Bukalemun kadınlar
Siz de mi bukalemun bir kadınsınız?
Pucca
Babamın evliliklere dair bana bir nasihatı vardı; “Canından olan kendi ailenle, kardeşinle bile aynı evde gün geliyor, boğuluyorsun; hiç tanımadığın biriyle hayatını paylaşacaksın elbet sorunlarınız olacak.” Ben bu sözü tabii kendime göre çevirip, ilişkiye başlarken karşımdakinin kimliğine bürünmeye başladım. Hiç beğenmediğim müzikleri sırf o dinliyor diye bayılıyormuş gibi yaptım. Sahiplenilmeyi seviyorsa sahipleniyormuş gibi; kıskançlıktan boğuluyorsa dünyanın en geniş midesine sahip biri gibi... Bir süre sonrasında tabii kendim gibi davranamamaktan sıkılıp karşımdakine dünyayı zehir etmeye başladım. Hatta şöyle diyebilirim ki bütün ilişkilerimin ayrılık aşamasında ortak nokta, 'sen böyle değildin' oluyordu.
Bunu da neredeyse çocukluğunu bildiğim arkadaşımın değişimini görünce fark ettim. 7-24 eğlence, su gibi içkiler, sürekli çığlıklarla gelen coşku ve 'kızlar ne evlenmesi manyak mısınız siz, hayatımız süper' dedikten bir hafta sonra 'ben namaza başladım, alkolü bıraktım, ailemin yanına taşınıyorum' diye çıktı geldi. Ya bir ışık süzmesi gördü, ya gece rüyasında ezan sesi duydu, ya da birinin tarikatına katıldı diye düşündük. Bir hafta içerisinde böyle ani karar veremez diyorduk ki sonra olayın farkına vardık.
Beraber olmayı düşündüğü adamın istediği gibi birine dönmeye karar vermiş. Kendince buna yorumu, “Artık çok yoruldum, karşımdaki adama güvenmek istiyorum. Belli ki bu gece hayatında olmayacak, ya da sarhoş halde yerlerde sürünürken kimse beni ciddiye almayacak. Sallamazlık perdesinin arkasında birine ait olma isteğim var ve artık yaşım geçiyor. Çok kısa süre oldu ama ilk kez birinin bana saygı duyduğunu hissediyorum” dedi.
O kadar kendimizi sevmiyoruz ki aslında, ben olduğum zaman karşımdaki beni beğenmeyecek diye düşünüyoruz. Ona dönüşmeye çalışıyoruz, istediği gibi biri olabilmek için fedakarlığın dibine vuruyoruz. Sonuç, elde var sıfır! Bir de bu olayı kabullenmiyoruz da değiştiğimizi. “Zaten benim istediğim buydu, ben buydum” diyoruz. Çünkü kendimizi kandıramazsak, karşı tarafa nasıl inandırabiliriz?
Lisedeyken bile hoşlandığım çocuk Kurt Cobain'e benziyor diye saçlarımı mavi siyah yapıp “Pop müzik korkunç bi oluşum yae” diyordum. Eve gelince de gizli gizli Sezen Aksu dinliyordum. Kendi zevkime bile güvenim yokmuş aslında. Ya da karşımdakini o kadar çok yüceltiyorum ki onun her şeyi benden daha üstündür diye onu kabulleniyordum.
Bir de mutlu olsak gerçekten gam yemeyeceğim. Etrafımda gördüğüm hiçbir bukelamun kadın mutlu değil. Kendilerini sevene kadar da mutlu olmayacaklar. Julia Roberts'ın Kaçak Gelin filmindeki gibi... Sanırım biz bukelamunlar da bir süre kendimizi tanımak için yalnız kalmalıyız. Ben başladım, gazetede artık ilk önce adamın değil, kendi burcumu okuyorum. Evimde tencere bile yoktu, mutfağa kettel’ın düğmesine tıklamak için giderdim. Ama şu an yemek yapmayı aslında çok sevdiğimi fark ettim mesela. Artık yemek yapıyorum. Bütün spor kanallarını televizyondan sildim. Eski sevgililerimin beğendiği bütün elbiselerimi, parfümleri birilerine verdim. Aslında hepsinden nefret ediyormuşum. Bunun gibi ufak ama bir sürü şey yaptım ve yaparken bundan inanılmaz bir zevk aldım. İnsanın kendini tanımaya çalışması kadar güzel bir yolculuk yokmuş meğer.
Bukalemun musunuz?
* Saç modelini sürekli değiştiriyorsan. Hemen hemen her rengi denediğine inanıyorsan,
* Arkadaş gruplarını birbirleriyle tanıştırmak istemiyorsan,
* Uzun zamandır görüşmediğin insanların sana ilk söylediği şey, 'ne kadar değişmişsin…' oluyorsa,
* Çok çabuk sinirlenip, küsüp her şeyi yıkıp geçip, beş dakika sonra pişman oluyorsan,
* İnsanlardan çok çabuk sıkılıyorsan
* Başladığın hiçbir kursu sonuna kadar devam ettiremiyorsan,
* Bildiğin her şeyin yüzeysel olduğunu düşünüyorsan, derinlemesine öğrenmek sana zaman kaybı gibi geliyorsa,
* Her ortamda insanları mutlu eden, eğlendiren bir mizacın varsa,
* Eleştiriye hiç açık değilsen, kendinle ilgili şeyleri duymak seni rahatsız ediyorsa,
* Sevgilinin bütün eski sevgililerinin fotoğraflarını bilgisayarına kaydediyorsan,
* Güvensizsen, kendine bile...
* Her olayda kendini suçluyorsan, içten içe seni tırtıklayan 'benim yüzümden' hissi varsa...
Maalesef bir bukelamun kadınısın. Umarım sen de kendini sevmeyi öğrenirsin!