Çocuğunuz ne renk?

Daha sağlıklı iletişim için önce çocuğunuzu anlayın...

Çocuğunuz ne renk?

MAVİ ÇOCUKLAR/BİLİM ADAMLARI
“Anneciğim gofret alabilir miyiz?”, “Hayır evladım”. “Neden?”, “Geçen hafta aldık ya...” “Geçen hafta almamız şimdi almamıza neden engel ki?”, “Dişlerini çürütür”. “Osman’ın annesi alıyor ama...”, “Osman’ın annesi benim kadar bilgili olmayabilir.” “Yani sağlığımıza zararlı şeyleri yapmamalıyız öyle mi?”, “Evet oğlum!” “O zaman siz neden babamla sürekli sigara içiyorsunuz?”
Mavi çocuklar sürekli sorgular çünkü ana duyguları kuşku ve şüphedir. Bu minik bilim adamlarını kuşku ve şüphe içinde bırakırsanız deşmeye devam ederler. Kanıtlarınızın her daim hazır olması lazım. Mavi çocuklar soğuk ama şeffaftır. Her şeyi anlamaya çalışırlar. İçe dönüktürler. Zihinleri sürekli kim, nerede, ne zaman, nasıl, neden sorularını sorar. Anlamaya çalışırken, karşı tarafa yargılıyormuş hissi verebilirler ama amaçları aslında sadece anlamaktır. Enerjileri düşüktür. Kontrollü bir tonda yavaş ve alçak sesle, az ifade kullanarak konuşurlar. Gerçek bilgilerle anlatmayı severler. Hareketsiz bir vücut dilleri vardır, hareketleri yavaş ve ölçülüdür. Mükemmeliyetçidirler. Çalışma ortamları düzenli ve temizdir. Ciddidirler. Onlar için doğruluk büyük önem taşır. Anlayıp, detayları ortaya çıkarıp netleşmeden ortaya bir şey çıkartmak istemezler. Hazırlığa dayalı çalışmaları çok severler. Detaycı ve çalışkandırlar. İlişki kurmakta zorluk çekerler. Pek eğlenceli sayılmazlar. Ahlakçı, kararsız ve eleştiricidirler. 10’uncu cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer gibi, gazeteci Hulki Cevizoğlu ve Bülent Ecevit tipik birer mavi.

Nasıl başa çıkılır?

Mavileri ikna edebilmek için, önce onlarda kuşku yaratacak her şeyi ortadan kaldırıp, sonra elde edeceklerini söylemelisiniz. Mesela, “Bu çalışmanın sonunda şunu elde edemeyeceksin belki ama bunu kazanacaksın...” gibi cümleler kurun. Kuşkularını gidermek için olumsuzdan başlayıp olumluya gitmelisiniz. Eğer, “Bu çalışmanın sonunda bunları elde edeceksin” derseniz, “Acaba şu da var mı, bu da var mı?” diye sorgulamaya başlarlar.

YEŞİL ÇOCUKLAR
Yeşil çocuklar, “Anneciğim gofret alabilir miyiz?” diye sorar, “Hayır evladım” dediğinizde direkt cevap “Peki!” olur. Görüntüde peki derler ama içlerinde kıyamet kopar, “Bana bir gofreti çok gördün” diye. İki gün annesiyle konuşmaz, annesi neden konuşmadığını anlamaz. Yeşillerin ana duygusu üzüntü ve alınganlıktır. Yeşil çocukları üzüntü ve alınganlık içerisine düşürmemeye çabalamalısınız.
Hepimizin içinde yeşil var ve bu arketip aşık veya ozan olarak da adlandırılır. Yeşil çocuklar sıcaktır, samimidir. Yakınlık, dostluk onlar için çok önemlidir. Sonuçtan ziyade süreçte beraber olacakları insanları önemserler. Kurdukları ilişkiye ve yakınlığa değer verirler. İlişki onlar için her şeyden önce gelir.
Başkalarıyla birlikte çok rahat ortak çalışmalar yaparlar. Anlaşma konusunda beceriklidirler. Çok iyi takım oyuncularıdır. Empati yetenekleri güçlüdür. Başkalarının duygularına karşı duyarlıdırlar, güvenilirdirler ve yardım etmeyi severler. Ancak çalışkan olmalarına rağmen; başkalarına olan yardım etme isteği, onların kendi işlerini aksatmalarına neden olabilir. Otoritesi zayıftır. İster pozitif ister negatif olsun duygularını yoğun yaşarlar. Gündelik ve düzenli yapılması gereken işleri çok rahat yaparlar. Kararsızdırlar, zor harekete geçerler. Kabul görmeyi önemserler. Yavaş ve alçak sesle konuşurlar. Enerjileri orta seviyededir. Vücut dilleri yumuşak ve rahattır. Dolayısıyla karşısındakilerin de rahat olmasını sağlarlar. Çatışmadan kaçınırlar. Ailelerine çok düşkün olurlar. Yeşil doğanın rengi olduğu için tam bir doğa aşığıdırlar, eğer ebeveynlerinden dolayı bir korku geliştirmedilerse hayvanlarla
çok iyi anlaşırlar.

Nasıl başa çıkılır?
En çok emek isteyen çocuk yeşillerdir. 10 dakikanız varsa 9.5 dakikasını onunla ilgilenerek geçirip, isteğinizi sonra söylemelisiniz.


KIRMIZI ÇOCUKLAR/SAVAŞÇILAR
Kırmızı çocukla markete gittiniz ve sizden gofret istiyor. Kırmızı çocuk annesine, “Bana gofret al” demez. Direkt alıp alışveriş sepetine atar. Emredicidir. Annesi gofreti geri koyduğunda ise öfke ve kızgınlık ortaya çıkar. Gofreti yeniden alıp alışveriş sepetine atar, istediğini elde edene kadar çaba harcar ve annesini yıldırır.
Kırmızılar baskındır, ateş enerjisi taşırlar. Bunlara lider, başkan, sürücü gibi pek çok isim veriliyor. Ateş kırmızısına en iyi örnek Recep Tayyip Erdoğan, Fatih Terim, Aziz Yıldırım, Okan Bayülgen. İnsana değil, sonuca odaklanırlar ve kafalarına koyduklarını yaparlar.
‘Dört Arketip’ kitabının yazarı ve analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung, “Hepimizin içinde bir savaşçı var” diyor. Kırmızılar haklarını korurken, ‘savaşın savaşçısı’ olabileceği gibi ‘barışın savaşçısı’ da olabilir.
Kırmızı enerjiye sahip çocuklarda öfke ve kızgınlık duyguları baskın. Korkusuzlar, güce ve hedefe odaklanır, sonuç alabilmek için her şeyi göze alabilirler. İş bitiricidirler ama gerektiği yerlerde acımasız davranırlar. Pratik ve kararlıdırlar. Hızlı hareket ederler, hemen eyleme geçmek isterler. Hızlı ve yüksek sesle konuşur, keskin göz temasında bulunurlar. Ses tonlarında bile kararlılık ve enerji vardır. Sonuç odaklı oldukları için insanları kırabilirler. Daha az girişken insanlar, onlardan çekinme eğilimi gösterir.

Nasıl başa çıkılır?

Kırmızı çocuklarla başa çıkmanın en iyi yolu onları öfke ve kızgınlığa düşürmemek. Tabii bu, onların her istediğini yapmalısınız demek değil! Ona bir fikri aşılamak istediğinizde, bu onun fikriymiş gibi sunmalısınız. Mesela, “Tablet yerine kalem kullan, ödevin daha iyi aklında kalır” demek yerine, “Sen akıllı bir çocuksun ve bir kerede ödevini halletmek istersin, onun için tablet yerine kalem kullanırsan daha iyi aklında kalır, benimki öneri tabii, sen bilirsin” demek daha doğru.  Bu iki söyleyiş tarzı içerik olarak aynı fakat ikincisi çocuğa ‘sen karar vereceksin’ duygusu veriyor.

SARI ÇOCUKLAR/SİHİRBAZLAR
Sarı çocuk “Anneciğim gofret alabilir miyim?” diye sorar, anne “Hayır evladım” derse “O zaman top alalım” der, anne yine ‘Hayır’ derse “O zamaaaan fiyonk makarna alalım, renkli kap kağıdı var, ondan alalım” der. Anne bir kez daha ‘Hayır’ derse annesine çelme takmaya, omuz atmaya, koridorda saklanmaya başlar. Annesi, “Evladım uslu dur, eve gittiğinde arkadaşlarınla kapının önünde oynamana izin vereceğim” derse çocuk süt dökmüş kediye döner.
Dört arketip arasında en uç davranışları sarılar sergiler. Bu çocukların ana duyguları ise sıkıntı ve konsantrasyon eksikliğidir. Çok çabuk sıkılırlar. Konsantrasyon süreleri kısadır. Onları o kısacık konsantrasyon süresinde yakalamak gerekir, aksi halde hemen sıkılmaya başlarlar.
Sarı çocuklar, gösterişi sevdiklerinden onlardan gözünüzü alamazsınız. Konuşkan ve esprilidirler. Rol yapma yetenekleri vardır. Yaratıcı düşünce yapısına sahiptirler. Hareketli ve canlı oldukları için yerlerinde duramazlar. Enerjileri yüksektir. Çevrelerine de coşku verirler. Eğlencelidirler. Onlarla birlikte olmaya bayılırsınız. Kolay ilişkiler kurar, herkesle hemen kaynaşırlar. Öte yandan ilginin hep üzerlerinde olmasını isterler ve öyle olmadığında enerjileri düşer. Hayal kurarlar, plan yapmayı sevmezler. Çalışma ortamları dağınık ve karışık olabilir ama sıcaktır. Göz kontağı kurmayı severler. Vücut dilini iyi kullanırlar. Konuşkandırlar. Takdir ve iltifat onları motive eder. Duvarlarında ödül ve plaket görmeniz şaşırtıcı olmaz.
Kırmızılarda olduğu gibi, sarıların enerjileri de yüksek olursa, yakar hatta yok edebilirler. Mesela Cem Yılmaz tipik bir sarı. Okan Bayülgen’in de sarısı bazen çok ön plana çıkabiliyor.

Nasıl başa çıkılır?
Sarı çocukları ikna etmek için onları farklı bir enerjiye sokmak gerekiyor. Onlara hikaye anlatarak, espriler yaparak dikkatlerini size yoğunlaştırmalarını sağlayabilirsiniz.


Yazı: Mürsel Çavuş/Bebeğimle Elele

Tarih boyunca insanlar, davranış kalıplarını nesilden nesile aktarmış. Biz buna ‘arketipler’ diyoruz. İnsan kaynakları departmanlarının eleman seçiminde kullandığı temel dört arketipi anlayarak çocuğunuzla daha sağlıklı iletişim kurabileceğinizi biliyor musunuz?

Arketip ana davranış enerjisi veya davranış stili diye tarif ediliyor. Tarih boyunca insanlar, benzer olaylar karşısında belli davranış kalıpları geliştirmiş ve bu kalıpları yeni nesillere aktarmış. 72 arketip var ancak bunlardan dördü temel olarak kabul ediliyor. Diğer arketipler bu dördünün karışımı... Temel arketipleri iyi anlayarak ilişkilerinizi çok iyi yönetebilirsiniz; özellikle de çocuklarınızla! Ana arketipler hepimizde az ya da çok var. Bazılarını çok ender, bazılarını ise sık kullanıyoruz. Bunları ne zaman, nerede ve nasıl kullandığımız davranışlarımızın kalitesini belirliyor.

Ana arketipler şunlar:
1. Kırmızı çocuklar: Savaşçılar
2. Sarı çocuklar: Sihirbazlar
3. Mavi çocuklar: Bilim adamları
4. Yeşil çocuklar: Ozanlar


Hepsi bir aradayken!
Bazen evde farklı renklerde bir sürü çocuk olabilir. Kalabalık ortamlarda önce kırmızılara hitap etmelisiniz. “Bugün üç saat oyun oynayacağız, oyun oynarken resim de çizeceğiz” gibi... Bunlar en sabırsızlarıdır ve büyük resmi hemen görmek isterler.  Sonra sarılara seslenerek espri ve hikayelerlerle onların gönlünü almalısınız. Mavilere oyunların nasıl oynanacağını yani prosesi anlatmalısınız. Sonra yeşil çocuklara, “Siz ne düşünüyorsunuz?” demeli ve onların gönlünü almalısınız.

ARKETİPLER NASIL KULLANILMALI?

Yaşam Koçu Kemal İslamoğlu, “Bazı insanlar arketiplerinin birini, bazıları ikisini, bazıları da üçünü birden aktif kullanır. Mesela Mustafa Kemal Atatürk kırmızı ile kırmızı, sarı ile sarı, yeşil ile yeşil, mavi ile mavi olmuş. Biz bir olayla karşılaştığımız zaman farkında olmadan sadece birini ya da ikisini kullanıyoruz. Bütünsel bakış açısı yakalayabilmek için hepsini yerinde kullanmak önemli. Çatışma yaşadığınız insanlara dikkat edin. Aktif olarak tek arketipinizi kullanıyorsanız karşınızdakinin rengi başkaysa çatışma bundan doğuyordur. Dolayısıyla yapmanız gereken karşınızdakinin rengine geçmek” diyor.
Eğer bir çocuğun rengini anlamakta zorlanıyorsanız muhtemelen birden fazla arketipi aktif kullanıyor demektir. Arketiplerin ana karakteristikleri belli olsa bile yeşillerden de lider çıkabiliyor. Hindistan’ın eski liderlerinden olan Gandhi yeşil liderlere tipik bir örnek.