Güneş bakım rehberi
Yıllarca ultraviyole ışınların etkisine maruz kalmış olabilirsiniz. Sorun değil, güneşlenmeyi bıraktığınız an vücudunuz kendini onarmaya başlıyor. Baştan aşağı vücudunuzu nasıl korumanız gerektiğini bilirseniz, güneşle dost olabilirsiniz.
Güneşle ortaya çıkan benler çocukluktan geliyor
Vücuttaki benlerin çok büyük kısmı çocukluk çağında yaşanan yoğun güneş maruziyeti ve yanıklarından kaynaklanıyor. Bebek ve çocuk cildi ergenliğe kadar cilt koruma sistemleri tam aktif olmadığı için savunmasız oluyor. Bir çocuğun, plajda sadece bir günde yaşayacağı yoğun güneş yanığı bile, cildinde onlarca ben oluşmasına sebep olabiliyor.
Sprey mi krem mi?
Krem form, dokudan dolayı genelde daha yüksek koruma oranı sağlarken, sprey form daha düşük bir koruma sunabiliyor.
Fluid: Akışkan ve ultra akışkan dokular. Karma ve yağlı ciltler tercih ediyor.
Krem: Normal ve kuru ciltler tercih ediyor.
Süt: Yoğun ve besleyici bir doku. Çok kuru ciltler tercih ediyor.
Kompakt: Genelde mineral bazlı ürünlerin bazılarında tercih ediliyor. Kapatıcı ve renkli ürünlerde görülüyor.
Sprey: Aile boyu ya da vücut ebatları bulunuyor.
Bu bölgelere dikkat!
Güneş koruması sırasında en çok unutulan bölgeler kulak ve dudak çevresi oluyor. Stick tarzı ürünlerle bu bölgelerde yüksek koruma sağlanabiliyor. Ayrıca dekolte bölgesi, güneş alerjisi semptomlarının en çok görüldüğü bölgelerden olduğu için, alerji karşıtı bir ürün kullanılacaksa, bu bölgenin unutulmaması gerekiyor.
Korunun!
Cilt kanserleri (melanoma ve karsinoma olarak ikiye ayrılıyor) dünya üzerinde en çok görülen kanser türleri. Tüm kanserlerin yarısını cilt kanserleri oluşturuyor. Yılda 700 bin vaka teşhis ediliyor. Büyük bir kısmı öldürücü olmasa da, melanoma vakalarında bu oran yüksek oluyor. Türkiye’deki net sayı bilinmiyor ama dünyadaki gibi çok yaygın olduğu tahmin ediliyor.Yazı: Deran Çetinsaraç/FormSante
SPF (Sun Protection Factor) yani Güneş Koruma Faktörü, güneş ürünlerinin çoğunda yer alıyor. Bioderma Grup Pazarlama Direktörü Bayram Kaymak, SPF’nin güneş koruyucu ürünün güneşe karşı koruma etkisini gösteren birim olarak bilindiğini fakat aslında sadece ürünün UVB ışınlarına karşı ne kadar güçlü koruduğunu gösterdiğini söylüyor: “Son yıllarda güneşe karşı koruma alanında dermatoloji tarafında oluşan talepler ve gün geçtikçe artan ‘daha güçlü güneş koruması’ ihtiyacı, ürünlerin üzerinde IP UVA koruma oranının da belirtilmesini neredeyse zorunlu kılıyor. IP UVA ise ürünün UVA ışınlarına karşı ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.” Bayram Kaymak, aslında bu oranların laboratuar ölçümleri sonucunda oluşan oranlardan ibaret olduğunu belirtiyor.
SPF ölçülürken, belirli bir deri alanına bir ışık kaynağından UVA ve UVB radyasyonu veriliyor. Önce korunmamış alanda MED’in (Minimum Erithemal Dose = minimum kızarıklık dozu) ne kadar süre sonunda oluştuğuna bakılıyor. Sonra farklı bir bölgeye santimetrekareye 2 mg miktarında ölçülecek üründen uygulanıyor. Bu sefer, MED’in kaç kat uzun süre sonunda oluştuğu ölçülüyor ve SPF oranı belirleniyor. Yani SPF oranı, söz konusu ürünün, ürün kullanılmayan duruma göre kaç kat uzun süre koruduğunu belirliyor. Bunu belirlerken “kızarıklık” seviyesine bakılmasının sebebi, UVB ışınlarının etkilerinin daha çok cildin üst tabakalarında ve kızarıklık olarak görülmesi. Yani yüksek UVB koruma oranlı bir ürün, cildi ağırlıklı olarak kızarıklığa karşı koruyor.
Avrupa Birliği coğrafyasındaki güneş koruma standartlarının dayandığı 22 Eylül 2006 tarihli Avrupa Komisyonu Tavsiye Raporu’na dayanan veriler aşağıdaki gibi sınıflandırılıyor.
•SPF 50+: Çok yüksek güneş koruması. Ürün SPF 70, SPF 65 koruma seviyelerine sahipse bile 50+ deniliyor. (Kullanıcıların koruma seviyesiyle ilgili aşırı bir güvene kapılıp yeterince sık yenilememeleri sonucundan kaçınmak için böyle bir düzenleme yapıldı.)
•SPF 30: Yüksek güneş koruması.
•SPF 15: Orta seviye güneş koruması.
•SPF 6: Düşük seviye güneş koruması.
SPF oranı/ UVA oranının üçten küçük olması gerekiyor
Üçten büyük oranlar, ürünün iki UV ışınına karşı da güvenle koruma sağlayamadığını gösteriyor. Örneğin, SPF 60 UVA 10 bir güneş koruyucusu, iki faktörün bölümünün oranı altı olduğu için yetersiz kabul ediliyor. Bayram Kaymak, böyle bir ürünün, yüksek SPF oranı sayesinde güneşin yüzeysel ve kısa vadeli etkilerine karşı etkili olduğunu ve kızarıklığa karşı performans gösterdiğini, fakat güneşin cildimizde daha derinlerde ortaya çıkan renk değişimi, leke oluşumu, güneş kaynaklı erken yaşlanma gibi sorunlara karşı etkili olmadığını söylüyor.
Kim neyi kullanmalı?
Kişinin hangi SPF koruma oranlı ürün tercih edeceğini belirleyen temel faktör, sahip olduğu cilt tipi olarak kabul ediliyor. Bunlar fototip olarak adlandırılıyor. Cildimizdeki melaninler, cildimizin tonunu, saç rengimizi ve göz rengimizi belirliyor. Melaninler iki tipte oluyor. Eumelanin’ler, kahverengi ve siyah renkte olup, güneş ışınlarına karşı koruyucu özelliklere sahip oluyor. Pheaomelanin’ler ise, turuncu renkte olup, güneşe karşı koruma sağlayamadığı gibi, güneşte serbest radikal üretimini de tetikliyor. İşte tüm fototipler kişinin sahip olduğu melanin tiplerinin karışımına göre ortaya çıkıyor.
•Fototip 1: Tamamen kızıl ya da turuncu saçlı, açık renk göze sahip ve beyaz tenli kişiler. Kesinlikle güneşten maksimum oranda korunmalılar, güneş yanığı riski çok fazla olduğundan bronzluk gibi bir hayalleri olmamalı.
•Fototip 2: Kuzey Avrupa’da çok sık görülen açık sarı renkte saçlı, renkli gözlü ve açık tenli kişiler. Kesinlikle güneşten maksimum oranda korunmalılar, güneş yanığı riski yüksek, bronzlaşma ihtimali zayıf oluyor.
•Fototip 3: Kafkas/ Asyalı diye geçen, karma melanin tipi. Nispeten açık renkli tene sahip oluyorlar. Güneşten yüksek oranda korunmalılar, güneş yanığı ihtimali mevcut, belirli sürede bronzlaşabilirler.
•Fototip 4: Akdeniz cilt tipi dediğimiz, koyu renkte ya da güneşte kolayca koyulaşan tene sahip kişiler. Özellikle güneşe maruz kalınan ilk dönemde uygun seviyede güneş koruyucuyla korunmalılar, sonrasında hızla bronzlaşırlar.
•Fototip 5/6: Afrikalı cilt tipi diye adlandırılan, koyu kahve ya da siyah ten rengine sahip kişiler. Güneş yanığı ihtimali zayıf oluyor.
SPF 50+ güneş koruyucular, kullanılan ekstra bir ya da iki güneş filtresi sayesinde, UVB ışınlarını yüksek oranda durdurma özelliğine sahip. Fakat güneş koruyucular güneş ışınlarını asla yüzde 100 bloke edemiyor. Uygun miktarda ve sıklıkta yenilenmeleri gerekiyor. Fototip 1 veya 2 olan kişiler ya da çok yoğun güneş ışığına maruz kalacak Fototip 3’ler bile SPF 50+ koruyucu kullanmalı. Çünkü SPF oranları, laboratuar ortamlarında santimetrekareye 2 mg ürün uygulanarak ölçülüyor ki bu ortalama kullanılan miktarın çok altında.
Vücuttaki benlerin çok büyük kısmı çocukluk çağında yaşanan yoğun güneş maruziyeti ve yanıklarından kaynaklanıyor. Bebek ve çocuk cildi ergenliğe kadar cilt koruma sistemleri tam aktif olmadığı için savunmasız oluyor. Bir çocuğun, plajda sadece bir günde yaşayacağı yoğun güneş yanığı bile, cildinde onlarca ben oluşmasına sebep olabiliyor.
Sprey mi krem mi?
Krem form, dokudan dolayı genelde daha yüksek koruma oranı sağlarken, sprey form daha düşük bir koruma sunabiliyor.
Fluid: Akışkan ve ultra akışkan dokular. Karma ve yağlı ciltler tercih ediyor.
Krem: Normal ve kuru ciltler tercih ediyor.
Süt: Yoğun ve besleyici bir doku. Çok kuru ciltler tercih ediyor.
Kompakt: Genelde mineral bazlı ürünlerin bazılarında tercih ediliyor. Kapatıcı ve renkli ürünlerde görülüyor.
Sprey: Aile boyu ya da vücut ebatları bulunuyor.
Bu bölgelere dikkat!
Güneş koruması sırasında en çok unutulan bölgeler kulak ve dudak çevresi oluyor. Stick tarzı ürünlerle bu bölgelerde yüksek koruma sağlanabiliyor. Ayrıca dekolte bölgesi, güneş alerjisi semptomlarının en çok görüldüğü bölgelerden olduğu için, alerji karşıtı bir ürün kullanılacaksa, bu bölgenin unutulmaması gerekiyor.
Korunun!
Cilt kanserleri (melanoma ve karsinoma olarak ikiye ayrılıyor) dünya üzerinde en çok görülen kanser türleri. Tüm kanserlerin yarısını cilt kanserleri oluşturuyor. Yılda 700 bin vaka teşhis ediliyor. Büyük bir kısmı öldürücü olmasa da, melanoma vakalarında bu oran yüksek oluyor. Türkiye’deki net sayı bilinmiyor ama dünyadaki gibi çok yaygın olduğu tahmin ediliyor.Yazı: Deran Çetinsaraç/FormSante
SPF (Sun Protection Factor) yani Güneş Koruma Faktörü, güneş ürünlerinin çoğunda yer alıyor. Bioderma Grup Pazarlama Direktörü Bayram Kaymak, SPF’nin güneş koruyucu ürünün güneşe karşı koruma etkisini gösteren birim olarak bilindiğini fakat aslında sadece ürünün UVB ışınlarına karşı ne kadar güçlü koruduğunu gösterdiğini söylüyor: “Son yıllarda güneşe karşı koruma alanında dermatoloji tarafında oluşan talepler ve gün geçtikçe artan ‘daha güçlü güneş koruması’ ihtiyacı, ürünlerin üzerinde IP UVA koruma oranının da belirtilmesini neredeyse zorunlu kılıyor. IP UVA ise ürünün UVA ışınlarına karşı ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.” Bayram Kaymak, aslında bu oranların laboratuar ölçümleri sonucunda oluşan oranlardan ibaret olduğunu belirtiyor.
SPF ölçülürken, belirli bir deri alanına bir ışık kaynağından UVA ve UVB radyasyonu veriliyor. Önce korunmamış alanda MED’in (Minimum Erithemal Dose = minimum kızarıklık dozu) ne kadar süre sonunda oluştuğuna bakılıyor. Sonra farklı bir bölgeye santimetrekareye 2 mg miktarında ölçülecek üründen uygulanıyor. Bu sefer, MED’in kaç kat uzun süre sonunda oluştuğu ölçülüyor ve SPF oranı belirleniyor. Yani SPF oranı, söz konusu ürünün, ürün kullanılmayan duruma göre kaç kat uzun süre koruduğunu belirliyor. Bunu belirlerken “kızarıklık” seviyesine bakılmasının sebebi, UVB ışınlarının etkilerinin daha çok cildin üst tabakalarında ve kızarıklık olarak görülmesi. Yani yüksek UVB koruma oranlı bir ürün, cildi ağırlıklı olarak kızarıklığa karşı koruyor.
Avrupa Birliği coğrafyasındaki güneş koruma standartlarının dayandığı 22 Eylül 2006 tarihli Avrupa Komisyonu Tavsiye Raporu’na dayanan veriler aşağıdaki gibi sınıflandırılıyor.
•SPF 50+: Çok yüksek güneş koruması. Ürün SPF 70, SPF 65 koruma seviyelerine sahipse bile 50+ deniliyor. (Kullanıcıların koruma seviyesiyle ilgili aşırı bir güvene kapılıp yeterince sık yenilememeleri sonucundan kaçınmak için böyle bir düzenleme yapıldı.)
•SPF 30: Yüksek güneş koruması.
•SPF 15: Orta seviye güneş koruması.
•SPF 6: Düşük seviye güneş koruması.
SPF oranı/ UVA oranının üçten küçük olması gerekiyor
Üçten büyük oranlar, ürünün iki UV ışınına karşı da güvenle koruma sağlayamadığını gösteriyor. Örneğin, SPF 60 UVA 10 bir güneş koruyucusu, iki faktörün bölümünün oranı altı olduğu için yetersiz kabul ediliyor. Bayram Kaymak, böyle bir ürünün, yüksek SPF oranı sayesinde güneşin yüzeysel ve kısa vadeli etkilerine karşı etkili olduğunu ve kızarıklığa karşı performans gösterdiğini, fakat güneşin cildimizde daha derinlerde ortaya çıkan renk değişimi, leke oluşumu, güneş kaynaklı erken yaşlanma gibi sorunlara karşı etkili olmadığını söylüyor.
Kim neyi kullanmalı?
Kişinin hangi SPF koruma oranlı ürün tercih edeceğini belirleyen temel faktör, sahip olduğu cilt tipi olarak kabul ediliyor. Bunlar fototip olarak adlandırılıyor. Cildimizdeki melaninler, cildimizin tonunu, saç rengimizi ve göz rengimizi belirliyor. Melaninler iki tipte oluyor. Eumelanin’ler, kahverengi ve siyah renkte olup, güneş ışınlarına karşı koruyucu özelliklere sahip oluyor. Pheaomelanin’ler ise, turuncu renkte olup, güneşe karşı koruma sağlayamadığı gibi, güneşte serbest radikal üretimini de tetikliyor. İşte tüm fototipler kişinin sahip olduğu melanin tiplerinin karışımına göre ortaya çıkıyor.
•Fototip 1: Tamamen kızıl ya da turuncu saçlı, açık renk göze sahip ve beyaz tenli kişiler. Kesinlikle güneşten maksimum oranda korunmalılar, güneş yanığı riski çok fazla olduğundan bronzluk gibi bir hayalleri olmamalı.
•Fototip 2: Kuzey Avrupa’da çok sık görülen açık sarı renkte saçlı, renkli gözlü ve açık tenli kişiler. Kesinlikle güneşten maksimum oranda korunmalılar, güneş yanığı riski yüksek, bronzlaşma ihtimali zayıf oluyor.
•Fototip 3: Kafkas/ Asyalı diye geçen, karma melanin tipi. Nispeten açık renkli tene sahip oluyorlar. Güneşten yüksek oranda korunmalılar, güneş yanığı ihtimali mevcut, belirli sürede bronzlaşabilirler.
•Fototip 4: Akdeniz cilt tipi dediğimiz, koyu renkte ya da güneşte kolayca koyulaşan tene sahip kişiler. Özellikle güneşe maruz kalınan ilk dönemde uygun seviyede güneş koruyucuyla korunmalılar, sonrasında hızla bronzlaşırlar.
•Fototip 5/6: Afrikalı cilt tipi diye adlandırılan, koyu kahve ya da siyah ten rengine sahip kişiler. Güneş yanığı ihtimali zayıf oluyor.
SPF 50+ güneş koruyucular, kullanılan ekstra bir ya da iki güneş filtresi sayesinde, UVB ışınlarını yüksek oranda durdurma özelliğine sahip. Fakat güneş koruyucular güneş ışınlarını asla yüzde 100 bloke edemiyor. Uygun miktarda ve sıklıkta yenilenmeleri gerekiyor. Fototip 1 veya 2 olan kişiler ya da çok yoğun güneş ışığına maruz kalacak Fototip 3’ler bile SPF 50+ koruyucu kullanmalı. Çünkü SPF oranları, laboratuar ortamlarında santimetrekareye 2 mg ürün uygulanarak ölçülüyor ki bu ortalama kullanılan miktarın çok altında.