Öfkeliysem sebebi var!

Bu dünya üzerinde ne ilk öfke nöbeti geçiren çocuk sizinki ne de ilk öfke nöbeti geçiren anne sizsiniz. Vicdan azaplarını bir yana bırakıp bundan sonra daha doğru davranmak için neler yapmanız gerektiğini öğrenmeye ne dersiniz?

Öfkeliysem sebebi var!

Yazı: Yaprak Çetinkaya

Minicik el ve ayakları, kocaman gözleri, yumuşacık saçları, tatlı tatlı konuşmaları ve içimizdeki o kocaman sevgi! Hayat sadece bunlardan ibaret olsaydı çocuk büyütmek üzerine konuşmamıza bile gerek kalmazdı belki. Oysa bir çocuk yetiştirirken geçtiğimiz pek çok sınav var. Onlardan biri de öfke nöbetleri. Bazen çocuğunuzu bazen de sizi adeta bir sis bulutu gibi içine alan ve nefes almanızı zorlaştıran, her şeyi çözümsüzmüş gibi gösteren anlar…

Anne-baba koçluğu yapan Ayşegül Cebenoyan ile öfke krizlerini konuşmak için bir araya geldik. Boğaziçi Üniversitesi’nde ekonomi okuyan, aynı üniversitede gelişim psikolojisi üzerine yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve ardından ABD’de Parent Couching Institute ile Seattle Pacific Üniversitesi’nin ortak olarak sundukları Anne-Baba Koçluğu programını tamamlayan Cebenoyan, öfkenin kaynaklarını ve öfkeyle başa çıkma yollarını anlattı.

Anne-baba koçluğunun çağımızın bir mesleği ve ihtiyacı olduğunu belirten Ayşegül Cebenoyan, bunun nedenlerini şöyle açıklıyor: “Geniş ailelerde yaşarken anneanneler, babaanneler, dedeler çocuğu hep birlikte büyütürdü. Hatta ‘Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir (It takes a village to raise a child)’ diye bir söz var. Artık aileler çok küçüldü; çekirdek ailelerde yaşıyor, desteksiz bir hayat sürüyoruz. Hatta bazen yalnızca anneler çocuk yetiştiriyor. Dolayısıyla kültürel birikim aktarılmıyor, hayat zorlaşıyor, anneler ve babalar baskı altında kalıyor. Anne-babalık eğitimi de almıyoruz. Çevremizde büyüyen bir çocuk görmeden anne oluyoruz, bir çocuğun neden ağlayabileceğini bilmiyoruz.” Cebenoyan mevcut durumu şu çarpıcı örnekle açıklıyor: “Tanıdığım çok birikimli ve donanımlı bir çift vardı. Çocukları doğdu. Başvurdukları kitapta ‘yatmadan önce bebeği yıkayın’ önerisini okumuşlar. Ancak bunu kendileri yatmadan önce olarak algılamışlar. Her akşam yatmadan önce uyuyan bebeği kaldırıp yıkıyorlarmış. Tesadüfen bir arkadaşları durumu fark edince onları uyarmış. İnanın durum bu kadar vahim… Öte yandan çocukların içine doğduğu dünya da çok değişti. Biz daha otoriter ailelerde büyüdük. Ama artık dünya öyle değil. Yeni dünyaya uygun bir ilişki tarzı oluşturmamız gerekiyor. Burada sınırsızlıktan bahsetmiyoruz, dengeyi kurmak çok önemli. Dolayısıyla temel iki ihtiyacımız var; bilgi ve destek. Anne-baba koçluğu felsefe olarak bulunduğunuz yerden hedefe doğru giderken size uygun bilgileri aktarıp bir yandan da destek veriyor. Öfke ile başa çıkmak da bu konuların içinde yer alıyor.”

Öfke ile başa çıkma kılavuzu

Okul öncesinde ortaya çıkan öfkenin iki önemli nedeni var. Keşfetmek istediği çok şey olan küçük çocuk, ‘Onu elleme, buna dokunma’ diyerek engellendiğinde hayal kırıklığı yaşıyor ve bunları biriktiriyor. Konuşma becerisi de henüz gelişmediyse ve kendini ifade edemiyorsa tek şansı kalıyor: Öfke nöbetleri… Ayşegül Cebenoyan, “Aslında uygarlık, engellenmeyi öğrenmek ve bunlarla başa çıkmaktır ama bunu destekleyerek doğru öğretmek gerekiyor. Çocuk eğer engellenmeleri ile başa çıkamıyorsa, çok fazla engellenme ile karşılaşıyor ve bunu kabullenemiyorsa, yeterli destek bulamıyorsa öfke nöbetlerine ve saldırganlığa yöneliyor” diyor.
Toplum olarak çocuklarımızı şımartmaya meyilli olduğumuzu belirten Cebenoyan şöyle devam ediyor: “Çocuğa yaşına uygun sorumluluk verilmeli ve hareket alanı sağlanmalı.”

Çözüm

Ona yapabileceği sorumluluklar verin. ‘Yapma, etme’ demek yerine evinizin ortamını ona uygun hale getirin. Çocuğun kendini yetkin hissetmesini sağlayın. Ona tercih hakkı sunun. Örneğin mutfak dolaplarını karıştırmaktan hoşlanıyorsa onu engellemek yerine tehlikeli parçaları yukarı bölümlere kaldırın. Geriye kalanlarla birlikte oynayın, birlikte yemek pişiriyor gibi yapın, sonra oyun gibi birlikte ortalığı düzenleyin. Çamaşırları birlikte toplayın, katlayın, çorapları eşleştirin. Gerçekten riskli bir şey yaptı, engellendi ve öfke nöbeti geçiriyorsa, öncelikle duygularını kabul ettiğinizi gösterin. Ona sarılıp, “Anlıyorum, canın bununla oynamayı çok istiyordu ama bu sana çok zarar verecekti. Ellemene izin veremiyorum” deyin. Üzülebilir, ağlayabilir. Onu yargılamayın ama çok net sınır koyun. Ağladı diye vazgeçmeyin. Eğer vazgeçecekseniz, baştan hiç sınır koymayın, engellemeyin.

Okul dönemi
Çocukların en sakin dönemleri aslında ilkokul çağı... Ta ki ergenlikteki dalgalanmalara kadar… Bu dönemde çocuğunuz daha çok okulda yaşadığı sıkıntılardan kaynaklı öfke yaşayabiliyor.

Çözüm
Herhangi bir nedenle öfke nöbeti geçiriyorsa yine onu anladığınızı ifade edin, ona sarılın, onunla konuşun. Okulda olan bitenleri yakından takip edin. Öğretmenlerle diyalog içinde olmaya çalışın. Özellikle çalışan bir anneyseniz doğum günleri gibi etkinliklere katılıp diğer anneler ile tanışın; bilgi almak önemli! Her çocuk her şeyi aynı şekilde paylaşmadığı için bazı haberleri diğer velilerden alabileceğinizi unutmayın. Olağanüstü bir durum gördüğünüzde de okula gidip neler olduğunu anlamaya çalışın.

Ergenlik
Ergenlik çağının artık daha erken başladığı malum... Dokuz yaşından itibaren ergenlikten bahsediliyor. Hormonal olarak çok çalkantılı olan bu dönem, kızlarda daha erken başlıyor. Büyümekte olan çocuğun benlik gelişimi, kendisini toplumda bir yerde konumlamaya çalışması gibi durumlar çok ciddi çatışmalara neden olabiliyor. Kimi zaman çocuk olmaktan nefret ediyor ama bir yandan da son derece çocuk… Çocuğun adeta yeniden yapılandığı bu dönem aslında okul öncesi döneme de benziyor. Ayşegül Cebenoyan durumu şöyle açıklıyor: “Yürümeye başlayan çocuğun tehlike algısı kısıtlı ama bedensel becerileri gelişkin; ergenlerde de durum aynı. Ergenler nereden ne tehlike geleceğini bilecek kadar deneyime sahip olmasalar da her şeyi yapabilir durumda oluyor. Tabii riskli davranışlar da fazlalaşıyor. Arkadaşlarının yanında bu durum daha da artıyor. Özellikle günümüzde sürekli bir naklen yayın halindeler. Telefonda ne yaşadıklarını anlatıyor, hiç yalnız kalmıyorlar. Bu dönemde her türlü engelleme, sınırlama onları çıldırtabiliyor. Ergenlikte çocuğunuzla aranızdaki ilişkiyi koparmamak çok önemli.”

Çözüm
Derin nefesler alın! Öfkelenmiş bir çocuğa bir şey öğretme şansınız yok. O sırada muhakemeyi sağlayan ön korteksi devre dışı olduğu için tamamen içgüdüsel olarak davranıyor. Ona ‘Bunu böyle yap, şunu şöyle yap’ demenizin anlamı yok çünkü sizi duymuyor. Herkes sakinleştikten sonra, problemi çözmek için harekete geçin. Küçükken öfkelenen çocuğunuza sarılmak kolay ama ergenlikte kapıyı çarpıp odasına kapanabilir. Ne yapacaksınız? Tabii ki sabırla bekleyeceksiniz. Oradan elbette çıkacak. Bilin ki en kötü davrandığı sıralar size en çok ihtiyacı olduğu zamanlar. Ona biraz zaman tanıdıktan sonra ortak çözümler geliştirmeye çalışın. Kendi duygularınızı ve endişelerinizi ifade edin. Onun da bu konudaki çözüm önerilerini dinleyin. Ortak çözüm geliştirin.

Öfkeme hakim olamıyorum!
Annenin öfkeli olması daha zor bir tablo. Eğer patolojik bir sorun yoksa anne-baba koçluğu bu alanda devreye giriyor. Günümüzde anneler çok fazla sorumluluk alıyor. Her şeyi üstleniyor. Hele bir de çalışıyorlarsa perişan vaziyetteler çünkü yetişemiyorlar. Kendilerine hiç zaman ayırmıyor ve bombaya dönüşüyorlar. Halbuki kendilerine biraz zaman ayırsalar çocukla da kaliteli zaman geçirecekler. Bırakın bazen ev dağınık kalsın, yemek bazen geçiştirilsin. Yeter ki kendinize zaman ayırın. Uçaklardaki oksijen maskesi mantığı... Anne oksijeni almazsa bedelini çocuk da ödüyor. Babalar da anneleri yalnız bırakıyor, onları da sahaya çekmek gerekiyor.

Molayı o değil, siz alın
Herhangi bir nedenle çocuğunuza çok öfkelendiğinizi hissettiğinizde, “Şu an çok sinirliyim, seni kırmak istemiyorum, biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var” deyin ve uzaklaşın. Ayşegül Cebenoyan, çocuklara mola uygulaması yaptırılmasını önermiyor: “Onu düşünmesi için odasına yollamayın. Bu durumda çocuk kendini yalnız hisseder. Ancak iyi davrandığında onaylandığını, sevildiğini ve koşullu sevildiğini düşünür. Ama anne zaman zaman mola alabilir. Bunu yaparken bir yandan da çocuğa güçlü duygularla nasıl başa çıkacağını öğretmiş olursunuz. Eğer dayanamayıp patladıysanız, sonra ondan özür dileyin. Çocuğu büyüten anlar tamir anlarıdır. Annenin ya da çocuğun öfke patlamasının tamir edildiği anlar ilişkinin ne kadar kalıcı olduğunu, ufak tefek konulara yenilmeyeceğini, süreceğini göstermiş olur.”