Surat asma bana!
Derdin neyse söyle. Allah aşkına söyle!
Yonca Tokbaş
Beni şu hayatta en deli eden şey, birinin nedenini bilmediğim bir şeyden dolayı bana tavır alması ve beni süründürmesi.
Benimle pasif agresif takılması.
Delirecek gibi oluyorum. İnanın delirecek gibi oluyorum.
Ben kimseye tavır almam. Hiç.
Surat asmak, tavır almak, duvar indirmek, iletişimi kapatmak gibi şeyler beni öyle bir arızalandırıyor ki; inanır mısınız sanki o an içime kötü hastalık tohumu ekiliyor ve az sonra sırf bu yüzden ölecekmişim hissine kapılıyorum.
Bu sefer de bana bunu yapan kişiye karşı korkunç sinirleniyorum.
“Ne hakla bana bu işkenceyi yapar?” diyorum.
Ben kimseye tavır almıyorum.
Kimseyle küsmüyorum
biliyor musunuz?
Neyse sorun anında kalbimi açarım. Olayım neyse anlatırım.
Böylece bir saniye bile boşuna ne karşımdakini ne kendimi cezalandırmıyorum.
Neyse derdimiz anlaşalım yahu! Ya da anlaşamayalım, ama bunu ikimiz de o anda bilelim bitsin.
Kangren olmasın hiçbir şey.
Her şeye razıyım bir de.
Yaptığım hata neyse bağırın bana, kızın bana, yüzüme çarpın, aşağılıksın deyin, her neyse suçum hepsini bileyim.
Bileyim ki özür dileme şansım da olabilsin. Kırdığım kalbi onarma, gönlünü alma şansım da olabilsin ve hiç zaman geçmeden bunu yapabileyim.
Şu hayatta saçma sapan şeyler yüzünden, özür dileyebilecek, kurtarabilecek olduğum kalpler yüzünden kalbimi kaybederek bir saniye geçirmeyeyim...
Kimse geçirmesin. Açın kalbinizi, içinden geçenleri en yalın, en sade, en doğal haliyle, en içten samimi şeklinizle söyleyin. Karşınızdakinden önce, kendinize bu özgürlüğü verin.
Oh deyin!
Yonca ‘açık kalp’
O parmağı gözüme sen sen sen diye sallama!
Hah bak bir de buna dayanamıyorum.
Sen şöyle dedin, sen böyle yaptın, sen yan baktın, sen bağırdın, sen ettin, sen sen sen sen... Kabus gibi bir şey bu ‘sen’leme olayı.
Oysa biri bana “Ben şu anda, acayip üzgün hissediyorum; çünkü bana böyle konuşulunca kendimi aptal hissediyorum...” dedi mi, “Ayy... Çok özür dilerim, gerçekten öyle demek istemedim” diyebiliyorum.
Ama, o parmak bana sallana sallana; “Sen bana böyle konuşamazsın!” dendi mi, “Konuşurum işte!” filan oluyorum.
Bilmem anlatabildim mi?
Sen sen sen, diye cırlamak yerine
ne hissediyorsum onu dedin mi...
Sonuç efsane!
Yonca ‘lokum’
Yanlış-Doğru meselesi
Uzun zamandır ‘co-active koçluk’ kurslarına gidiyorum. Ben artık
‘co-active koç’ oldum.
O kadar çok seviyorum ki, insanların iyi olmak istediklerinde onlar için yanlarında olmayı!
Kurslarda daha derse başlarken hep kocaman harflerle yazdığımız
bir şeyler var.
O kadar hoşuma gidiyor ki, ne zaman sıkışsam ve ‘hata’ yapsam gözümün önüne geliyor bu cümleler.
1. Nobody gets to be wrong or right! – Hiç kimse illa doğru veya yanlış değildir!
2.Everything gets to be right and wrong! – Her şey doğru veya yanlış olabilir!
Bunları düşünmek ne rahatlatıcı di mi?
Oh yani.
Yonca ‘neyse ne’
WIngs for LIfe Alanya!
Wings for Life World Run, 4 Mayıs Pazar günü dünyanın beş kıtasında, aynı anda 35 ülkede start alacak
Bizim start saat 13:00’te Alanya’da.
Güney Afrika’da saat 12:00’de, Colorado’da sabaha karşı 04:00’te, İrlanda’da 11:00’de, Şili’de 07:00’de. Herkes bulunduğu yerde aynı anda, gece veya gündüz saat kaçsa aynı anda koşmaya başlayacak.
Sabit bir finiş yok. Bu da bir ilk.
Biz koşmaya başladıktan yarım saat sonra başlangıç noktasından takip aracı yola çıkacak. O araç ne zaman bizi geçerse o zaman elenmiş olacağız.
O anda da, adımız ve süremiz, dünyada diğer elenenlerle sıralamaya alınıp aynı anda yayınlanacak.
Omurilik felçlileri için. Omurilik felci için yapılan tüm bilimsel araştırmalara bağış toplamak için, koşamayanlar için koşacağız...
4 Mayıs Wings for Life World Run Elçileri olarak ünlülerden kimler mi koşuyor?
Naz Aydemir, Kenan Sofuoğlu, Ahmet Arslan, Yağız Avcı, Burcu Kara, Ceyhun Yılmaz, Can Bonomo!
Sadece onlarla aynı startı almak bile çok eğlenceli. Orada olmak, alkışlamak da.
Yani düşünsenize, kaç kere efsane atletlerle, ünlülerle aynı sıralama listesinde olursun ki?
Sonuncusu olsam ne olur.
Hayatımın anısı olur!
Hem de bir fayda için, koşamayanlar için...
Bağışlarımız omurilik felci araştırma alanında yapılan buluşlara, omurilik sakatlığı olan insanların yaşam kalitesini artırmaya ve iyileşmelerini sağlamanın mümkün olduğu yönünde umut veren çalışmalara gidecek.
Başlangıç ücretiniz -hem de yüzde 100’ü- bilim alanındaki bu ilerlemelerin hızlanmasına katkıda bulunuyor.
Gel de koşma!
Bekle Alanya 4 Mayıs’ta sendeyiz...
Yonca ‘koşar koşturur’
Olive Power-Zeytin Gücü adına!
Hayatımda başıma gelen en güzel işlerden biri bu oldu.
Spotify diye bir uygulama var. Müzik listesi uygulaması.
Efsane bir uygulama.
Kafandaki havaya göre senin için hazır müzik listeleri var.
Duşa girdiğinde duşta söylenebilecek şarkılar listesi var mesela.
Mesela kafan bozukken bunalım takılmak veya keyfini yerine getirmek için hazırlanmış listeler var.
Otur tıkla dinle.
Asics’in sponsorluğunda düzenlenen İznik Ultra Maratonu için Spotify ve Asics benden de özel bir İznik Ultra müzik listesi istedi.
İznik civarı zeytinliklerle dolu.
Zeytinle olan ilişkimi zaten beni bilen, biliyor.
Oturdum, Olive Power diye bir liste hazırladım.
Telefonunuza Spotify indirin.
Oradan ‘asicslekosuyorum’ listelerini bulun gelin.
İçinde OLIVE POWER olacak.
Beni takibe alın.
Esip de yeni şarkı eklediğimde, güncellediğimde hep beraber yoncakafası çalsın, keyfimiz yerine gelsin işte.
Zeytin gücü adına,
Hayata kök salmak, her şart altında tüm zorluklara rağmen dimdik durabilmek adına...
Müzik...
ASICS’in açılımı gibi,
ANIMA SANO IN CORPORE SANUM... Yani sağlam kafa sağlam bedende bulunur.
Müzik ve spor...
Ruhumuza da bedenimize de gıda.
Yonca ‘O-LIVE’
Yeni hayalim
Arılar ölürse, hastalanırsa biz de ölüyoruz.
Uzun zamandır hayalim arılar için bir şey yapmak. Yapacağım da!
Bu bidonları görünce, bayıldım.
Hayalim bu ve benzeri her deliği çiçeklerle donatmak, hem kendime hem çevreme hem de arılara yaşam alanı sağlamak.
Balkonları, bahçeleri, tarla kenarlarını mevsim çiçekleriyle donatır kötü kalpli kimyasal ilaçlar kullanmazsak hem arılar sağlıklı olacak hem biz açlıktan ölmeyeceğiz!
Her yerden fışkıran rengarenk çiçekler... Ve uzun sağlıklı bir ömür.
Siz de yapın.
Her bulduğunuz yere, çiçek ekin.
O çiçekler açsın, siz gülün, arılar da gülsün.
Dünya aç kalmasın.
#arılarasağlık #çiçekekin
Yonca ‘arı perisi’
Benimle pasif agresif takılması.
Delirecek gibi oluyorum. İnanın delirecek gibi oluyorum.
Ben kimseye tavır almam. Hiç.
Surat asmak, tavır almak, duvar indirmek, iletişimi kapatmak gibi şeyler beni öyle bir arızalandırıyor ki; inanır mısınız sanki o an içime kötü hastalık tohumu ekiliyor ve az sonra sırf bu yüzden ölecekmişim hissine kapılıyorum.
Bu sefer de bana bunu yapan kişiye karşı korkunç sinirleniyorum.
“Ne hakla bana bu işkenceyi yapar?” diyorum.
Ben kimseye tavır almıyorum.
Kimseyle küsmüyorum
biliyor musunuz?
Neyse sorun anında kalbimi açarım. Olayım neyse anlatırım.
Böylece bir saniye bile boşuna ne karşımdakini ne kendimi cezalandırmıyorum.
Neyse derdimiz anlaşalım yahu! Ya da anlaşamayalım, ama bunu ikimiz de o anda bilelim bitsin.
Kangren olmasın hiçbir şey.
Her şeye razıyım bir de.
Yaptığım hata neyse bağırın bana, kızın bana, yüzüme çarpın, aşağılıksın deyin, her neyse suçum hepsini bileyim.
Bileyim ki özür dileme şansım da olabilsin. Kırdığım kalbi onarma, gönlünü alma şansım da olabilsin ve hiç zaman geçmeden bunu yapabileyim.
Şu hayatta saçma sapan şeyler yüzünden, özür dileyebilecek, kurtarabilecek olduğum kalpler yüzünden kalbimi kaybederek bir saniye geçirmeyeyim...
Kimse geçirmesin. Açın kalbinizi, içinden geçenleri en yalın, en sade, en doğal haliyle, en içten samimi şeklinizle söyleyin. Karşınızdakinden önce, kendinize bu özgürlüğü verin.
Oh deyin!
Yonca ‘açık kalp’
O parmağı gözüme sen sen sen diye sallama!
Hah bak bir de buna dayanamıyorum.
Sen şöyle dedin, sen böyle yaptın, sen yan baktın, sen bağırdın, sen ettin, sen sen sen sen... Kabus gibi bir şey bu ‘sen’leme olayı.
Oysa biri bana “Ben şu anda, acayip üzgün hissediyorum; çünkü bana böyle konuşulunca kendimi aptal hissediyorum...” dedi mi, “Ayy... Çok özür dilerim, gerçekten öyle demek istemedim” diyebiliyorum.
Ama, o parmak bana sallana sallana; “Sen bana böyle konuşamazsın!” dendi mi, “Konuşurum işte!” filan oluyorum.
Bilmem anlatabildim mi?
Sen sen sen, diye cırlamak yerine
ne hissediyorsum onu dedin mi...
Sonuç efsane!
Yonca ‘lokum’
Yanlış-Doğru meselesi
Uzun zamandır ‘co-active koçluk’ kurslarına gidiyorum. Ben artık
‘co-active koç’ oldum.
O kadar çok seviyorum ki, insanların iyi olmak istediklerinde onlar için yanlarında olmayı!
Kurslarda daha derse başlarken hep kocaman harflerle yazdığımız
bir şeyler var.
O kadar hoşuma gidiyor ki, ne zaman sıkışsam ve ‘hata’ yapsam gözümün önüne geliyor bu cümleler.
1. Nobody gets to be wrong or right! – Hiç kimse illa doğru veya yanlış değildir!
2.Everything gets to be right and wrong! – Her şey doğru veya yanlış olabilir!
Bunları düşünmek ne rahatlatıcı di mi?
Oh yani.
Yonca ‘neyse ne’
WIngs for LIfe Alanya!
Wings for Life World Run, 4 Mayıs Pazar günü dünyanın beş kıtasında, aynı anda 35 ülkede start alacak
Bizim start saat 13:00’te Alanya’da.
Güney Afrika’da saat 12:00’de, Colorado’da sabaha karşı 04:00’te, İrlanda’da 11:00’de, Şili’de 07:00’de. Herkes bulunduğu yerde aynı anda, gece veya gündüz saat kaçsa aynı anda koşmaya başlayacak.
Sabit bir finiş yok. Bu da bir ilk.
Biz koşmaya başladıktan yarım saat sonra başlangıç noktasından takip aracı yola çıkacak. O araç ne zaman bizi geçerse o zaman elenmiş olacağız.
O anda da, adımız ve süremiz, dünyada diğer elenenlerle sıralamaya alınıp aynı anda yayınlanacak.
Omurilik felçlileri için. Omurilik felci için yapılan tüm bilimsel araştırmalara bağış toplamak için, koşamayanlar için koşacağız...
4 Mayıs Wings for Life World Run Elçileri olarak ünlülerden kimler mi koşuyor?
Naz Aydemir, Kenan Sofuoğlu, Ahmet Arslan, Yağız Avcı, Burcu Kara, Ceyhun Yılmaz, Can Bonomo!
Sadece onlarla aynı startı almak bile çok eğlenceli. Orada olmak, alkışlamak da.
Yani düşünsenize, kaç kere efsane atletlerle, ünlülerle aynı sıralama listesinde olursun ki?
Sonuncusu olsam ne olur.
Hayatımın anısı olur!
Hem de bir fayda için, koşamayanlar için...
Bağışlarımız omurilik felci araştırma alanında yapılan buluşlara, omurilik sakatlığı olan insanların yaşam kalitesini artırmaya ve iyileşmelerini sağlamanın mümkün olduğu yönünde umut veren çalışmalara gidecek.
Başlangıç ücretiniz -hem de yüzde 100’ü- bilim alanındaki bu ilerlemelerin hızlanmasına katkıda bulunuyor.
Gel de koşma!
Bekle Alanya 4 Mayıs’ta sendeyiz...
Yonca ‘koşar koşturur’
Olive Power-Zeytin Gücü adına!
Hayatımda başıma gelen en güzel işlerden biri bu oldu.
Spotify diye bir uygulama var. Müzik listesi uygulaması.
Efsane bir uygulama.
Kafandaki havaya göre senin için hazır müzik listeleri var.
Duşa girdiğinde duşta söylenebilecek şarkılar listesi var mesela.
Mesela kafan bozukken bunalım takılmak veya keyfini yerine getirmek için hazırlanmış listeler var.
Otur tıkla dinle.
Asics’in sponsorluğunda düzenlenen İznik Ultra Maratonu için Spotify ve Asics benden de özel bir İznik Ultra müzik listesi istedi.
İznik civarı zeytinliklerle dolu.
Zeytinle olan ilişkimi zaten beni bilen, biliyor.
Oturdum, Olive Power diye bir liste hazırladım.
Telefonunuza Spotify indirin.
Oradan ‘asicslekosuyorum’ listelerini bulun gelin.
İçinde OLIVE POWER olacak.
Beni takibe alın.
Esip de yeni şarkı eklediğimde, güncellediğimde hep beraber yoncakafası çalsın, keyfimiz yerine gelsin işte.
Zeytin gücü adına,
Hayata kök salmak, her şart altında tüm zorluklara rağmen dimdik durabilmek adına...
Müzik...
ASICS’in açılımı gibi,
ANIMA SANO IN CORPORE SANUM... Yani sağlam kafa sağlam bedende bulunur.
Müzik ve spor...
Ruhumuza da bedenimize de gıda.
Yonca ‘O-LIVE’
Yeni hayalim
Arılar ölürse, hastalanırsa biz de ölüyoruz.
Uzun zamandır hayalim arılar için bir şey yapmak. Yapacağım da!
Bu bidonları görünce, bayıldım.
Hayalim bu ve benzeri her deliği çiçeklerle donatmak, hem kendime hem çevreme hem de arılara yaşam alanı sağlamak.
Balkonları, bahçeleri, tarla kenarlarını mevsim çiçekleriyle donatır kötü kalpli kimyasal ilaçlar kullanmazsak hem arılar sağlıklı olacak hem biz açlıktan ölmeyeceğiz!
Her yerden fışkıran rengarenk çiçekler... Ve uzun sağlıklı bir ömür.
Siz de yapın.
Her bulduğunuz yere, çiçek ekin.
O çiçekler açsın, siz gülün, arılar da gülsün.
Dünya aç kalmasın.
#arılarasağlık #çiçekekin
Yonca ‘arı perisi’
