Yeni dünya düzeni ve kısalan sözcükler
Çocukluğumuzda büyükler konuşurken bugün artık pek rağbet etmediğimiz sözcükler kullanırdı.
Kürşat Başar
Umumiyetle, namütenahi, binaenaleyh, bilahare, mütemadiyen gibi…
Futbol konuşsalar bile böyle ağır sözcükler kullandıkları için insan şöyle bir durur, ‘yahu adamlar biliyor da konuşuyor’ diye bir kendine gelirdi.
Annem telefonu ‘bilmukabele’ diye kapatırdı örneğin, ‘hade bye’ diye değil.
Geçenlerde kerli ferli, 60’larında önemli bir iş adamı arkadaşımdan mesaj geldi telefonuma. ‘Nbr’ yazmış. Ne haber bile demeye üşeniyoruz. Ben de kısaltma yapayım dedim, ‘I’ yazdım. İyi demeye bile gerek yok herkes anlıyor.
Şimdi ‘umumiyetle’yi kısaltıp mesaj atsanıza… Mümkün değil. Sesli harfleri atsak, ‘mmytl’ gibi bir şey çıkar ki kimse bir şey anlamaz.
Kelimelerle birlikte dünyamız da daraldı mı acaba?
Çünkü dünyamızın sınırları aslında dilimizin sınırlarıdır.
Hatta artık sözcüklere bile gerek duyulmuyor, ikonlarla, simgelerle millet anlaşıyor.
Yeni ortak bir dil oluşmuş durumda. Neredeyse artık yabancı dil bilmeye gerek kalmadı biriyle eften püften konuşmak için.
Cep telefonuyla mesajlaşmanın, internette chat yapmanın ilk dönemlerinde işler daha zordu. Herkes uzun uzun derdini anlatıyordu. Simgeler de bu kadar çoğalmamıştı. Onun için bir espri yapınca karşıdaki yüzünüzü görmediği için ‘aman espri yaptım’ diye yazmanız gerekiyordu. ‘Gülen surat’ ikonu ilk çıktığında millet bayağı sevinmişti.
Şimdi işler kolaylaştı.
Titreyen kalp simgesi, utanmış yüz ifadesi gibi duygusal simgeler çok. Ayrıca şemsiye koyup bulunduğu yerde yağmur yağdığını, spor ayakkabı koyup yürüyüşe çıktığını filan rahat rahat anlatabiliyorsun. Önemli olan karşındaki mesajı okumayı bilsin.
Yılbaşından önce bir arkadaşıma başka bir arkadaşı mesaj atmış.
Gülen surat, topuklu ayakkabı, hediye paketi, saksafon, çam ağacı, kursat, gülen surat, havai fişek ikonları var.
“Bu ne?” diye sordum.
“Sen yılbaşında bir yerde çalıyormuşsun da, oraya gidelim demek istiyor” diye cevap verdi.
Böyle bir çocuksu, şifreli dile alıştık hepimiz.
Okul yıllarında en sevmediğim ödev, ‘okuduğunuz bir romanın ana fikrini birkaç cümleyle özetleyin’ türünden ödevlerdi.
Bir romanın bir tek ana fikri olup bir cümleyle özetlenebiliyorsa zaten o roman bir şeye benzemez. Madem bir cümlesi vardı adam ne diye 300 sayfa döktürmüş diye soran yok.
Böyle roman özetlerini bir araya getiren kitaplar vardır. Onları okuyup bütün bu romanları okumuş gibi anlatan insanlar tanımışımdır.
Şimdi de 3-5 kısaltılmış mesajla, birkaç simgeyle karşısındakini tanıdığına inanan çok.
İnsanı da böyle iki cümlede özetleyebileceğimize inanıyoruz galiba artık.
Evlenme programlarında şöyle cümleler duyabiliyorsunuz: “Ama Seda abla, bir haftadır attığı mesajlarda böyle demiyordu, meğer hiç kalıbının adamı değilmiş, ben onu çok başka tanımışım…”
E, ‘nbr’ filan diye mesajlaşırken tabii tanımak zor birini. İnsanın da sesli harfleri kaynıyor arada çünkü.
Kimsenin vakti yok artık uzun uzadıya uğraşmaya. Bir telefonun ekranını iki parmağınla aşağı doğru okşadıkça bütün dünyayı öğrenmiş oluyorsun. Haber filan izlemeye bile gerek kalmadı. Bakanlar basın toplantısı, açıklama yapmıyor, tweet atıyor. ABD başkanının kime ne laf ettiğini öğrenmek için haber bülteni beklemiyoruz. Adam habire patlatıyor tweet’i.
İnternetin ilk günlerinde herkes bilgi otoyolundan, bilgiye ulaşmanın kolaylığından söz ediyordu. Gerçekten de inanılmaz bir kolaylık sağlandı ama sonuçta internet aynı zamanda bir bilgi çöplüğüne döndü.
Sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte de artık doğru yanlış her türlü haber elinizin altında.
Dünya televizyonlarını takibe gerek yok, gezen arkadaşların varsa dünyanın her yerinden fotoğraflı, görüntülü anında canlı yayınla ne var ne yok görüyorsun.
Dünya parmaklarımızın arasından kayıyor bir ekranda.
Yeni dünya düzeni dedikleri böyle bir şey oldu.
Yeni kuşağın yazarları nasıl kitaplar yazacaklar, tümüyle bu elektronik şifrelerle büyüyen çocuklar neler okumak isteyecek şimdilik bilmiyoruz.
Ama ilginç olan, Siri’sinden, Facetime’ına kadar parmaklarınızı kullanmadan her istediğinizi yapabildiğiniz halde yazının hala gücünü koruyor olması…
Birçok akıllı telefon artık konuştuğunuz şeyi de yazılı mesaja çevirebiliyor.
Hatta uzak olmayan bir gelecekte pek çok şeyi sadece telefona ve bilgisayarlara, elektronik araçlara sesli emirler vererek yapabileceğiz.
Yine de yazmaya devam ediyoruz.
Klavyeli telefonlar belki tarihe karıştı ama dokunmatik de olsa mesaj yazma alışkanlığı devam ediyor.