Şu kas ağrılarım olmasa!
Dosyaları almış önüne bir rapor hazırlamaya çalışıyordu. Ancak ensesinden başlayan ve bütün bedenine yayılan kas ağrıları bir türlü önündeki işe konsantre olmasına engeldi.
Levent Buda
Yanar, batar gibi bu ağrılardan son zamanlarda çok muzdaripti. Gitmediği doktor kalmamıştı. Hepsi son zamanların moda hastalığı fibromiyalji diyorlardı. Bazısı kas romatizması da demişti. Ancak internette şöyle bir araştırma yaptığında karşısına hep aynı şey çıkıyordu. Aslında ikisi de aynı şeyin farklı söylemleriydi.
Aslında her şey adı gibi biliyordu ki, erkek arkadaşının aniden ayrılmak istemesini söylemesi ile başlamıştı. Hiç beklemediği bir durumdu. Birden gelmiş ve ilişkiyi bitirmek istediğini söylemişti. Hem de ortada ayrılığı gerektirecek bir durum yokken, her şey çok iyi gidiyorken. Sonradan öğrenmişti ki aslında bu süt liman gidiş aslında bir kamuflajmış. Gerçekte erkek arkadaşının hayatına başka bir kadın girmiş ve erkek arkadaşı da onu tercih etmiş. İşte bu ayrılık içinden çıkılmaz o “ben bunu hak etmiyorum” duygusunun ve ardından gelen kas ağrılarının ve yorgunluğun başlangıcı olmuş.
O zamandan beri ağrılar giderek artmış ve hareket ederken sırtından gelen kıtır kıtır sesler oluşmuş. Zaten gittiği doktorlar da muayeneleri sırasında sırtındaki halk arasında kulunç denen fibrositleri el altında hissediyorlarmış. Aslında sert yapılan ağrılı bir masaj fibrositlere uygulanan ekstra bir baskı bir parça olsun bu şikayetleri azaltıyormuş. Ardından sıcak kompres yapmak veya saunaya girmek bir süreliğine yakınmalarını azaltsa da bir süre sonra aynı ağrılar ve kısıtlanmalar geri geliyormuş.
Gittiği doktorlar benzer ilaçlar veriyorlarmış. İş böyle olunca ve içine girdiği kısır döngü içinden çıkılmaz olunca iş başa düştü deyip kendisinin bir araştırma yapıp bir yol çizmesi gerektiğinin farkına vardı. Hazırladığı raporu bir süreliğine kenara bıraktı. Çünkü kendi hastalığı böyle devam ederse bir daha ne rapor hazırlayabilecekti, ne de çalışabilecekti.
Öncelikle yaşam tarzını değiştirmeliydi. Yeme içme alışkanlıkları çok kötüydü. İçerisinde Çin Tuzu da denen Monosodyum-Glutamat, yapay tatlandırıcılar içeren ya da koruma amaçlı eklenen kimyasalları içeren paketli gıdaları yememeliydi. Bu maddeler ağrı uyarısına karşı sinir uçlarının hassasiyetini artırıyordu.
Bütün gün işi gereği oturuyor ve eve gidince pestil gibi kanepeye gömülüyordu. Ayrıca aldığı kilolar da hem estetik görünümünü bozmuştu, hem de ağrıların artması için artı bir nedendi. Hemen bir egzersiz programına başlamalıydı. Ancak birden hızlıca başlamak yorabilirdi, ayrıca kaslarda birikecek laktik asit ağrıları artırabilirdi. İyi bir danışmanlık alarak hafiften bir programa başlayıp artırmalıydı. Ayrıca yaptığı egzersizler sonrasında kas germe hareketleri de yapmalıydı. Bir yerden başlamalıydı ve yavaştan programı artırmalıydı.
Uyku çok önemliydi. İyi uyumadığının, geceleri televizyon karşısında kanepede sızdığının ve eğri büğrü uyumaktan dolayı bütün kaslarının ekstra tutulduğunun da farkındaydı. Ancak en önemlisi ayrılıktan itibaren içine düştüğü ve bir türlü sıyrılamadığı depresif duygu durumuydu. Bir türlü içinden çıkamıyordu. Bir iki doktor antidepresan ilaç önermişlerdi. Ancak onların da yan etkilerinden dolayı kullanmak istememişti. Hem çevreden duydukları da bu ilaçlara karşı negatif bir bakış açısı geliştirmişti. Piyasa da aslında bedende antidepresan etkiler uyandıran bazı destek maddeler vardı ve kullanabilirdi. Ancak bunlar da diğer ilaçların etki ettiği aracı maddelerin miktarını artırmak üzere çalışan öncül maddelerdi. En iyisi önce uykuma çare bulayım diye düşündü. Bir de hem beslenme desteği olan hem de bedende pek çok hastalığın oluşumunu engelleyen Omega3, Koenzim Q10 kullanmaya karar verdi. Ayrıca D vitamini seviyesine baktırmalıydı. Eksikliğinde pek çok hastalık, depresyon görülebiliyordu. Eksik ise tamamlanmalıydı.
Bir tutam karabiber katılarak demlenmiş zerdeçal içmek kaslardaki enflamasyonu engellediği için günde bir kez böyle bir çay içmeli ve antidepresan etkili Sarı Kantaron’dan yapılmış ilaçlardan almalıydı. Böylece bir nebze olsun belki rahatlayabilirdi. Ancak ayrıldığı erkek arkadaşının içinde yarattığı üzüntü ve öfke karışımı duygu ne olacaktı. Ne yapmalıydı. Sonra birden internette gezerken bir doktorun yaptığı konuşmanın duyurusunu gördü. Tam da onun duygusu üzerineydi. “Ben bunu haketmiyorum!” Hemen araştırmaya koyuldu. Homeopati denilen bir Tamamlayıcı Tıp Yöntemini uyguluyordu ve internet üzerinde yazdıkları çok ilginç ve akılcıydı. Hem yöntem de çok akla yatkın duruyordu. Bakalım ne ler olacak diye düşünüp, önce o doktordan randevu aldı, ardından hazırlaması gereken rapora geri dönüş yaptı.
Ancak aldığı kararlardan dolayı da kendini iyi hissetmişti. Şimdiden böyle hissetmek hoşuna gitmişti.