Az beklenti=Çok mutluluk!
Kim söyledi doğum gününüzde dünyanın en romantik jestleriyle karşılaşacağınızı ya da akşam çok yorgun olduğunuz için sevgilinizin size yemek pişireceğini? Ah biz kadınlar! Ne çok hayal kurup, ne çok beklentiye girip, ardından ne çok hüsrana uğruyoruz.
Yazı: Sinem Gürleyük
Romantik komedi filmlerine aldanıp, kitaplara inanıp, en çok da kız arkadaşlarımızla yaptığımız uzun sohbet saatlerinin sonunda ne çok şey istiyoruz. Çok yakışıklı bir sevgili, muhteşem bir kariyer, Chanel’lerin Miu Miu’ların havada uçuştuğu bir dolap, dillere destan bir evlenme teklifi, hep çok sevecek hiç aldatmayacak yakışıklı bir prens, huzurlu bir ilişki, çok yorgun eve döndüğünüz o iş gününün sonunda hazırlanan mükellef sofra, sabah uyanınca gülümseyen bir yüz… Hayalin büyüğü küçüğü olmaz evet ama olmayınca da olmuyor. Kurduğumuz tüm hayaller birer balon olup uçuyor, sönüyor, yere yapışıyor. Tabii ki hayal kurmanın kötü bir yanı yok ama işin kötü yanı sürekli beklenti içinde olmak. Beklentilerle büyüttüğümüz o adamlar istediklerimizi yapmadıklarında da acısını kendimizden, kadehlerden ya da çevremizden çıkarıyoruz. Evet, çok sevdiğinizi, aşık olduğunuzu, birbirinizle çok uyumlu olduğunuzu biliyoruz. Fakat kimsenin mükemmel olmadığını unutmayın. Bunu unutur, ilişkilerinizde mükemmeli ararsanız ömrünüzün sonuna kadar yalnız kalabilirsiniz. Her şeyin sonuna ‘daha’ eklemek, konuşmadığınız konular için beklenti içine girmek, hem sizi hem de ilişkinizi yorar.
Hatasız kul olmaz
Ne diyor sevgili Orhan Gencebay: ‘Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni!’ Durun durun baştan başlayalım… Biz insanlar doğamız gereği hata yaparız, mükemmel canlılar değiliz. Kadın ve erkek de farklı düşünen, birbirini anladığını iddia eden iki cins. Ve bu noktada her şeyin mükemmel olmasını beklemeniz havalimanına gidip deniz otobüsü gelmesini beklemek gibi bir şey. İlişki terapistlerine göre ilişkilerde ilk hata; çatışmasız, kavgasız, mükemmel bir ilişki yaşama arzusu. Bu noktada istemeniz gereken şey huzurlu ve dengeli bir ilişki yaşamak olmalı.
Çatışarak kazanamazsınız
Ondan istediklerinizi yapması için baskı uygulamak, kavga çıkarmak işleri daha da düğümler. Olaya biraz daha objektif bakmaya çalışın. Kendi hatalarınızı da belirleyin ve işe onları düzeltmekle başlayın. Suçlamanızın, haklı olmanızın ve üste çıkmanızın problemlerinizin çözümünü sağlamayacağından emin olun. Sevgilinizi suçlamadan ve ciddiyetle dinleyin.
Hayallerinizden bahsedin
Kafanızda onunla birlikte yaptığınızı hayal ettiğiniz fakat bir türlü gerçekleştiremediğiniz planlarınızı onunla da paylaşın. Sizi arayıp, ‘Hayatım iş çıkışı arkadaşlarla maç izleyeceğiz’ dediğinde, tribal enfeksiyon hastalığına yakalanmadan önce, o akşam için kurduğunuz planları anlatın; ‘Ben de birlikte film izleyebileceğimizi düşünmüştüm.’ Emin olun bu tavrınızın üzerine bugün olmazsa en geç yarın akşama bir çözüm bulacaktır! ‘Oysa beni aramasını beklemiştim’, ‘Bana böyle davranmasını beklemiyordum’ gibi düşünceler yalnızca sizi üzer. Eğer haberleri olmazsa sizin için hiçbir şey yapmazlar.
Günlere büyük anlamlar yüklemeyin
Sevgililer Günü, doğum günü, yılbaşı, yıldönümü derken neredeyse 12 ayın hepsine özel bir gün illaki düşüyor. Hepsinde büyük hediyeler, jestler, çikolata şelaleleri, pırlanta yüzükler, özel programlar beklemek biraz haksızlık değil mi? Olmadığında da suratınızı asıp, onu sıkıntıya sokmamalısınız. Hadi artık vazgeçin özel gün sevdalarından. Ayrıca o kadar özel bir günse ve sizin için bu kadar kıymetliyse, siz niye sokmuyorsunuz elinizi taşın altına?
Özensiz değil rahatlar!
Birlikte tatile çıkmak için günler öncesinden randevularınızı aldınız, alışveriş turlarınızı tamamladınız! Manikür, ağda, dip boya, cilt bakımları, yeni iç çamaşırları, elbiseler… Siz harıl harıl çalışırken onda hiçbir hareket olmamasını eleştirmeyin. Özensizlikle suçlamayın! Bütün bunlar onun da çok heyecanlanmadığı anlamına gelmiyor. Onlar iki tişört, şort ve diş fırçasından başka bir şeye ihtiyaç duymayabiliyor. Bu sebeple sizin yaptığınız hazırlıkları da anlamaları maalesef pek mümkün olamıyor!
Her şeye kırılıp, bozulmayın!
Her bakışa, her söze, her davranışa bir kulp uydurup, olmayan şeyler üzerinden kırılmayın. Varsayımlar üzerinden kavga çıkarmayın. Erkekler düzdür. Ne söylüyorlarsa gerçekten onu ifade ederler! Söylemek istedikleri şey o cümlenin dışında olan kelimeleri kapsamaz! Altında boşuna başka manalar aramayın. Sakin olun ve kendinize şunu sorun: Bu istek ya da karşı taraftaki arzuladığım değişim, benim için olmazsa olmaz bir şey mi? Bunun için bu kadar üzülüp, olayları büyütmeli miyim? Cevap evetse, size şimdiden kolaylıklar dileriz. Hayırsa, biraz daha gayretle ilişkinizi toparlayacağınızdan ve daha az hayal kırıklığına uğrayacağınızdan eminiz!