Yabancı dil eğitimi ne zaman başlamalı?
Çocuklar yabancı dili nasıl öğrenir? Yabancı dil eğitimi ne zaman başlamalı? Ne kadar erken başlansa o kadar iyi mi? İşte yanıtları...
Yazı: Yaprak Çetinkaya / Bebeğimle Elele
“Bir dil bir, iki dil iki insan...” Bu cümleyi duyarak büyüdük hepimiz. Tabii çocuğumuzun bir yabancı dili, en az ana dili kadar iyi konuşması en büyük hayalimiz oldu. Yabancı dadılar, kreş yıllarında başlayan dersler, ileride yurt dışına göndermek için daha bebekken kenara koyulan paralar... Doğru mu yapıyoruz dersiniz? Nedir bu ‘ikinci dil meselesi’? İstanbul Lisan Merkezi Genel Müdürü ve 30 yıllık eğitimci Osman Eroğlu’na sorduk.
Çocuklar yabancı dili nasıl öğreniyor?
Kendi dilimizi nasıl ailemizden duyarak ve taklit ederek öğreniyorsak, yabancı dilde de aynı öğrenme aşamaları geçerli. Bu nedenle bir çocuk yabancı dil ile ne kadar erken yaşta tanışırsa onu öğrenmesi de ana dilini öğrenmesi kadar kolay.
‘Ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi’ diyebilir miyiz?
Bilim adamları dil öğrenme yeteneğinin en etkili olduğu yaşları ortaya çıkarmak için çalışmalar yapıyor. Henüz tam bir görüş birliği bulunmasa da son araştırmalar bebeklerdeki dil yeteneğinin henüz anne karnındayken gelişmeye başladığını gösteriyor. Yenidoğanlar üzerinde yapılan araştırmalar da bebeklerin duydukları konuşmaları, kadın ve erkek seslerini ayırt
edebildiklerini, bu yeteneğin anne karnındaki son üç ayda edinildiğini ortaya koyuyor. Beynimizde yaklaşık 100 milyar nöron var ve bunlardan 18 milyarı öğrenmek için çalışıyor.
Öğrenme konusunda beynin esnekliği çocukluk dönemlerinde daha fazla, yaş ilerledikçe sağ ve sol beyin birbirinden bağımsız çalışmaya başlıyor. Bu nedenle çocukluk döneminde yabancı dil eğitimine başlayan kişiler bu dili de ana dilleri gibi öğrenebiliyor.
Dil öğrenmek çocuğun beyin kapasitesini artırıyor mu?
Beyni çalıştıran her şeyin beyne fayda sağladığını hatırlamakta yarar var. Dil öğrenmek; bilgileri depolama, hatırlama ve iletişim becerilerini geliştiriyor. Erken yaşta öğrenilen bilgilerin kalıcı olması, ömür boyu hatırlanması şansı daha fazla. Birden fazla dili konuşabilen kişilerin beyninde daha fazla sinir ağı oluşuyor.
Çocuğun doğduğu andan itibaren ikinci bir dili duyması için yabancı uyruklu dadı tutan aileler var. Sizce bu kadarına gerek var mı?
Çocuğun Türkçe ile aynı anda ikinci bir dil öğrenmesini ve 24 saat boyunca bu dili konuşan biri ile birlikte olmasını istiyorsanız bu şekilde başarılı olabilirsiniz. Ancak böyle bir bakıcı ile büyümesi çocuğun artık o dili hep konuşacağı anlamına gelmiyor. Çocuk yabancı dil eğitimi olmayan bir okula başlar, dadı da işten ayrılırsa tüm bu yatırım boşa gidiyor çünkü çocuk öğrendiği o dili unutuyor. O zamana kadar öğrenilen yabancı dil geliştirilmediği, en azından gerilemesi engellenmediği sürece tüm emekler boşa gidiyor.
Özel okulların yabancı dil eğitimi anaokulunda başlıyor. Bu okullarda verilen İngilizce başlangıç için yeterli mi?
O yaşlarda çocuklar okuma-yazma bilmedikleri için oyunlar ve şarkılarla onlara dili sevdirmek önemli. Yani yabancı dil belli bir seviyeye kadar öğretiliyor ama burada asıl amaç dili sevdirmek. Tabii bunun da devamlılığının olması gerekiyor. Anaokulunda yabancı dil öğrenmeye başlayan çocuk, kesintiye uğramadan devam ederse liseyi bitirdiğinde kendini o
dilde çok iyi ifade edecek duruma geliyor. Eğitim hayatı boyunca da sonrasında da bu çocukların kendi ülkesinde yabancılarla temasına ya da yurt dışı seyahatlerine imkan sağlamak, yabancı dildeki yayınları izleyip kitapları okumasına destek vermek gerekiyor.
ÖNCE İNGİLİZCE ŞART MI?
Eğitimci Osman Eroğlu, çocuklara yabancı dil seçiminde alternatifler sunulması gerektiğini düşünüyor ve ekliyor: “Çocuk bir yabancı dili sevmeyebilir ve bunun için geçerli nedenleri olabilir. Örneğin çocuğun anne veya babasının İngilizce öğrenmek ile ilgili sorunları olabilir ve çocuk bunun etkisinde kaldığı için İngilizce’ye karşı tepki oluşturabilir. Bu çocuğa Rusça, İspanyolca gibi diğer dil seçeneklerinin de sunulabilmesi gerek. Çünkü çocuk istemediği bir dili öğrenemeyince ailesi de kendisi de Türkiye’de dil öğrenilemediği yargısına varıyor. Dünyanın her yerinde yabancı dil öğreniliyor ve herkes bunu kendi ülkesinde öğrenebiliyor, mutlaka yurt dışında öğrenmek gerekmiyor.” Eroğlu, kendi anadili yeterli olmayan çocuğun yabancı dil öğrenirken de zorlandığını, bu nedenle çok küçük yaşta iki dil birden öğrenmesi istenen çocukların iki dilinin de geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
‘Yabancı dili konuşuyor olmak yeterli’ şeklinde genel bir kanı var değil mi?
Bir çocuğun yabancı dil öğrenmesi sadece konuşmakla bitmiyor. Tıpkı anadilimizin dil bilgisi kurallarını ilkokuldan itibaren öğrenmeye başlamamız gibi, yabancı dilin de dilbilgisini öğrenmek gerekiyor. Turistik bir yerde satıcı olan çocukları düşünün. Bir yabancı dili rahatlıkla konuşuyorlar çünkü o dili ihtiyaçtan öğreniyorlar ancak dil bilgisi eksik kalıyor. Okullar, yabancı dil öğretmenlerinin ‘native speaker’ olduğunu yani o dili ana dili gibi konuştuğunu vurgulamayı tercih ediyor.
Yabancı uyruklu öğretmenden öğrenmek nasıl bir fark yaratıyor?
Japonlar şöyle diyor: “İngilizceyi bize bir Japon’dan daha iyi kimse öğretemez.” Çünkü bir Japon öğretmen, yabancı dil öğrenecek bir Japon’un ihtiyaçlarını, eksiklerini ve öğrenirken dikkat etmesi gereken özellikleri daha iyi biliyor. Bizde ise Türk öğretmen İngilizce öğretemez, Türkiye’de İngilizce öğrenilmez diye düşünülüyor. Böyle bir mantık yok. Bu, üzerindensorumluluğu atmak oluyor. Yabancı dil öğrenirken sorumluluk öğrenen kişide. ‘Yabancı dil nasıl öğrenilir?’, ‘Benim sorumluluklarım neler?’ ve ‘Nasıl yabancı dil öğrencisi olunur?’ sorularının yanıtlarını bilen bir öğrenci, çok iyi yabancı dil öğrenebilir. Yabancı uyruklu öğretmenlerin en büyük farkı şu; Türkçe bilmedikleri için çocukları sadece yabancı dilde konuşmaya yönlendiriyorlar.
'Şimdi yabancı dil eğitimine para harcamayayım, ileride yurt dışına yollarım, bir yılda öğrenir’ yaklaşımı için ne diyorsunuz?
Bu hayal ne yazık ki çoğunlukla gerçekleşmiyor çünkü yabancı dil öğrenmek bir süreç gerektiriyor. 15 yıl boyunca sindire sindire öğrenen birisi ile bir yılda sıkıştırılmış şekilde yabancı dil öğrenen kişinin yabancı dili aynı olmuyor. Bu yolu deneyen öğrenci hele ki yurt dışında okumaya devam edecekse dili yetersiz kaldığı için pasif bir öğrenci oluyor. Erken yaşta
öğrenememiş ve sonrasında yurt dışına gidememiş ise iş hayatında İngilizceyi bilenlerin hep gerisinde kalıyor. Yabancı dil öğrenirken bir hedef belirlemek gerekiyor; sadece seyahat edecek kadar mı yoksa iş hayatında kullanacak veya yurt dışında seminerler verecek kadar mı? Bu hedefe göre bir yol izlemek gerekiyor.
İkinci yabancı dil eğitimine ne zaman başlanmalı?
Yabancı dil öğrenmenin uzun bir süreç olduğunu söylemiştim. Eğer ikinci yabancı dili, birinciyi öğrendikten sonra öğrenmeyi düşünürseniz çok zaman alır. Çocuğunuz da ikinci dil için böyle bir sürece girmeyi istemeyebilir. Oysa birkaç yabancı dil aynı anda öğrenilebilir. Hele aynı kökenden gelen diller çok daha kolay öğreniliyor. Bunu göz önünde bulundurarak önce farklı kökenden iki yabancı dil (İngilizce-İspanyolca gibi) öğrenip ardından daha da ilerlemek istenirse bu kökenlere ait diğer dillere geçilebilir.
GÖZÜNÜZDE BÜYÜTMEYİN
Yabancı dil öğrenmek, hatta günümüzde birden fazla yabancı dil öğrenmek çok önemli. Ancak önemli olması bunun zor olduğu anlamına gelmiyor. Eğitimci Osman Eroğlu, yabancı dil öğrenilmesinin zor olduğununu ama öğrenildiğinde de büyük bir başarı elde edilmiş gibi abartıldığını söylüyor. “Yabancı dili herkes isteyerek, severek, gözünde büyütmeden öğrenebilir. Bizdeki sıkıntı öğrenilenin pratikte yeterince kullanılamaması, kullanma alanlarının dar olmasıydı. Ancak artık hem ülkemize daha fazla yabancı uyruklu insan geliyor hem de bizlerin yurt dışına gitme şansı arttı. İnternet de bu anlamda imkanlar sunuyor” diyor. Yabancı dil öğrenmenin çok zor olduğu yargısı da insanları uykuda ya da hipnozla yabancı dil gibi yöntemlere itiyor ve sonuçlar başarısız olduğunda yine aynı yargıya varılıyor: Türkiye’de yabancı dil öğrenilmez. Eroğlu, yabancı dilin matematik gibi formüllerle değil, yaşayarak, kullanarak öğrenilecek bir alan olduğunu belirtiyor.
YABANCI DİL NASIL DAHA İYİ ÖĞRENİLİR?
Ülkemizde şu an devlet okullarında yabancı dil ders saatlerinin yetersiz olması özel okul seçeneğinin yanı sıra yabancı dil kursları, yaz kampları ve öğrenci değişim programlarını gündeme getiriyor. Ayrıca yakın ülkelere seyahatler ve ülke içinde turistlerin yoğun olduğu bölgelerde tatil planları yapmak çocukların yabancı dil ile haşır neşir olmalarını sağlıyor. Üzerinde çaba harcandığında birçok proje geliştirilebileceğini belirten Eroğlu, “Küçük bir yerleşim yerinde yabancı dil konuşabilen doktor, iş adamı gibi meslek sahipleri ile çocukları bir
araya getirmek, çocukların bu kişilerle sohbet etmesini ve sonrasında projeler hazırlayıp sunmasını sağlamak bir seçenek olabilir. Oysa yabancı dil eğitim anlayışımız öğretmenin anlatıp sınav yapması ile sınırlı kalıyor, daha fazlasını yapmaya genelde üşeniliyor” diyor. İnternetten yararlanmak, yabancı dilde kitap okumak, çocuk gönüllü ise kursa göndermek seçenekler arasında. Ancak Eroğlu, her konuda olduğu gibi yabancı dilde de zorlamanın sağlıklı sonuç vermeyeceğini hatırlatıyor ve ekliyor: “Çocuğunuzu iyi tanıyın. Eğer kursa gitmeye direniyorsa ilk adımları atmasına siz yardım edin. Dili öcü olmaktan çıkarmak için onunla yabancı dil konuşulan ortamlara girin, filmler seyredin ve üzerine konuşun. Hayatınızın içine yabancı dili sokun ki çocuk da onu öğrenmek için hevesli olsun.”
AİLELERİN YAPTIĞI HATALAR
• Yabancı dil öğrenmeyi gözünde çok büyütmek.
• Sorumluluğu okula, kursa bırakıp çocuğun gelişimini takip etmemek.
• Çocuğun yabancı dil eğitimine katkı sunacak faaliyetler planlamamak.
• Nasıl olsa öğrenir diye ileri yaşa bırakmak.
• ‘Çocuğum öğrensin yeter’ mantığı ile kendi öğrenmekten kaçınmak.