Doğum sırasında bebeklerin bir şey hissetmediğine inanılır. Halbuki doğum esnasında hissettiklerimiz ve algıladıklarımız hayat boyunca kişiliğimizi ve davranışlarımızı etkileyen sonuçlar doğurabilir. Doğumun ilk anlarında anne kucağından alınarak başkaları tarafından taşınan ve kurcalanan bebeklerin, bu durumu ileriki yaşlarında nasıl yansıttıkları araştırma konusu olmaya devam ediyor.

Bu çocuklar neden bağırıyorlar? Anne babalar bu çocuklara niye laf geçiremiyor? Hepimiz büyük bir merakla birbirimize bunu sorarken uzmanlardan bir cevap geldi. Teorilerden biri de büyütme tarzı ve hitap şekli deniyor. Bakalım bu hitap şekilleri çocuklarda ne gibi iletişim yollarını açıyor?

Son yıllarda artık bariz bir şekilde gördüğümüz çocuk davranışlarındaki dengesizliklerin başlıca nedeni çocuklarla kurulan yanlış ve yetersiz iletişimdir.

Doğurganlık özellikle belli yaşlardan sonra doğal olarak düşük seviyelere geriliyor. Bu durumda tıbbi yardım almanın yanında doğal beslenme ve hareketlerle de doğurganlık seviyenizi yükseltebilirsiniz. İşte bazı öneriler.

Her kadın anne olmak ister diye yaygın bir düşünüş vardır. Aynı düşünüş kadınların 40 yaşından sonra hamile kalmamalarını da öğütler.

Bazılarımız kalabalık ailelerde yoğun bir hengâme ve gürültü içinde, bazılarımız da odasında tek başına, sessizlik ve dinginlik içinde büyümüş olabilir. En sonunda aynı yollarda yürüyeceğimize göre bunun pek de önemi yok gibi. Ama ailenin tek çocuğu olmanın dezavantajları olduğu kadar avantajları da bulunmaktadır. Neler mi mesela?

İçine cüzdan, telefon belki birkaç küçük kişisel eşya koyduğunuz bir çanta ile dışarı çıkacağınız günlerle vedalaşın çünkü artık bir bebeğiniz var.