Müziğin “ayrımcı” gücü
Tarihin en politik, en olaylı Eurovision’u geride kalsa da etkilerini hala hissediyoruz. “Müzikle birleştik” sloganına sahip yarışma, ne yazık ki bu yıl herkesi ayırdı. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşta, Ukrayna’nın yanında olup Rusya’yı yarışmadan diskalifiye den EBU, konu Filistin olunca üç maymunu oynadı ve İsrail’in yarışmada yer almasında hiçbir sıkıntı görmediğini açıkça ifade etti. Birçok ülkenin temsilcisi, çifte standardı kabul etmedi ve yarışmanın iptal olacağı, bazı ülkelerin katılımcılarını boykot amaçlı çekeceğini düşünülüyordu ancak hiçbiri olmadı. Eurovision’ın bugüne kadarki en ilginç sahne şovlarından birine imza atan Bambie Thug, yarışma öncesi boykot amaçlı çekilmesi istense de, “Şimdi geri adım atmanın, yarışmada Filistin yanlısı sesin daha az olması anlamına geleceğini” söyledi. Sahne dışında protestolar sürerken, İsrail delegasyonu diğer ülkeleri kışkırtıyor ve EBU da Filistin bayrağını bile içeriye sokmuyordu. Bu aşamada yarışmacıların, EBU’nun yasaklarını kırmak için başvurdukları yol müzik değil, moda oldu.
Yarışmanın açılışını yapan Eric Saade’in bileğinde Filistin kafiyesi ile çıkması ilk ateşi başlattı. Üstelik şarkıcı, provalarda kefiyeyi takmayıp canlı yayına gizlice sokmuştu. Babası Filistin kökenli olan Saade, “Bu sadece kökenimin bir kısmını gösterme yolumdu. Bu kefiyeyi küçük bir çocukken, ailenin nereden geldiğini asla unutmamak için babamdan almıştım. O zamanlar bunun bir gün EBU tarafından ‘siyasi sembol’ olarak adlandırılacağını bilmiyordum. Benim gözümde bu sadece ırkçılık. Sadece kapsayıcı olmak ve bana özgün bir şeyler giymek istedim, ancak EBU etnik kökenimin tartışmalı olduğunu düşünüyor gibi görünüyor” diye EBU’nun itiraflarına tepki gösterdi.
2024 Eurovision’u müziği değil, modanın öncülük ettiği protestolarla damga vurmaya devam etti. Bu yıl İtalya’yı temsil eden Angelina Mango, yarı finaldeki kostümünün aksine, baştan aşağı siyah bir kostüm ve elinde de İtalya bayrağıyla bayrak geçit törenine katıldı. Siyah takımı, İtalyan bayrağındaki kırmızı, beyaz ve yeşil renkleriyle birleşince Filistin bayrağını çağrıştırdı.
"Eurovision’ın bugüne kadar ki en ilginç sahne şovlarından birine imza atan Bambie Thug, EBU’nun yasaklarını kırdı."
Açlık Oyunları simülasyonu
Cannes, Oscar, Grammy gibi prestijli ödül törenlerinde moda aracılığıyla başkaldırıları bolca gördük. Ancak Madonna’nın kadın haklarına yönelik “Moda olduğu kadar siyasi bir beyan” olarak nitelendirdiği siyah transparan Givenchy elbisesi, Lena Waithe’nin 2018’deki Katolik Kilisesi temalı etkinlikte gökkuşağı pelerini ve Alexandria Ocasio-Cortez’in “Zenginlerden vergi alın” elbisesi gibi çarpıcı mesajlı protestolara imza atmış modanın Oscar’ı Met Gala ise Filistin’e karşı sessiz kalmayı seçti. Üstelik TikToker Haleyy Baylee’nin, “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diye çektiği TikTok, “Açlık Oyunları simülasyonunda mı yaşıyoruz?” diye sorgulattı. ‘Açlık Oyunları’ serisinde, Capitol halkı, ülkelerindeki yoksulluk ve adaletsizlikle boğuşan bölgeleri görmezden gelirken, kendileri abartılı ve lüks bir yaşam sürdürüyor. Bu benzetme, Met Gala katılımcılarının Filistin’de yaşanan trajedilere karşı sessiz kalmalarını halkın ikiyüzlülüğüyle benzeşti. Oysaki, en büyük moda isyanlarından birine şahitlik edebilirdik.
İsyankar moda
Moda dünyasında isyankar duruşlarıyla dikkat çeken markalar ve tasarımcılar, moda aracılığıyla toplumsal ve politik mesajlar vermekte büyük rol oynadı. Her biri, kendi döneminde önemli değişimlere öncülük ederek modanın sadece bir stil ifadesi olmadığını, aynı zamanda güçlü bir toplumsal ve politik araç olduğunu da gösterdi.
Flapper kızları
1920’lerde kadınlar, I. Dünya Savaşı’nın ardından toplumsal normlara karşı durarak özgürlüklerini Flapper modasıyla aktardı. Coco Chanel, kadın modasında devrim yaratarak kadınlara daha rahat ve özgür giysiler sundu. Chanel’in tasarımları, kadınları korselerden ve ağır süslemelerden kurtararak kısa elbiseleri ve sade tasarımlarıyla Flapper kızlarının cesur stiline öncülük etti.