Diş gösterme, dişiliğini göster
Dişil enerji demek, kadının kendi bedeni ve ruhu ile gerçek bir kadın olması demektir. Nasıl mı? İşte cevabı!
‘DİŞİYSEN SEKSİSİN’ İMAJINI KIRIN
Bir kadında dişil enerji yüksekse ne tür sorunlar görülebiliyor?
Kadınlar dişil enerjileri yüksek olduğunda tamamen duygularıyla hareket etmeye başlıyor. Bunu şöyle düşünmek gerekiyor; hayatımızla ilgili bir karar alırken çok stresli, çok mutlu ya da çok üzgün olduğumuzda aldığımız karardan pişman olma ihtimalimiz her zaman daha yüksek. Dişil yüksek olduğunda bu duyguların etkisinde kalınıyor ve sonuç istendiği gibi olmuyor. Dişilin yüksek olması özellikle karar alma sürecinde çok etkili oluyor.
Dengeyi sağlamak için ne yapmak gerekiyor?
Birincisi zihinsel süreçlerini anlamak önemli. Eril ve dişilin ne anlama geldiğini tam olarak idrak etmek gerekiyor. Bedensel olarak yapılan bazı çalışmalar var. Yürüyüş çok önemli çünkü hareket etmek önemli. İnsanın yaşam enerjisini bozan şey hareketsizliktir. Yaşam enerjisi bozulursa enerjilerden biri diğerinden daha dominant hale gelir. Bunun dışında ruhsal çalışmalar da yapılmalı.
Dişiliğimizi göstermekten neden bu kadar çekiniyor, bu alanda neden bu kadar zorlanıyoruz?
Bunlar bizim toplumsal kodlarımız. Aslında bir koruma kalkanı yaratıyoruz. Dişiliğimizi göstermemeye çalışıyoruz. Bazen kadınlar çok seksi görünebilirler fakat bu onun dişil olduğunu göstermez. Belki de bu, erillikten kurtulma çabası bile olabilir. Her gördüğünüz seksi kadın dişildir diye bir gerçek yok. Tam tersi dişiliğini ve erilliğini dengeli kullanan bir kadın çok saf ve yalın görünür. Karşıya flu mesajlar göndermez. Kendini ‘ben kadınım’ diye bağıracak sembollerle anlatmaya çalışmaz. Saçını, giyim tarzını, bedenini onaylamıştır. Kendisiyle olan kavgası bitmiştir. Bir insanın kendiyle olan kavgası bittiyse zaten dış dünyaya barış ve sevgi dolu mesajlar verir. Dış dünyaya bu mesajları verdiğinizde karşınıza da bu insanlar
gelecektir. İçimde düzeni sağlarsam karşıya da bu mesajları veririm.
Neden eril enerjinin başarı getirdiğine inanıyoruz?
Çok fazla kalıplarımız var. En baştan beri kadınlar güçlü olmaları gerektiğine inandırıldı. Güçlü olmanın yolunun da erkek gibi görünmekten geçtiğine inandırıldık. Dış dünyaya baktığımızda erkekler daha başarılı gibi algılanıyor.
Kadının bu durumdan kurtulması için ne yapması gerekyor?
Erkekleri taklit etmesi gerekiyor. Bu nedenle biz dişiliği yok saymaya hatta değersiz kabul etmeye başladık. Oysa dişi çok özeldir, yaşamın kaynağıdır. Erili bir kanal gibi düşünürseniz o kanalın içerisinden yaşam suyu akacak ki o kanal işlevini yerine getirmiş olsun.
Dişilikten çok diş mi gösteriyoruz?
Kadın olmanın eziklik olduğuna inanıyoruz ve bu nedenle kadınlığımızı gizlemek için diş göstermeye başladık. Kavga ettik, tartıştık, bağırdık çünkü tepki göstererek güçlü olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Oysa bir kadının diş göstermeye ihtiyacı yok, dişiliğini gösterirse zaten neye ihtiyacı varsa o gelecek. Kavga etmeden, güçlü olmaya çalışmadan başarabilecek. Güçlü olmaya çalışmayı yıkıyoruz. Güçlü olmaya ihtiyacımız yok çünkü kadının özünde erkeği bile şifalandıran bir güç var. Sadece bu gücü yaşamında aktive etmesi gerekiyor, sonrasında yaşam akmaya başlayacak.
Geçmişte yaşayan kadınlarda, örneğin annelerimizde daha mı çok dişil enerji var?
Evet. Örneğin Anadolu’da yaşayan kadınların bizim gibi inzivalara ihtiyacı olmuyor. Bence kendimize üzülmeliyiz çünkü onlar kadınlığını sonuna kadar yaşıyor.
Her iki enerji de dengede olduğunda neler oluyor?
Öncelikle oyunlar oynanmıyor. Mesela şu an kadınlar ne yapıyor? Bir ilişki yaşadığında hemen taktikler geliştirmeye başlıyor. Örneğin sevgilisi aradığında “hemen açmayayım” diyor. Bu, ‘kendime güvenmiyorum’ mesajıdır aslında. Oyunlar oynayarak erkeği elinde tutmaya çalışıyor. Kadın kadın gibi davranmalıdır, o telefonu açmalıdır çünkü açmak istiyordur. Eril ve dişil dengedeyse o kadın zaten telefonda öyle konuşur ki; o adam onu tekrar aramak için yanar, tutuşur. Kadının enerjileri dengede olduğunda adama bakar ve “Bu adam benim
erkeğim olacak” der. Kadında olmayan erkekte olandır, erkekte olmayan da kadında olandır. Sadece bunun için erkek ve kadın birbirlerini istemelidir. “Bende olmayanı senden istiyorum, sen de olmayanı da sana sunuyorum” dediğinizde ilişki başlıyor.
GÖKYÜZÜNÜ GÖREMEYEN KADINLAR
Düzenli olarak ‘Tanrıça İnzivaları’ ismiyle çalışmalar yapıyorsunuz. Bu inzivalar nasıl ortaya çıktı?
Bu projeye bir toplantı esnasında “Neden kadına hizmet etmiyoruz?’” sorusuyla başladık. Kadının derdi ne? Kadın olamamak aslında. Kendiyle, kendi özüyle bir ve bütün olamamak. Korkularla yaşamak. Kadınlar neden korkuyor? Yalnız kalmaktan, terk edilmekten, aldatılmaktan, yetersiz olmaktan... Bu korkularla ne kadar yaşanabilir? Sonra bu korkulara
dayanılamayacak bir an geliyor ve beden alarm vermeye başlıyor. Çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor. Aslında o sırada vücut “Kendin ol ve kadın ol” diyor. Kadına özgü olan yaşam enerjisini bedeninde aktive etmeye başladığında her hücre iyileşme gösterir. Ama kadınlar kendini küçücük bir kibrit kutusuna hapseder ve yaşamı ondan ibaret sanır. Bu durum ise bütün hayatına mal olur. Bundan yola çıkarak kadınlar kendini aşabilsin, bu kibrit kutusundan çıkabilsin istedik. İnzivalar da böyle ortaya çıktı.
Neler yaşanıyor orada?
İnzivaya katılan kadınlar iki gün boyunca her şeyden uzaklaşıyor. Katılımcı sayımız 10 kişiyi geçmiyor. Çünkü bu inzivalarda her ruha temas etmek gerekiyor. Hep birlikte ruhsal çalışmalar yapıyoruz. İnzivadan bir ay sonra katılımcılarla özel bir seans uyguluyoruz çünkü yaptıklarımızı kontrol etmek istiyorum. Bu seansta zorlandığı durumları ortaya koyuyoruz,
neler değişti, bunları bulmaya çalışıyoruz.
Daha çok kimler katılmak istiyor?
Çoğunlukla plaza kadınları... Ben bu kadınlara, ‘Gökyüzünü Görmeyen Kadınlar’ diyorum. Yaşamı unutmuş, bilgisayarı ve cep telefonu adeta bir organ haline gelmiş kadınlar katılıyor.
YATAKTAKİ DİŞİ
Dişil enerji yatağa nasıl yansıyor?
İnsanların yanıldığı şey; dişil enerji aktive olduğunda yatakta enteresan şeyler yaşayacaklarını düşünmeleri. Sevişmek özel bir şeydir. Sevgiyi saf bir şekilde aktarmanın en güzel yoludur. Asıl olan sevişmektir. Boşalmak için sevişmek değil. Önce sevişeceksiniz, iki ten birbiriyle uyum halinde olacak ki, kadın kadınlığını, erkek erkekliğini hissetsin. Evrende bir ve bütün olmak gibi. Dişil olmanın seksi olmakla ilgisi yok, bunun anlaşılması gerekiyor. Dişil olmak kendin gibi olmak demektir. Seksi görünmeye çalışan kadının sanıldığının aksine erili yüksektir. Çünkü seksi göründüğünde karşıdaki cezbedeceğini düşünür. Dişili dengede olan kadın olduğu gibi olur. Sade ve saftır ama çok çekicidir.
Erkek kadının dişil enerjisini nasıl besleyebilir?
Cinsel ilişki burada çok önemli. Erkeğin cinsel ilişki esnasında güçlü olması gerekiyor. Boşalma derdinde olmamalı ve kadını doyurmaya dikkat etmeli. Böyle davrandığında kadının dişil enerjisi aktive oluyor, bütün bedeninde dolaşmasını sağlıyor. Erkek yatakta ne kadar güçlüyse, kadın o kadar aktif oluyor. Erkeğin de kadından enerji almaya ihtiyacı var.Yazı: Nilgün Yıldız/Pozitif
Biri hakkında ‘dişil enerjisi çok yüksek’ denildiğinde aklınıza ilk ne gelir? Çoğunlukla seksi giyimli, bir ortama girdiğinde tüm dikkatleri çekebilecek kadar cesur ve havalı bir kadın değil mi? Bu nedenle birçok kadın, dişil enerjisinin yüksek olmasının, kötü bir kadın imajı çizdiğini de düşünür. Oysa dişil ve eril enerjiler düşünülenin aksine sadece seksi ya da erkeksi olmak anlamına gelmiyor. Hem erkekte ve hem kadında bir arada bulunan bu iki enerji, cinsiyetten farklı... Öncelikle bunun ayrımını yapmak gerekiyor. Bu iki enerjinin dengeli olması
ise dengeli bir yaşam için şart. Neden mi? Bu sorunun cevabını Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner verdi.
Dişil ve eril enerji neden dengede olmalı?
Aslında dişil enerji denilen kavramı sağ beynimiz gibi düşünebiliriz. Eril enerji ise sol beynimizin etkilediği bir enerji alanıdır. Normal yaşamımızda her iki beynimizi de kullandığımıza
göre kadında da erkekte de bu iki enerji var demektir. Sağ ve sol beyine gelecek olursak; sağ beynimiz daha yaratıcı, daha duygusal, şefkat, merhamet, sevgi gibi duyguları yaşadığımız tarafımızdır. Sol beynimiz ise analitik, mantıklı düşünen, plan, program yapan tarafımızdır. İkisi birbiriyle tek bir bedende dengeli çalıştığında eril ve dişil enerji de dengede olur.
Peki ya enerjiler dengesiz olduğunda?
Bir kadının eril enerjisi yüksek olduğunda dişil enerjiyi bastırıyor. Etrafımız erkeksi kadınlarla dolu. Neden mi? Kadınlar güçlü olmayı öğreniyor çünkü böyle olmaları gerektiği öğretildi. “Mutlaka oku, kendi paranı kendin kazan gibi” cümlelerle büyüdüler. Ayakları üzerinde durma hikayesini, ‘erili yükselt’ olarak anladık. Bu durumda ne yaptık? Dişile ait olan ne varsa onu yok sayma, bastırma eğilimine girdik. Fakat kadın ya da erkek hiç fark etmez, bu bizim hem bedensel, hem ruhsal olarak huzursuz hissetmemize sebep oluyor. Bu nedenle her ikisinin dengesi çok önemli. Erkekte de aynı şekilde olmalı.
Eril tarafı yüksek olan kadınları nasıl tanırız?
Eril tarafı daha yüksek olan kadınlara baktığımızda daha sert görünürler. Konuşmalarında, davranışlarında, beden dili hareketlerinde sert tavırlar görürsünüz. Erkeklerde dişil taraf yüksek olduğunda ise daha yumuşaklardır. Fakat bu yumuşaklık eşcinsellik olarak düşünülmesin. Bu erkekler olaylara daha duygusal tepkiler verirler. Çünkü erkeğin dişili yüksekse duygularıyla hareket eder. Hareketleri yavaş olur, içine kapanıktır.
Bir kadında dişil enerji yüksekse ne tür sorunlar görülebiliyor?
Kadınlar dişil enerjileri yüksek olduğunda tamamen duygularıyla hareket etmeye başlıyor. Bunu şöyle düşünmek gerekiyor; hayatımızla ilgili bir karar alırken çok stresli, çok mutlu ya da çok üzgün olduğumuzda aldığımız karardan pişman olma ihtimalimiz her zaman daha yüksek. Dişil yüksek olduğunda bu duyguların etkisinde kalınıyor ve sonuç istendiği gibi olmuyor. Dişilin yüksek olması özellikle karar alma sürecinde çok etkili oluyor.
Dengeyi sağlamak için ne yapmak gerekiyor?
Birincisi zihinsel süreçlerini anlamak önemli. Eril ve dişilin ne anlama geldiğini tam olarak idrak etmek gerekiyor. Bedensel olarak yapılan bazı çalışmalar var. Yürüyüş çok önemli çünkü hareket etmek önemli. İnsanın yaşam enerjisini bozan şey hareketsizliktir. Yaşam enerjisi bozulursa enerjilerden biri diğerinden daha dominant hale gelir. Bunun dışında ruhsal çalışmalar da yapılmalı.
Dişiliğimizi göstermekten neden bu kadar çekiniyor, bu alanda neden bu kadar zorlanıyoruz?
Bunlar bizim toplumsal kodlarımız. Aslında bir koruma kalkanı yaratıyoruz. Dişiliğimizi göstermemeye çalışıyoruz. Bazen kadınlar çok seksi görünebilirler fakat bu onun dişil olduğunu göstermez. Belki de bu, erillikten kurtulma çabası bile olabilir. Her gördüğünüz seksi kadın dişildir diye bir gerçek yok. Tam tersi dişiliğini ve erilliğini dengeli kullanan bir kadın çok saf ve yalın görünür. Karşıya flu mesajlar göndermez. Kendini ‘ben kadınım’ diye bağıracak sembollerle anlatmaya çalışmaz. Saçını, giyim tarzını, bedenini onaylamıştır. Kendisiyle olan kavgası bitmiştir. Bir insanın kendiyle olan kavgası bittiyse zaten dış dünyaya barış ve sevgi dolu mesajlar verir. Dış dünyaya bu mesajları verdiğinizde karşınıza da bu insanlar
gelecektir. İçimde düzeni sağlarsam karşıya da bu mesajları veririm.
Neden eril enerjinin başarı getirdiğine inanıyoruz?
Çok fazla kalıplarımız var. En baştan beri kadınlar güçlü olmaları gerektiğine inandırıldı. Güçlü olmanın yolunun da erkek gibi görünmekten geçtiğine inandırıldık. Dış dünyaya baktığımızda erkekler daha başarılı gibi algılanıyor.
Kadının bu durumdan kurtulması için ne yapması gerekyor?
Erkekleri taklit etmesi gerekiyor. Bu nedenle biz dişiliği yok saymaya hatta değersiz kabul etmeye başladık. Oysa dişi çok özeldir, yaşamın kaynağıdır. Erili bir kanal gibi düşünürseniz o kanalın içerisinden yaşam suyu akacak ki o kanal işlevini yerine getirmiş olsun.
Dişilikten çok diş mi gösteriyoruz?
Kadın olmanın eziklik olduğuna inanıyoruz ve bu nedenle kadınlığımızı gizlemek için diş göstermeye başladık. Kavga ettik, tartıştık, bağırdık çünkü tepki göstererek güçlü olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Oysa bir kadının diş göstermeye ihtiyacı yok, dişiliğini gösterirse zaten neye ihtiyacı varsa o gelecek. Kavga etmeden, güçlü olmaya çalışmadan başarabilecek. Güçlü olmaya çalışmayı yıkıyoruz. Güçlü olmaya ihtiyacımız yok çünkü kadının özünde erkeği bile şifalandıran bir güç var. Sadece bu gücü yaşamında aktive etmesi gerekiyor, sonrasında yaşam akmaya başlayacak.
Geçmişte yaşayan kadınlarda, örneğin annelerimizde daha mı çok dişil enerji var?
Evet. Örneğin Anadolu’da yaşayan kadınların bizim gibi inzivalara ihtiyacı olmuyor. Bence kendimize üzülmeliyiz çünkü onlar kadınlığını sonuna kadar yaşıyor.
Her iki enerji de dengede olduğunda neler oluyor?
Öncelikle oyunlar oynanmıyor. Mesela şu an kadınlar ne yapıyor? Bir ilişki yaşadığında hemen taktikler geliştirmeye başlıyor. Örneğin sevgilisi aradığında “hemen açmayayım” diyor. Bu, ‘kendime güvenmiyorum’ mesajıdır aslında. Oyunlar oynayarak erkeği elinde tutmaya çalışıyor. Kadın kadın gibi davranmalıdır, o telefonu açmalıdır çünkü açmak istiyordur. Eril ve dişil dengedeyse o kadın zaten telefonda öyle konuşur ki; o adam onu tekrar aramak için yanar, tutuşur. Kadının enerjileri dengede olduğunda adama bakar ve “Bu adam benim
erkeğim olacak” der. Kadında olmayan erkekte olandır, erkekte olmayan da kadında olandır. Sadece bunun için erkek ve kadın birbirlerini istemelidir. “Bende olmayanı senden istiyorum, sen de olmayanı da sana sunuyorum” dediğinizde ilişki başlıyor.
GÖKYÜZÜNÜ GÖREMEYEN KADINLAR
Düzenli olarak ‘Tanrıça İnzivaları’ ismiyle çalışmalar yapıyorsunuz. Bu inzivalar nasıl ortaya çıktı?
Bu projeye bir toplantı esnasında “Neden kadına hizmet etmiyoruz?’” sorusuyla başladık. Kadının derdi ne? Kadın olamamak aslında. Kendiyle, kendi özüyle bir ve bütün olamamak. Korkularla yaşamak. Kadınlar neden korkuyor? Yalnız kalmaktan, terk edilmekten, aldatılmaktan, yetersiz olmaktan... Bu korkularla ne kadar yaşanabilir? Sonra bu korkulara
dayanılamayacak bir an geliyor ve beden alarm vermeye başlıyor. Çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor. Aslında o sırada vücut “Kendin ol ve kadın ol” diyor. Kadına özgü olan yaşam enerjisini bedeninde aktive etmeye başladığında her hücre iyileşme gösterir. Ama kadınlar kendini küçücük bir kibrit kutusuna hapseder ve yaşamı ondan ibaret sanır. Bu durum ise bütün hayatına mal olur. Bundan yola çıkarak kadınlar kendini aşabilsin, bu kibrit kutusundan çıkabilsin istedik. İnzivalar da böyle ortaya çıktı.
Neler yaşanıyor orada?
İnzivaya katılan kadınlar iki gün boyunca her şeyden uzaklaşıyor. Katılımcı sayımız 10 kişiyi geçmiyor. Çünkü bu inzivalarda her ruha temas etmek gerekiyor. Hep birlikte ruhsal çalışmalar yapıyoruz. İnzivadan bir ay sonra katılımcılarla özel bir seans uyguluyoruz çünkü yaptıklarımızı kontrol etmek istiyorum. Bu seansta zorlandığı durumları ortaya koyuyoruz,
neler değişti, bunları bulmaya çalışıyoruz.
Daha çok kimler katılmak istiyor?
Çoğunlukla plaza kadınları... Ben bu kadınlara, ‘Gökyüzünü Görmeyen Kadınlar’ diyorum. Yaşamı unutmuş, bilgisayarı ve cep telefonu adeta bir organ haline gelmiş kadınlar katılıyor.
YATAKTAKİ DİŞİ
Dişil enerji yatağa nasıl yansıyor?
İnsanların yanıldığı şey; dişil enerji aktive olduğunda yatakta enteresan şeyler yaşayacaklarını düşünmeleri. Sevişmek özel bir şeydir. Sevgiyi saf bir şekilde aktarmanın en güzel yoludur. Asıl olan sevişmektir. Boşalmak için sevişmek değil. Önce sevişeceksiniz, iki ten birbiriyle uyum halinde olacak ki, kadın kadınlığını, erkek erkekliğini hissetsin. Evrende bir ve bütün olmak gibi. Dişil olmanın seksi olmakla ilgisi yok, bunun anlaşılması gerekiyor. Dişil olmak kendin gibi olmak demektir. Seksi görünmeye çalışan kadının sanıldığının aksine erili yüksektir. Çünkü seksi göründüğünde karşıdaki cezbedeceğini düşünür. Dişili dengede olan kadın olduğu gibi olur. Sade ve saftır ama çok çekicidir.
Erkek kadının dişil enerjisini nasıl besleyebilir?
Cinsel ilişki burada çok önemli. Erkeğin cinsel ilişki esnasında güçlü olması gerekiyor. Boşalma derdinde olmamalı ve kadını doyurmaya dikkat etmeli. Böyle davrandığında kadının dişil enerjisi aktive oluyor, bütün bedeninde dolaşmasını sağlıyor. Erkek yatakta ne kadar güçlüyse, kadın o kadar aktif oluyor. Erkeğin de kadından enerji almaya ihtiyacı var.Yazı: Nilgün Yıldız/Pozitif
Biri hakkında ‘dişil enerjisi çok yüksek’ denildiğinde aklınıza ilk ne gelir? Çoğunlukla seksi giyimli, bir ortama girdiğinde tüm dikkatleri çekebilecek kadar cesur ve havalı bir kadın değil mi? Bu nedenle birçok kadın, dişil enerjisinin yüksek olmasının, kötü bir kadın imajı çizdiğini de düşünür. Oysa dişil ve eril enerjiler düşünülenin aksine sadece seksi ya da erkeksi olmak anlamına gelmiyor. Hem erkekte ve hem kadında bir arada bulunan bu iki enerji, cinsiyetten farklı... Öncelikle bunun ayrımını yapmak gerekiyor. Bu iki enerjinin dengeli olması
ise dengeli bir yaşam için şart. Neden mi? Bu sorunun cevabını Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner verdi.
Dişil ve eril enerji neden dengede olmalı?
Aslında dişil enerji denilen kavramı sağ beynimiz gibi düşünebiliriz. Eril enerji ise sol beynimizin etkilediği bir enerji alanıdır. Normal yaşamımızda her iki beynimizi de kullandığımıza
göre kadında da erkekte de bu iki enerji var demektir. Sağ ve sol beyine gelecek olursak; sağ beynimiz daha yaratıcı, daha duygusal, şefkat, merhamet, sevgi gibi duyguları yaşadığımız tarafımızdır. Sol beynimiz ise analitik, mantıklı düşünen, plan, program yapan tarafımızdır. İkisi birbiriyle tek bir bedende dengeli çalıştığında eril ve dişil enerji de dengede olur.
Peki ya enerjiler dengesiz olduğunda?
Bir kadının eril enerjisi yüksek olduğunda dişil enerjiyi bastırıyor. Etrafımız erkeksi kadınlarla dolu. Neden mi? Kadınlar güçlü olmayı öğreniyor çünkü böyle olmaları gerektiği öğretildi. “Mutlaka oku, kendi paranı kendin kazan gibi” cümlelerle büyüdüler. Ayakları üzerinde durma hikayesini, ‘erili yükselt’ olarak anladık. Bu durumda ne yaptık? Dişile ait olan ne varsa onu yok sayma, bastırma eğilimine girdik. Fakat kadın ya da erkek hiç fark etmez, bu bizim hem bedensel, hem ruhsal olarak huzursuz hissetmemize sebep oluyor. Bu nedenle her ikisinin dengesi çok önemli. Erkekte de aynı şekilde olmalı.
Eril tarafı yüksek olan kadınları nasıl tanırız?
Eril tarafı daha yüksek olan kadınlara baktığımızda daha sert görünürler. Konuşmalarında, davranışlarında, beden dili hareketlerinde sert tavırlar görürsünüz. Erkeklerde dişil taraf yüksek olduğunda ise daha yumuşaklardır. Fakat bu yumuşaklık eşcinsellik olarak düşünülmesin. Bu erkekler olaylara daha duygusal tepkiler verirler. Çünkü erkeğin dişili yüksekse duygularıyla hareket eder. Hareketleri yavaş olur, içine kapanıktır.