Kolajen gerçeği
Gençlik ve güzellik kavramlarının yanında en çok duyduğumuz kelime olan ‘kolajen’i masaya yatırıyoruz. Neden bu kadar önemli, eksikliği nelere yol açar, takviyeleri ne fayda sağlar? Sağlık ve güzelliğin anahtarı; önemi ve vadettikleriyle hepimizi etkisi altına almaya devam ediyor.
Gençlik ve güzellik yolunda adını en fazla duyduğumuz kelimelerden biri kolajen. Peki neden bu kadar önemli? Ne anlama geliyor? Neden bu kadar ihtiyacımız var kendisine? Eski Yunancada ‘yapıştırıcı’ anlamına gelen; vücudumuzu adeta bir arada tutan ana proteine kolajen deniyor. Derimizin yüzde 75’ini tüm vücut proteinlerinin ise yüzde 30’unu oluşturuyor. Kemik, kas, kıkırdak ve deride yoğunlukla bulunuyor. Ana yapı taşı olarak dokulara güç ve direnç veriyor. Bu önemli madde maalesef yaşla birlikte belirgin bir şekilde azalmaya başlıyor.
30’lu yaşların ortasında ise kolajen kaybımız belli bir miktarı geçince artık aynaya baktığımızda istenmeyen değişiklikleri görmeye başlıyoruz. Yaş alma dışında kolajenin azalmasına sebep olan diğer etkenler ise güneş ışınları, sigara, fazla şeker tüketimi ve menopoz. Adeta bedenin taşıyıcı kolanlarını oluşturduğu için; azalan kolajen miktarı ile dokularda sarkmalar, elastikiyet kaybı ve gevşemeler oluşuyor. Yanaklarda gevşeme, çene boyun hattı sarkmalarının başlaması, ağız köşesinin aşağıya dönmesi, göz altı torbalarında belirginleşme gibi problemler kolajenin azalması sonucu ortaya çıkan sorunlar. Tüm bu süreç ise yüzümüze daha yorgun ve üzgün bir ifade oturmasına neden oluyor. İç enerjimizi yansıtmayan bir dış görünüş elbette hiçbirimizin hoşuna gitmiyor. Peki bizler kolajen dokumuz için neler yapabiliriz? Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Uzman Prof. Dr. Reha Yavuzer’e sorduk.
Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer
Kolajen yıkımını azaltmak için neler yapabiliriz?
En başta güneşten korunmak, sigarayı bırakmak, antioksidan kullanımı, doğru beslenme yapmamız gerekenler arasında. Yıkım süreci başladıysa artık sadece koruyucu yaklaşım yeterli değil ve tıptan yararlanmanın zamanı gelmiş demektir. Ağızdan alınan kolajen takviyeler son birkaç yıldır çok yaygın. Bu alanda pek çok marka ve ürün mevcut. Hangisini seçmeliyiz derseniz, burada amaç çok önemli. Bu takviyelerin sadece yaşlanma süreci için değil, görme keskinliği, saç ve tırnak sağlığı, kas kuvveti ve eklem sağlığında da faydalı olduğu düşünülüyor. Ancak hedefe göre kolajen tipini seçmek gerekiyor. Güvenilir üretici firma seçimi oldukça önemli. Sığır, balık, domuz, tavuk ve bitkisel kaynaklı kolajen takviyeler arasında karşılaştırmalı bir çalışma olmamasına rağmen balık kaynaklıların daha etkin olduğu düşünülüyor. Şayet kırışıklık için alıyorsanız Tip I ve Tip III kolajen olmasına dikkat etmelisiniz. Beraberinde hyaluronik asit ve vitamin C olanlar ise başarıyı artırıyor. Yüksek protein oranlılardan içeriği glycine, proline, hydroksiproline ağırlıklılar daha faydalı. Düşük molekül ağırlıklı olanların emilimi ise daha iyi. Günlük alımda en azından 10 gram tüketilmeli ve etki görmek için de en azından altı haftalık düzenli kullanım şart.
Enjeksiyon olarak ne şekilde uygulanıyor?
Eksilen kolajeni belli bölgelere; deri altına enjekte ederek de gidermeye çalışmak mümkün. Toz formunda olan bu kolajen enjeksiyonlar yapımdan kısa bir süre önce sulandırılarak hazırlanıyor ve yüz bölgesine enjekte ediliyor. Bu uygulama sadece enjekte edilen bölge için faydalı olmakla beraber etkisini çok daha kısa zamanda gösteriyor. Yıllık enjeksiyonlar ile deri altının elastikiyet kaybı yavaşlatılabiliyor. Etkiyi arttırmak için hyaluronik asit enjeksiyonları ile kombine kullanım öneriliyor.
Diğer kolajen arttırma yöntemleri neler?
Tıbbi olarak kolajen indüksiyon tedavisi ile kısmen azalan üretimi tekrar arttırmak mümkün. Kolajen yapımının arttırılması anlamına gelen indüksiyon tedavisinde mekanik uyarılar, lazerler, ışık tedavisi ve kimyasal enjeksiyonlar kullanılıyor. Tedavinin cevabı kendini bir ay içerisinde göstermeye başlasa da yeterli sonuç için 3-4 seans uygulama gerekiyor. Bir diğer yöntem, enjeksiyon ile kolajen indüksiyonu. Akıllı dolgu tabir edilen bir grup dolgu içeriklerinin özelliği nedeniyle dolgu görevlerinin yanında enjekte edildikleri yerlerde kolajen üretimini arttırıyor. Yapılan ürünün içeriği, yapılış şekli, derinliği ve miktarının uzman doktor tarafından belirlenerek kişiye özel planlanması gerekiyor. Bu uygulamada uzun soluklu sonuçlar elde ediliyor. Üç yıla kadar etkinliği devam eden bu işlemde bir yıldan sonra takviye ihtiyacı ortaya çıkabiliyor. İğneleme ile kolajen indüksiyonu ise, dermaroller adıyla bilinen derinin iğneler batırılarak tahrip edilmesi sonucu kolajen üretimini tetikleyen işlemlerden. Etkisi kısıtlı olan bu yöntemde başarı için çok sayıda seans yapılmalı ve sık aralarla da tedavi yenilenmeli.
En etkin yöntemlerden biri olan geniş spektrumlu ışık tedavisi ise protein sentezini çoğaltarak kolajeni arttırıyor. Yıl boyu yapılabilen bu uygulama, ağrısız olması ve iyileşme sürecine ihtiyaç göstermemesi nedeniyle tüm dünyada en çok tercih edilen yöntemlerin başında yer alıyor. Sıklıkla, altı seans uygulama yaptıktan sonra takviye için bir yıl sonra birkaç uygulama öneriyoruz.
Bir diğer etkin yöntem ise lazer ile kolajen indüksiyonu. İyileşme gerektirmesi, yapıldığı sürece güneşten korunma zorunluluğu nedeniyle sosyal açıdan herkese uygun olmayabiliyor. Hangi yöntem benim için uygun diyorsanız; yapılması gereken öncelikle bilgisayarlı bir analiz yapılarak güncel durumunuzun tespit edilmesi. Bu bilgiler ışığında uzman doktorunuz size özel ihtiyaçlarınızı belirleyecek ve tedavi takviminizi çıkaracaktır. Bundan sonra başarı için sadece size gösterilen yolda yürümeniz kalacak.
Hazırlayan: Eda Şentürk