Her şeye rağmen fönlü
Bunun için sabah erkenden kalkmamız gerekse bile!..
Ödül törenlerinde dünyaca ünlü oyuncuların
ya da şarkıcıların kırmızı halı fotoğrafl arını
gözlerinizin önüne getirin. Saçlarına hiç
dikkat ettiniz mi? Ne kuaförden çıkmış gibi
yapılı, ne de yataktan kalkmış gibi dağınık
... Peki nasıl oluyor da, böylesine doğal
görünmeyi başarabiliyorlar? Bizde ise, saçımız
ne kadar düzgün ve yapılı o kadar iyi! Değil
kokteyle ya da özel bir yemeğe giderken, gün
içinde fönlenmiş, düzgün görünen saçlarımızla
kendimizi daha iyi hissettiğimiz bir gerçek.
Üstelik kıvırcık saçlı kadınlar bu duyguyu çok daha yakından bilir. Örneğin, her uzun ve kıvırcık saçlı kadın
gibi benim de mucizem, fönle tanışmak olmuştu! O
yüzden yanan kulaklarıma ve çekiştirilen saçlarıma
rağmen düz saçlara sahip olmak arzusuyla kuaföre
giderdim. Kabaran saçlarımı yatıştırmak için dakikalarca
aynanın başında vakit kaybettiğim ve randevularıma geç
kaldığımdan, kıvırcık saç benim için o zamanlar, büyük bir
dertti. Şimdi saçlarımla hiçbir derdim yok; onları öylece
kabul ediyorum artık; oldukları gibi…
Ama fön konusuna genel olarak başka bir duyarlıyız.
Bir düşünsenize, işe giderken bile fönsüz evden
çıkamayanlarımız var. Onca koşuşturmaya ve yapılmayı bekleyen işlere rağmen biz yine de fönümüzü
eksik etmeyiz. Gerekirse bunun için sabah
uykularımızı bölüp, erkenden kuaförümüzün
yolunu tutarız. Kazara fönsüzsek o gün,
kendimizi çok çirkin hissederiz; hele o gün bir
toplantımız da varsa yakınlardaki bir kuaföre
kaçmanın yollarını ararız. Eğer kaçamıyorsak,
saç düzleştiriciler imdadımıza yetişir. Özellikle
seyahatlerde hayat kurtarıcıdır. Ama sık fön
çektirdiğimizde ya da düzleştiricileri bilinçsiz
kullandığımızda saçlarımızın mısır püskülüne
dönmesi an meselesidir!
Ahu Yağtu, normalde fön
çektirmediğini söylüyor:
“Fön çektirmeyi değil, saçlarımı
doğal kullanmayı severim. Çünkü
işim gereği yeterince saçımı
yaptırıyorum. Bir de çalışmadığım
günlerde ayrıca kuaföre gitmeyi
tercih etmiyorum.”
Ahu Yağtu, fön çektirmeyi neden
sevmediğini ise şöyle anlatıyor:
“Babaannem çok bakımlı bir
kadındı ve sık sık kuaföre giderdi.
Benim de bakımlı olmamı çok
isterdi. Belki de
ona inat bir tepkidir
benimkisi. Normalde
makyajla dolaşmayı
da sevmem.” Ahu
Yağtu, kuaföre
gitmekten de çok
hoşlanmadığını
söylüyor:
“Bizim saçlarımıza
o kadar çok işlem
yapılıyor ki, sürekli saçlarımın
çekiştirilmesinden hoşlanmıyorum.
Kendi kuaförümle böyle bir sıkıntım
yok ama bazı kuaförler, kendilerini
göstermek için saç yapıyorlar. Oysa
ben yapılmış ama yapılmamış gibi
dursun istiyorum. Özel günlerde de
genelde saçımı kendim yaparım.”
Peki, işleri gereği saçlarını sürekli yaptırmak
zorunda olan ve kuaförlerden çıkmayanlar
ne yapsın? Mesela mankenler… Defi leler,
tanıtımlar neyse de, bir de gündelik
hayatlarında bakımlı olmaları bekleniyor
onlardan. Fönsüz, makyajsız görüldüklerinde
garipsenirler, hemen haber olurlar. Bu nedenle
onlar için bakımlı ve güzel görünmek şart.
Ama gerek gündelik yaşamında olsun, gerekse
özel günlerde fönsüz boy gösterme cesareti
bulan kadınlar az da olsa yok değil.
Ünlü saç stilisti Hakan Köse’ye göre, föne bu
kadar düşkün olmamızın nedeni, saç yapımızın
biraz daha kalın telli ve dalgalı olması.
“Oysa Avrupalı kadınlar saç yapıları düz ve
ince telli olduğu için, iyi bir kesimle föne
gereksinim duymadan saçlarını yıkayıp
çıkabiliyorlar.”
Kuaför Bayram Bal ise, Türk kadınlarının
birbirine benzemekten rahatsızlık duymadığını
belirterek, “Türk kadınları, natürelliği
sevmiyor, sadece saçta değil makyajda da
öyle… Biraz kendilerine güvenleri olsa,
ünlüleri taklit etmeseler, daha özgün
görünecekler.” diyor.