Kusurlu olmanın dayanılmaz güzelliği
Wabi Sabi, mükemmel olmama halinin güzelliğini keşfeden, onu ödüllendiren bir yaşam felsefesi. Dekorasyondan sonra şimdi güzellik dünyası da bu felsefeye odaklandı. Kim bilir, belki hepimiz bu felsefeyi anlar ve arkasında durursak gerçekten güzel bir kadına dönüşebiliriz.
Yazı: Gülru İncu
Wabi Sabi 16’ncı yüzyıldan günümüze uzanan geleneksel bir Japon felsefesi. Bugün sanat dallarından dekorasyona kadar birçok alanda kullanılıyor. Kusurlu görülenin, yaşanmışlığın ya da yıpranmışlığın kabul görmesi hatta yüceltilmesi, bunların içindeki güzelliğin görülmesi gibi temalara dayanıyor. Kusursuz estetik anlayışı yerine kusurlu ama ayrıcalıklı olma hali yani. Doğal ve sade olanda yatan bilgelik bir anlamda. Budist öğretisinde varoluşun üç işareti sayılan sonsuza dek aynı kalamama durumu, ıstırap çekme ve kişinin özünde yatanın yok olmasının yarattığı boşluk kavramlarından türetilen bir kelime. Geleneksel Japon güzelliğinin en karakteristik özelliklerinden biri olarak Batı’daki kusursuz güzellik anlayışından çok farklı tabii. Basitçe şöyle söyleyebiliriz; hiçbir şey sonsuza kadar sürmez, hiçbir şey bitmez ve hiçbir şey mükemmel değildir.
Hiçbir şey sonsuz değil
Çağlar boyunca değişen güzellik anlayışının son yıllarda kabuk değiştirmesi, ardında yatan kusursuzluğa takıntılı psikolojiyi beslemesiyle iyice rayından çıktı. Kimse kendini güzel bulmuyor, çünkü gerçek anlamda güzelliğin sürekli bize empoze edilen kuralları olduğuna inandırılıyoruz. Oysa gerçek dünyada Barbie bebekler gibi uzun ve selülitsiz bacaklara, ince bileklere, tanrıçaları andıran bir vücuda ya da mermer Yunan heykellerindeki gibi kusursuz görünen bir tene sahip olmak çok olası değil, dahası sürekli olabilecek bir şey değil. Aslolan hangi yaşta olursak olalım, bir gün geriye dönüp baktığımızda hayatımızın hatırladığımız mutlu ama kısacık anlardan ibaret olduğunu görebilmek.
Kusurları kucaklama hali
Wabi Sabi güzellik anlayışı, zamanın kattığı güzelliklerin ve zamanla ortaya çıkan kusurların hoşgörüyle kucaklandığı, onlarla barışıldığı bir anlayış. Bir trend olarak hayatımıza giren no make up selfie’ler güzel ama çektiğimiz her fotoğrafı Instagram’a koymak zorunda hissetmek ya da sürekli güzel bulunma ihtiyacı tuhaf değil mi? Diğer bir açıdan bakarsak, bu alternatif gerçeklik bizi gerçek olandan ne kadar uzaklaştırırsa biz de özümüzden o denli uzaklaşıyoruz aslında. Güzelliğe yansıyan Wabi Sabi, makyajsız ya da bakımsız olmak değil kesinlikle ama içindeki güzelliğin dışına da yansıdığının bilincinde olmak, daha sürdürülebilir bir güzellik anlayışı. Yüzümüzde oluşan güneş lekelerini sevebilir, alnımızda yeni oluşan çizgileri kabul edebiliriz. İşin aslı, gri bir saç teli gördüğümüzde ya da yüzümüzdeki yeni bir kırışıklığı fark ettiğimizde panik atak geçirmek ya da bunalıma girmek yerine onunla yaşamayı öğrenmekte yatıyor. Örneğin Shiseido’nun son dönemde çıkardığı kremlerin kavanozları, bildiğimiz formları değiştiriyor, eğiyor, büküyor ama ortaya yepyeni bir şey çıkıyor. Dış formunun değişmesi, klasiğin dışına çıkması içindeki kremin cilde vereceği yararları etkilemiyor. Çünkü içinde hala aynı özü taşıyor. Belki biz de dış görünüşümüzün değişmesine fırsat tanır ya da bu değişimi kucaklayabilirsek, özümüzün farkına varabilir ya da içimizdeki güzelliğe odaklanabiliriz. Çünkü kendimizi nasıl hissediyorsak öyle göründüğümüz bir klişe değil, gerçeğin ta kendisi. Leonard Cohen’in dediği gibi; “Her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri böyle girer.”
Shiseido Anti-Dark Circles Göz Kremi 319 TL