Aralık sana inanmıyorum

Yıllar kayıp gidiyor.

Oben Budak

Oben Budak


Aralık sana inanmıyorum

YENİ BİR YIL DAHA GELDİ. Yeni tarihler ‘yeni yıl coşkusu’ adı altında yılbaşı ağacı gibi süslenip püsleniyor ama yılların bir bir elimizden kayıp gitmesine bulunan bir çare yok henüz. Para piyasasındaki her hareketlenme nasıl basınımız tarafından ‘dolar zirveyi gördü’ gibi cümlelerle taçlandırılıyorsa, her yeni yıla biz de sevinçle hazırlanıyoruz. Fakat bu sene artık her şey çığırından çıkmış gibi geliyor bana. Yaşam zaten ateş pahası olmuşken, gitgide artan terördü, cinayetlerdi, hayvan katliamlarıydı insanın yaşama gücünü eme eme bitirdiler yahu.

Yataktan başımı kaldırmak istemiyorum mesela. Birkaç saatliğine uzaklaşsam da geri dönmek istiyorum. Pencereyi açıp baktığımda dışarıda gördüğüm sararmış yaprakları soğuk ve sevimsiz hava beni hiç mi hiç tatmin etmiyor. İçimdeki bu duygularımı Facebook sayfama yazsam her hıyara tuzluğuyla koşan arkadaşlarımdan biri çıkıp ‘Hey Oben biz ona depresyon diyoruz’ diye gerzekçe bir açıklamada bulunabilir tabii. Depresyonun bazı insanların hayatlarının vazgeçilmezi haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz artık. Ha ne olacak ki depresyondur o ya, geçer, diyoruz birbirimize. Hafif bir nezle atlatır gibi birbirimizin duygusal çöküntüleriyle ilgilenmiyoruz bile. Hangi biriyle ilgileneceğiz öyle değil mi, hemen herkes depresyonda zaten. Bu duruma alıştığımız için artık normal geldiğini, oysa ortada normal olan hiçbir şey olmadığını düşünecek vaktimiz bile yok. Mesela ben hiç de öyle eylülü görünce hüzne bürünen, üstelik bundan zevk alan biri değilim. Aksine sevmediğim kış mevsiminin başlamasının sonunda yaz geleceği için mutlu olanlardanım. Ama bu ülke artık ruh haliniz ne olursa olsun sizi baltalıyor. Üzerine gelen sevimsiz hava da tuz biber ekiyor ruh halimize. Benim gibi idolleri Pollyanna olanlar bile iflas bayrağını dikti artık.

Hop yine bir aralık ve hop yine bir yeni yıl daha. Partiyle giriyoruz iyi hoş da yeni senenin ne getireceği hiç belli değil artık. Doğrusu ergenlik çağını geçtiğim için üzüldüğüm tek nokta hala hayaller içinde yaşama özgürlüğümün elimden alınması. Hayatta sürekli mutlu olunan tek nokta Kaf Dağı’nın eteklerinde kaldı galiba.

MELEK KALPLİ YAKIŞIKLI

Sizi Gökçer Korkmaz ile tanıştırmak istiyorum. İşini gücünü bırakıp Babaeski’de belediyenin tahsis ettiği arazide sokak hayvanlarına ikinci bir hayat sunan bir melek kendisi. Kendi hayatını bile önemsemeden sokak hayvanları için yaşıyor sanki. Hani sonu ne olacak acaba diye düşünülmeden, büyük bir taş kalplilikle sokağa bırakılan hayvanlar var ya, onları ölüme terk etmek yerine sahip çıkıyor işte. Siz evinizden sokak köpekleri ile yapılan sosyal medya postlarını like’larken o onlara can vermeye çalışıyor. Hepimizden cesur yani. Bu konuda kendisine hayranlığımı saklamaya gerek duymazken, bir de şehir magandalarıyla uğraşıyor olmasına dayanamıyorum artık. Babaeski’nin hayvanlara böcekmiş gibi bakan birtakım kişileri ne onu ne köpekleri rahat bırakmıyor. Davalar açılıyor kapanıyor... Bakalım sonunda kazanan hangi taraf olacak, iyilik mi kötülük mü?

FETİŞ OBJESİ

Valentino moda markası kırmızı elbiseleriyle ünlenip yıllar içinde klasikleşmeyi başardı. Kadınların gözde objesi olmak için yaşanan savaşa yeni ve güçlü bir silah daha çıkardı tabii. Kendi efsanesini yaratan Rockstud çantalarına yenisini ekledi; Rockstud Spike. Chanel’in efsane çantaları kadar çarpıcı olma özelliğini üzerindeki zımbalara mı borçlu dersiniz? Ben ise kadın olmak zor valla derim, her sezona en az bir yeni çanta almak oldukça zor olsa gerek. Çantaya sahip olan bir arkadaşım paketi açarken “Sadece bu kutu için bile alabilirsin yani, güzelliğine bak” derken ben faturada yazan 2195 dolar fiyatına takılmıştım açıkçası.

RADİKAL TAZELİK

Yves Saint Laurent’in ikonik koku ailesi L’Homme’a son olarak katılan Ultime, maskulenliğin bilinen kodlarına yepyeni bir yorum getirme iddiası ile görücüye çıktı. Aromatik ve odunsu bir etkiye sahip olan parfümün bıraktığı etki oldukça maskulen olsa da içeriğindeki taze meyve akorları özgün bir yoğunluk yakalıyor. Başta yoğun olarak duyduğunuz greyfurt ve zencefil, bir süre sonra yerini gül ve adaçayına bırakınca ortam fazlasıyla değişiyor. Gül deyince, kadın parfümlerinde kullanılan buram buram çiçek efekti aklınıza gelmesin. Olay tamamen maskulenlik veren sedir ve paçulinin kontrolü altında. L’Homme ile aynı DNA’ya sahip olduğu için biraz şıklaşsa da gündelik kullanımlar için de ideal bir parfüm olmuş. Soğuk günleri yumuşatacak temiz ve taze bir koku arıyorsanız, yanı başınızdaki erkeğe bu parfümü hediye edebilirsiniz.

Aralık sana inanmıyorum - Resim : 1

SAÇA VEDA ZAMANI GELMEDİ Mİ?

Önce perçeme ya da saçın ucuna renk attırmakla başladı her şey. Madonna bile bu akıma uyup bir videosunda sarı saçlarının ucuna pembe boyayı sürüverdi. Sonra sadece ucuna değil tüm saça pembeler, yeşiller, morlar uygulandı. Gencecik kızlar gri boyalar sayesinde babaanneme dönmekten vazgeçmediler. Bir süre akımdı, hevesti, iyiydi de artık herkes kendi rengine dönse nasıl olur acaba? Hayatın her aşamasındaki rengi bulup çıkarmaya bayılırım da gökkuşağı rengine boyanan civcivler ne kadar gerçekse, aynı tonda dolaşan kadınlar da o derece gerçek duruyor. Hani dünyada gerçek olan ne kaldı ki bizim saçımız gerçek olsun diyecekseniz, diyecek başka bir şey bulamam tabii. Fakat ileride pişmanlıkla hatırlanacak bir modaya hizmet veriyor olmak ne derece mantıklı bilemedim. Vatkalı pozlarınıza bakıp gülüyorsanız, bir gün renkli saçlı hallerinize de aynı tepkiyi vereceksiniz.

UZAYLILAR GELECEKSE GELSİN!

National Geographic’in yeni dizisi Mars, son dönemdeki en büyük takıntım. Haziran ayında Budapeşte’ye gidip Origo Stüdyoları’nda kurulan Mars kolonisini şaşkınlıkla dolaşmış, dizi oyuncularıyla sohbet edebilme imkanı bulmuştum. 170 ülkede ve 45 dilde gösterilen yapım kısacası 2033’te Dünya’dan Mars’a nasıl koloni kurulacağını anlatıyor. Uzaktan bilim kurgu olarak tınlasa da aslında yaşanması beklenen gerçeğin ta kendisi. Konu hakkında uzmanlar; “2033’e gelindiğinde başka şansımız kalmayacak zaten” dese de içimizdeki umut bitmiyor. ‘Dünyanın sonunu biz mi getireceğiz canım!’ kafasından çıkamıyoruz ama durum ciddi. Diziyi bir yerinden yakalayın bence.

Aralık sana inanmıyorum - Resim : 2