"Sevgilim ne derse o" diyorsunuz ama...

En baştan kabul edeyim, tamam, çok aşık olunca ben de yapmışımdır. Ama bazı kadınların ilişki anlayışının ‘sevgilisiz adım bile atmamak’ olması pek de normal değil.

Oben Budak

Oben Budak


"Sevgilim ne derse o" diyorsunuz ama...

Yanında sevgilin olmadan bir yere gitmemek, onsuz arkadaş toplantılarına katılmamak falan biraz eski kafalılık oldu bu günlerde. Siz onsuz bir yere gitmeyerek iyi bir şey yaptığınızı düşünüyorsunuz ama işin aslı öyle değil. Erkeğine bağımlı, onun dediklerine göre yaşayan bir kadın uzun vadede istediklerini alamıyor aslına bakarsanız. Çünkü erkekler bu hareketlere bakıp da “Ne güzel bir sevgilim var, bana o kadar bağlı ki bensiz hiçbir yere gitmiyor” demiyor! Sizi nasıl olsa avucunun içine aldığını biliyor ve daha rahat hareket etmeye başlıyor. Önce sizsiz maça gitmekle başlıyor olay. Çünkü maçtan hoşlanmıyorsunuz, her şey normal. O da sonuçta saatlerinizi geçirdiğiniz kuaföre gelmiyor! Ama bu maçların yurt dışı ayaklarında neler oluyor hiç haberiniz var mı, yok tabii ki, nereden olsun ki! Siz evde sevgilinizi bekliyor oluyorsunuz o sırada. Zaten siz eğer biriyle beraber olabilmek için kendi hayatınızda birtakım değişiklikler yapmak zorunda kalıyorsanız o ilişkinin doğruluğu konusunda şüphe duymanız gerekir. Tamam, bazı konularda orta noktada buluşup, esnek davranmak gerekir ama kişiliğinizden, özgürlüğünüzden ödün verirseniz bu erkeklerin canını sıkıyor, benden söylemesi. Hiçbir erkek avucunun içinde hissettiği bir kadınla ömür geçirmez. Geçirmiyor da…

"Sevgilim ne derse o" diyorsunuz ama... - Resim : 1

DİYETTEN BIKMADINIZ MI?
Yaz mevsimi gelmeden diyetisyen kapıları çalınıyor, rejime başlanıyor, spor salonlarına yazılınıyor, kendi içimizde bir seferberlik dönemi sürüyor gidiyor. Ama olayın özünü anlayamazsanız eğer, bu dönem 1-2 kilo vermenize yarayan bir rüzgar oluyor geçiyor. Bu yüzden ilk önce şekerin kötü bir şey olduğunu kabul etmek gerekiyor mesela. Sadece rejimdeyken değil, normalde de şeker tüketilmemesi gerektiğini bilincinize oturtmanız şart. Uzmanlar söyleye söyleye bir hal oldu, kanseri besleyen, büyüten en önemli detaylardan biri şeker. Bir nevi uyuşturucu gibi beyni etkilediği kabul edildi artık. Sevgiliyle kavga ediyoruz hop dondurma, strese giriyoruz hop çikolata derken gereksiz yere şişip duruyoruz. Şekerden birkaç gün bile uzak kalabilseniz gerisi geliyor, yemedikçe yemiyorsunuz. Belki de adım adım mutluluğa ulaşmak en iyisi. İlk önce şekerli meyve suları, kola ve benzeri ürünleri kesmek şart. Ardından çay ya da kahveyi şekersiz içmeli ki inanın bana ikisinin de şeker kullanılmadığında tatları çok daha iyi oluyor. Eğer günlük alışkanlığınızda şekerli bir şey yeme gibi düzeniniz varsa porsiyonları küçülte küçülte bu kafadan çıkabilirsiniz. Kendimi tutamıyorum demeyin yahu, beyin olarak süper modellerden bir farkınız yok aslında. Tek yaptıkları kendilerini frenlemek, çok zor bir şey değil. Belki geçen yazdan kalan mayolu fotoğrafınızı buzdolabının üzerine yapıştırmak fena fikir değildir, ne dersiniz?

"Sevgilim ne derse o" diyorsunuz ama... - Resim : 2

İLLE DE ALTIN OLSUN
Bir parfümün içeriğinden önce şişesine vurulmak çok karşılaştığım bir durum değil aslında. Ama Mont Blanc’ın Emblem Absolu’sunu görünce vuruldum. Aslan burcunun özelliklerinden biri olduğu için mi nedir, altın bezeli bir figür görünce dayanamıyorum. Allah’tan parfümün içi de dışı kadar iyi çıktı. Cüretkar, kendinden emin ve etkileyici bir erkek için yaratıldığı söylenen parfümü üzerime sıktığımda ilk olarak ferahlatıcı mandarin ve armut kokusu aldım. Yaz geldi sonunda dedim içimden.Hemen ardından burnuma çalınan kakule temalı baharat kokusu olayı bambaşka bir boyuta taşıdı. Parfümü bir süre kullandıktan sonra bu sefer paçulinin karakteristik izleriyle karşılaşıyorsunuz. Son olarak yer aldığı kokularda baskınlığı ile öne çıkan vetiver, ortama maskulen bir hava yüklüyor. Bir erkeğin yaz boyu bayıla bayıla sıkacağı bir parfüm olduğunun garantisini veriyorum. Bence erkek arkadaşınız için güzel bir hediye olabilir.

"Sevgilim ne derse o" diyorsunuz ama... - Resim : 3

NAİF ADAM
Aman artık Eurovision mu kaldı diyebilirsiniz… Ben de öyle dediğim için bu seneki yarışmanın puanlama kısmını açtım sadece. Türkiye’de bu modern ülkeler arasında olmalıydı, onlardan biri olduğumuzu göstermeliydi diye hayıflanırken yarışan tüm şarkıların kısa kısa verildiği bölümü izledim. Şarkısının en fazla 12 saniyesini dinlediğim Portekizli Salvador Sobral beni öylesine etkiledi ki, yarışma sonrası kim olduğuna bakmak üzere notumu aldım. Kendisini bir kenara not etmeme gerek yokmuş aslında, bu olaydan beş dakika sonra 1989’lu genç müzisyen oyları 12’şer 12’şer toplamaya başladı. Önceki şarkılarını da araştırdım, caz temelli harika şarkıları var. Eurovision’dan çıkan birinden etkilenebileceğim aklıma bile gelmemişti doğrusu.

"Sevgilim ne derse o" diyorsunuz ama... - Resim : 4

TOPUKSUZ TAKINTILAR
Bu sene fazlasıyla moda olan ayakkabının düz taban sneakers’lar olduğuna inanamıyorum. Olduğundan daha uzun durabilmek için bütün gün stiletto tepesinde dolaşmaktan sıkılan hanımlar bu sefer spor ayakkabılara sardı. Alexander McQueen ve Adidas ürünleri fazlasıyla ilgi çekerken Gucci’nin platform topuklu spor ayakkabısı da beğenilerden kaçmıyor. Ben ise Marco de Vincenzo’nun deri ve kadife bezeli bu ayakkabılarına bayıldım. Hem 2-3 cm’lik platform tabanları bacaklarınızın daha güzel görünmesini sağlıyor. Jean ya da midi elbiselerin altına ideal seçim.
"Sevgilim ne derse o" diyorsunuz ama... - Resim : 5

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Oben Budak çökme meraklısı erkek yazı linki için TIKLAYINIZ