Down sendromu nedir, belirtileri neler? Down sendromu neden olur? A'dan Z'ye down sendromu
Down sendromu, kromozom çiftlerinden birinde oluşan ekstra kromozom kopyası sonucunda gelişen genetik bir farklılık durumudur. Koç Üniversitesi Hastanesi Genetik Hastalıkları Değerlendirme Merkezi Prof. Dr. Hülya Kayserili, Down Sendromuna dair merak edilenleri anlattı...
Bir diğer adıyla mongolizm olarak bilinen down sendromu, kişinin normalin aksine bir adet daha fazla kromozoma sahip olması durumu. Peki Down Sendromu belirtileri neler? Down sendromu neden olur? Tanı yöntemleri neler? Tedavisi var mı? Down sendromu önlenebilir mi? Koç Üniversitesi Hastanesi Genetik Hastalıkları Değerlendirme Merkezi Prof. Dr. Hülya Kayserili, Down sendromuna dair merak edilenleri anlattı.
Down sendromu nedir?
Nöromotor gelişme geriliği, bilişsel gerilik ve sendroma özgü yüz görünümüyle karakterize, iyi tanımlanmış, yaşamla bağdaşan ve otozom 21 numaralı kromozomun trizomisiyle oluşan sendromdur. Normalde 21 numaralı kromozomdan 2 tane olması gerekirken, Down sendromlu olgularda 3 tane 21 numaralı kromozom vardır. Literatürde ilk kez 1866 yılında Langdon Down tarafından “mongoliyan gerilik” olarak tanımlanmıştır. Down sendromunun sayısal bir kromozom anomalisi olduğu Lejeune ve ark. tarafından 1959’da gösterilmiştir. 800-1.000 canlı doğumda bir gözlenir.
Down sendromunun risk faktörleri
Down sendromunun oluşumunda en önemli risk faktörü, ileri anne yaşıdır. Yaşla birlikte Down sendromlu çocuk sahibi olma riski de artar. 35 yaşın üstündeki bir anne adayının Down sendromlu bir bebeğe sahip olma olasılığı genç yaştaki bir anneye göre daha fazladır.
İkinci sıradaki risk faktörü, ebeveynlerden birinde 21. kromozom ilişkili dengeli translokasyon taşıyıcılığıdır. Translokasyon, kromozomların kendi aralarında parça değiştirdiği durumu tanımlar. En sık rastlanan robertsonian translokasyon 14 ve 21. kromozomların uzun kolları arasında olmakla beraber, 13, 15 veya iki 21. kromozom arasında gözlenen translokasyonların trizomi 21’e neden olduğu da bilinmektedir. Eğer baba adayı translokasyon taşıyıcısıysa, Down sendromlu çocuğa sahip olma riski daha düşüktür. Ancak, iki 21. kromozom arasında translokasyon varsa, kişinin tüm çocukları Down sendromlu olacaktır.
Down sendromu oluşumunun bir diğer nadir nedeni de, gonadal mozaikliktir. Bu durumda, anne/baba adayının vücut hücreleri normal kromozom sayısına sahipken üreme hücrelerinde (sperm ya da yumurta) trizomik gametler varlığıyla çiftin doğacak çocuklarının en az %50’si Down sendromlu olacaktır.
Down sendromunun çeşitleri
Down sendromunun “klasik tip”, “mozaik tip” ve “translokasyon tipi” olmak üzere üç tipi vardır. Down sendromlu hastaların %95’inde klasik tip trizomi görülürken, %3-4’ünde translokasyon tipi, %1-2’sinde ise mozaik tip gözlenir. Translokasyon tipi Down sendromu tanısı alan her olgunun anne ve babasında karyotip planlanmalı ve Down sendromlu olguların %1’ini oluşturan kalıtsal Down sendromu oluşumu varlığı saptanmaya çalışılmalıdır.
Down sendromunun bulguları ve fiziksel özellikleri
Down sendromu tanısı klinik bulgularla konur ve genetik testlerle tanı doğrulanır.
- Küçük baş çevresi
- yukarı çekik palpebral fissürler
- basık burun kökü
- küçük ağız
- küçük kulak yapısı Down sendromuna özgü yüz görünümüne neden olur.
- Avuç içinde düz transvers çizgi varlığı (Simian çizgisi),
- küçük parmaklarda eğik görünüm (klinodaktili)
- 1. ve 2. ayak parmakları arası açıklık (Sandal aralığı) gözlenebilir.
Yenidoğan döneminde tipik yüz görünümü dışında en önemli bulgu, hipotonidir ve gevşek bebek olarak tanımlanır. Down sendromlu çocukların %20’sinde, yaşamlarının ilk yılında kaba motor gelişimde (baş tutma, desteksiz oturma, yürüme) yaşıtlarına göre belirgin bir fark gözlenmeyebilir. Önemli bir kısmında motor gelişme geriliği ve dil geriliği ortaya çıkarken, okul çağında öğrenme güçlüğü belirginleşir. Olgular aile ortalamasına göre kısa boylu ve kilolu olurlar.
Down sendromunun tanı yöntemleri
Gebelik döneminde Down sendromu tanısı, tarama ve tanısal testlerle olasıdır. 2’li ve/veya 3’lü tarama testleri ülkemizde her gebeye önerilmektedir. Ultrasonografi değerlendirmesiyle anne kanındaki bazı hormonların düzeylerinin ölçülmesini içerir. Ultrasonografiyle fetüsün (doğmamış bebek) ense kalınlığı ölçülür. 2’li test gebeliğin 11 ve 14. haftaları arasında yapılır, ultrasonda bebeğin ense kalınlığı, anne kanında β-HCG ve PAPP-A hormonlarının düzeyi ölçülür. 3’lü test ise 15-22. gebelik haftalarında yapılır, anneden alınan kanda β-HCG, alfa fetoprotein ve estriol düzeylerine bakılır. Girişimsel olmayan tarama testlerinin “yanlış pozitif” veya “yanlış negatif” sonuçlar verebileceği unutulmamalıdır.
Down sendromu şüphesinde tarama testi sonuçlarının doğrulanması ve tanının kesinleşmesi amacıyla girişimsel tanı testleri yapılır. Girişimsel işlemlerle (Koryon villus örneklemesi - CVS, amniyosentez veya kordosentez) bebeğe ait hücreler örneklenir ve kesin tanı kromozom analiziyle konur. Hızlı tanı gereken durumlarda 6-8 saatte tamamlanan FISH analiziyle tanı koymak da mümkündür.
Down sendromu tanısı, postnatal dönemde klinik değerlendirmeyle olasıdır. Erken yenidoğan tanısında zorluklar yaşandığı için, Hall tarafından önerilen ve kabul gören kriterler 10 klinik bulguyu içerir. Bunlar hipotoni, zayıf Moro refleksi, eklem hiperekstansibilitesi, ensede fazla deri kıvrımı, düz yüz profili, yukarı çekik palpebral fissürler, anormal kulak yapısı, pelvis displazisi, 5. parmak klinobrakidaktilisi ve Simian çizgisi varlığıdır. Bu bulgulardan en az 4 ile 6’sının varlığında genetik konsültasyon ve/veya kromozom analizi planlanmalıdır.
Down sendromunun tedavi yöntemleri
Down sendromunun bilinen bir tedavisi yoktur. Doğumsal kalp hastalıkları ve hipotiroidi riski açısından tetkik edilmelidir. Doğumsal kalp anomalisi olan olgularda, kardiyoloji izlemi ve kardiyoloğun önerileri doğrultusunda tedavi ve cerrahi girişimler planlanmalıdır. Ek olarak, işitme ve görme muayeneleri çocukluk çağında her yıl tekrarlanmalıdır.
Eğer Down sendromlu olguda gevşeklik (hipotoni) ve motor becerilerde gecikme saptanırsa, fizyoterapi önerilmelidir. Olguların dil gelişimi, özellikle verici dil genelde geri kalır ve bu nedenle bireysel eğitimle konuşma terapisi en erken dönemde başlanmalıdır. Yaşıtlarıyla aralarındaki farkın en aza indirilmesi için erken fizik tedavi ve bireysel destek gerekmektedir. Özel bireysel eğitim desteğinin yanı sıra, yaşıtlarıyla birlikte vakit geçirmeleri için normal ana okulu ve kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim önerilir. Müzik ve spor faaliyetlerinde başarılı çocuklardır. Özel eğitimle okuma-yazma, aritmetik işlemler ve el becerileri öğrenebilirler.
Down sendromu önlenebilir bir durum mudur?
Down sendromlu fetuslar anne karnında tarama ve tanı testleriyle tanınabilir. Yüksek riskli gruplarda (21. kromozom ilişkili translokasyon taşıyıcıları) preimplantasyon genetik tanı seçeneği de önerilebilir.
Down sendromlu çocuklarda görülebilecek hastalıklar nelerdir?
Doğumsal kalp hastalıkları Down sendromlu hastalarda %40-55 oranında görülmektedir. Down sendomlu olguların %2-4’ünde gastrointestinal sistem anomalileri (duodenal atrezi, anal atrezi vb.) saptanır ve erken yenidoğan döneminde cerrahi girişim gerekli olur.
Kabızlık ve sık tekrarlayan enfeksiyonlar görülebilir. Lösemi, Hirschsprung hastalığı, erken başlangıçlı Alzheimer, gastroözofageal reflü, hipotiroidi, obezite, Çölyak hastalığı ve uyku apne sendromlarının görülme sıklığı topluma göre artmıştır. İşitme kaybı, göz hastalıkları ve doğumsal kalça çıkığı sıktır. Hiperaktivite ve dikkat eksikliği görülebilir. Anksiyete ve depresyon ileri yaşlarda gözlenen duygudurum değişiklikleridir.
Down sendromlu çocukların gelişimi
Hipotonisitesi belirgin olan olguların motor gelişim basamaklarında (baş tutma, desteksiz oturma ve yürüme) gecikme gözlenir. Dil gelişimleri geç olur ve zamanla yaşıtlarına göre geri kalırlar. Motor gelişim hastaların 5’te birinde normal seyrederken, tüm olgularda öğrenme güçlüğü vardır. Öğrenme güçlüğünün derecesi genellikle hafif-orta düzeydedir.