Gölgelerime mektup
Hayatıma, seçimlerime, meraklarıma saygı duymayan insan... Sana kızıyorum çünkü sen benim kendimle ilgili şüphelerimsin.
Yaprak Çetinkaya
Özel hayatıma, ben yokken, izinsiz giren kadın....
Sana kızıyorum çünkü sen yaptığın için hakkım olduğunu
düşünüp aynısını sana yapıyorum. Aynıyız, yok bir farkımız.
Yaptığım işleri eleştiren meslektaş....
Sana kızıyorum çünkü kendi öz güvensizliklerimin
yansımasısın.
Yaya geçidinde yol hakkımı gasp eden sürücü...
Çok kızıyorum çünkü zamanında -belki bilerek belki
bilmeyerek- girdiğim ters yönleri, vermediğim yol haklarını suratıma
vuruyorsun.
Sürekli “Ben yapamam” diyen kardeş...
Sinirimi bozuyorsun çünkü kendi “yapamam”larıma bakıyorum
sana bakarken.
“Hep şikayet ediyor, enerjimi emiyor” dediklerim...
Kendi şikayetçi sesimin yankısısınız, artık biliyorum.
Hayatını değiştirmek isteyip bir türlü harekete geçemeyen
kadın...
Seni korkak buluyorum ve bu beni sinirlendiriyor çünkü...
Biliyorsun...
Her gördüğünde bana, “Sen kilo mu aldın?” diyen hemcinsim.
Sen de az değilsin ama biliyorum, bedenimle barışık olsaydım
sen bunu söylemeyecektin, hatta bu kadar sık karşılaşmayacaktık bile...
Sık sık endişelenerek sinirimi sıçratan annem.
Kendi endişeli halimi görüyorum yüzünde, tahammülümün
olmaması o yüzden.
Ukalalıkta eline su dökemeyeceğimi söylediğim tanıdık..
Kabul ediyorum, sende gördüğümde kızdığım kendi
ukalalıklarım...
“Görgüsüz” dediğim zengin...
Paraya ördüğüm duvarlara kızıyorum aslında, sana değil.
Beni bencillikle suçlayan arkadaş...
Bu kadar rahatsız olduğuna göre sen kendi içindeki
bencilliğe bak. Ama ben de senin bu söyleminden rahatsız oluyorsam biliyorum ki
ipin bir ucu da benim içimde...
“Haydi, yapabilirsin” diye dürtüp durduğum can yoldaşım...
İnsan önce kendisine söylermiş. Ben kendi payımı alıyorum bu
pastadan, sen de büyükçe bir dilim alabilirsin.
Başarılı bir eleştirmen olan babam...
Elden gel, aynıyız işte. Dengelensek mi biraz?
Yeni tanıdığım bir insanı bana azimle kötülemeye başlayan
arkadaşım...
Evet, o kişi ile ilgili içimdeki şüphelerin yansımasısın.
Anladım.
Sunduğum işi geri çeviren patron...
Senin kibirli tavrını temize çıkarmasa da benim, “Kesin
beğenilmeyecek” yargımı aslında benim özgür irademle onaylayansın.
Sürekli hayatıma karışan insan...
Alanımı korumam gerektiğini anladım, teşekkürler ve elveda.
Yeterince gayretli olmadığı, tembellik yaptığı için kızdığım
çocuk...
Çaktırmadan yaptığım tembelliklerimi hatırlatıyorsun bana ve
düşük notlarla başarısızlık korkumu test ediyorsun. Seni olduğun gibi kabul
ediyorum. İkimize de geçmiş olsun.
Çok yargılayıcı olmakla yargıladıklarım...
Maç berabere...
Gölgelerim... Ben
sizim, siz de ben!
Siz olmadan bütün olamazdım. Sevgi; ışık ile karanlığın bir
arada olduğu, olduğu gibi kabul gördüğü yer aslında.
Bugüne kadar bana tuttuğunuz aynalar için hepinize
minnettarım. Fark ediyorum, dönüştürüyorum.
Sizin de bende gördüğünüz gölgelerinizi kucaklamanızı
diliyorum.
Ve yüreklerindeki sevgiyi koşulsuzca bana sunan,
güzelliklerimi, başarılarımı, farklılıklarımı gören, beni el üstünde tutan,
beni olduğum gibi kabul eden tüm ailem, dostlarım, meslektaşlarım...
Işığımın yansımasısınız.
Teşekkür ederim.
(Not: Bu yazıdaki bazı gölgeler şahsıma ait değil, temsilidir.)