GÜNLERDEN KIRMIZI
1940’larda Marlene Dietrich de kibirli bir görünüme sahipti. Ancak 40’lar, 30’ların daha geniş üst dudağını korurken 20’lerin alt dudağına geri döndü. Judy Garland, bu dudakları güçlü bir renkle vurgulamıştı. Ingrid Bergman ise aynı şekli daha doğal bir görünüme çevirdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında moralleri yükselttiği düşünülen kırmızı ruj, 1940’larda en çok tercih edilen renk oldu.
KUSURSUZ GÜZELLİĞİN DOĞUŞU
1950’lerde ideal dudak şeklinin kodlarını, elbette ki Marilyn Monroe belirledi. Doğal çizgilerle vurgulanmış, dudak parlatıcısıyla abartılmış ve ağzı aralanmış bir gülümseme ile duyusal olarak vurgulanmış bir dudak!
ÖZGÜRLÜK ATEŞİ
1960’lı ve 70’li yıllar, daha önceki dönemlerin aksine özgür ruhlu ‘aşkın yılları’ olarak tanımlanıyordu. Abartılı ve son derece canlı renkler, 60’larda yerini daha doğal tonlara bıraktı. Oyuncu Natalie Wood bu dönemin temsilcisi olmuştu. Aynı akım 1970’li yıllara da taşındı. Gündüzleri doğal tonlar kullanırken; geceleri şarkıcı Diana Ross’un kullandığı dudak renkleri öne çıkıyordu.
RENKLERİN DANSI
1980’ler, müzik dünyasının güzellik standartlarına yön verdiği en parlak dönemlerden biriydi. Madonna, Whitney Houston, Grace Jones ve Cyndi Lauper yıldız isimler arasındaydı. Renklerin özgürce dans ettiği 80’lerde pembeler, morlar, simli ve göz alıcı derecede cesur tonlar, sadece dudakları değil modayı da etkiledi.