Hayatımız sendrom

Daha iki yaşında başlıyor sendrom halleri ve çocuk da aile de neye uğradığını şaşırıyor. Bitiyor mu? Bitmiyor! Bunun bir de ergenliği var…

Hayatımız sendrom

Yazı: Elif Girgin

Sözlükteki karşılığı ‘belirti’, ‘sıkıntı’ olan ‘sendrom’ sözcüğünü en çok pazartesi günleri ile birlikte anıyoruz. Onunla ilk ciddi tanışmamız ise ‘2 yaş sendromu’ ile başlıyor. O melek gibi çocuk minik bir canavara dönüşebiliyor. Tam bitti derken, zaman su gibi akıp geçiyor ve ergenlik zamanı gelip çatıyor… İşte size zorlu bir süreç daha! Şimdi, çocukluk çağının en sıkıntılı dönemlerini tanımaya ve uzmanların önerileri doğrultusunda, gardınızı ona göre almaya ne dersiniz?

‘BEN VARIM’ DİYOR
“İki yaş sendromu çocukların kendilerinin de bir birey olduklarını fark ettikleri, kişiliklerinin oluşmaya başladığı, istediklerini nasıl yaptıracaklarını öğrenmeye başladıkları ancak ebeveynler açısından anlaşılması ve dayanılması zor olan, çocuk gelişiminin en önemli dönemlerinden biri” diyor Nuhun Gemisi Çocuk Terapi ve Aile Danışmanlığı Merkezi’nden Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Psikolojik Danışman Rehber Ayşim İncesulu. Genellikle 24 ay ve sonrasında görülmekle beraber, 16-42 ay arasında da görülebilen bu dönemde çocuk kendi kendine yetebileceğini ve artık çevresindeki yetişkinlere ihtiyacı olmadığını düşünebiliyor. Bu nedenle kendine verilen desteğe karşı çıkmaya başlayıp, “Ben yapacağım” diye tutturuyor. “Ancak yaşanan deneyimler her zaman olumlu sonuçlanmayabilir” diyen İncesulu, bunun sonucunda ise öfke, üzüntü ve heyecanın ortaya çıktığını, bu duygularla baş etmenin çocuk için de oldukça zor olduğunu belirtiyor. İki yaş sendromu çocuğu aslında olumlu değişikliklere götüren önemli bir bebeklikten çocukluğa geçiş dönemi. Gelişimsel olan bu dönem tamamladığında kendiliğinden bitiyor. İncesulu, bu süreçte önemli olanın anne-baba olarak bu zorlu dönemin iyi yönetmesi olduğunu söylüyor.

ANNE-BABA TUTUMU DEĞİŞMELİ
Bazı çocuklar mizaç olarak daha sakin, kabul edici veya esnek olabiliyor ve bu nedenle iki yaş sendromunu daha kısa sürede ve az şiddetle geçirebiliyor. Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Psikolojik Danışman Rehber Ayşim İncesulu, kimi çocukların ise bu tür değişiklikleri kolay tolere edemediğini, duygularını çok yoğun yaşadığını, dışarıdan gelen uyarılara karşı çok duyarlı ve bebeklikten itibaren tepkisel olduklarını ifade ediyor. Aşırı duyarlı olan çocuklar ise bu dönemi daha da zor geçiriyor. İncesulu, iki yaş sendromu yaşayan çocuklara nasıl davranılması gerektiği hakkında şu bilgileri veriyor:

• Öncelikle anne-babanın bu dönemin geçici bir dönem olduğunu, çocuğun göstermekte olduğu olumsuz davranışların nedeninin aslında çocuktaki gelişmenin bir sonucu olduğunu anlaması gerekiyor.

• Bu dönemde çocukla çatışmaya girmek, “Beni otorite olarak saymıyor”, “Söz dinlemiyor” diye sertleşmek herkes için yorucu oluyor, gerginlik yaratıyor ve süreci uzatmaktan başka bir işe yaramıyor.

• Bu dönemde çocuğunuza kendini güvende hissedeceği kurallar ve sınırlar koyun. Kuralların ve sınırların açıklamasını yapın.

• Mesajların net ve tutarlı olmasına dikkat edin.

• Seçim yapma hakkı verin.

• Olumlu davranışları ödüllendirin, ağlama ve tepinme davranışlarına prim vermeyin.

• Dikkatini dağıtın, alternatif sunun.

ÇOCUKLUKTAN ÇIKARKEN...
Ergenlik, çocukluk döneminden erişkin döneme geçişte vücutta oluşan bazı değişimler olarak tanımlanıyor. Memorial Şişli Hastanesi Pediatrik Endokrinoloji Bölümünden Uz. Dr. Elif Özsu, ergenliğin cinsel gelişim başlama zamanı, etnik köken, beslenme, aile öyküsü gibi pek çok unsurdan etkilendiğinin altını çiziyor. Memorial Kayseri Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bölümünden Prof. Dr. Selim Kurtoğlu ise, “Ergenlik, cinsel karakterlerin ortaya çıkması ve kişiliğin oluşmasıyla başlar. Adölesan dönemi ise ergenlik ile birlikte kişinin kendine güveninin artması, kendi yorum ve muhakeme gücünün başlamasıyla erişkin döneme doğru bir geçiştir. Ergenlik, fiziksel değişimleri; adölesan dönem ise hem ergenlik değişimlerini hem de erişkin döneme geçişi ifade eder. Hatta adölesan dönem, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 25 yaşına kadar devam eder” diyor.

BEŞ EVREDE ERGENLİK
Ergenlik kızlarda meme gelişiminin ortaya çıkmasıyla başlıyor. Bazı çocuklarda büyümenin hızlanması şeklinde başlayıp sonra göğüs gelişimi oluşuyor. Göğüs gelişiminden önce ya da aynı anda genital bölgede ve koltuk altında kıllanma da ergenliğe geçişin bir göstergesi. Erkeklerde ise yumurtalık boyutunun 2,5 santimetreyi geçmesi veya yumurtalık hacminin 4 mililitreye çıkmasıyla ergenlik süreci başlıyor.

Ergenlik döneminin Tanner sınıflamasına göre beş evreye ayrıldığını ifade eden Prof. Dr. Selim Kurtoğlu bunları şöyle anlatıyor: “Ergenlik çağındaki birinci evre, buluğ öncesi vücut yapısıyla açıklanmıştır. İkinci evre ise erkeklerde testis boyutunun 2,5 santimetreyi geçmesi veya hacminin 4 mm’yi geçmesiyle ilişkilendirilmiştir. Kızlarda ise göğüs gelişiminin başlamasıyla ikinci evre başlar. Üçüncü evrede erkek çocuklarda hem skrotum hem de penis büyümesi ile genital tüylenme belirleyicidir. Kızlarda ise göğüs gelişmesi devam eder.  Dördüncü evrede ise kızlarda göğüs başı ile göğüsün altındaki areola tabakasının birbirinden ayrılması denilen olay gerçekleşir. Erkeklerde de penis boyu belirli bir noktaya gelir ve tüylenme iyice artar. Beşinci evrede ise kızlarda adet görme (menarş) gerçekleşir, erkeklerde ise spermin oluşması ve boşalması denilen döneme girilir. Kızlarda adet gördükten bir yıl sonra yumurtlama (ovulasyon) dönemi yaşanır.”

HEM FİZİKSEL HEM RUHSAL DEĞİŞİM
Ergenlik döneminde fiziksel değişim söz konusu olduğundan erkek çocuklarda omuz çevresi genişlerken, kızlarda omuz çevresi daralıyor. Kızlarda kalça ve baldırlarda yağ dokusunun birikimi artıyor. Duygusal ve sosyal gelişim açısından ise ergenlikle birlikte davranışlarda değişimler yaşanmaya başlıyor. Kendine güven duygusunda artma, anne ve baba ile iletişim konusunda çatışmalar yaşanıyor. Çocuk kendisinin artık bir birey olduğunu, kendi kararlarını verebileceğini düşünüyor. Bu duygusal dönem olumlu anlamda atlatılabilirken, bazı çocuklarda ciddi sorunlar da yaşanabiliyor.

Hayatımız sendrom - Resim : 1

İYİ DİYALOG ŞART
Özellikle bu dönemde şişmanlık, depresyon, sigara, alkol ve uyuşturucuya başlamada bir eğilim gözlenebileceğini belirten Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, evden ve okuldan kaçma hatta daha ileri evrede intihar düşüncesi gibi sorunlar da yaşanabileceğini söyleyerek, anne ve babaların bu dönemde çocuklarıyla iyi bir diyalog kurmalarının önemli olduğunun altını çiziyor. Bu dönemde onları çocuk gibi korumak yerine erişkin bir birey gibi iletişim düzeyinin yeniden belirlenmesi gerekiyor.

‘BEN KİMİM?’ DÖNEMİ
Peki, ergenlik döneminde yaşanan değişiklikler davranışlara nasıl yansıyor? Bu dönemde çocuklarda ne gibi sorunlar görülebiliyor ve ailelerin nasıl bir tutum izlemesi gerekiyor? Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümünden Uz. Psikolog Özge Merve Türk, ergenlik döneminde bağımsız olma isteği ile diğer insanlarla daha fazla ilgilenme, başka ebeveynlerin davranışlarını kendisininkilerle kıyaslama, hak ve özgürlükler konusunda tartışma ve bu konuda talep ve beklentilerin artması, arkadaş gruplarına bağlı olma ve onlarla birlikte hareket etme ihtiyacı, karşı cinse ilgisini gösterme, aşık olma, duygularda iniş ve çıkışlar ve yalnız kalma ihtiyacı görülebileceğini söylüyor.

Türk, “En temel sorgulama ‘ben kimim, ne olmak istiyorum, hangi yaşam biçimi daha doğru’ çevresindedir. Bu benlik oluşumu çerçevesinde başkalarının onu nasıl gördüğü ve değerlendirdiği önem kazanır. Çocuk kendisi ile çelişen yakıştırmalarda fazlasıyla üzülür, anlaşılmadığını düşünüp çekilebilir. Yeme bozuklukları, davranış bozuklukları, depresyon, kaygı bozuklukları, obsesif kompülsif bozukluk görülebilir” diyor ve ergenlerde özellikle risk alma, kendine zarar verme davranışları ve intihar düşünceleri var olup olmadığına çok dikkat edilmesi gerektiğinin önemle altını çiziyor.

NASİHATLER ARANIZA GİRMESİN
Ergenin benlik değeri ve saygısının artması için başarılı olduğu alanlara yönlendirilmesinin ve teşvik edilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Uz. Psikolog Özge Merve Türk’ün ailelere önerileri şöyle: “Duygusal destek ve onaya ihtiyaçları vardır. Baskıcı, kuralcı, anlayışsız tutumlar ergeni sizden uzaklaştırır. Sürekli nasihat sıkıcı gelir. ‘Anlaşılmamak’ en temel problemleridir. Sınırlar dahilinde özgürlüklerine izin vermeli ve saygı duymalısınız. Cinsel eğitim ile ilgili bilgiler verin. Karşılıklı güven ve saygıya çok önem verirler. Bu kavramlara özellikle dikkat etmelisiniz. Ergenlik öncesi veya ergenlikte görülen ve yaşanılan belirtiler çocuğun hayatını ve çevresini kısıtlayacak-engelleyecek boyutta ise psikolog-psikiyatri uzmanı desteği almayı ihmal etmeyin.”

ÇOCUKLUKTAN ÇIKARKEN...
Ergenlik, çocukluk döneminden erişkin döneme geçişte vücutta oluşan bazı değişimler olarak tanımlanıyor. Memorial Şişli Hastanesi Pediatrik Endokrinoloji Bölümünden Uz. Dr. Elif Özsu, ergenliğin cinsel gelişim başlama zamanı, etnik köken, beslenme, aile öyküsü gibi pek çok unsurdan etkilendiğinin altını çiziyor. Memorial Kayseri Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bölümünden Prof. Dr. Selim Kurtoğlu ise, “Ergenlik, cinsel karakterlerin ortaya çıkması ve kişiliğin oluşmasıyla başlar. Adölesan dönemi ise ergenlik ile birlikte kişinin kendine güveninin artması, kendi yorum ve muhakeme gücünün başlamasıyla erişkin döneme doğru bir geçiştir. Ergenlik, fiziksel değişimleri; adölesan dönem ise hem ergenlik değişimlerini hem de erişkin döneme geçişi ifade eder. Hatta adölesan dönem, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 25 yaşına kadar devam eder” diyor.

BEŞ EVREDE ERGENLİK
Ergenlik kızlarda meme gelişiminin ortaya çıkmasıyla başlıyor. Bazı çocuklarda büyümenin hızlanması şeklinde başlayıp sonra göğüs gelişimi oluşuyor. Göğüs gelişiminden önce ya da aynı anda genital bölgede ve koltuk altında kıllanma da ergenliğe geçişin bir göstergesi. Erkeklerde ise yumurtalık boyutunun 2,5 santimetreyi geçmesi veya yumurtalık hacminin 4 mililitreye çıkmasıyla ergenlik süreci başlıyor.

Ergenlik döneminin Tanner sınıflamasına göre beş evreye ayrıldığını ifade eden Prof. Dr. Selim Kurtoğlu bunları şöyle anlatıyor: “Ergenlik çağındaki birinci evre, buluğ öncesi vücut yapısıyla açıklanmıştır. İkinci evre ise erkeklerde testis boyutunun 2,5 santimetreyi geçmesi veya hacminin 4 mm’yi geçmesiyle ilişkilendirilmiştir. Kızlarda ise göğüs gelişiminin başlamasıyla ikinci evre başlar. Üçüncü evrede erkek çocuklarda hem skrotum hem de penis büyümesi ile genital tüylenme belirleyicidir. Kızlarda ise göğüs gelişmesi devam eder.  Dördüncü evrede ise kızlarda göğüs başı ile göğüsün altındaki areola tabakasının birbirinden ayrılması denilen olay gerçekleşir. Erkeklerde de penis boyu belirli bir noktaya gelir ve tüylenme iyice artar. Beşinci evrede ise kızlarda adet görme (menarş) gerçekleşir, erkeklerde ise spermin oluşması ve boşalması denilen döneme girilir. Kızlarda adet gördükten bir yıl sonra yumurtlama (ovulasyon) dönemi yaşanır.”

HEM FİZİKSEL HEM RUHSAL DEĞİŞİM
Ergenlik döneminde fiziksel değişim söz konusu olduğundan erkek çocuklarda omuz çevresi genişlerken, kızlarda omuz çevresi daralıyor. Kızlarda kalça ve baldırlarda yağ dokusunun birikimi artıyor. Duygusal ve sosyal gelişim açısından ise ergenlikle birlikte davranışlarda değişimler yaşanmaya başlıyor. Kendine güven duygusunda artma, anne ve baba ile iletişim konusunda çatışmalar yaşanıyor. Çocuk kendisinin artık bir birey olduğunu, kendi kararlarını verebileceğini düşünüyor. Bu duygusal dönem olumlu anlamda atlatılabilirken, bazı çocuklarda ciddi sorunlar da yaşanabiliyor.

İYİ DİYALOG ŞART
Özellikle bu dönemde şişmanlık, depresyon, sigara, alkol ve uyuşturucuya başlamada bir eğilim gözlenebileceğini belirten Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, evden ve okuldan kaçma hatta daha ileri evrede intihar düşüncesi gibi sorunlar da yaşanabileceğini söyleyerek, anne ve babaların bu dönemde çocuklarıyla iyi bir diyalog kurmalarının önemli olduğunun altını çiziyor. Bu dönemde onları çocuk gibi korumak yerine erişkin bir birey gibi iletişim düzeyinin yeniden belirlenmesi gerekiyor.

‘BEN KİMİM?’ DÖNEMİ
Peki, ergenlik döneminde yaşanan değişiklikler davranışlara nasıl yansıyor? Bu dönemde çocuklarda ne gibi sorunlar görülebiliyor ve ailelerin nasıl bir tutum izlemesi gerekiyor? Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümünden Uz. Psikolog Özge Merve Türk, ergenlik döneminde bağımsız olma isteği ile diğer insanlarla daha fazla ilgilenme, başka ebeveynlerin davranışlarını kendisininkilerle kıyaslama, hak ve özgürlükler konusunda tartışma ve bu konuda talep ve beklentilerin artması, arkadaş gruplarına bağlı olma ve onlarla birlikte hareket etme ihtiyacı, karşı cinse ilgisini gösterme, aşık olma, duygularda iniş ve çıkışlar ve yalnız kalma ihtiyacı görülebileceğini söylüyor. Türk, “En temel sorgulama ‘ben kimim, ne olmak istiyorum, hangi yaşam biçimi daha doğru’ çevresindedir. Bu benlik oluşumu çerçevesinde başkalarının onu nasıl gördüğü ve değerlendirdiği önem kazanır. Çocuk kendisi ile çelişen yakıştırmalarda fazlasıyla üzülür, anlaşılmadığını düşünüp çekilebilir. Yeme bozuklukları, davranış bozuklukları, depresyon, kaygı bozuklukları, obsesif kompülsif bozukluk görülebilir” diyor ve ergenlerde özellikle risk alma, kendine zarar verme davranışları ve intihar düşünceleri var olup olmadığına çok dikkat edilmesi gerektiğinin önemle altını çiziyor.

NASİHATLER ARANIZA GİRMESİN
Ergenin benlik değeri ve saygısının artması için başarılı olduğu alanlara yönlendirilmesinin ve teşvik edilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Uz. Psikolog Özge Merve Türk’ün ailelere önerileri şöyle: “Duygusal destek ve onaya ihtiyaçları vardır. Baskıcı, kuralcı, anlayışsız tutumlar ergeni sizden uzaklaştırır. Sürekli nasihat sıkıcı gelir. ‘Anlaşılmamak’ en temel problemleridir. Sınırlar dahilinde özgürlüklerine izin vermeli ve saygı duymalısınız. Cinsel eğitim ile ilgili bilgiler verin. Karşılıklı güven ve saygıya çok önem verirler. Bu kavramlara özellikle dikkat etmelisiniz. Ergenlik öncesi veya ergenlikte görülen ve yaşanılan belirtiler çocuğun hayatını ve çevresini kısıtlayacak-engelleyecek boyutta ise psikolog-psikiyatri uzmanı desteği almayı ihmal etmeyin.”

ONAYINIZA İHTİYACI VAR
Erken ergenlik döneminde duygusal ve sosyal açıdan tam gelişmemiş bir ruhsal yapı ile fiziksel değişimler çakışıyor. Çocuk gelişmekte olan bedenine uyum sağlamaya çalışırken duygusal dalgalanmalar da yaşamaya başlıyor. Bu dönemde kendini beğenmeme, kendini eleştirme, çevreye karşı çekingen ve mahcup tutumlar, kendine güvensizlik, öfke, kızgınlık, ağlama krizleri, derslerde başarısının düşmesi, çalışmak istememe gibi davranışlar ve karşıt olma-karşı gelme davranış bozukluğu, dikkat eksikliği, takıntılar, korkular ve  öfke sorunları görülebileceğini belirten Çocuk ve Ergen Psikoloğu Özge Merve Türk, ailelere aşırı koruyucu-müdahaleci tutumlardan uzak durmalarını; güven ve onay veren, destekleyici yaklaşımı benimsenmelerini öneriyor.

Hayatımız sendrom - Resim : 2

İLK İŞARETLER
• Çocuk hareketlenmeye başlar.
• Anne ve babaya bağlı kalmadan kendi kendine yürümeye çalışır.
• Kendi kendine yemek yemeyi ister.
• Kendi istek ve ihtiyaçlarının farkına varır.
• Kendi isteklerinin ve duygularının olduğunu da fark eder.
• Sözcük dağarcığına negatif kelimelerinin eklenmesiyle her şeyi zor kabul etmeye başlar. Ağlama nöbetleri, tutturmalar, isyan eden davranış ve tutumlar gösterir.
• Uyumlu, neşeli katılımcıyken birdenbire her şeye itiraz eden, yapmasını istemediğiniz her şeyi inatla yapmaya kilitlenen bir çocuğa dönüşür.
• Her şeyi kurcalar, anlamaya çalışır, merak eder. Kendi başına buyruk hareket etmek ister, etrafında yaşayan insanlarla inatlaşır, tutturur, öfke nöbetleri geçirir hatta bazen şiddete eğilim gösterir.
• Elindeki oyuncakları fırlatma, hayır kelimesini sıkça kullanma, anne-babaya ve çevresindeki insanlara vurma, saldırma ya da kendi saçını çekme, yüzünü tırmalama gibi davranışlar sergileyebilir.
• İştah azalması, uyku düzeninde değişmeler görülebilir.

ERGENLİK ERKEN DE GELEBİLİR
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de ergenlik yaşının erkene kaydığını söyleyen Prof. Dr. Selim Kurtoğlu erken ergenliğin nedenleri hakkında şu bilgileri veriyor: “Erken ergenlik, küçük doğan bebeklerde, (SGA) özellikle kız çocuklarda aşırı beslenme ve abartılı bir büyüme dönemi geçirmeleri nedeniyle yaşanıyor. Bu dönemde anne ve babaların dikkatli olması gerekir. Uygun ve dengeli bir beslenme çocuklar için ideal olurken,  aşırı beslenmenin sonucu olan aşırı kilo için de önlem alınmalı. 5-6 yaş arasında yağ dokusunun geri dönüşü denilen dönemde çocukların bol spor yapması, sağlıklı ve dengeli beslenmesi çok önemli. Özellikle kız çocuklarında yağ dokusu arttığında, beyaz yağ dokusundan salgılanan leptin hormonu ergenliğin erkene kaymasına neden olur. Bu dönem kritik bir dönemdir ve çocukların gelişimi açısından kontrol altında bulundurulması gerekir.“ Prof. Dr. Kurtoğlu’na göre, kızlarda daha çok görülen erken ergenlikte mutlaka bir uzmana başvurulması gerekiyor. Özellikle kızların 9,5 yaşından önce adet görmesi erken ergenlik belirtisi sayılıyor. Gerekirse erken ergenliğin durdurulması da önemli. Çünkü erken ergenliğin önüne geçilmediği takdirde çocuğun boyu kısa kalıyor ve gelişim tam olarak sağlanamıyor. Bu sorun sadece çocukları değil ailenin psikolojik durumunu da olumsuz etkiliyor.