedagog Tansu Oskay, kundaklamanın ilk haftalarda bebeği güvende hissettirdiğini ve uyuma süresini arttırdığını söyleyerek yeni annelere çekinmeden doğru bir şekilde bebeklerini kundaklamayı öğrenmelerini ve denemelerini öneriyor.
Bebekler nasıl kundaklanmalı?
Bebeğinizi ‘yarım kundak’ adı verilen; bacaklar ve kalçayı çok sıkmayıp doğal pozisyonlarında kalmasına izin verirken, bedenin üst kısmını daha sıkı saran bir şekilde kundaklayabilirsiniz. Kundakla kolların sarılması bebeklerde sık görülen sıçrama tarzı hareketleri azalttığı için sık sık uyanmayı da engelleyerek uyku kalitesini artırıyor ve bebeklerin daha çabuk uykuya geçmelerini sağlıyor. Bu şekilde sarılan bebekler kendilerini anne karnındaki gibi güvenli ve huzurlu hissediyor. Kundak konusunda annelerin kafasını en çok karıştıran ise, kalça çıkığı riski! Ancak bu risk bebeğin tüm gövdesinin sıkıca sarılıp kol ve bacaklarının dümdüz bir şekilde sabitlenmesi sonucu meydana geliyor. Dolayısı ile sımsıkı bir kundaktan kaçınmak gerekiyor.
Güvenli bağlanma nedir?
Bebeklik döneminde bağlanma dört şekilde gerçekleşiyor. Bunlar güvenli bağlanma, kaygılı bağlanma, karışık bağlanma ve kaçıngan bağlanma olarak adlandırılıyor. Uzman Klinik Psikolog Zehra Erol, güvenli bağlanmayı şöyle anlatıyor: “Anne-bebek ilişkisinde çocuğuna duyarlı ve ihtiyaçlarını karşılayan anne ile bebeği arasında güvenli bağlanma gelişmesi olasıdır. Anne, çocuğun tepkilerini en uygun şekilde yorumlamalı, çocuğun gerginliğinin veya sıkıntısının nedenini anlamalıdır. Annenin çocuktan gelen mesajları alıp yorumlaması çocuğun hayal kırıklığı yaşamayacağı sürede olmalıdır. Annenin tutarsız veya aşırı tepkileri (aşırı ilgi, ilgisizlik, aşırı cevap veya reddetme vb.) güvensiz bağlanma oluşturur. Güvenli bağlanan çocuklar anneleri gittiğinde bağlanma davranışı gösterirler. Annelerini çağırır, arar veya ağlayabilirler. Anneleri döndüğünde de mutluluk belirtisi gösterir; omzuna tutunmaya çalışırlar, kucağına çıkmak ister, göz kontağı kurmaya çalışırlar. Bir süre sonra çocukta annesi uzaklaştığında açığa çıkan stres belirtileri azalır. Çünkü annelerinin onları korumak ve rahatlatmak için orada olduğunu ve geleceğini bilirler. Güvenli bağlanan çocuklar, gelecekte de özgüven sahibi, sosyal ilişkileri kuvvetli ve empati kurabilen yetişkinler olurlar. ”