Besinler ve cilt üzerindeki etkileri

Her bir besin cilt üzerinde bir etki yaratıyor. Bu etkileri doğru beslenme ve doğru maskelerle en aza indirmek mümkün. Peki hangi vitamin ve mineral cildimizi nasıl etkiliyor? Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Melisa Eczacıbaşı yanıtlıyor.

Besinler ve cilt üzerindeki etkileri

E vitamini
Bitkilerde, yağlı tohumlarda, mısır, fındık, soya, buğday kaynaklı ürünlerde ve bazı et ve süt ürünlerinde bulunur. E vitamini cilt üzerinde meydana gelebilecek veya oluşmuş olan cilt kırışıklıkları ile mücadele etmede son derece güçlü bir vitamin. E vitamini antioksidan özelliği sayesinde cildinizde oluşabilecek çizgileri, kırışıklıkları engelleyebilir veya geciktirir. Var olan kırışıklıklar için de kullanabileceğiniz E vitamini için dikkat etmeniz gereken konu, E vitamini içeren kremleri cildinize güneş ışınlarına maruz kaldıktan sonra sürmeniz gerektiği. Çünkü E vitamini içeren cilt bakım kremleri kırışıklardan ve çizgilerden koruma yerine kırışık onarıcı olarak daha başarılı.

Biotin
Maya, yumurta, süt ve karaciğerde bulunur. Biotin H vitamini ya da B7 vitamini olarak da bilinir. Yağ ve karbonhidrat metabolizmasında koenzim olarak rol alır. Bağırsak florası tarafından sentezlenir. Saç dökülmesinde ve bazı saç ve tırnak hastalıklarının tedavisinde güvenle kullanılabilir ve oldukça da etkili.

Çinko
Ağız yoluyla kullanılan, güzellik haplarında ve cilde tatbik edilen kremlerin de çoğunun içinde çinko hep var çünkü çinko cilt yenilenmesini olumlu yönde etkileyen önemli minerallerden biri...

Alfa lipoik asit
Doğanın en güçlü antioksidanı ve enflamasyon önleyici maddesidir. Alfa lipoik asit vücudumuzdaki her hücrede var olan bir molekül ve C vitamini gibi alfa lipoik asit de bilim adamları tarafından uzun zamandan beri biliniyor. Alfa lipoik asit hücrelere çabucak giriyor, serbest radikallerle birlikte büyük koruma sağlıyor. Alfa lipoik asidi özel yapan hem suda hem de yağda çözünür olması, yani universal bir antioksidan. C ve E vitaminlerinden farklı olarak serbest radikallerle hücrenin herhangi bir bölümüne müdahale edebilir. Hücreler arası sıvıda da bulunur. Alfa lipoik asidin bütün sağlığın korunmasında eşsiz bir yeteneğe sahip olduğu konusunda şüphe yok fakat yaşlanan ciltte daha iyi çalışıyor. DNA’yı bile koruyor.

ALKALİ VE ASİT YİYECEKLER
CANLILIK VEREN MASKELERCildimiz vücudumuzdaki en büyük organların başında geliyor. Bu organ ruhumuzun da sağlığımızın da aynası ve genetiğimiz, beslenmemiz, stres durumumuz hakkında karşımızdakilere çok önemli ipuçları veriyor. Yediğimiz gıdalar cildimize birebir yansıyor. Gıda atıklarının bir kısmı ter ve yağ ile vücuttan atıldığı için cildimiz kadar kokumuz da değişime uğruyor. Cilt için gereken vitamin ve minerallerin ne olduğunu, ne faydalar sağladığını ve ne kadar kullanmamız gerektiğini de bilmek bize bu imkanı sağlıyor. Cildimizin rengi soluksa bu kansızlık veya sigara içimine bağlı hücrelerin hasar görmesi, dolaşımın sağlıklı ve temiz olmaması, beslenme ve metabolizma problemlerine işaret ediyor. Böbrek ve karaciğer hastalıklarında cilt renginde değişiklikler olabiliyor. Çok stresli ve fazla heyecanlı kişilerde, mide ile ilgili problemi olanlarda cilt normalden daha kızarık olabiliyor. Böyle durumlarda ciltteki renk değişikliğinin, önüne geçmesi için gastrit ya da reflüyü artıracak besinlerden uzak durulması gerekiyor. Rozacea dediğimiz ve özellikle yüzde T bölgesinde kızarıklıklara neden olan hastalık, baharatlı gıdalar, çay ve kahve ile artış gösteriyor. Özellikle soğan, sarımsak ve şarküteri ürünleri cildimizde kokuya neden olabiliyor. Gıda atıkların bir kısmı idrar, dışkı, hatta ter ve ciltten yağ ile beraber atıldıkları için yediğimiz her şey cildimizin rengini, kokusunu etkileyebiliyor. İçtiğimiz su miktarı normal olsa bile ciltte kuruluk sorunu yaşayan kişiler daha fazla su içmeli, çok sıcak veya soğuk duşlardan kaçınmalı. Bu sorun genelde altta yatan tiroid rahatsızlığının habercisi, hormonal menopoz öncesi veya sonrası, bazen de içilen suyun hücreler tarafından zor tutulduğunun belirtisi. Fazla asit içeren gıda ve içecekler tükendiğinde ise ciltte akne, rozacea veya T bölgesinde aşırı yağlanma gibi belirtilere daha sık rastlıyoruz. 

A vitamini
A vitamini içeren besinler hayvansal ve bitkisel olarak iki gruba ayrılıyor. Hayvansal besinlerden balık yağı, yumurta, süt, tereyağı, peynir, karaciğer, bitkisel besinlerden de havuç, ıspanak, lahana, brokoli, biber, portakal, kayısı, mandalina, şeftali ve yeşil yapraklılar yeterince tüketildiğinde günlük A vitamini ihtiyacımızı karşılıyoruz. Bilimsel araştırmalar A vitamininin yaşlanma belirtilerini azalttığını, cildin oluşumu ve gelişimi için önemli rol oynadığını gösteriyor. A vitamini komedon oluşumunu azaltır, ciltteki yağ fonksiyonlarını dengeler. Cildin doğal kolajen üretimini destekler, özellikle olgun ve incelmiş ciltlerde sertleşmiş ve elastikiyetini kaybetmiş dokuyu yumuşatır. A vitamini cildi gençleştirici, kırışık giderici ve lekeleri yok edici etkiye sahip. Güneşin zararlı etkilerine karşı da bizi korur. Güneşe fazla maruz kalındığında A vitamini ve retinol içeren kremlerden yararlanabilirsiniz.

B vitamini
B vitamini suda eriyen bir vitamin ve fazla alındığında vücuttan atılır. B vitamininin başlıca görevleri cildin en dış tabakasındaki lipit tabakanın korunmasına yardımcı olmak. Yara iyileşme sürecini olumlu etkiler. Folik asit DNA sentezinde görev alır, folik asit eksikliğinde DNA tamir mekanizmaları azaldığı için deride kanserojenik belirtiler artabilir, bu nedenle derinin sağlığı için folik asit alımı önemlidir. B vitaminini tahıllar, muz, potasyum, karaciğer ve hindi eti tüketerek alabiliyoruz.

C vitamini
Özellikle turuçgillerde ve sebzelerde bulunur. Yetişkinlerde alınması gereken C vitamini ihtiyacı 300-500 mg. Eğer sigara kullanıyorsanız C vitaminine olan ihtiyacınız yükselir. İhtiyacımız kadarını almaya dikkat etmeliyiz çünkü fazlası idrar yollarında kum ve taş oluşumuna sebep olur. Bunun yanında yaz ya da kış mevsiminde özellikle güneşin zararlı ışınlarından korunmak adına, dışarıya çıkmadan yarım saat önce mutlaka C vitamini içeren bir güneş koruyucu sürmelisiniz. C vitamini çok önemli bir antioksidan ve deride kolajen üretimini artırır. Güneşin zararlı etkilerine karşı cildi korur. Özellikle göz çevresindeki koyu halkaların tedavisinde C vitamini içeren kremler oldukça fayda sağlar.

D vitamini
Vitamin D; ultraviyolenin deri üzerindeki olumsuz etkilerini dengeler. Deride D vitamini sentezi cilt rengi koyu olanlarda açık olanlara nazaran daha düşük oranda gerçekleşir. Vücudumuzun D vitamini ihtiyacını gidermenin tek yolu, D vitamini ilaçları değil. Güneş ışınları vücudumuzun D vitamini üretmesinde elzem roldedir. Ancak yenidoğan veya erken aylardaki bebeklerin D vitamini ihtiyacını güneş yardımı ile temin etmek, açık havaya çıkma zorlukları, beslenmenin yoluna konma önceliği gibi nedenlerle kolay değil. Hele de gebeliği kış aylarına rastlamış ve yeterince güneş görmemiş bir annenin sütü D vitamini konusunda eksik kalır. D vitamininin cilt üzerinden üretimi yaz aylarında belirginken ekimden nisan ayına kadar düşük. Bu değişkenlik hem güneş ışınlarının çocuklara ulaşmasındaki yoğunluğuna hem de maruz kalınan cilt yüzeylerinin ne düzeyde kapalı olduğuna bağlı. Yaş ilerledikçe cilt tarafından D vitamini sentezlenmesi azalmakla beraber, genç erişkinlerde de üretim yeterli düzeyde olur. Yağlı balıklarda, karaciğerde, yumurta ve kırmızı ette bulunur.