Yazdan kalma kadınsal gözlemler

Plajlar, sahiller ‘incecik’ kadın dolu.

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Yazdan kalma kadınsal gözlemler

Plajlar, sahiller ‘incecik’ kadın dolu. Genci, yaşlısı, hayli takmış kafayı bu kilonun görüntüsel kısmına.
Uzun uzun süzdüm baktım kadınlara inanın.
Aslında sadece kadınlara demem yanlış, erkeklere de çok baktım.
Ne fark ettim biliyor musunuz?
İki sohbetten biri ‘kilo’ ve ‘diyet’ meselesi.
Herkes birbirine ‘akıl’ verip bir şeyler öneriyor.
Hep daha zayıf olmaktan bahsediliyor, yeterince zayıf olunamıyor bir türlü.
Memleket aç gezecek neredeyse.
Beni düşündüren ne oldu ama biliyor musunuz?
Gencecik bedenler… Zayıflar, taşlar ama içleri     boş sanki.
Kas yok.
İçi boşalmış gibi duruyor bedenler. Bunu insan spor yaptıkça daha iyi gözlemler oluyor.
Çünkü spor yapan tipler ne kadar yaşlı veya kilolu olsalar da inanılmaz diri, sıkı ve fit dururken, o zayıf, ince, taş bedenlerde bir ayakta duramama var.
O kadar üzüldüm ki baktıkça…
Amaç ‘kilo kaybı’ olmaktansa, sağlıklı beslenerek kas ağırlığını artırmak olmalı.
Çünkü ancak o zaman o hayal ettiğin ve seni tatmin eden görüntüyü yakalıyorsun.
Hem de yaşın kaç olursa olsun.
Erkekler için de aynısı geçerli. Bakıyorum gencecik acayip yakışıklı çocuk ama vücut yok.
Yok işte.
Oysa o yaşlarda hayatında spora ayıracak çok daha fazla enerjin, gücün ve saatin var.
Herkes gelip çörekleniyor plajlarda.
2-3 havalı atlayış yapıp saatlerce uyuklanıyor, geyikler dönüyor.
Yahu diyorum bari birini görsem şöyle 45 dakika harbi yüzen…
Yok.
Önünde derya gibi deniz. Ama herkes hareket edecek diye korkuyor sanki…
Kilo ve görüntü değil sorun inanın.
Sorun içimizin neyle ve ne kadar dolu olduğuyla ve kalitesiyle alakalı.
Keşke her şeyin dış görünümünü bir kenara bırakıp içine de yatırım yapsak…
Seneye yaza hedefi ‘spor yapmış bedenli’ olmak olarak koysak…
Bak bakalım düzenli sporla ve sağlıklı beslenmeyle eylülden mayısa ne hale geliyorsun ve nasıl da ‘taş’ bir tek ikoncanın soyadında geçen kelime olmaktan çıkıp senin de sıfatın oluyor.
Karar ver başla.
Gerisi seni de şoka sokar.
Yonca ‘kaslı’

Zeytinyağı püfü
Zeytin aşkımı bilenlerden ciddi bilgiler alıyorum, müthiş şeyler öğreniyorum zeytine dair.
Arkadaşlar aman diyeyim zeytinyağını güneşte bırakmayın.
15 dakika boyunca güneşte kalan zeytinyağı kanserojen bir hale gelirken, karanlıkta saklanan ve güneşe maruz kalmadan tüketilen zeytinyağı kansere kalkan oluyor.
Şu besinlerin, doğanın doğru kullanımını bilmemiz gerek...
Bilin istedim.
Bu arada ağaçlarımdan topladığım zeytinlerimi kırdım kavanozlarına yatırdım, olmalarını 4444 gözle bekliyorum.
Olsunlar şifa niyetine hepimiz için afiyetle yiyeceğim.
Hatta nasipse gelecek ay, ağaçlarımda kalanları toplamaya gideceğim.
Yonca ‘zeytinsever’

Yazdan kalma kadınsal gözlemler - Resim : 1

Şarap-peynir koşusu
İlk duyduğumda şaka sandım. Meğer gerçekmiş!
Resmen insanların şarap tadarak peynir ve inanılmaz gurme şeyler yiyerek koştukları ve finish’e şarap içinde bir kafayla eğlenceden koparak girdikleri bir maraton varmış.
Maraton du Medoc!
Zaten bu işleri yaparsa bir Fransızlar yapar.
Fransa’da Bordeaux yakınlarında bulunan Paulliac bölgesinde gerçekleştirilen bir maraton bu. Katılmak da hiç kolay değil çünkü sadece 8500 kişi alıyorlar ve kayıt açıldığı gibi kapanıyor.
Benim şansım ASICS ekibine seçilmiş olmam ve bu maratonun sponsorunun da ASICS olması.
Resmen bu şansım sayesinde Maraton du Medoc’ta ilk defa gurme şeyler yiyip içerek kostümlerle güle oynaya 42 km 195 mt koşacağım.
Heyecandan ölüyorum.
Maraton parkurunda 50 büyüleyici şato var.
Bölgeden 3 bin gönüllü katılıyor organizasyon için, dahası koşanları izlemeye, desteklemeye, onlarla eğlenmeye gelen de 100 bin izleyici var.
Koşucuların yüzde 90’ının farklı kostümlerle koşuya katılmaları maratonun önemli özelliklerinden biri.
He he Türkiye’den giden diğer arkadaşlarımla Türk lokumları olarak koşacağız. Ayıptır söylemesi Medoc Maratonu yarış sırasında yemek stantları, özel gurme stantları (istiridye, et, peynir, jambon, dondurma), birbirinden leziz ve çeşitli peynirlerine ek olarak, bir de ikram edilen bölgenin meşhur Médoc şaraplarıyla da dikkat çekiyor.
Yani kızlar,
Yonca bu maratonu şarapları içe içe bitirince Hayyam’dan Hayyam olursa başınıza şaşırmayın hani..
Yonca ‘kırmızı-beyaz’

4 Yapraklıyonca Spotify Müzikleri
George Michael-Amazing
(Her sabah kahvaltıdan önce dinlenmeli)
Frank Sinatra-Fly me to the Moon
(Öğlene doğru akşam geliyor neşesi için)
Edith Piaf-Je Ne Regrette Rien
(Pişman olmadığımız şeyler şerefine her can çektiğinde)
Sia-Chandelier
(Of yani hastasıyım, sözleriyle demlenmek için)
Bust your Windows-Glee Cast versiyonu ama!
(Tepeni attıran kim varsa hani arabasının camlarını indiresin olan böyle, hah işte tam o an dinle bak, efsane, iyi geliyor yani)

Yonca ‘müzikçibaşı’

Sonbahar hayallerim
Arabama her atladığımda Instagram’a müzikli videolarımı yüklemeyi özledim.
Elimden gelirse her gün bir tane paylaşacağım.
En sevdiğim saçmalıklarımdan biri oldu şahsen.
Takibe beklerim...
4yaprakliyonca benim...
Yonca ‘arabamüzikali’

Yazdan kalma kadınsal gözlemler - Resim : 2

RobIn WIllIams
Her filmi tamam şahane...
Ama benim için Birdcage ve Peter Pan’ım olan Hook bir tane...
Ömrümün sonuna kadar izlemeye doyamayacağım.
İyi ki yaşadı.
İyi ki yaşattı...
Karar onundu.
Verdi ve gitti.
Yonca ‘Bangarang’

Yazdan kalma kadınsal gözlemler - Resim : 3

Yelken
Yalıkavak Yelken Kulübü’nde yelkene başladım geçen ay. Hayatımda bu kadar acayip bir şey görmedim. Yara bere içinde kaldım, yelkenli devir kaldır derken derin sularda.
Eğer deniz, rüzgar, doğa seviyorsanız, kesin yelkene yapışın.
Şiddetle tavsiye ederim.
Umarım sizin de hocanız hava basmacı olmaz, harbi denizci/yelkenci olur benimki gibi...
Hani vardır ya ezelden beri denizdedir, yelkeni gözü kapalı bilir ve sever, kazandığı para değil de size bu işi layığıyla öğretmek tek derdidir...
Öyle birilerini bulun isterim.
İşte böyle...
Yonca ‘genç yelkenci’