Hayat ‘romantik komedi’ değil!
Bu isimler size de tanıdık geldi mi?
Romantİk komedi deyince akla
ilk gelen film hiç şüphesiz 1990
yapımı Pretty Women. Son yılların
favorisi ise Sex and The City.
İzleyin, gülün, ağlayın, umudunuz
olsun ama erkeklerin nasıl varlıklar
olduğunu da unutmayın. Eğer
romantik komediler gerçeğe bir adım
bile yakın olsaydı, Oscar’ı onlar alırdı.
Peki ödülleri kim topluyor? Gerçek
ya da dram türündeki hikayeler! Siz
de hayatınızın Oscar’ını kazanmak
için, peri masallarına değil, hayatın
gerçeklerine odaklanın. ‘50 İlk
Öpücük’te olduğu gibi hafızası
silinen ve her gün yeniden aşık
olan Lucy olamayız hiçbirimiz.
Mutluluğun başkalarını mutlu etmek
olduğunu keşfeden Amelie’ye belki
de özenmeliyiz. Hayatta tesadüflere,
mucizelere yer var, ama yere sağlam
basan hayaller kurmak mutlu
olmanın ilk kuralı. Tabii ki, onca
romantik komediyi de bir anda çöpe
atın demiyoruz. Sleepless In Seattle
(Sevginin Bağladıkları) gibi klasiklere
de şapka çıkarıyor ve saygımızı
sunuyoruz.
Neden sevdiğimiz çok açık değil mi
romantik komedileri? İster siyasetçi
ister rock yıldızı olun, aşk bir şekilde bir dönem hayatınızın başrolü olmayı
başarır, bakınız Love Actually (Aşk Her
Yerde)! Sonuçta, kadınlar romantizmi
sever. Aksiyon seveni de, korku seveni
de döner dolaşır romantik komediye bir
şekilde bağlanır. İstediğiniz kadar inkar
edin, özümüzde var. Kadın olmanın
detayı… En ufak bir şeye gözümüzün
dolması, olur olmaz zamanda ince
hareketler beklemek, istemiyor gibi
yapmak ama hep umut etmek…
Aynı filmlerde olduğu gibi hiçbirimiz
mükemmel değiliz. Üstelik kimi
zaman onlar kadar hantal, onlar kadar bahtsız, onlar kadar sakarız. Amaaa,
önünde defalarca kez rezil olmanıza
rağmen, merak etmeyin, o upuzun ve
güzel bacaklı sarışın bombayı ekarte
edip eninde sonunda onunla birlikte
olacaksınız. Ne de olsa, siz bir romantik
komedi kadınısınız. Ve: ‘Happily ever
after’, yani sonsuza dek mutlu bir yaşam!
Masal dinlerken yaşadığımız mutluluğu
büyüdükçe romantik komedi izlerken
yakalar olduk adeta. Masallardan filmlere
sıçradık. İnanıyoruz. İnanmak istiyoruz.
Aslında,
bir yandan
haklılar;
neden mi?
• Şahane hediyeler, buzdolabına
asılan özel notlar, müthiş
kahvaltılar… Beklentinizi yüksek
tutmayın. Erkekler filmlerdeki kadar
ince değildir. Olsalar da, en fazla
ilişkinin başlangıcında 1-2 kez,
devamı zor gelir.
• Üst düzey yöneticinizin ya da
patronunuzun size sabahları
gülümsemesi, sizinle birlikte
olacağı anlamına gelmez.
• Siz onu terk edince, aklı hep sizde
olmayabilir, ertesi gün başkasını
bulabilir ve size koşarak geri
dönmeyebilir.
• E n yakın erkek arkadaşınız, yakında
sevgiliniz olacak diye bir kaide yok.
• Birlikte olduğunuz, kimyanız tutan
her erkekle evlenme olasılığınız o
kadar da yüksek değil.
• 15 yıl önceki platonik aşkınızı
Facebook’tan bulup onunla büyük
bir aşk yaşamanız olasılığı da
oldukça düşük. Şu an iki çocuğu
olabilir.
• Kitabınız düştüğünde yere eğilip
alan ve kibarlık yapan çocuktan
da medet ummamalı.
• Sakın, sizi intiharın eşiğindeyken
kurtaracak bir beyaz atlı prens için
köprüye yürümeyin.
• Son yılların romantik komedi
anlayışı biraz değişti. Friends
with Benefits (Arkadaştan Öte)
ve Love and Other Drugs (Aşk
Sarhoşu) filmlerinde olduğu gibi
seks partneri olarak başladığınız
bir ilişki, zamanla gerçek aşka
dönüşmeyebilir. Denemeyin!
• Romantik komedi dizilerinde belli
başlı meslekler vardır: Avukat,
kişisel asistan, sanatçı, gazeteci,
pastacı... Siz de sakın sabun
köpüğü bir hayat düşleyerek ve
buhrana kapılarak şu anki işinizi
bırakıp bu işlere geçiş yapmayın
ya da mesleğiniz zaten bu
işlerden biriyse, büyük hayallere
kapılmayın.Psychology Today’de yer alan bir
makale ise konuyla ilgili farklı bir
detaya dikkat çekiyor: “Araştırmalar,
kadın ve erkeklerin matematik ve
diğer sayısal alanlarda zekalarının eşit
olduğunu gösteriyor. Kadınların daha
az zeki olmaları gibi bir şey yok yani,
bunun böyle görünmesinin nedeni,
tamamen kadınların kendi tercihi, ilgi
alanları. Buna göre film yapımcılarının
bu mesajı almaları önemli bir nokta.
Çünkü kadınların bazı işleri yapamazlar
diyerek engellenmeleri ve ikinci
sınıf görülmeleri, lider pozisyonuna
getirilmemeleri zaten ciddi bir sorun.
Bu durum, senaristler sayesinde daha
da ileriye taşınıyor. Romantik komedi
film yapımcılarının verdikleri mesaj
net: Kadınlar aptaldır! Entelektüel
kapasiteleri gelişmemiştir. Bundan
dolayı, onları aşağılamamızda ve boş
bir eğlence kaynağı yaratmamızda
sorun yok.”
En sevdiğiniz filmleri
düşünün. Aralarında
romantik komedilerin ne
kadar çok olduğuna belki
kendiniz bile şaşıracaksınız.
En çok izlediğimiz şeyler, en aptalca
bulduklarımız olabiliyor kimi zaman.
Romantik komediler, çoğu erkek için
basit bir aklın eğlence biçimi olabilir ama
bugün pek çok kadının, romantik komedi
fanatiği olduğu da bir gerçek!
Biz kadınların hayatında, ayrı bir dünya
yaratıyor bu filmler. İşte tehlike çanları,
tam da bu noktada çalmaya başlıyor.
Modern peri masalları bizi olumsuz
etkiliyor, yanlış yönlendiriyor. Evet,
bu kısa yolculukta gülüyor, eğleniyor
umutla doluyoruz. Fakat, peki, amma
velakin 110 dakikanın ardından, eve gelip
de haberleri açtığımızda ne görüyoruz?
Terör nedeniyle ölen askerler, borsanın
yükselişi, kadına şiddet, memura yapılan
minicik maaş zammı… Eee iyi de, bunlar
erkek tipi aksiyon filmleri! Kapattık
gitti…
Evet, romantik komedi filmleri,
aynı tip klişe mutlu hikayelerle
dolu. Gelin görün ki burada bir
tehlike var acaba bu romantikler ne
kadar gerçekçi? Aklımızda nasıl bir
algı yaratıyorlar?
İflah olmaz romantikler, sözümüz size.
İyi niyetlisiniz kabul ama gerçek hayatın
filmlerden farklı olduğunu anlayacak
kadar da büyüdünüz. Evet hepimiz
hoş bir kadınla yakışıklı bir erkeğin
birbirlerine masalsı bir şekilde aşık
olmalarını izlemeyi seviyoruz. Erkek
karakterin o pahalı nefis görünümlü
düğün pastasının üzerine kapaklanmasına
kahkahalarla gülüyoruz. Önceki gece
ne yaptığını hatırlamayan karakterlerle
eğleniyoruz. Şansı bir türlü yaver
gitmeyen baş karakterin yerine kendimizi
koyuyoruz. Ancak gerçek yaşam bu
filmlerin çizgisinde ilerlemiyor. Kimi
köşe yazarları, romantik komedilerin, çok
daha basit fikirli insanlar için olduğunu
iddia ediyorlar. Özellikle kadınları hedef
alan senaristlerin, kadınların zaaflarından
yararlandıklarını söylüyorlar.