Işın kılıcı ile güzelleşin
Tüm dünyayı kasıp kavuran ‘Star Wars’ vizyondan kalksa da güzelliğin savaşı hala devam ediyor. Hem de ışın kılıcının gücünü sağlayan lazer teknolojisiyle. Tek farkı bu kılıç, güzelliği yok etmek yerine geri getiriyor.
Göze lazer dokunuşu
Birçoğumuzun şikayet ettiği konuların başında hiç şüphesiz göz çevresi ile ilgili farklı sorunlar geliyor. Özellikle göz altı bölgesinde şişlikler, ince kırışıklıklar, morluklar ve elastikiyet kaybı 30’lu yaşlardan itibaren yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor ve yıllar içerisinde artıyor. Sadece kadınların değil erkeklerin de büyük bir sorunu olan göz çevresi problemleri için artık lazerli yöntemler de var. Bunlardan biri de Türkiye’de yeni uygulanmaya başlayan Emerge Lazer Tekniği. Estetik ve Plastik Cerrahı Prof. Dr. Reha Yavuzer, “Göz çevresi için özel üretilmiş bir tip lazer olan Emerge, son yıllarda Amerika’da sıklıkla adından söz ettiriyor. 1410 nanometre bandındaki bu lazer göz çevresinde uygulama onayı almış tek lazer özelliği taşıyor. Uygulaması hasta açısından konforlu ve hızlı olan bu teknoloji, yaz aylarında dahi yapılabilmesi nedeniyle diğer lazer teknolojilerinin önüne geçiyor. Minimal ağrı ile yapılabilen işlem sonrasında 1-3 gün içerisinde kişi normal yaşantısına dönebiliyor. Tek başına dolgu, botoks ve mezoterapi ajanları ile elde edilen sonuçları elde edebildiği gibi diğer tedavi yöntemleri ile birlikte kullanıldığında ise etkileyici sonuçlar ortaya çıkarıyor” diyor. Ciltte sıkılaşma, kolajen dokuda artış, deri altında yenilenme, renkte açılma, ince kırışıklıklarda düzelme gibi göz çevresi ile ilgili birçok etkisi bulunan Emerge, 7-10 gün arayla 3-4 seans öneriliyor. Her cilt tipine uygulanabilen bu yeni lazer, ihtiyaç duyulduğunda ağız çevresi, yanak ve alındaki ince kırışıklıklarda da uygulanabiliyor.
Denedik!
Özellikle göz çevresi sorunları hepimizin şikayetlerinden biri. Göz altındaki ince kırışıklıklar botoks yapılmaması nedeniyle oldukça sinir bozucu olurken göz altı torbaları ve morlukları da önemli bir sorun. Çünkü bu sorunların çaresi genelde ameliyat oluyor. Fakat Prof. Dr. Reha Yavuzer, bu tekniğin göz çevresinde oldukça etkili olduğunu söyleyerek denememi sağladı. Uygulama öncesinde herhangi bir şey yapmanıza gerek kalmıyor. Sadece göz makyajınızı temizliyorsunuz ve herhangi bir lazer işleminden farksız olarak alet başlığı göz çevrenizde gezdiriliyor. Bu işlem sırasında gözünüzde küçük elektrik çarpması gibi bir his oluyor. Göz kapaklarınız da dahil olmak üzere tüm göz çevresine ufak atışlar yapılıyor. Bu arada lazerin ayarı da yapılabiliyor. Eğer göz çevrenizdeki sorunlar çok ileri derecede değilse daha hafif dokunuşlar yapılıyor, sorunlarınız daha büyükse daha yüksek dozda yapılıyor. İşlem sonrasında hafif bir kızarma oluyor ve bana yapılan işlem yüksek frekansta olduğu için kızarıklık üç gün kadar geçmedi. Fakat daha bir seans uygulanmasına rağmen göz altımdaki torbaların kesinlikle azaldığını söyleyebilirim. Bakalım 10 gün sonra ikinci seanstan sonra neler olacak, merakla bekliyorum.
Photoshop’a var mısınız?
Sosyal medya sağ olsun sadece bir kitlesel iletişim aracı değil aynı zamanda güzelleştirici de! Makyajsız bir fotoğrafı kullandığımız filtrelerle dünyanın en güzel kadınına çeviren uygulamalara teşekkürü bir borç bilirken, diğer yandan yeni çıkan uygulamalarla bu kusursuzluğu gerçek yaşama taşımanın mümkün olduğunu söylesek... İşte bu yöntemlerden biri de Clearlift. Antiaging uzmanı Dr. Mustafa Karataş, kırışıklıklar, lekeler ve elastikiyet kaybında etkili bir lazer sistemi olan Clearlift ile bunun mümkün olabileceğini söylüyor. Aralarında Jennifer Aniston ve Kim Kardashian’ın da bulunduğu birçok Hollywood ünlüsünün tercih ettiği Clearlift Lazer Sistemi’nin en önemli özelliği ciltteki bütün problemlerde -cansızlık, elastikiyet kaybı, ince çizgiler, cilt rengindeki düzensizlikler, çatlamış damarlar yüzünden oluşan kızarıklık ve lekeleretkili olması ve bunu hem acısız hem de kısa süreli seanslar ile başarması. Dr. Mustafa Karataş, “Clearlift’e lazer yüz germe de deniyor. Çünkü bu sistemle gerçekten çok etkili sonuçlar elde edebiliyoruz. Hem cildin üst tabakasını hem de epidermisi, yani cildin alt tabakalarına etki eden tedavi sonucunda derinin tüm katmanlarında mikro delikler yaratıyoruz. Böylece cilt kendini tedavi edebilmek, hasar olarak algıladığı bu durumu onarmak için maksimum düzeyde kolajen üretmeye başlıyor. Bu da yeni, genç ve sağlıklı cilt hücreleri anlamına geliyor” diyor.
Çatlaklara da etki ediyor
Bu yöntemin en önemli yanlarından biri sadece 30 dakikalık bir uygulama olması. Özellikle ince çizgilerde etkili olması amaçlanan bu uygulama göz çevresi, dudak çevresi, boyun ve dekolte gibi bölgelerde de kullanılabiliyor. Clearlift sadece yüzünüzde değil vücudunuzun yaşlanma belirtilerinin belirgin olduğu yerlerinde de kullanılabilir. Karataş, “Mesela yaşla beraber diz çevresinde, dekoltede ince çizgiler görülmeye, kol derisinde ve el derisinde incelme gözlenmeye başlıyor” diyor ve ekliyor: “Bu bölgelerde de tedaviden olumlu sonuçlar alıyoruz. Ayrıca Clearlift Lazer çatlakların görünümü de hafifletmekte son derece etkili bir tedavi.”
Kaç seans gerekli?
Tedavinin ciltteki olumlu etkilerini görmek için genelde 3-4 hafta arayla altı seans öneriliyor. Bu süre yeni kolajen hücrelerinin üretilmesi ve uzun süreli etki için yeterli. Yılda bir defa tekrarlanmasının faydalı olacağı düşünülüyor.
Yazı: Nilgün Yıldız
“Güzellik uğruna hiçbir şey yaptırmıyorum” diyen kadınlar bile en azından tüyünü aldırır ya da makyaj yapar öyle değil mi? Bu nedenledir ki güzellik dünyası zamana ayak uydurma konusunda bir adım öndedir. Her gün yeni bir teknolojiyle tanışır, her gün yeni bir güzellik haberiyle meraklanırız. Bu teknolojilerin hepsinin de amacı, en kısa yoldan, en acısız şekilde en güzeli yakalamak. Son yıllardaki gelişmelerin en başında ise lazer teknolojileri var. Kozmetik dünyasının devleri lazerle güçlenen makinelerle 15 dakikada gençleştirmeyi, 20 dakikada zayıflatmayı, 30 dakikada muhteşem bir kadın olmayı amaçlıyor. Biz de son günlerin bu gözde yöntemi lazerli teknolojileri sizin için araştırdık, bazılarını da denedik.
Scarlett’i kıskandık!
Hollywood dünyasının güzel kadınları hepimizin içindeki kıskançlıkla karışık özenme duygularını harekete geçiriyor. Çünkü bu kadınlar ne yaşlanıyor ne de makyajsız çirkin görünüyor. Bu isimler arasında benim en sevdiklerimden biri de Scarlett Johansson. Masum yüzüyle dikkat çeken bu güzelden bilim adamları da etkilenmiş olacak ki kadınların neredeyse hepsini ona benzetecek bir cihaz yaratmışlar ve ismini de Scarlet koymuşlar. Tabii bu hikayeyi ben uydurdum. Gerçeğe dönecek olursak Scarlet bir fraksiyonel radyofrekans yöntemi ve ameliyatsız yüz germe etkisi yaratabilmeyi amaçlıyor. Scarlet cihazı hakkında bilgi veren Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Dilek Avşar, “Bu yöntem uygulanırken cilt altına mikro iğneler ile ısı veriliyor ve verilen ısı sayesinde cilt altında hasar oluşturularak kolajen lifleri uyarılmış oluyor. Bu yöntem ayrıca akne ve akne izi tedavisi, gözenek küçültmek için de kullanılabilen bir yöntem” diyor.
Hangi bölgelere uygulanıyor?
Scarlet cihazı ile yapılan bu işlem özellikle ince kırışıklıklarda düzelme, gözeneklerde küçülme, yüz ve çene hattındaki sarkmalarda toparlanma sağlamaya yardımcı oluyor. Dr. Dilek Avşar, tekniğin çene, yanaklar, kirpik dibine kadar olan göz bölgesi, kaş altı, şakaklar, alın da dahil olmak üzere tüm yüze ve boyuna uygulanabildiğini belirtiyor.
Denedik!
Oldukça merak uyandıran bu yöntemi denemeden önce cildime lokal anestezik bir krem sürüldü. Bu kremin etkisi ile ağrı çok daha az hissediliyor. Anestezik kremin sürülmesinden sonraysa kolumdan bir miktar kan alındı. Sonra cihazın uygulanması için yüzümdeki makyaj tamamen çıkarıldı ve işlem başladı. Aslında işlem en başta çok rahatsız edici çünkü cihazın başlığından çıkan 25 adet iğne aracılığı ile 3.5 mm cilt derinliğine kadar nazikçe ve yavaşça inerek radyofrekans enerjisinin doğrudan hedef dokuya verilmesini sağlıyor. Uygulama sırasında küçük iğneler yüzünüzde hiç boşluk kalmayacak şekilde cildinize batıp çıkıyor. Fakat korkmayın çünkü kremin etkisiyle bunu çok fazla hissetmiyorsunuz. Bu işlem yaklaşık yarım saat sürüyor. Sonrasında ise alınan kanınız tıbbi cihazların yardımıyla ayrıştırılıyor ve ayrıştırılan kanda plateletten zengin plazmalar bir maske şeklinde yüzünüze sürülüyor. 15 dakika kadar bu şekilde bekledikten sonra cildiniz bu plazmaları emiyor. Sonrasında ise ciltteki yanma hissinin giderilmesi için soğuk bir maske uygulanıyor. İşlemden çıktıktan sonra yüzümün kıpkırmızı olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası en başta çok korktum fakat yaklaşık iki saat sonra kızarıklık geçti ve ertesi gün gündelik hayatıma rahatça geri dönebildim. Sonuç olarak bu işlemden sonra cildimde gerçekten gözle görülür bir parlaklık oldu. Hatta o günden beri her ne kadar bir bağımlı olsam da fondöten sürmediğimi söyleyebilirim. Bir ay aralıkla üç seans gidilmesi gereken işlemin etkileri ise birinci seanstan sonra ortaya çıkıyor. Uygulamadan sonra ciltte oluşacak kuruluğa karşı oldukça yoğun nemlendiriciler kullanmanız yeterli oluyor.
Buz devri
Lazer her zaman biz kadınlar için karmaşık olmuştur. Çünkü güneşe çıkma leke olur, yazın yaptırma olmaz, ince tüylere etkili değil gibi bir sürü çelişkisi vardır. İşte bu çelişkiler bilim insanlarının da aklını karıştırmış olmalı ki her türlü kolaylığı sağlamayı amaçlamışlar. Bu kolaylıklardan biri de yeni nesil bir teknoloji olan Buz Lazer. Bu uygulama ile tüy renginiz, ten renginiz ne olursa olsun sonuç elde edilebildiği belirtiliyor. İleri teknoloji soğutucu mekanizması sayesinde acısız bir sistem olan Buz Lazer özellikle yüzdeki ince tüylere bile etki etmeyi amaçlıyor. Medikal Estetik Doktoru Buket Yıldırım, “Eski lazer sistemlerinin yüzdeki tüylerde etkili olmamasının başlıca iki nedeni bulunuyor. Bunlardan ilki yüzdeki tüylerin vücuttakilere kıyasla çok daha ince ve açık renk olması. Buz Lazer, en ince ve en açık tüylerde bile etkili olan bir teknolojiye sahip. Yüzdeki tüylerle ilgili ikinci sorun ise uygulama yapılacak bazı bölgelerin çok küçük olması ve eski nesil lazer sistemlerinin aplikasyon başlıklarının bu bölgelere uygulama yapamayacak kadar büyük olmasıydı. Bu sistem ise kaş arası gibi daha küçük bölgeler için tasarlanmış başlıklara sahip. Ayrıca eski nesil lazer epilasyon teknolojilerine göre en önemli farkı bütün ten renklerine uygulanabilmesi. Ten renginiz ne kadar koyu olursa olsun dört mevsim boyunca Soprano Ice Lazer sisteminden faydalanabiliyorsunuz. Eski nesil lazer sistemlerinde ten rengi koyulaştıkça epilasyon etkisi de azalıyordu. Oysa bu uygulama bronz bir tene sahip olduğunuzda bile etkili olabiliyor” diyor.
Kaç seans yaptırmak gerekiyor?
Bazı hastalarda altı hafta aralıkla 3-5 seans arası yeterli olurken, klinik araştırmalar pürüzsüz bir etki için genelde altı seans yaptırmanız gerektiğini gösteriyor. Tüm vücut epilasyon uygulaması bu yeni sistemde yarı yarıya azalıyor.
Haydi incelmeye!
Karın, bacaklar, sırt, basenler... Bölgesel yağlanma, işte en çok bu bölgelerde meydana geliyor. Üstelik ne yapılan diyetler ne de egzersizler işe yarıyor. Durum böyle olunca bu fazlalıkların yardımına da lazer koşuyor. İşte bu yöntemlerin en yenisi Vaser Liposuction denilen uygulama. Op. Dr. Onur Çukurluoğlu, “Vaser liposuction, vücuttaki bölgesel yağlanmadan kurtulmak için son dönemin başarılı sonuçlar veren estetik uygulamalarından. Ses dalgalarının farklı dalga boylarının kullanıldığı bu teknoloji, yağ hücrelerinin parçalanmasını sağlıyor. Ses dalgaları ile sadece yağ doku hedefleniyor. Damarlar ve sinirler gibi çevre dokular, diğer liposuction yöntemlerine göre daha fazla korunuyor. Böylelikle ameliyat sonrası ağrı, sızı, şişlik ve morluk fazla olmuyor. İyileşme süresi hızlandığından kişi kısa sürede gündelik hayatına dönebiliyor” diyor.
Nasıl yapılıyor?
Vaser işleminde sadece yağları parçalayacak ses dalgası boyutları kullanılıyor. Çok küçük kesilerden cilde altın ince prop’lar ile girilip direkt yağlara ses dalgaları gönderiliyor ve yağ hücreleri parçalanıp sıvı hale gelmesi sağlanıyor. Hemen sonrasında yine çok ince normal dokularda hasar oluşturmayacak kanüller ile girilerek sıvı hale gelen yağ çekiliyor. Sadece tek bölgede fazlalığı olan bir kişide lokal anestezi ile hastanede yatmaya bile gerek kalmadan işlem yapılabiliyor. Örneğin, sadece basen bölgesi problemi bir saat gibi kısa bir sürede lokal anestezi ile çözülebiliyor. Ancak çoklu bölge işlemlerinde genel anestezi gerekebiliyor. Bu işlem sonrasında, kişinin durumuna göre değişmekle birlikte, 2-4 beden kadar incelme elde edilebiliyor. Sonuçların oturması ortalama bir ay kadar sürüyor. Op. Dr. Onur Çukurluoğlu, “Her 100 kadından 65’i göbek bölgesinden kilo veremiyor. Araya giren hamilelikler de karnın deformasyonuna neden olduğundan mutsuzluğu arttırıyor. Vaser, karın ve göbek bölgesindeki tüm bu sorunları ortadan kaldırıyor. Aynı şekilde basenler, bel çevresi, bacak içleri, kol içleri, gıdı ve sutyen askısı altında da etkili oluyor” diyor.