Planlama ayına hoş geldiniz
Birçoğunuz için yaz ayları tatil anlamına geliyor.
Özlem Denizmen
Ben
de severim yazı. Her şeyini… Sıcaklığını, kuraklığını,
bol sebze-meyvesini… Özellikle ağustos ayı, hasret
kaldığımız olgun sebze ve meyvenin en doğal
zamanları. Yararlanmak lazım. Fakat ağustosun bir
başka dönem özelliğinden de söz etmek istiyorum size.
Ağustos, aslında yılın planlama ayı. Okul masraflarının
kapıya dayanacağı eylül ve ardından gelen ekim ve
kasım ayları, gider kalemlerinin artacağı aylar… Okul
kayıtları, kurslar, yurtlar, gerekiyorsa ev değiştirme,
kabarık elektrik ve doğalgaz faturaları, gardırop
yenileme… Hepsi sırada, sizi bekliyor. Hazırlıklı olmak,
bu ayları, iyi planlamak ve bütçelendirmek gerek. Şöyle
bir nefes alın, hedefler koyun ve planlamaya başlayın.
Gelin hep birlikte bakalım duruma...
Kontrolde tek yol: Planlama; ileri!
Yapacaklarınızı önceliklendirin ve zamana yayın. Uzun dönem, orta dönem ve kısa dönem olarak
üç zaman aralığı belirleyin. Burada biraz zorlanabilirsiniz. Yani, neyi hemen yapabileceğinizi ya da
yapamayacağınızı belirlemek kolay değil. Ama hemen pes etmek yok! İşte size yol haritası:
Uzun dönem: Beş yıl ve üzeri. Büyük
şeyler; mesela ev almak, çocukları hangi
okula göndereceğine karar vermek gibi.
Orta dönem: 1-5 yıl arası. Düğün
yapmak, araba almak gibi.
Kısa dönem: Bir yıl. Yurt dışına seyahat,
ev peşinatınızın 5 binini biriktirmek,
beğendiğiniz bir şeyi almak gibi.
Küçük bir bilgi: Kısa ve orta dönemli
hedefleri, uzun dönemli hedeflerin alt
hedefleri olarak organize edebilirsiniz.
Örneğin ev almak uzun dönemli bir
hedef, ev peşinatı biriktirmek orta
dönemli hedef, ev peşinatının ilk 1000
lirasını biriktirmekse kısa vadeli hedef
olabilir. Hedefe kilitlenin ve kararlı
olun.
Bütçenin özü: Bugünü yaşarken yarını planla
Bugününüzü anlayın:
a Gelirinizi anlayın ve yazın: Maaş,
nafaka, emekli maaşı, harçlık, her
ne ise yazın.
b Giderinizi ayarlayın, yazın:
Ay boyunca not defterine
harcamalarınızı yazın, 1 liralık
harcamayı bile atlamayın
Yarınınızı planlayın:
a Gelecek ay geliriniz ne
olacak? Yazın.
b Gelecek ay giderlerinizin
ne olmasını bekliyorsunuz?
Tek tek yazın.
c Plana uyun.
d Uyamazsanız da pes
etmeyin.
Yazmakta bir gizem var
Hep yazın, yazın, yazın, diyorum. Çünkü bence, yazmakta bir gizem
var. Her birimiz çok özel, kendine has bireyleriz. Birikim de kişiye ve
kişinin hayallerine, hedeflerine özel bir kavram. Hedeflerimizi yazarak;
kafamızdakileri, ‘download’ ediyoruz; dünyaya çekiyoruz ve bu komutu
alan beynimiz, yazılanı gerçekleştirmek üzere hazırlıklara başlıyor. Bu
noktadaysa size tavsiyem, kısa ve net olmanız.
Küçük küçük ve
düzenli biriktirin
Yapacaklarınızı yazılı hale getirmek,
sizi disipline sokar. Yapmayı
hedeflediklerinizi yazılı hale getirin.
Hatta küçük kağıtlara yazıp, sık sık
görebileceğiniz noktalara asın. Yani,
hedefleriniz sizinle birlikte yaşasın.
Birikim yapmanın temel prensiplerini
harekete geçirin. Birikimin önemini
geç keşfetmiş olabilirsiniz. Çocuklarınız
varsa, onlara mutlaka küçük yaşta
birikim yapmanın önemini kavratın.
Çünkü birikim yapmaya, gençken
başlamak, yani küpü akarken
doldurmak gerek. Örneğin Bireysel
Emeklilik Sistemi (BES), gençken birikim
yapmak için çok önemli. Küçük küçük
ve düzenli biriktirin. Birikimin belki de en
önemli kuralı düzenli olması. Günlük,
haftalık, aylık, üç aylık, altı aylık ne ise…
Fakat bir düzen şart.
‘Geleceğin faturası’nı atlamayın,
her ay ödeyin
Birikim için size süper bir ipucu; otomatik çekim.
Yani maaş hesabınız için bankanıza vereceğiniz bir
otomatik kesim talimatıyla her ay ‘kontrolünüz dışında’
hatta ‘ruhunuz bile duymadan’ maaşınız ne kadar
olursa olsun paranızın yüzde 10’unun başka bir yere
ayrıldığını düşünün. Araştırmalar gösteriyor ki, 1000 lirayla
geçinebilen, 900 lirayla da geçinebiliyor. Hatta daha
yaratıcı oluyor. Her ay gelirinizin yüzde 10’unu düzenli,
otomatik olarak biriktirin. Bunu fatura öder gibi disiplinle
biriktirin, ‘geleceğin faturası’ olarak düşünün.
Ramazan geldi, hoş geldi
veren el boş kalmaz
Mübarek Ramazan ayı geldi. Bu kutsal ayda,
ihtiyaç sahiplerini hatırlamak ve yardımda
bulunmak, gönlümüzün borcu. Benim aklıma
bu durumda hemen eller geliyor: İki elimiz var,
biri almak, diğeri vermek için… Ne güzel bir histir,
vermek, verebilmek… Bunu söylerken bile huzur
kaplıyor insanın içini. Sahip olduklarımızı ihtiyaç
olanlarla paylaştıkça, paramızın bereketi de artıyor.