Büyük küçük yalanı

Kadınlar arasında yazılarından çok seksapeliyle ünlü olan bir yazarımız hakkında sürekli aynı dedikodu döner; ‘Evet çok yakışıklı ama penisi küçük!’ Ortama girdiğinde herkes adama doğru bakarak bir iç geçirir ama sonrasında dedikodu paylaşılır; çok güzel adam ama penisi küçük! İnsanın bu tip dibe vurucu dedikodulara inanası gelmez tabii de, dağ gibi adamlarla yaşanan mutsuz edici benzer tecrübelerden yola çıkarak kimse yanaşmak da istemez bu yazara. Sonra bir de reklamcı bey var. Her ortama girdiğinde gözlerin üzerine dönmesini başaran ama arkasından ‘Bir hastalığı varmış, ayakları çok fena kokuyormuş’ diye söylenir durur. Bu iki bey çok yakışıklı oldukları için tabii ki yanlarından kadınlar eksik olmaz ama haklarında dönen dedikodu da bir türlü dinmez. Geçen gecelerden birinde bu yakışıklılardan biri yine bulunduğum parti ortamına geldi. Gelir gelmez gözler ona döndü tabii. Sonra hemen akabinde yine büyükküçük esprileri dönmeye başladı. Bu kadar çok kişinin bu kadar kesin yargılarla aynı konudan bahsetmesi durumu arşa varmış olacak ki, ‘Çok küçükmüş’ diyen bir arkadaşıma ‘peki sen nereden biliyorsun ki?’ diye soruverdim. Kulüpte dans ederken oluşturduğumuz mini çemberimizde konu büyüdü büyüdü ve dedikodunun kaynağına geldi. Çemberdeki herkes eteğindeki taşları ortaya dökünce ortaya çıktı ki, bu dedikodunun kaynağı yazarın eski sevgilisinden başkası değil! Kendisi de tanınmış biri olduğu için herkesin gözünde aynı ışık yandı, bu durum ya kadının yalancılığı ya da kadının doymazlığı! İşin komiği herkes bu dedikoduya o kadar başarılı bir şekilde inandırılmış ki, kimse cesaret edip adamla birlikte olamamış bile. Bu konunun beni ilgilendiren tarafı dedikodu sistemiyle bir kişinin gözümüzdeki yerinin nasıl etkilendiğiyle alakalı. Bu olayı dinledikten sonra eski sevgililerden bir kez daha korktum. Ha bir de gözümle görmediğim hiçbir şeye inanmamaya karar verdim.

Bela çekicidir de…
Geçtiğimiz ay izlediğim en ilgi çekici film The Voices’ta Ryan Reynolds, güzel yüzlü fakat ruh halinin bozuk kısmı tavana vurmuş bir yakışıklıyı canlandırıyor. Bela çekicidir kavramı bu filmde de kendini gösteriyor ve tabii ki tüm kadınlar Ryan’ı ele geçirmek için uğraşıp sonra da korkunç bir sonla hayatını kaybediyor. Film biraz aykırı bir olayı anlatsa da normal yaşamdaki versiyonu da hiç farklı değil aslında. Normal hayatta da bela erkekler çekicidir. Sonu belki cinayetle bitmez ama hep bir eksilme, yara alma, uzun süre etkisinden kurtulamama durumu mevcuttur. Bazı adamlarda bu son baştan göründüğü halde geri dönülmez hatta. Belki diyorum, bu film izlenince olayın cinayete varan sonları yolunuzu daha iyi aydınlatır mı? Kendinizden bir parça görmek amacıyla filme başka bir gözle bakabilirsiniz sanki.


Cilt diyeti
Takvimler 2013’ü gösterirken ortaya çıkan 5:2 diyetini hatırlayanınız belki vardır. Hatırlamazsanız da sorun yok, neredeyse her hafta yeni bir diyetle karşı karşıya kaldığımız için hatırlamamış olmanız gayet doğal. Haftanın beş günü istediğinizi yediğiniz, geri kalan iki günde ise günlük sadece 500 kalori kazandığınız bir diyetti bu. Şimdi yabancı blog’larda inceliyorum ki bu diyetin yüz versiyonu ortaya çıkmış. Üstelik uygulaması da bir hayli kolay. Haftanın beş günü makyaj yapıp geri kalan iki günde natürel gezmeniz diyet için yetiyor. Buradan yapılacak çıkarıma göre iki gün eksik makyaj yapmak bile cilt için bir hayli önemli. Sizin için küçük, cildiniz için büyük bu adımı atmanız ileriye yapılacak başarılı bir yatırım gibi duruyor.

Neon ayarı
Neonsuz bir yaz düşünülemez. Kıyafetlere yansımasa bile güneş kremlerinin şişelerinde bile bir şekilde hayatımıza giriyor. Bu sene bir de legal olarak moda olunca neonsuz ev kalmayacak herhalde. Kıyafetlerde neon kullanmak biraz cesaret istese de aksesuarlarda kullanmakta herhangi bir sakınca yok. Cambridge Satchels imzalı bu çantalar, neon seçimleri arasında en sevdiklerim. Hala içini gösteren naylon çantaları tercih etmekte inatçıysanız bu seçim size kötü gelebilir tabii.


Yaz pozisyonu
Yaz başlayınca listelerde şarkıların savaşının başlaması gibi plajlarda da mayo-bikini savaşları yapılmakta. İyi vücut kadar farklı kesim mayolara ulaşıp onlarla salına salına dolaşabilmek de önemli. Bu yüzden geçtiğimiz Istanbul Moda Haftası’nda bizi heyecanlandıran 5th Position’dan bahsetmek sizin için avantajlı. Model Ezgi Bozkurt ve dansçı Buse Uğur tarafından tasarlanan mayo ve bikini modelleri Souq Karaköy’de satılıyor. Bir manken ve bir balerinin birleşerek oluşturduğu bu estetiğe güvenmek gerektiğini düşünüyorum.


Alaçatı'da eğlence denince
Alaçatı Köyü’nde Tektekçi açıldı mı eğlence başladı demektir. Merkeze indiğiniz zaman shot’lardan birer tane kapıp geceye başlamak çok güzel oluyor. Yaz mönüsü değişip biraz ağız sulandırıcı olmuş. Dondurmalar, gofret parçacıklarıyla, karpuzla hazırlanan shot’lar ile eğlenceli bir yaz geçirmek en büyük hedef. Mekanın içkileri kadar müzik zevkini de çok seviyorum. Bu arada Tektekçi’nin Alaçatı Port’taki şubesi bu sene Zilly olarak hizmet verecek. İstanbul gece hayatında Türkçe müzik denince ilk akla gelen mekanlardan olan Zilly, püfür püfür esen yeni yerinde Çeşme gecelerini İstanbul eğlencesiyle buluşturacak.