Yeni Trend: Souping
Ohh, bu yeni trendi duyunca gerçekten içim rahatladı ve ferahladı!
Ebru Şinik
Neden mi? Çünkü insanlar detoks yapmanın sadece Juicing’den, yani
meyve ve sebze sularının sıkılarak, soğuk olarak tüketilmesinden ibaret
zannetmeye başlamışlardı birkaç yıldır...
Detoks ve Soğuk Gıda Tüketimi, asla birbiri ile uyumlu olmayan iki süreç... Çünkü insanoğlu fizyolojisinin temeli belli. Tüm sistemimiz agni ateşi üzerinde çalışıyor. Yani Hazım Ateşi! Hazım Ateşi sadece sindirim sistemimizi değil, hücresel ve dokusal seviyelerde de tüm duyularımızla algıladıklarımızı metabolize etmekle yükümlü. Yani midemizde sadece yediklerimiz sindirilmiyor, gün boyunca 5 duyumuzla algılayarak akıl kovasına doldurduğumuz her şey bu metabolik ateş sayesinde ya güzelce hazmedilerek artık gıda, duygu ve düşünceler tahliye ediliyor ya da hazımsızlık yaşanıyor ve bunlar bedende toksik maddeye dönüşüyor.
Peki ben salt Juicing’i neden hiç desteklemedim? Çünkü;
1. Çoğu sıkma işlemi yapan makinelerde, Juicing
esnasında meyve ve sebzelerin lifleri kaybolmaktadır .
DOĞRUSU:
Halbuki sindirim sisteminin sağlıklı çalışabilmesi için o liflere ihtiyacı var.
2. Sebze ve meyve suları sıkılarak soğuk olarak
tüketilmektedir.
DOĞRUSU:
Sindirim sistemi soğuğu sevmez, hatta beden ısısından daha soğuk bir gıda
maddesi tüketildiğinde, mideye inen o madde beden ısısına getirilene kadar mide
salgıları minimum düzeye iner, sindirim sistemi tüm dikkatini ve
enerjisini mideye inen soğuk gıdayı
sindirebilmek üzere ihtiyacı olan ısıya getirmeye çalışır. Eğer çok sık soğuk
sıvılar tüketiyorsanız, sindirim sisteminizde ciddi sorun var demektir.
Amerikan halkının obezite probleminin büyük bir yüzdesinin gün boyunca buzlu
olarak tükettikleri sıvılar olduğu bilinmektedir.
3. Sıvı Detoks Programları
içerisinde yüksek kalitede protein bulundurulamıyor.
DOĞRUSU: Toksinlerden
arınmak oldukça karmaşık bir
süreçtir. Bu süreç esnasında
beden bir dizi vitamin, mineral ve diğer besin gruplarından faydalanır. Proteinden elde edilen aminoasitler ve
enzimler , karaciğer detoksunun gerçekleşebilmesi için gerekli bileşenlerdir. Salt
Juicing programları fizyolojinin bu ihtiyaçlarını karşılayamaz. Sonuç
halsizlik, baş ağrıları, ciltte sivilcelenmeler, sindirim sistemi
düzensizlikleri, bağışıklık sisteminin zayıflaması vb. çoğunlukla ciddi yan
etkiler yaşanır. Uyguladığınız detoks programının yağ depolarınızdaki
toksinleri kan dolaşım sisteminize doğru
hareket ettirerek belirgin problemlere neden olmaması, tam tersine
metabolizmanızı toksinlerden temizlemesi gerekir. O yüzden börülce,
kuru fasulye, nohut, mercimek, fındık, ceviz, badem, bakla, barbunya gibi yüksek
kalitede bitkisel protein kaynakları detoks sürecinin olmazsa olmazlarıdır. Oysa
Juicing programları neticesinde yaşanan ani kilo verme esnasında hücresel sıvılar ve muhtelif bezlerde
saklanmış ve depolanmış olan toksinler, bedende serbestçe dolaşıma çıkar ve bu
tarz programlar esnasında tüketilen sıvıların besleyici nitelikleri, bedenin
detoksifikasyon sisteminin çalışmasını destekleyecek miktarda değildir. Yani
beden tam tersine normalden çok daha fazla toksin yüklenmiş bir noktaya doğru
sürüklenir ve halsizlik, bitkinlik, vücudun belli bölgelerinde ağrılar gibi semptomlar ortaya
çıkar ve yaşam enerjisi tek kelime ile söner.
4. Juicing çiğ beslenmeyi teşvik ediyor.
DOĞRUSU: Her insanın bünye tipi ve sindirim sistemi özellikleri farklıdır. Her bünye tipi çiğ beslenmeyi tolore edemez. Mesela Ayurvedik Beden Tiplerinde Kapha tipinin çiğ beslenme ile ilgili hiç sorunu olmayacağı halde, özellikle vata tiplerinde ciddi hazımsızlık, şişkinlik, sancı ve farklı semptomlar doğurmaktadır. Çünkü Vata beden tiplerinin sindirim sistemi çiğ beslenmeyi hazmederken bir dizi uyumsuzluk yaşar. O yüzden çiğ beslenme tarzı tüm insanlar için kesinlikle uygun ve mutlak doğru değildir.
Peki, bu yeni SOUPING trendini neden destekliyorum ve faydalı buluyorum?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ben Ayurvedik Yaşam Eğitmeni olduğum üzere beslenme sistemini ayurvedik tıp ve ayurvedik beslenme açısından ele alıyorum. Ayurveda’da yaşam dönüşümden ibarettir, yani transformasyon. Ve transformasyon da ateş elementi sayesinde vuku bulur. Yani yaşam enerjimizi sağlayan bedenimizdeki ateş elementinin kalitesidir. Elbette elementlerin dengeleri oldukça önemli, bu başka bir blog konusu. Ama konu Enterik Sistem, yani Sindirim Sistemi ise ilk konuşmamız gereken konu Hazım Ateşi’dir. Yani burada denge için sıcak, hafif pişmiş gıdalar devreye girer!
Souping tam da detoks yapmak isteyenler için biçilmiş bir kaftan, çünkü;
1. Sıcak. Çorba çoğunlukla sıcak olarak tüketilir. Sıcak sistemimize girdiğinde rahatlatır ve tüm fonksiyonları aktive eder. Detoks işlemi sıcakta gerçekleşir. Bunu aynı çamaşırlarınızı yıkarken olduğu gibi düşünün. Soğuk suda çamaşırların kirleri ne derece çıkar? İşte bedenimiz de aynı bu mantıkla çalışır. Ayurvedik detoks merkezlerindeki fiziksel, zihinsel ve ruhsal arınmanın en büyük sırrı yemekler dahil tüm işlemlerin belli bir ısı derecesinde uygulanmasıdır. Mesela ana öğünlere kesinlikle sıcak bir çorba ya da sıcak bir bitki çayı ile başlanır; toksinlerden arınmanın en mükemmel yollarından biri olan masaj kesinlikle ısıtılmış yağ ile yapılır ki hücreler arasında birikmiş olan toksik atıklar kendilerini salarak, bedenden tahliye olsunlar.
2. Çorbalar yüksek kalitede proteinler içerir. Türk yemek kültüründe tarhana, mercimek, ezogelin, yoğurt çorbası, düğün çorbası gibi envai çeşit, birbirinden lezzetli ve sağlıklı, enerji içeren çorbalarımız var. Ne kadar şanslıyız bunun için farkında mısınız? Bu protein zengini bileşimler mideyi rahatlatır, hazım sistemini çalıştırır, kışın içimizi ısıtır, kendimizi iyi hissettirir, içeriğindeki katı maddeleri çiğnerken yemek yediğimizi hisseder ve beynen yediğimiz yemekten tatmin oluruz.
3. Çorbalar tok tutma özelliği taşır! Evet, sıcak çorbalar bizi tok tutar. Açlığımızı en sağlıklı şekilde bastırır ve mideye hazım ile uğraşması için yeterince lif, antioksidan, protein ve fitokimyasal kaynakları sunar.
4. Baharatların gücünü yadsımayın. Çorbaların pişirilmesi esnasında içine nane, kekik, zerdeçal, zencefil, kırmızı biber, tuz, karabiber, kimyon, kakule, tarçın vb. onlarca değerli baharat eklenebiliyor ve pişirme esnasında bu baharatlar belli bir ısıya ulaştığı için de tüm niteliklerinden faydalanılabiliyor. Evet, baharatların sihirli güçlerinden faydalanmamız için onların da belli ısılarda işlem görmesi gerekmektedir, bu Ayurveda mutfağının temel kurallarından biridir. Yani minik köfteli çorbanız üzerine piştikten sonra kasenize koyarken ekleyeceğiniz kimyon ile köfte hazırlanırken içine eklenerek, yoğrulmuş ve çorba ile kaynamış kimyon sistemimizde aynı etkiyi içermez. Pişmiş olan baharat sindirim sistemini sahip olduğu özellikler çerçevesinde korur ve besler.
Görünen o ki Holywood
starları bu yeni trendi çok sevdi ve özellikle New York’ta günde 5 öğün adrese teslim sıcak çorba
servisi yapan şirketler, aynı Juicing’lerde olduğu gibi birbiri ardına açılmaya
başladı. Umarım ülkemizde de çorba servisi yapan bu markalar türemeye
başlayacaktır. Fakat belki bu konudaki markalaşma bizim için çok da geçerli olamayacak
çünkü bizim mutfağımızda çorba ana köşelerden birisinde tahtını kurmuş zaten.
Tüm kebapçılar ve esnaf lokantalarında
çorba kültürümüz oldukça geniş. Adeta her sokak arasında çorba satan bir yerel
restaurant bulmak mümkün.
Eğer yaz sezonuna hazırlanırken 4-5 kilo kadar bir yükten arınmak benim için yeter diyorsanız, öğlen ve akşam yemeklerinizde lezzetli çorba çeşitleri ile karnınızı doyurmanızı öneriyorum. Ya da sadece sağlık ve hafiflik için günde bir öğünü salt çorba menüsü ile tamamlayın. Şahsen ben eşime yıllardır gün boyunca ofiste tüketmesi için iki porsiyondan oluşan sıcacık bir çorbayı, özel bir termos içerisinde vermeyi asla ihmal etmiyorum. Aynı şeyi kendim için de uyguluyorum. Artık evde ne pişirildi ise... Mercimek, tarhana, domates ya da mantar çorbası. Koca bir tencere çorba ile 3 gün boyunca iki kişi öğle yemeklerinde karnımızı harika bir şekilde doyuruyoruz; hem sağlıklı, hem de kolay!
Hadi çorba severler, sıra sizde!
Ebru Şinik ile İyi Ol, Mutlu Ol !