Gelinlik

Ailemin ekmeğini taştan çıkaracak kadar çalışkan, azimli, yaratıcı ve emektar kadınlarıyla gurur duyuyorum.

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Gelinlik

Damla benim kuzenim.
Damla Sonat.
Kendisi, Ankara’da hikayesi bir zihni sinir projesi olan Shedamoda’yı kurdu.
Fikri aklına düştüğünde üniversitede öğrenciydi.
Bana bu işin en çok dokunan kısmı şudur; Damla’nın anneannesi, yani benim Beyhan teyzem, Kız Enstitüsü mezunu, annemin ve ailedeki kadınların en şaheser kıyafetlerini tasarlayan, diken insandır. Beyhan teyzemin fotoğraflarına, diktiklerine baktığın zaman dalar gidersin. Öylesine zarif, sıra dışı, yaratıcı ve zamansızdır.
Bazı yetenekler nesillere bırakılıyor.
Kimi insan o yeteneğine ilgi duymuyor. Kimisi ise onu alıp ilerletebiliyor.
Damla anneannesinden kalanı aldı, yürüdü, uçurdu.
Ankara’dan taştı İstanbul’a. Gelinlikleri, abiyeleri, fikirleri, bir kadın olarak piyasada duruşu, yanında çalışanların emeğine sahip çıkışı; hatta dayanamayıp diyeceğim, o emeğe şımarıkça ayıp eden birine asla ticaret için boyun eğmeden saygıyı hatırlatıp resti çekebilen yüreği hayranlık duyulası bir erdemdir.
Damla bu işi kurmakla kalmadı. Gaye Ablam, o da dayımın kızı, ailemin bir başka çalışkan emektar azimli kadını. Onun da yeteneğini ele aldı emekli olduğunda. Güç birliği yaptı. Atölyede çalışan kadınlar, yani Damla ve onunla çalışan kadınlar, benim için bir çeşit kendi arazilerinin kendi eken biçen, diken, toplayan geçinen emektarları.
‘Helal be size!’ dediğimiz inanılmaz işler çıkartıyorlar tüm Shedamoda ekibi olarak. Gelinlikler, abiye filan tamam da, saç aksesuarlarında gerçekten insanın dili uçukluyor öylesine bayılıyorum. İnsanın gözü kamaşıyor bakarken. De işte yaparken o gözler ne oluyor günlerce gecelerce bir de o var. Bütün engellere, zorluklara rağmen bildiğinden şaşmadı Damla. Piyasa denen ortamda, emek verilen şeylerin hakkının teslim edilmediği yerde hakkını da teslim ediyor, emeği de harcatmıyor. Bunları uzun zamandır düşünerek yazıyorum. Kan bağın olmayan birilerini övmek, anlatmak, tavsiye etmek hep çok kolay, olası... Oysa sırf akrabasın diye, yanlış anlaşılır, yanlış değerlendirilir diye yiğide hakkını teslim etmemek de hiç adil olmayan bir varsayım ve düşünce! Varsaymıyorum ondan.
Damlacığımın ve ekibinin de hakkıdır, övülmek tavsiye edilmek. Hakkını teslim ediyorum tüm Shedamoda ailesinin... Yürü be kuzen kimse tutamaz sizi! Damla, Beyhan Sultan’ın elini, ışığını, yaratıcılığını almış torunu. Yolu, saçtığı ışıkla dolsun.
Dileyen Instagram’dan da Face’den de bulabilir. @shedamoda
Yonca ‘Gelin kafası’

BUZ ÜZÜM

Bu kadar basit, bu kadar lezzetli, bu kadar sevdiğim yazlık bir atıştırmalık uzun zamandır olmamıştı! Yerken sıcaklarda hayatım serinledi! Arkadaşlar üzümü alıp yıkayıp kurutun. Bir kasede peçete içinde buzluğa atıp donduruyorsunuz! Donduktan sonra çıkarıp dondurma gibi ısıra ısıra yiyorsunuz! Buzzzz gibi ve çıtır kar sesi çıkıyor! Nasıl güzel! Hem sağlıklı hem serin hem de ne bileyim bayıldım işte! Yaz vakti serinlemek, tatlı yemek, ama zararsız da olsun demelik bir atıştırmalık. Bilgi ve afiyetinize.
Yonca ‘Üzümcü’

Gelinlik - Resim : 1

ÖDEM

Hani hepimiz sürekli ödemden şikayet ediyoruz ya... Tuzdan, ondan bundan diye. Sıcaklarda yaşanan aşırı tuz ve mineral kaybı da insanda bir garip şişkinlik, ödemsi bir şey yapıyor kızlar. Ben hayli tuzsuz yiyen bir tipim. Ama ödem sorunum benim de var. Limon dilimlerine, yeşil ekşi elmaya az biraz deniz tuzu ekip arada atıştırmalık yapınca sanki iyi geliyor. Size de diyeyim dedim. Yaz sıcağında, deniz kenarında, aşırı terleme ile olan tuz mineral kaybında bana fikren ve bedenen iyi geldi. Çok tavsiyeci kocakarı gibi gördüm kendimi ama bu ay da öyle oldu gari.
Yonca ‘Nene’

KUZENBİRLİK

Ben, kardeşim Fuat ve kuzen Damla kafayı sporla bozmuş kuzenleriz. Kendimize hesap açtık Instagram’da, adı da @kuzenbirlik Kardeşim ve kuzenim yarım Ironman yapmayı amaçlıyorlar. Benim ne amaçladığım belli değil. Ben yeter ki spor olsun yapayım derdindeyim. Spor yapmazsam kafam iyi olmuyor benim. Neyse. Kardeşim bir kafa, kuzenim bir başka dünya, üçümüz bütün halimizi döküyoruz Instagram’a. Yaptık yapamadık, oldu olmadı, hırs, azim, rekabet, felaket, vahamet ve eğlence... Ben olsam bizi takip ederdim mesela. Haydaaa temmuz bana tavsiye yazısı yazdırdı nedense bilmiyorum valla. Takibe takip diyorum utanmazca.
Yonca ‘Kuzen’

MOLA VERME BECERİSİ

Hayatım sürekli bir plan programı uygulamaya, kendimi düzene sokmaya çalışarak geçiyor. Bazen bu bana çok iyi geliyor. Rutinlerimin olması yani. Ama bazen o rutinler sanki bir çeşit hapishaneye döndürüyor tüm hayatı. Antrenmana uymak, uyanma saatine uymak, yazı zamanına yetişmek, uyku saatini kaçırmamak, akşam yemeğini illa o saatten erken yapmak, kahvaltıyı o saatten önce bitirmek filan... Sonra bir an geliyor yeter diyorum. Yeter! Bütün bu kuralları ben belirlemedim. Dünya ticaret saati bunlar. O saatte uykum yok yatayım. Bu saatte uyanasım yok kalkayım. Şu saatte henüz acıkmadım ama tam da öbür saatte çok açım. Evet dünyanın belirlediği standartlara pek uymuyor belki ama gerçek bu. Sanki 10 parmağımın hepsi aynıymış gibi bütün dünyanın kendi işine uygun gelen saate göre hareket etmek zorunda bırakılmak yoruyor beni. Ben de mola veriyorum arada bir. Bakıyorum bir aralık var önümde. Hemen değerlendiriyorum. Yatmıyorum o saatte, huzurla. Yapmıyorum o antrenmanı canım istemediyse. Gitmiyorum o yere, almıyorum o şeyi, yemiyorum o denilen saatte. Mola veriyorum tüm dayatılmış ve doğru ve iyi olduğu söylenen rutinlere... Nasıl iyi geliyor anlatamam size. Bana benim aslında özgür bir bedene ve ruha sahip olduğumu; düzenlerin kölesi olmadığımı hatırlatıyor. Ömrüm işte tam da o kısacık molalarda nefes alıp uzuyor. Bilgi ve düşüncelerinize...
Yonca ‘15 dakika mola’