Bu ilişki nereye gidiyor?

Yıllardır beklediğiniz beyaz atlı prensle sonunda berabersiniz.

Pucca

Pucca


Bu ilişki nereye gidiyor?

Evet, bu ‘o’ kişi. Hisleriniz sizi hiç yanıltmadı. Tamam bir öncekinde yanılmış olabilirsiniz, ondan önceki istisnaydı ama bu değil. Her şey dört dörtlük gidiyor, aşk inanılmaz, ten uyumu nefis, muhabbet baldan tatlı. Ufacık bir sorun var sadece, gelecekten hiç bahsetmiyor. O zaman hemen kolları sıvıyoruz;

•Nerede bir bebek görsek, kucağımıza alıp ‘Oyy oyy elime de çok yakıştı’ diyoruz. Onun eline de vermeyi ihmal etmiyoruz. Elinde bebekle görünce, gözlerimiz dolu dolu sanki dünyanın en büyük başarısını kazanmış gibi onu izliyoruz.

•Artık bekar arkadaşlarla takılmaktan vazgeçelim öncelikle. Kendimize hemen evli ya da uzun ilişkisi olup biraz mutlu olan çift arkadaşlar ediniyoruz. Ben de biliyorum mutlu olanı bulmak zor ama en azından eşe dosta numara yapanlardan bulsak bile olur. Onlar zombi gibi herkes kendilerinden olsun isterler. Sinsi sinsi sizi aralarına çekmeye çalışırlar. Aaa bir bakmışsınız, kendinize gelinlik seçiyorsunuz.

•Düğünlerden nefret ediyor olabilirsiniz ama bir süre idare edeceksiniz. Nerede bir düğün, nikah, nişan varsa hoooop sevgilimizle orada bitiyoruz. Bekarların en kötü göründüğü yerler orası çünkü. Onları görüp, size daha sıkı sıkı sarılabilir. Hem ortamın verdiği gaz da önemli. Geçmişi hatırla, bekarlar masasında içerken, gelinin o yarma kuzeniyle bile evlensem mi diye düşünüyordun.

•Ailesiyle iyi geçinin. Bana göre dünyanın en anlamsız, en bayık olayı. Ne yapayım yani, adamı seneler önce doğurdun, baktın diye sürekli seninle niye vakit geçireyim. İşte ne yaparsın, hayatın saçma kuralları. Annesine bayılıyoruz bir kere, övmelere doyamıyoruz. Kadının gözüne girdik mi zaten gerisi tamamdır. Oldu da Allah korusun, ayrıldın diyelim. Oğluyla ilk konuşacak olan o olacak, ‘Çok iyi kızdı, üzdün kızı’ diyerek.

•Her ne kadar demode görünse de ev işlerinde pratik olmalıyız. Adamların DNA’larında var maalesef. Şartlanmışlar bu duruma. Evlilik kafalarında kendi büyüdükleri ev hayatı. Evde temizlik yapan bir kadın. Sıcak yemekler, ütülü iç çamaşırları vs vs... Abartmamak lazım tabii. Nasıl söylesem, evden 2-3 gün uzaklaştığımızda elinin ayağının birbirine dolaşıp, beceriksizliğinden bir şey yapamayacak hale getirsek yeter adamı.

•İnanılmaz eğlenceli ev arkadaşı gibi davranıyoruz. İzlediği o dövüşlü savaşlı filmlerden zevk alıyormuşuz gibi... PES oynarken arkada ona mandalina soymak en büyük zevkinizmiş gibi... Dünya kupası maçlarını takip edermiş gibi... Mahsuscuktan ya, sonra nasıl olsa o da kendi yüzünü gösterecek, o zaman Downton Abbey’e kaldığınız yerden devam edersiniz.

•Bunları yaparken aman diyeyim, ‘Bu ilişki nereye gidiyor’, ‘Annemler bari bir yüzük takın dedi’, ‘Ayşe ile Ömer evlenmeye karar vermiş, bir de bize bak’ türü şeyler söylemiyoruz. Hatta evlilik konusu açıldığı zaman hafif bir göz deviriyoruz. Erkeklerin böyle bir olayı var, direkt söylersen kaçıyorlar. Kendisi canı yürekten istese bile, sen istedin ya, olaydan korkması gerektiğini düşünüyor.