Gastronomi turizmi
Deniz-kum-güneş tatiline doyulmaz ama ya yemeğe?
Mürsel Çavuş
Düşüncesi bile iştah kabartıyor. Yemek ve içmek için gezmek…
İnsanın damak zevki geliştikçe, yeni lezzetler tattıkça, bu konudaki merakı da artıyor.
İstanbul fine dining restoranlar hariç hemen hepsi 10-12 salata, makarna, pizza arasında dönüp bize adeta gastronomi çölü yaşatan restoranlarla dolu.
Bahane tek; “Bunlar talep görüyor!”
Oysa her restoranın başka yerde az bulunan ya da bulamayacağınız bir-iki lezzetle uzmanlaşması çok mu zor?
Dert sadece ‘karın doyurmak’ ve ‘para kazanmak’ olunca iş başka tabii… İşinden dolayı benim gibi sürekli dışarıda yiyenler için hayat zor anlayacağınız. Ya yüksek rakamlara ‘özgün’ yemekler yiyeceksiniz ya da binlerce restoranda yapılan ‘Sezar salata’ya tamah edeceksiniz…
Bu yüzden farklı tatları deneyimlediğim tüm oluşumları coşkuyla karşılıyorum. Gezgin Damaklar, bu anlamda içime su serpenlerden…
Bu turizm şirketi, yurt içi ve yurt dışında kültürel, doğal güzellikler kadar lezzetleri de keşfedilmesi gereken bir ‘zenginlik’ kategorisinde değerlendirmiş ve seyahat programlarını yerel lezzetlere göre düzenlemiş.
Genel müdürleri İremtur'un eski sahibi Süha Alnıtemiz ülkemiz turizminin en tecrübeli isimlerinden. FHS bünyesindeki ‘Gezgin Damaklar’ın kurucusu Ferzan Kırhan’ın da bu alanda tecrübesi tartışılmaz. Dolayısıyla şirketi yeni ama emin ellerdesiniz.
Ev ödevlerini sağlam yapmışlar. Bir yıl boyunca Türkiye’nin lezzet noktaları araştırılmış, danışmanların yönlendirmeleriyle programlar oluşturulmuş, yeri gelmiş tur düzenlenmeden önce adresler tek tek dolaşılmış, tadılmış, tadanlarla istişareler yapılmış.
Mesela bayramda iki güzel turları var. Biri ‘Pitoresk bir Alem Karadeniz.’ 4 gece 5 gün boyunca Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Uzungöl, Rize ve Ayder’de yaylaları, köyleri, kültürel ve tarihi alanları gezecekler. Gezsinler gözümüz yok ama nefis Karadeniz pidelerini mideye indirecekler. Akçaabat köftesi, laz böreği, hamsikuşu, mıhlama, balık köfte, hamsili pilav, mısır ekmeği, karalahana çorbası, kaygana, kuru fasulye, tereyağlı pilav, kuymak, turşu kavurması, kara lahana sarması, Hamsiköy sütlacı sofralarını süsleyecek. İnsan aç olmasa da acıkıyor turu görünce…
Diğer gezileri ise ‘Ağrı, Süphan ve Palandöken Gölgesinde Yolculuk.’ Bu kez rota Erzurum, Kars, Iğdır, Doğubayazıt, Bitlis, Tatvan ve Van. Van kahvaltısı ile güne başlayıp cağ kebabı, kesme aşı çorbası, Kars peyniri, pörtletme, ayran aşı, safran köklü piti, Büryan kebabı, Van kavurması, keledoş, inci kefali dolması, murtuğa tadacaklar.
En babayiğit diyetçi bile bu yemekler karşısında bir-iki kilo almayı göze alabilir bence! Yalnız şunu belirtmek lazım, Gezgin Damaklar’ın iddiası yüksek gastronomi değil.
Eğer ritüelleri ile gastronominin doruklarına ulaşmak isterseniz size başka önerim var. Birincisi 1950’lerde Paris’te kurulan Chaine des Rotisseurs yani gastronomi derneğine üye olup yemeklerine katılarak rafine lezzetleri tatmak.
İkincisi de Mutfak Dostları Derneği’nin yemeklerini takip etmek. Hazırlıkları aylar süren bu yemekler, gerçekten her katılana hayatları boyu unutamayacakları deneyimler vadediyor. Hele de Nedim Atilla, Osman Serim, Ahmet Örs ve daha sayamayacağım gastronomi dünyasının ünlü simalarıyla yemek yeme şansını yakalarsanız sadece mideniz değil zihniniz de bayram ediyor.