Minik yetenekten büyük sergi
Deniz Erişken henüz yedi yaşında. Önümüzdeki yıllarda adını sıkça duyacağımız bu minik ressam ilk sergisini geçtiğimiz ay İstanbul Deniz Müzesi’nde açtı. Deniz’in içindeki resim aşkı ile minik ellerinden çıkan eserler görenleri hayrete düşürüyor.
Yazı: Ruken Akbay Gürtaş
Çocuğunuzun hangi alanda yeteneği olduğunu nasıl anlarsınız? Ya da yeteneği tüm çevresi tarafından onaylanan bir çocuğunuz olsa onun gelişimini en iyi şekilde tamamlayabilmesi için nelere dikkat edersiniz? Bu sorular tüm ebeveynlerin kafasını kurcalar. Tıpkı resim alanında özel bir yeteneğe sahip olan Deniz’in annesi ile babası Pınar ve Hakan Erişken’in kafasını kurcaladığı gibi. Onlar 2.5 yaşındayken Deniz’in minicik ellerindeki marifeti keşfettiler. Deniz şu an yedi yaşında. Üstelik bu küçük yaşına rağmen ‘Küçük Dünyamdaki Büyük Kahramanlar’ adlı ilk kişisel resim sergisini açtı bile. Pınar ve Hakan Erişken ile Deniz’in resim tutkusunu, sergi açma sürecini konuştuk, bu konuda nasıl bir yol izlediklerini öğrendik.
Deniz kaç yaşından beri resim yapıyor?
İki yaşından itibaren sulu boya ile çalışmaya, 2.5 yaşından itibaren de kalemle resim çizmeye başladı.
UZMANLAR NE DİYOR?
İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali Direktörü Gazi Selçuk: “Deniz; gelişmiş bir göz, algı, duygu ve çizim tekniğine sahip, son yıllarda gördüğüm önemli bir yetenek. İki yıldır takip ettiğim ve takip etmekten keyif aldığım çalışmaları, oldukça yüksek düzeyde bir performansa sahip. Sıra dışı sanatsal ve yaratıcı yanı ile geleceğin dinamik bir genci, yaratıcı bir entelektüeli, dünya ölçeğinde başarılı bir sanatçısı olma potansiyeline sahip. Ülkemizde Deniz ve benzer yetenekte olan çocuklarımızın uzun soluklu gidebilecekleri yapılandırılmış bir eğitim kurumunun olmaması büyük bir kayıp olarak karşımızda duruyor.”
Küratör Azime Sarıtoprak: “Deniz’in özel bir çocuk olduğunu anlamak hiç de zor değil. Üstelik bu sadece resim yeteneğine de bağlı değil, onun kendine has bir olgun çocukluğu var. Benim yaptığım çalışmalar, katıldığım projeler ve izlediğim etkinlikler içinde örneğine rastlamadığım bir yeteneğe sahip. İki yaşında çok hakim bir şekilde fırça tutabiliyor, suluboya kullanıyor. Üç yaşında figürler yanlarında arkadaşları, eşleri, mekanlarıyla ve kuvvetli ifadelerle ortaya çıkıyor. Dört yaşında hayranı olduğu korsanları; aksesuarları ve kostümleriyle detaylandırıyor. Bu alışılagelmiş bir durum olmasa gerek ki; sanat eğitiminde 3-4 yaş süreci ‘karalama dönemi’ olarak adlandırılıyor. Deniz beş yaşına geldiğinde daha da şaşırtıcı kompozisyonlarla, zihninde canlanan hikayeleri, kurguladığı olay ve mekanları, üzerine fazlaca düşünmeden, dakikalar belki de saniyeler içinde resmedebiliyor. Altı yaşında, her biri ayrı bir karaktere sahip, özelliklerini ifadelerinde, kıyafetlerinde, duruşlarında taşıyan kahramanları ortaya çıkıyor. Yedi yaşında yaptıkları bir Ürgüp seyahati sonrası dini figürleri, dinlediği hikayelerin etkisiyle de mitolojik karakterleri resimliyor.”
Özel Sembol Okulları Görsel Sanatlar- Resim Öğretmeni Ayşe Sumru Gemici: “Deniz ile 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında tanıştım. Dosyasındaki resimleri ilk gördüğümde 18 yıllık öğretmenlik deneyimime dayanarak beş yaşında bir çocuğun bu resimleri yapamayacağını düşünmüştüm. Son yüzyılda Pablo Picasso ve Salvador Dali’den başka dünya çapında sanatçı çıkmayacağına inanırken Deniz bu inancımı değiştirdi.”Deniz’in içindeki resim aşkını nasıl fark ettiniz?
Küçüklüğünden beri algıları çok açıktı. Görsel algısı, estetik anlayışı ve hayal gücü çok yüksek bir çocuk oldu. Bu özellikleri de resimlerindeki her detaya yansıdı. Deniz’in doğumundan önce kısa bir süre anaokulu öğretmenliği yaptım. Oğlum üç yaşına geldiğinde bir anne olarak resim konusunda yaşıtlarından ileride bir gelişim gösterdiğini fark ettim. Deniz için resim yapmak, uyumak, yemek yemek gibi temel bir ihtiyaç. Bebekken 10 dakikalık mesafedeki bir yere giderken bile yanımızda kağıt, kalem taşırdık. Okula başlamadan önce sürekli resim yapmasına rağmen gece yatağına yattığında bile kendine engel olamaz, hayalindekileri eliyle havaya çizmeye devam ederdi. Anne-babası olmamıza rağmen bir dakikada hiç düşünmeden hızlıca çizdiği bütün resimlerdeki farklı yüz ifadeleri, detaylar resmin içinde kurguladığı hikayeler ve sonsuz hayal gücü her defasında bizi şaşırttı ve şaşırtmaya devam ediyor. “Denizciğim bunları nasıl yapıyorsun?” diye sorduğumuzda da “Anne gözümün önüne geliyor” derdi. Bir başka seferinde de “Beynimdeki kamera gözümün önüne iletiyor” diyerek bizimle duygularını paylaşmıştı.
Resimle ilgili özel bir eğitim alıyor mu?
Şu ana kadar resim konusunda hiçbir eğitim almadı. Çünkü görüştüğümüz uzmanlar, özgünlüğünün yok olmaması ve başka birinin etkisi altına girmemesi için ders almamasını önerdiler. Sadece diğer alanlarda kendini geliştirmesi için iki yıldır piyano kursuna gidiyor. Deniz her zaman kendi istediğini, içinden geleni çiziyor. Konuya bağlı çalışmıyor. Bu hususta çok şanslıyız. Çünkü okulundaki resim öğretmeni Ayşe Sumru Gemici hiçbir şekilde onu kalıplara sokmaya çalışmıyor. Öğretmenimizin ve okulumuzun Deniz’den resim yarışmalarına girip kazanması konusunda bir beklentileri yok. Sanat konusunda çok donanımlı değiliz belki ama Deniz sayesinde çok keyif aldığımızı fark ettik. Üç yaşından beri ailece sergilere, müzelere, tiyatrolara ve farklı workshop’lara gidiyoruz. Ülkemizde bu alanda maalesef izleyebileceğimiz net bir yol yok. Bu nedenle biz de ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına böyle bir yol çizdik. Deniz’in merak ettiği konular zaman zaman değişkenlik gösteriyor. Bir ara din ve mitolojiyi, bir dönem Mısırlıları, bir dönem dünya edebiyatını merak etti. Biz de bunu gidermek için her gece yatmadan önce Deniz’e kitap okuyoruz. Bu arada eşimin bir havayolu şirketinde çalışmasından dolayı dünyayı gezme ve tanıma şansımız oluyor. Bunların etkisi bir süre sonra resimlerine de mutlaka yansıyor.