Tek amaç, geceyi ıskalamamak!
Gözüme takılanlar...
Oben Budak
İç dünyalarını bilemem ama dışarıdan baktığımda önüne gelen her fırsatı değerlendirip, ortalama üzerinde olanlar arasından seçim yapmadan tüm kadınlarla yattığını düşündüğüm arkadaşlarım var.
Bir davete gideriz 10 dakika beraber takıldıktan sonra ortadan yok olurlar. Nerede olduklarını bulmak adına kafamı çevirdiğimde bir kadını kilitlemiş, gece sonunda eve gidene kadar olan gerekli bağlama dozunu veriyor halde yakalarım bu arkadaşlarımı. Hani siz deyin çapkın, ben diyeyim ergen! Arkadaşım oldukları için söylemiyorum ama bir gece içinde kadınlara kendilerini iyi hissettirip, kurdukları cümlelerin çıkışını yatak odalarına kadar döşemekte pek ustadırlar arkadaşlarım. Çok seçici oldukları söylenemez. Piyasa tabiri ile ‘İş yürüsün yeter’ onlar için. En güçlü adaydan en basitine kadar deneyerek geceyi finalize ederler. Tek amaç o geceyi ıskalamamak olduğu için ganimetin de çok önemi kalmayabiliyor çoğu zaman. İşte bu yatma meraklısı adamların bile dayanamadığı tipler var ki, onlara kendi aralarında verdikleri isim; leş kadınlar. Bu kadınlar leş erkeklerin başka cinsiyete yansımış hali. Lafı hemen sekse getiriyorlar, yanınızda kim olduğuna bakmadan aleni bir şekilde yazıyorlar. Tişört üzerinden göğüs kasına dokunmaktan ve sürekli ellerini kol kaslarınızın üzerinde gezdirmekten çekinmeyen kadınlar. Hatta bunu espri konusu olarak görüp sürekli bir hale de çevirebiliyorlar. Sanki esprili bir şekilde yaklaşınca daha sevimli oluyorlarmış gibi düşünüyorlar. Ama hem dışarıdan bakanlar tarafından hem de ‘yazdıkları’ adam tarafından ‘fazla’ bulunduklarını fark etmiyorlar. Kesinlikle çok ama çok kıromatik gözüküyorlar. İşin kötüsü de bu gibi kadınların piyasada oldukça hızlı çoğalması. Kulüplerin kapanma saatlerine kadar bekleyip kalan boşları topluyorlar genelde. İşin en komik tarafı da bu ablaların hepsinin yalnızlığına şaşırması. ‘Neden düzenli bir sevgilim yok?’ diye düşünüyorlar cidden. Neden düzenli bir sevgiliniz olsun ki, erkekler bu ucuz numaraları yutuyor mu zannediyorsunuz? Her gördüğü yakışıklıyı memesiyle yatağa atabileceğini zanneden kadınlardan piyasa şikayetçi bu ara. Erkeklerin söz konusu durumdan şikayetçi olmaları beni şaşırttı aslında ama gerçekten durum bu!
At kadehi elinden
Son dönemde bir arabesk yayılması fark ediyor musunuz siz de? Rock’ın zaten kendini arabesk ruha teslim etmesinin üzerinden bayağı bir zaman geçti. Pop müzik deseniz yıllardır direniyor gibi gözükse de arabesk motifleri şarkıların her yerinde. Hal böyle olunca, direnmeyelim ve Desibel’de bir gece geçirip alemlere akalım dedim. Yeşim Salkım’la başladım ilk önce. Alıştıra alıştıra, dozunda arabeskle harika bir gece geçirdim. Sonraki hafta hızımı alamayıp Kibariye’ye gitmem de benim için ayrı bir milat. Hoş bence Kibariye’nin Yeşim Salkım kadar eğlenceli bir sahnesi yok ama arabesk gecelerinin tadı bir başka. Desibel’in gecelerine göz atmanız şart.
Girişim zamanı
Kadın girişimcilerle konu hakkında konuşmaya bayılıyorum. Çünkü ilk hedefleri hiçbir zaman para kazanmak olmuyor. O işin sağlayacağı yararı, estetiğin korunmasını, insanların bu işten sağlayacağı faydaları da işin içine katıyorlar bence. Mesela bu dönemin gözde markası Juico! Sebze ve meyve sularını barındıran bu güzel şişelerin sahibeleri de iki kadın; Deniz Derman ve Sedef Dördüncü. Bir New York gezilerinde her yere yayılmış detoks şişelerini görüp olayı Türkiye’ye taşımışlar. Ama taşırken de şişelerin boyutuna, görsellere dikkat etmeyi unutmamışlar. Juico’yu erkek egemen bir firma getirse bu kadar başarılı olmazdı gibi geliyor bana. Daha bir günümü sebze-meyve suyuyla geçirme fikrine tam alışamadım ama bir öğünümü bu başarılı sularla geçirmek şu anda iyi geliyor.
Büyük hayranlık!
İçinde bulunduğumuz ay DVD olarak piyasaya sürülecek olan ‘Gone Girl (Kayıp Kız)’ filmini sinemada izleyen taraf kendini şanslı hissediyordur tabii. David Fincher imzalı bir filmi izlemek için sinemaya gitmek zorunda olduğumuzu 1995 tarihli ‘Seven (Yedi)’ gösterime girdiğinden beri biliyor olmamız lazım. ‘Fight Club’tan beri erkek dünyasının vazgeçilmez yönetmeni olan Fincher bu sefer kadınları ve gay’leri de düşünerek filmin orta yerine Ben Affleck’in penisini de sıkıştırıverdi. Filmin aşırı güzel senaryosu itibarıyla Affleck’in penisi ‘ufak bir ayrıntı’ olarak görülse de filmin tanıtımına ‘büyük’ bir katkı sağladığı gerçek. Filmi sinemada kaçıranlar üzülmesin diye başta açıklamamı yaptım. Kadın intikamının geldiği boyut açısından korkutucu bir film, kaçırılmamalı.
Kadın kafası
Fotoğrafta görülen aslında tasarım bir kıyafet. Hem de Bottega Veneta’ya ait bir tasarım. Ama aslında gösterilmek istenen rahatlığın ön planda olması. Galiba bu ilkbahar döneminde kadınlar eskisinden daha rahat takılabilecek. Fazla makyaj yapmadan, üstlerine cafcaflı bir renk atmadan yaşayabilen kadın sayısının çok olacağını sanmıyorum ama yine de sadeliği akım olarak görmek çok güzel.
Göze göz
Kozmetik konusunu kadınların tekeline bırakan erkeklerden değilim. Uzun süredir bakım ürünleri kullanıp, beğenime göre çeşitlendirir, şekillendiririm. Genel olarak erkek bakım ürünlerini tercih etsem de Estee Lauder markasından çok uzaklaşamıyorum. Annemin ayna karşısında Estee’leriyle geçirdiği vakitler beynime kazınmış sanırım, Estee ürünlerine bağımlılığım bir adım önde. Şimdi bir de yüz serumunun onarıcı özelliklerini göze uyguladıkları bir göz serumları var ki, ayrı bir alem. Yüze göre yüzde 40 daha hassas olan gözlerin ışıltısını kaybetmemek için elimizden geleni esirgemeyelim. Advanced Night Repair Eye ile ışıltısını kaybetmeyen göz çevresine evet!
Fetiş objesi
Aslında bu ton yeşili de sevmem, hayvan baskılı kumaşlardan da hoşlanmam ama Bionda Castana’nın yeni ayakkabılarını görünce fikrim biraz değişti. Geometrik panelli bu yeşil ayakkabının adı da var; Lana! Kadınlığınızı üst seviyelere çıkaracak bir seksiliğe sahip olan ayakkabı, hatırı sayılır topuğuyla hayalinizdeki kadına ulaşabilmeniz için üretilmiş sanki. Lana’nın diğer renklerine göz atmak bu sezonun havalı açılımlarından biri olabilir.