Sizin sevgi diliniz hangisi?
İlişki deyince beklentilerimiz genelde benzer.
Yeşim Varol Şen
Öncelikle sevilmeyi, önemsenmeyi bekleriz. Değer görmek, ilgi, destek ihtiyacımız, ilişkiden beklentilerimizden sadece bazıları. Kişiden kişiye önceliklerimiz fark etse de, hepsinin toplamında bize mutluluk verecek bir ilişkiye ihtiyaç duyarız. Saygı, güven, sadakat hepimiz için ilişkinin olmazsa olmazları.
Araştırmalar kadınların ve erkeklerin ilişkiden beklentilerinin benzer olduğunu ancak genel anlamda öncelik sıralarının farklı olduğunu gösteriyor. Örneğin, erkeklerin öncelik listesinde kadının kendisine güvendiğini hissettirmesi ve kendisini desteklemesi daha üst sıralarda yer alırken, kadın eşinin kendisine ayırması gereken vakitle ilgili beklentisini daha üst sıralara yerleştirebiliyor.
Fakat bu benzerlikler beraberinde kocaman bir soru işaretini de getiriyor; kadın ve erkeğin bir ilişkiden beklentilerinin bu kadar benzer olmasına rağmen, nedir birbirlerinden alıp veremedikleri? Neden her ilişki mutlu mesut, huzur içinde gitmiyor? İki insan aynı evin içinde birbirini severken ve sevgi beklerken, neden sevilmediğini hissediyor?
Yağmur ve Ersoy’un ilişkisi de aynı girdabın içinde tükenmek üzere. İkisi de birbirini çok seviyor, gözlerinden belli. Ama ikisinin şikayetleri de benzer. Yağmur “Ersoy’un beni sevdiğini hissetmiyorum” diyor. “Bir kere sürpriz yapmaz. Eve bir çiçek alıp gelmez. En son ne zaman baş başa bir yemek yediğimizi bile hatırlamıyorum. Bir yere gitme fikri hep benden çıkar, onda da mutlaka arkadaşlarımızı peşimize takar. Sonra da ‘sen hiç bana güzel sözler söylemiyorsun, sarılmıyorsun’ diye şikayet eder. Çocuk gibi…”
Ersoy da aynı Yağmur gibi sevildiğini hissetmediğinden şikayetçi; “Yağmur, sevgisini göstermeyen bir ailede büyümüş. Sorunun ana kaynağı bu sanırım” diyor. “Sevgisini hiç dile dökmez, göstermez. Ben ona sevildiğini hissettirmek için elimden geleni yapıyorum. Sık sık sevgimi söze dökerim. Sarılırım. TV seyrederken bile sarılmak dokunmak isterim. O yorulmasın diye ev işlerine yardım ederim. Ama ne yapsam ona yetmiyor. Bazen aradığının ben olmadığımı düşünüyorum.”
Ersoy ve Yağmur, birbirlerini çok sevmelerine rağmen, birbirlerinin ilişkiden beklentilerini ve sevgi dillerini doğru analiz edememiş. Yağmur, Ersoy’un duygularını aktarma yolunun sevgi sözcükleri ve fiziksel temas olduğunu ve dolayısıyla ancak kendisi de aynı şekilde karşılık verdiğinde Ersoy’un sevildiğini hissedeceğini anlayamamış. Ersoy da, Yağmur’un sevgiyi kendisine ayrılan vakitle ölçtüğünü, ufak jestlerin ve sürprizlerin Yağmur’a kendisini özel hissettireceğini çözememiş.
İlişkilerden beklentilerimiz benzer olsa da, sevgi dillerimiz farklılık gösterebiliyor. Gary Chapman ‘5 Sevgi Dili’ adlı kitabında, sevgiyi hissetmek ve hissettirmek için kullandığımız dilleri beş gruba ayırıyor:
Onaylayıcı kelimeler
Sevgiyi söze dökmek, partnerimize iltifat etmek, beğendiğimiz yanlarıyla ilgili geri bildirim vermek vs. “Seni seviyorum” veya “Seni özledim” gibi hisleri yansıtan cümleler veya olumlu bulunan davranışları takdir etmek, öncelikli sevgi dili onaylayıcı kelimeler olan bireyler için çok önemli.
Kaliteli zaman geçirmek
Partnerimize onunla zaman geçirmek istediğimizi hissettirmek, kaliteli sohbetler için zaman ayırmak, birlikte geçirilecek zamanlar için özen göstermek ilişkiyi beslemesinin yanı sıra öncelikli sevgi dili kaliteli zaman geçirmek olan bireylere önemsendiğini ve değer gördüğünü hissettirir.
Hediyeler, jestler
Özel günler birçok insan için önemli ve özellikle bu günlerde beklentiler artıyor. Özel günlerin yanı sıra zamansız verilen hediyeler, planlanan sürprizler ve jestlerle, partnerimize aklımızda olduğunu ve onu mutlu etmek adına zaman ayırdığımızı hissettirebiliriz.
Hizmet eylemleri
Partnerimizin üzerindeki yükü azaltmak veya hayatını kolaylaştırmak adına, birtakım hizmet eylemleriyle onu önemsediğimizi, destek verdiğimizi hissettirebiliriz. Yorucu bir günün ardından onun için hazırladığımız sıcak bir çayın veya onun yerine bulaşıkları yıkamayı önermenin değeri paha biçilemez.
Fiziksel temas
Cinselliğin bir ilişkinin önemli bir parçası olduğu tartışılmaz. Kaliteli bir cinsel yaşamın yanı sıra duygusal dokunuşlar, nedensiz kucaklaşmalar ve öpücükler, sevgiyi hissettirmenin en etkili yollarından.
Ersoy’un öncelikli sevgi dili fiziksel temas ve onaylayıcı kelimeler. Yağmur’a sevgisini dokunarak ve söze dökerek ifade etmeye çalışıyor. Ancak Yağmur için öncelikli sevgi dili fiziksel temas olmadığı için, beklediği karşılığı almamak onu üzüyor. Ersoy’un bir diğer sevgi diliyse hizmet eylemleri. Ev işlerinde Yağmur’a yardım ederek elinden geleni yaptığına inanıyor. Oysa, Yağmur’un öncelikli sevgi dili kaliteli zaman geçirmek. Ardından da hediyeler ve jestler geliyor.
Ersoy, Yağmur’u sevdiğini hissettirmek için küçük sürprizler düşünse, hediyeler alsa ya da baş başa yemekler planlasa, Yağmur’un sevildiğini hissetmesine bir engel kalmayacak. Yağmur da Ersoy’a sevdiğini hissettirmek için sevgi sözcüklerini ve beden dilini kullansa, ikisi de seven ve sevildiğini hisseden bir çift olarak yaşama imkanı bulacak.
İlişkilerde bu uyumu yakalamak çok da zor değil. Yeter ki salt kendi penceremizden bakmaktan vazgeçelim. Partnerimizin neye ihtiyacı olduğunu anlamak için, onun bize sevgisini nasıl ifade ettiğini gözlemlemek yeterli. Sevdiğimiz insanı mutlu etmek için sevgimizi ifade etmenin yeni yollarını öğrenmek çok da zor olmasa gerek.