Panik atak!
Kanepeye oturdu. Yüreğindeki çarpıntı sanki dışarıdan duyulacak gibiydi...
Levent Buda
Elleri mi titriyordu ne? Soğuk soğuk ter boşalıyordu. Birden ayağa kalktı ve salonda deli deli dolanmaya başladı. Bu huzursuzluk içini kemiriyordu. Kesin pencereyi açmalıyım diye düşündü. Havaya, taze havaya ihtiyacı vardı. Nefessiz kalıyor, iç geçiriyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Evde dolanıyor, gecenin bu saatinde eşini uyandırması gerekir mi bilemiyordu. Ama delirecek kadar endişe duyuyordu. Kesin kalp krizi geçiriyorum diye düşünüyordu. En kötüsü de ne yapacağını bilememekti. Evdeki tıkırtılara sonunda eşi uyanmıştı. Yüzündeki endişeyi, kocaman açılmış gözlerini, alnındaki soğuk terleri görünce o da endişelenmişti. Hemen koluna girip kanepeye uzanmasını sağladı. Uzanınca rahatladı mı, hayır. Sürekli kafasında aynı soru vardı: Ya kalp krizi geçiriyorsam. Sonunda dayanamayıp eşini de ikna etti ve hızlıca yakındaki hastanenin acil servisine gitmek üzere yola çıktılar.
Yukarıda tarif etmeye çalıştığım üzere günümüzde çok fazla duyuyoruz “Panik Atak” sözcüğünü. Gerçekten geldiği zaman insanı çileden çıkaracak düzeydeki endişeler yüzünden karşılaşan her hastada ardında 'tekrar yaşar mıyım', endişesini de bırakan bir durum. Yaşam boyu görülme sıklığı %3,5 ile %4. Aslında bir hastalık olarak ele alınabilse de, pek çok psikiyatrik soruna da eşlik edebiliyor. Kadınlarda 3-4 kat daha sık görülüyor. 45 yaşından sonra nadir olan bu hastalık, en çok genç erişkinleri tutuyor. En fazla yarım saat süren bu atak sırasında kişi gerçeklik ile ilişkisini yitiriyor ve olmadık tepkiler verebiliyor. Sonunda da hasta soluğu bir hastanenin acil servisinde alıyor.
Psikiatristler bu durum ile çok uğraşıyor olsalar da birinci basamak hekimleri de bir o kadar panik bozukluğu olan hastalar ile karşılaşıyorlar. Bir endişe bozukluğu gibi görülse de kronik sürekli endişe duyan hastalardan farklı olarak fiziksel bir bozukluk varmış gibi hissediyor olmaları hastaları daha fazla korkutuyor. Bazen yoğun korku yüzünden stres hormonlarının etkilerine bağlı olarak fiziksel bulgular da duruma eşlik edebiliyor. En önemli korkuları ölüm korkusu! Sürekli sağlık endişesi duyabiliyorlar. Zaten bu konular ile ilgili hem çok fazla soru soruyorlar, hem de araştırma yapıyorlar.
Şimdi bu anlamda pek çok ilaç günümüz modern tıbbı çerçevesinde bu hastalara reçete ediliyor. 6 ya da 12 seanslık davranışçı psikoterapiler de tedavide oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Ama hep kenarda bir yerde kalan “ya yine olursa” endişesi aslında sonrasında mutlaka giderilmesi gereken bir endişe bozukluğudur. Zira sadece bu endişe bile panik atakların tekrarlamasına neden olabilecek bir durumdur.
Besin tamamlayıcı olarak B vitaminlerini ve magnezyum takviyesi almak yayınlarda bildirilmiştir. Ayrıca panik ataklar için İnositol oldukça faydalı bir takviyedir.
En önemli bitkisel ürün bin bir delik otu olarak da bilinen sarı kantarondur. Sarı kantaronda hazırlanmış pek çok ürün Saint John’s Wort adı ile satılmaktadır. Sakinleştirici ve antidepresan özelliği yüzünden Time dergisine kapak olmuş bu bitki oldukça güzel bir sakinleşme yaratır. Ana tentürleri de panik atağın akut fazının tedavisi için oldukça etkilidir. 300 mg standart ekstereleri oldukça etkili bu bitkinin diğer ilaçlar ile etkileşimi bulunduğu için mutlaka bir doktora danışmak ve sonrasında kullanmak en doğru yaklaşımdır. Etkisi ortalama bir ay sonra ortaya çıkacağı için günde üç kez almaya düzenli devam etmek gerekir. Özellikle açık tenli kişilerde ışık hassasiyeti ve deride kahverengi lekeler oluşturabilir. Bu yüzden dikkatli olmak ve lekeler oluşursa ilacı bırakmak gerekebilir.
Passiflora ya da çarkıfelek bitkisi de panik atağa karşı kullanılabilecek bir başka doğal bitkisel üründür. Yine kedi otu kökü de kullanılabilen sakinleştirici ve rahatlatıcı bir bitkisel üründür.
Yukarıda saydığım bitkiler yine çay olarak da tüketilebilirler. Ancak çay olarak alındıklarında etkileri daha azdır. Ancak akşamları alınan çaylar, uykuya geçişi kolaylaştırıp, devamlılığına katkı sağladıkları için özellikle gece yarısından sonra gelebilecek krizleri de azaltabilirler.
Yine yulaf samanı ve ısırgan otu karışımı ile hazırlanacak çay bedene zengin bir Calcium kaynağı olacaklardır. Calcium bedeni gevşetmek ve sinirleri rahatlatmak için gerekli olan bir mineraldir ve hastaya rahatlatıcı etkiler sağlamaktadır. Ayrıca özellikle içerisinde bitkisel olarak rahatlatma özelliğine sahip bitkilerin (bergamot, papatya, ada çayı, lavanta papatya, ardıç, yasemin, selvi, melisa, ylang ylang) yağları ile hazırlanan banyoların ya da masajların da hastaları rahatlatma özellikleri bulunur.
Homeopati kendisi yöntem olarak bütünsel bir yaklaşım olduğu için elbette panik bozukluklarda da çok güzel sonuçlar vermektedir. Ancak kronik bir tedavi olarak ele alınacağı için mutlaka tedavi bir hekim kontrolünde yürütülmelidir.