Modern çöpçatanlar
Sibel Şengül, 2009’da eş bulma ve ilişki danışmanlık servisi Mymacchiato’yu kurdu. O günden bu yana yüzlerce kişiyle yüz yüze görüştü, isteklerini, eklentilerini öğrendi. Onlara bu konuda yol gösterip ‘doğru’ kişiyle tanışmalarını sağladı. Kendisi verdikleri hizmeti A’dan Z’ye ilişki danışmanlığı olarak tanımlıyor. Bir anlamda ‘modern çöpçatanlık’ yapıyor. Şengül bir de bunun kitabını yazdı; "Neden Hala Bekarsın?" bizde ona işin sırrını sorduk.
Gerçek kör randevu
Adını ‘Karanlıkta Yemek’le duyuran Karanlık İşler; radyo tiyatroları, tanıtım filmleri, müzecilik çalışmalarının yanında, yılda bir kez kör randevu düzenliyor. Nuri Kaya projesini şöyle anlatıyor: “13 Şubat’ta Sevgililer Günü öncesinde yaptığımız programa 21 kadın ve 21 erkek katılabiliyor. Seçilirseniz, görevli sizi bir yerden alıyor. Karanlığa girmeden önce kameraya kendinizi tanıtıyor, cep telefonunuzu teslim ediyor ve içeri giriyorsunuz. Garson sıcak şarap veriyor. Seslerin geldiği yere gidiyorsunuz. O andan sonra bir partner bulup oturmaya çalışıyorsunuz. Aydınlıkta ne kadar samimiyseniz, karanlıkta da o kadar samimi oluyorsunuz. Önlem olarak karanlıkta gören gece kameralarımız var. Aydınlıkta olsa, en güzel beye ya da hanıma yönelirsiniz. Bu yöntemle görünümü ikinci plana atıyor, ne dediğini anlamaya çalışıyorsunuz. Bu arada körler müzik yapıyor, dans ediliyor. Programın sonunda herkes ayrı ayrı çıkıyor. Gece size seçtiğiniz kişinin videosunu gönderiyorum. Taraflardan biri devam etmek isterse bu tal
bi karşı tarafa iletiyoruz. İyi ses daima sükse yapıyor, o yüzden tiyatrocuları ve dublaj sanatçılarını almıyoruz.” Kaya böyle bir organizasyonun yılda bir kez, sadece değişik bir deneyim yaşatmak için yapıldığının altını çiziyor. “Birden fazla olursa başka algı oluşur, biz mevlit de yapıyoruz, tiyatro da yapıyoruz. Esas amaç farkındalığı arttırmak” diyor.
Bay doğruyu bulmak için…
Dünyanın en çok tanınan çöpçatanı patti Stanger, yıllar içinde erkeklere ve kadınlara dair biriktirdiği tüm sırlarını, özel ipuçlarını ve özel bilgileri ‘Kendi çöpçatanın Ol’ kitabında toplamış. lisa Johnson Mandel ile birlikte kaleme aldığı kitap Kahve Yayınları tarafından basıldı. Kitapta sekiz adımda nasıl doğru kişiyi bulacağınız anlatılıyor. Kitap, tavsiyelere uyduğunuzda en fazla bir yıl içerisinde Bay Kusursuz ile tanışacağınızı iddia ediyor. Randevu detoksu, kendi eş haritanı hazırlama, aşkın ilk günleri, ilişkinin gerçeğe uygunluğu ve yüzük pazarlığı kitabın başlıkları arasında…
Online çöpçatan e-çift
eÇift, online çöpçatanlık sitelerinden biri. Türk insanının kültürel özellikleri göz önünde bulundurularak, psikologlar tarafından geliştirilmiş kişilik analizleriyle, üyelerin özel arama kriterleri de göz önünde bulundurarak uyumlu üyeleri birbirine öneriyor. 23 kişilik analizi sorusu ve 23 kişisel bilgi sorusuyla profil oluşturuluyor. Her üye profili eÇift müşteri temsilcileri tarafından tek tek kontrol ediliyor, sitenin kriterlerine uygun profiller yayınlanıyor. Üye fotoğrafları, üyelerin belirlediği kişilerce görüntülenebiliyor. Arama kısmı olmadığından, yalnızca sistem tarafından önerilen üyelerle tanışabiliyorsunuz. Kişisel bilgiler profilde ve ilk mesajda paylaşılmıyor. Gerçek isimler de... Online üye görüntüleme, chat de yok. Üyelerinin çoğunluğu 25 yaş üstü ve ağırlıklı olarak üniversite mezunu. eÇift bu yapısıyla ilginç bilgilere de ulaşıyor. İşte bazıları:
• Amerika ve Avrupa’da arkadaşlık sitelerini kullananların sayısı artıyor. Gelecekte sekiz kişiden biri aradığı eşi internetten bulacak.
• İnsanlar en büyük sorunu yeni insanlarla tanışacak zamanlarının olmamasında görüyorlar. Sabit bir çevresi olanlar ve yoğun çalışanlar yalnız kalıyor. Birçoğu da çevrelerinde kendilerine göre birilerinin olmadığından şikayetçi.
• eÇift araştırmalarına göre erkekler yalnız kalmak istemiyor, kadınlar ise ısrarla büyük aşk arıyor.
• eÇift’in 3041 üyesine göre sevgilinin en yakın arkadaşına aşık olmak yasak! Erkeklerin yüzde 85’i, kadınların yüzde 71’i ‘asla olmaz’ diyor.
• 1953 erkeğin yalnızca yüzde beşi yasak aşk yaşadıklarını belirtirken, kadınlarda bu oran yüzde 11.
• Erkeklerin yüzde 17’si eşinin ya da sevgilisinin sosyal paylaşım siteleri şifrelerini bilmek istiyor, kadınların yüzde 28’i ise sosyal paylaşım sitelerinde eş ya da sevgililerinin kadın arkadaş sayısının fazlalığından rahatsız.
Size başvuran erkekler, sizin kanalınızla tanıştığı kadınlara ne kadar değer veriyor?
Erkekler para ve emek harcadığı için görüşmeye de heyecanlı, özenli, şıkır şıkır gidiyor. Kaç kadın ilk akşam yemeğinde Vogue’a, Papermoon’a götürülür?
Fiyatlarınız o yüzden mi yüksek?
Bedel ödenince kimse gecikmiyor. Öbür türlü ‘olsa da olur, olmasa da olur’ denilebilirdi.
Sosyal medya ilişkileri nasıl etkiledi?
İletişim araçları çoğaldıkça bir araya gelme azalıyor. Biri dürtmüş, Instagram’dan ‘like’ yapmış, bunlar çabasız işler. Buluşmak ise giyim, makyaj, efor gerektiriyor. Öte yandan LinkedIn’de özgeçmişini görüyorsun, Facebook’ta profilini inceliyorsun, nerelere takıldığını anlıyorsun, hepsi referans. O yüzden herkes profilini ‘en iyi keki ben yaparım’ diye güncelliyor ya...
En sık yapılan hatalar neler?
Her şeyde hızlı gidiyoruz. Bazen ilk buluşmada 3-4 mekana gidiliyor. Görüşün, iletişim bilgilerinizi verin. Sonra 1-2 defa arasın, farklı ortamlarda ve zamanlarda buluşun. İnsanlar bir anda kanka olduk, bir anda nefret ettik modunda... Tanımak için biraz pay bırakmalı. Bir haftada 50 kere çıkarsanız hızlı tüketirsiniz. Bugün tanışıp ‘yarın görüşelim’ diyen ‘hayır’ cevabı alınca problem yapıyor. Halbuki sen dün yoktun. O insanın da bir hayatı var.
Erkekler nasıl kadınları istiyor?
Saçını süpürge etsin, anaç olsun, anlayışlı olsun demiyorlar. Onların istediği ‘hayatıma saygılı olsun.’ Çünkü belli bir yaşa onsuz gelmişim, beni didik didik sorgulamasın, pozitif olsun, hayattan keyif alsın diyor. Kendi başına da bir şeyler yapabilen, karşı tarafa huzur veren birileri aranıyor. Tabii herkes, spor yapsın, kendi görünüşüne dikkat etsin istiyor.
Seksi olsun diyen var mı?
O zorunlu zaten! Erkekler kadın onu bir yerden yakalasın istiyor, hiçbir erkek cinsel anlamda onu çekmeyen biri ile ikinci defa görüşmek istemez. Ama bir de şöyle bir durum var: Kadında giyim kuşam, vücut şahane ama o kadar alkış bekliyor ki erkekler ‘ben istemiyorum’ diyor. Çünkü ürkütücü. Adam 40 yaşına geldikten sonra biraz da kendine iltifat edilsin istiyor.
Kadınlar nasıl erkekler istiyor?
Erkeklerden fikir olarak bağımsız olmasını ve anneci olmamasını istiyorlar. Bir de program yapsın. ‘Ne yapalım, nereye gidelim?’ sorusunu erkek sormamalı! Erkekler maalesef hata yapmamak için sürpriz de yapmıyor. Maddi durumunun iyi olması da zorunlu maddelerden! Parası olsun, harcayabilsin.
‘Cinsellik yaşandığında erkekler kadını merak edip keşfetmek istemiyor’ diyorlar, doğru mu?
Bu beklentiye bağlı... Altı ay birlikte olmamışsınız, birlikte olduğunuzun ertesi günü de terk edilebilirsiniz. İlk günden cinsellik yaşamayı tavsiye etmiyoruz, çünkü bir sonraki gün pişman olabilirsiniz. Orada gördüğünüzü beğeniyorsunuz ama o tamamı değil. Etrafınızdaki kişilerden ona dair ne öğrenebiliyorsanız öğrenin, belki başka biriyle ilişki yaşıyor, belki çok atıp tutan biri, kavgacı biri, belki eski sevgilisi sizin hiç hoşlanmadığınız biriydi, kontrol etmek gerek.
Aile olma bilinci nasıl?
Kadınlar mutluluğunu başkası üzerine değil, kendi üzerine kurgulamalı. Evlilikle, çocukla mutlu olacağım dediğinde bu onları üzebilir.
Bazı erkekler modern görünümlü muhafazakar, sizin gözleminiz ne?
Kadın-erkek ayırmadan büyük çoğunluk böyle. Hemen hepimiz geleneksel insanlar tarafından yetiştirildik. Kadınlar bahsettikleri kadar modern olsa, oğullarını da öyle yetiştirirlerdi.
Bu işin kitabını yazdınız...
Evet, üstelik ‘kendin yap/do it yourself’ modeli bir kitap oldu. Adı ‘Neden Hala Bekarsınız?’ Birkaç saatinizi ayırarak kendinize dair yeni ufuklar açabilirsiniz.
Sizde durum nasıl? Bunu iş olarak yaparken, kimse karşınıza çıkmadı mı?
Hala bekar olduğumu söylemeliyim, başvuranları kendim için değerlendirmek iş ve profesyonellik ahlakına aykırı olur, hiç bu şekilde bir yaklaşımım olmadı.
Yazı: Mürsel Çavuş
Bu işi yapmaya nasıl karar verdiniz?
Kurumsalda çalışırken insanların yalnızlığı problem olarak karşımıza çıkıyordu. Yurt dışında bu iş yapılıyordu, Türkiye’de neden olmasın diye düşündüm. 2009 yılından beri devam ediyoruz. Sosyal çevrem çok geniş, birçok insan benden bunu zaten talep ediyordu. İnsanlar sürekli bir arayış içinde, yeni birileri ile tanışmak istiyor, yeni açılmış bir restorana, yemeğini tadayım diye değil, ‘ortam oradadır’ diye gidiyor.
Ortada bir flört enerjisi vardı yani...
Aynen! Mesela arkadaşımın doğum günü var, çok alakasız bir başkası ‘ben de geleyim’ diyor, sizin referansınızla biriyle tanışmak istiyor. İlla biri aracı olacak; ‘siz iyi anlaşırsınız, görüşsenize’ diye ısrar edecek, o da ‘istemiyorum, yan cebime koy’ diyecek.
Neden böyleyiz?
Kötü bir öğrenilmişlik var. Aldığımız tavsiyeler bugüne hitap etmiyor. Ebeveynler önce; ‘sokakta gezme, derslerinle uğraş, karşı cinsten uzak dur!’ diye tembihlerken, üniversite biterken de ilk iş ‘eeee kiminle evleniyorsun?’ diye soruyor. Kimseyle görüşme, çıkma, flört etme ama evlen, çocuk yap! Biz insanlara sosyalleşmeyi de öğretiyoruz. Nerede bir erkekle tanışırsınız, neyi yaparsanız doğru olur gibi tavsiyeler veriyoruz. Birini etkilemek de bir ‘yetenek!’, kendini doğru ifade etmek, karşındakine elde etmek istediğin sonuca yönelik doğru sinyalleri vermek... Kafanıza birini koymuşsunuzdur ama yaklaşamıyorsunuzdur, bunun için de danışmanlık veriyoruz.
Bunu nasıl yapıyorsunuz?
İnsanları analiz ediyor, ona göre yönlendiriyoruz. Bu işi yapmaya başladıktan sonra gördük ki ulaşılamayacak kadın ya da erkek yok. Yakışıklı, eğitimli, kültürlü, kurumsal, İtalyan takımların içinde biri geliyor, öyle bir kadın tarif i yapıyor ki hiç beklemezsiniz. ‘Taksim’de mini müzikhol severim, indie rock’tan hoşlanan birini isterim’ diyor. Ona da, ‘verdiğin izlenimle insanların sana farklı yaklaşmasına zemin hazırlıyorsun’ diyoruz. Amerika’da yüzünü piercing ve dövme ile kaplatan ama sadece süt içen tipler var. İlk izlenim ve görsellik önyargılara zemin hazırlıyor, herkese kendini değiştir demiyoruz tabii ancak bu yansımanın bilincinde olup ona göre hareket etmek lazım. Günümüzde kabuğunun kırılmasını ve birilerinin senin gerçek kimliğini keşfetmesini beklemek gerçekçi değil, kimsede böyle bir bilmece çözeyim, çelişkileri göreyim, vakit harcayayım modu yok.
O zaman tipolojisi, tarzı, tavrı ne olursa olsun önyargısız tanımaya çalışmak mı gerekiyor?
Evet ama planlı olmalı bu, yoksa eli boş dönersiniz.
Doğru tavır kendini ortaya koymak mı, yoksa politik davranmak mı?
Aslında akıllı olmak. Bence ‘gelişigüzel’ hareket diye bir şey yok, önce bunu bilmek lazım. Her şey ölçülü ve hesaplı. ‘Mıç mıç’ olma dönemine kadar karşı taraf her hareketinde, tavrında seni notluyor. Bir kadın her zaman ağırlığını korumalı, hareketleri ile karşı tarafın davranışlarına yön vermeli. Beyefendi kapıyı açmadıysa durup beklemelisin ki açsın. Kendini nereye konumlandırırsan karşındaki de seni o şekilde değerlendirir.
Görüştüreceğiniz insanları nasıl seçiyorsunuz?
Üniversite mezunu, aktif çalışma hayatında olan, aynı masa başında yemek yemeyi isteyebileceğiniz kişileri seçiyoruz. Çok ticari yaklaşmadığımız için, ‘bizim için anlamlı biri mi?’ diye bakıyoruz. Bir de karşımızdaki kişiye ‘bir ilişkiye açık mısınız?’ diye soruyoruz. Başvuran kişinin özel hayatını önceliğine koymuş olması gerekiyor. Mesela biri ‘çok işim var, randevuyu son dakika iptal edebilirim’ diyor. Biz ‘hayır, bunu önceliğine almalısın’ diyoruz. Kendin özel hayatına öncelik vermezsen, iş yerindekiler tabii ki ‘mesaiye kal’ derler, onlar sevgilin varmış yokmuş umursamaz ki! Bir insan bekarsa, ailesi olandan daha fazla zamana ihtiyaç duyar. Evi temizleyecek, özel işlerine koşturacak... Bizde ise toplantıya, mesaiye bekarlar kalır. Evlilerde ise kayınvalidesine bilmem ne olur ve o kaçar.
Hangi yaş grupları, hangi meslekler sizi tercih ediyor?
Erkeklerde 35’in üstünde. Kadınlarda 27-28 üzeri geliyor. Sağlık, hızlı tüketim malları, turizm, danışmanlık şirketleri çalışanları... Bir de akademisyen müşterimiz çok. Aslında hepsi sosyal ama hep aynı kişilerle görüşüyorlar. Yıllardır aynı spor salonuna gidiyor, okuldan arkadaşlarıyla görüşüyor. Genel kanı, 35 yaş üzeri kadınların ya sevgilisi vardır ya da evlidir, kadınlarda da aynı sıkıntı var. VIP olduğunu düşündüğünüz insanlar da aynı dertten muzdarip, gelip sizinle konuşabiliyor.
TÜİK’in araştırmasına göre internette oyun oynamıyoruz, porno izlemiyoruz, çöpçatan sitelerine girmiyoruz ama çöpçatan sitelerinde milyonlarca kişi var. Niye gizliyoruz?
Cem Yılmaz diyor ya “Viagra’nın prospektüsünde bile ‘arkadaşına söyle’ yazıyor”, o hesap. İnsanlarda ‘İstemem yan cebime koy’ var. Bu doğru bir davranış kalıbı değil. İnsan kendine böyle işkence etmemeli. Siz ‘Ben böyle iyiyim, kimseyi aradığım yok, yalnızlık benim için normal’ dedikçe kimse zaten umursamıyor.
Adını ‘Karanlıkta Yemek’le duyuran Karanlık İşler; radyo tiyatroları, tanıtım filmleri, müzecilik çalışmalarının yanında, yılda bir kez kör randevu düzenliyor. Nuri Kaya projesini şöyle anlatıyor: “13 Şubat’ta Sevgililer Günü öncesinde yaptığımız programa 21 kadın ve 21 erkek katılabiliyor. Seçilirseniz, görevli sizi bir yerden alıyor. Karanlığa girmeden önce kameraya kendinizi tanıtıyor, cep telefonunuzu teslim ediyor ve içeri giriyorsunuz. Garson sıcak şarap veriyor. Seslerin geldiği yere gidiyorsunuz. O andan sonra bir partner bulup oturmaya çalışıyorsunuz. Aydınlıkta ne kadar samimiyseniz, karanlıkta da o kadar samimi oluyorsunuz. Önlem olarak karanlıkta gören gece kameralarımız var. Aydınlıkta olsa, en güzel beye ya da hanıma yönelirsiniz. Bu yöntemle görünümü ikinci plana atıyor, ne dediğini anlamaya çalışıyorsunuz. Bu arada körler müzik yapıyor, dans ediliyor. Programın sonunda herkes ayrı ayrı çıkıyor. Gece size seçtiğiniz kişinin videosunu gönderiyorum. Taraflardan biri devam etmek isterse bu tal
bi karşı tarafa iletiyoruz. İyi ses daima sükse yapıyor, o yüzden tiyatrocuları ve dublaj sanatçılarını almıyoruz.” Kaya böyle bir organizasyonun yılda bir kez, sadece değişik bir deneyim yaşatmak için yapıldığının altını çiziyor. “Birden fazla olursa başka algı oluşur, biz mevlit de yapıyoruz, tiyatro da yapıyoruz. Esas amaç farkındalığı arttırmak” diyor.
Bay doğruyu bulmak için…
Dünyanın en çok tanınan çöpçatanı patti Stanger, yıllar içinde erkeklere ve kadınlara dair biriktirdiği tüm sırlarını, özel ipuçlarını ve özel bilgileri ‘Kendi çöpçatanın Ol’ kitabında toplamış. lisa Johnson Mandel ile birlikte kaleme aldığı kitap Kahve Yayınları tarafından basıldı. Kitapta sekiz adımda nasıl doğru kişiyi bulacağınız anlatılıyor. Kitap, tavsiyelere uyduğunuzda en fazla bir yıl içerisinde Bay Kusursuz ile tanışacağınızı iddia ediyor. Randevu detoksu, kendi eş haritanı hazırlama, aşkın ilk günleri, ilişkinin gerçeğe uygunluğu ve yüzük pazarlığı kitabın başlıkları arasında…
Online çöpçatan e-çift
eÇift, online çöpçatanlık sitelerinden biri. Türk insanının kültürel özellikleri göz önünde bulundurularak, psikologlar tarafından geliştirilmiş kişilik analizleriyle, üyelerin özel arama kriterleri de göz önünde bulundurarak uyumlu üyeleri birbirine öneriyor. 23 kişilik analizi sorusu ve 23 kişisel bilgi sorusuyla profil oluşturuluyor. Her üye profili eÇift müşteri temsilcileri tarafından tek tek kontrol ediliyor, sitenin kriterlerine uygun profiller yayınlanıyor. Üye fotoğrafları, üyelerin belirlediği kişilerce görüntülenebiliyor. Arama kısmı olmadığından, yalnızca sistem tarafından önerilen üyelerle tanışabiliyorsunuz. Kişisel bilgiler profilde ve ilk mesajda paylaşılmıyor. Gerçek isimler de... Online üye görüntüleme, chat de yok. Üyelerinin çoğunluğu 25 yaş üstü ve ağırlıklı olarak üniversite mezunu. eÇift bu yapısıyla ilginç bilgilere de ulaşıyor. İşte bazıları:
• Amerika ve Avrupa’da arkadaşlık sitelerini kullananların sayısı artıyor. Gelecekte sekiz kişiden biri aradığı eşi internetten bulacak.
• İnsanlar en büyük sorunu yeni insanlarla tanışacak zamanlarının olmamasında görüyorlar. Sabit bir çevresi olanlar ve yoğun çalışanlar yalnız kalıyor. Birçoğu da çevrelerinde kendilerine göre birilerinin olmadığından şikayetçi.
• eÇift araştırmalarına göre erkekler yalnız kalmak istemiyor, kadınlar ise ısrarla büyük aşk arıyor.
• eÇift’in 3041 üyesine göre sevgilinin en yakın arkadaşına aşık olmak yasak! Erkeklerin yüzde 85’i, kadınların yüzde 71’i ‘asla olmaz’ diyor.
• 1953 erkeğin yalnızca yüzde beşi yasak aşk yaşadıklarını belirtirken, kadınlarda bu oran yüzde 11.
• Erkeklerin yüzde 17’si eşinin ya da sevgilisinin sosyal paylaşım siteleri şifrelerini bilmek istiyor, kadınların yüzde 28’i ise sosyal paylaşım sitelerinde eş ya da sevgililerinin kadın arkadaş sayısının fazlalığından rahatsız.
Size başvuran erkekler, sizin kanalınızla tanıştığı kadınlara ne kadar değer veriyor?
Erkekler para ve emek harcadığı için görüşmeye de heyecanlı, özenli, şıkır şıkır gidiyor. Kaç kadın ilk akşam yemeğinde Vogue’a, Papermoon’a götürülür?
Fiyatlarınız o yüzden mi yüksek?
Bedel ödenince kimse gecikmiyor. Öbür türlü ‘olsa da olur, olmasa da olur’ denilebilirdi.
Sosyal medya ilişkileri nasıl etkiledi?
İletişim araçları çoğaldıkça bir araya gelme azalıyor. Biri dürtmüş, Instagram’dan ‘like’ yapmış, bunlar çabasız işler. Buluşmak ise giyim, makyaj, efor gerektiriyor. Öte yandan LinkedIn’de özgeçmişini görüyorsun, Facebook’ta profilini inceliyorsun, nerelere takıldığını anlıyorsun, hepsi referans. O yüzden herkes profilini ‘en iyi keki ben yaparım’ diye güncelliyor ya...
En sık yapılan hatalar neler?
Her şeyde hızlı gidiyoruz. Bazen ilk buluşmada 3-4 mekana gidiliyor. Görüşün, iletişim bilgilerinizi verin. Sonra 1-2 defa arasın, farklı ortamlarda ve zamanlarda buluşun. İnsanlar bir anda kanka olduk, bir anda nefret ettik modunda... Tanımak için biraz pay bırakmalı. Bir haftada 50 kere çıkarsanız hızlı tüketirsiniz. Bugün tanışıp ‘yarın görüşelim’ diyen ‘hayır’ cevabı alınca problem yapıyor. Halbuki sen dün yoktun. O insanın da bir hayatı var.
Erkekler nasıl kadınları istiyor?
Saçını süpürge etsin, anaç olsun, anlayışlı olsun demiyorlar. Onların istediği ‘hayatıma saygılı olsun.’ Çünkü belli bir yaşa onsuz gelmişim, beni didik didik sorgulamasın, pozitif olsun, hayattan keyif alsın diyor. Kendi başına da bir şeyler yapabilen, karşı tarafa huzur veren birileri aranıyor. Tabii herkes, spor yapsın, kendi görünüşüne dikkat etsin istiyor.
Seksi olsun diyen var mı?
O zorunlu zaten! Erkekler kadın onu bir yerden yakalasın istiyor, hiçbir erkek cinsel anlamda onu çekmeyen biri ile ikinci defa görüşmek istemez. Ama bir de şöyle bir durum var: Kadında giyim kuşam, vücut şahane ama o kadar alkış bekliyor ki erkekler ‘ben istemiyorum’ diyor. Çünkü ürkütücü. Adam 40 yaşına geldikten sonra biraz da kendine iltifat edilsin istiyor.
Kadınlar nasıl erkekler istiyor?
Erkeklerden fikir olarak bağımsız olmasını ve anneci olmamasını istiyorlar. Bir de program yapsın. ‘Ne yapalım, nereye gidelim?’ sorusunu erkek sormamalı! Erkekler maalesef hata yapmamak için sürpriz de yapmıyor. Maddi durumunun iyi olması da zorunlu maddelerden! Parası olsun, harcayabilsin.
‘Cinsellik yaşandığında erkekler kadını merak edip keşfetmek istemiyor’ diyorlar, doğru mu?
Bu beklentiye bağlı... Altı ay birlikte olmamışsınız, birlikte olduğunuzun ertesi günü de terk edilebilirsiniz. İlk günden cinsellik yaşamayı tavsiye etmiyoruz, çünkü bir sonraki gün pişman olabilirsiniz. Orada gördüğünüzü beğeniyorsunuz ama o tamamı değil. Etrafınızdaki kişilerden ona dair ne öğrenebiliyorsanız öğrenin, belki başka biriyle ilişki yaşıyor, belki çok atıp tutan biri, kavgacı biri, belki eski sevgilisi sizin hiç hoşlanmadığınız biriydi, kontrol etmek gerek.
Aile olma bilinci nasıl?
Kadınlar mutluluğunu başkası üzerine değil, kendi üzerine kurgulamalı. Evlilikle, çocukla mutlu olacağım dediğinde bu onları üzebilir.
Bazı erkekler modern görünümlü muhafazakar, sizin gözleminiz ne?
Kadın-erkek ayırmadan büyük çoğunluk böyle. Hemen hepimiz geleneksel insanlar tarafından yetiştirildik. Kadınlar bahsettikleri kadar modern olsa, oğullarını da öyle yetiştirirlerdi.
Bu işin kitabını yazdınız...
Evet, üstelik ‘kendin yap/do it yourself’ modeli bir kitap oldu. Adı ‘Neden Hala Bekarsınız?’ Birkaç saatinizi ayırarak kendinize dair yeni ufuklar açabilirsiniz.
Sizde durum nasıl? Bunu iş olarak yaparken, kimse karşınıza çıkmadı mı?
Hala bekar olduğumu söylemeliyim, başvuranları kendim için değerlendirmek iş ve profesyonellik ahlakına aykırı olur, hiç bu şekilde bir yaklaşımım olmadı.
Yazı: Mürsel Çavuş
Bu işi yapmaya nasıl karar verdiniz?
Kurumsalda çalışırken insanların yalnızlığı problem olarak karşımıza çıkıyordu. Yurt dışında bu iş yapılıyordu, Türkiye’de neden olmasın diye düşündüm. 2009 yılından beri devam ediyoruz. Sosyal çevrem çok geniş, birçok insan benden bunu zaten talep ediyordu. İnsanlar sürekli bir arayış içinde, yeni birileri ile tanışmak istiyor, yeni açılmış bir restorana, yemeğini tadayım diye değil, ‘ortam oradadır’ diye gidiyor.
Ortada bir flört enerjisi vardı yani...
Aynen! Mesela arkadaşımın doğum günü var, çok alakasız bir başkası ‘ben de geleyim’ diyor, sizin referansınızla biriyle tanışmak istiyor. İlla biri aracı olacak; ‘siz iyi anlaşırsınız, görüşsenize’ diye ısrar edecek, o da ‘istemiyorum, yan cebime koy’ diyecek.
Neden böyleyiz?
Kötü bir öğrenilmişlik var. Aldığımız tavsiyeler bugüne hitap etmiyor. Ebeveynler önce; ‘sokakta gezme, derslerinle uğraş, karşı cinsten uzak dur!’ diye tembihlerken, üniversite biterken de ilk iş ‘eeee kiminle evleniyorsun?’ diye soruyor. Kimseyle görüşme, çıkma, flört etme ama evlen, çocuk yap! Biz insanlara sosyalleşmeyi de öğretiyoruz. Nerede bir erkekle tanışırsınız, neyi yaparsanız doğru olur gibi tavsiyeler veriyoruz. Birini etkilemek de bir ‘yetenek!’, kendini doğru ifade etmek, karşındakine elde etmek istediğin sonuca yönelik doğru sinyalleri vermek... Kafanıza birini koymuşsunuzdur ama yaklaşamıyorsunuzdur, bunun için de danışmanlık veriyoruz.
Bunu nasıl yapıyorsunuz?
İnsanları analiz ediyor, ona göre yönlendiriyoruz. Bu işi yapmaya başladıktan sonra gördük ki ulaşılamayacak kadın ya da erkek yok. Yakışıklı, eğitimli, kültürlü, kurumsal, İtalyan takımların içinde biri geliyor, öyle bir kadın tarif i yapıyor ki hiç beklemezsiniz. ‘Taksim’de mini müzikhol severim, indie rock’tan hoşlanan birini isterim’ diyor. Ona da, ‘verdiğin izlenimle insanların sana farklı yaklaşmasına zemin hazırlıyorsun’ diyoruz. Amerika’da yüzünü piercing ve dövme ile kaplatan ama sadece süt içen tipler var. İlk izlenim ve görsellik önyargılara zemin hazırlıyor, herkese kendini değiştir demiyoruz tabii ancak bu yansımanın bilincinde olup ona göre hareket etmek lazım. Günümüzde kabuğunun kırılmasını ve birilerinin senin gerçek kimliğini keşfetmesini beklemek gerçekçi değil, kimsede böyle bir bilmece çözeyim, çelişkileri göreyim, vakit harcayayım modu yok.
O zaman tipolojisi, tarzı, tavrı ne olursa olsun önyargısız tanımaya çalışmak mı gerekiyor?
Evet ama planlı olmalı bu, yoksa eli boş dönersiniz.
Doğru tavır kendini ortaya koymak mı, yoksa politik davranmak mı?
Aslında akıllı olmak. Bence ‘gelişigüzel’ hareket diye bir şey yok, önce bunu bilmek lazım. Her şey ölçülü ve hesaplı. ‘Mıç mıç’ olma dönemine kadar karşı taraf her hareketinde, tavrında seni notluyor. Bir kadın her zaman ağırlığını korumalı, hareketleri ile karşı tarafın davranışlarına yön vermeli. Beyefendi kapıyı açmadıysa durup beklemelisin ki açsın. Kendini nereye konumlandırırsan karşındaki de seni o şekilde değerlendirir.
Görüştüreceğiniz insanları nasıl seçiyorsunuz?
Üniversite mezunu, aktif çalışma hayatında olan, aynı masa başında yemek yemeyi isteyebileceğiniz kişileri seçiyoruz. Çok ticari yaklaşmadığımız için, ‘bizim için anlamlı biri mi?’ diye bakıyoruz. Bir de karşımızdaki kişiye ‘bir ilişkiye açık mısınız?’ diye soruyoruz. Başvuran kişinin özel hayatını önceliğine koymuş olması gerekiyor. Mesela biri ‘çok işim var, randevuyu son dakika iptal edebilirim’ diyor. Biz ‘hayır, bunu önceliğine almalısın’ diyoruz. Kendin özel hayatına öncelik vermezsen, iş yerindekiler tabii ki ‘mesaiye kal’ derler, onlar sevgilin varmış yokmuş umursamaz ki! Bir insan bekarsa, ailesi olandan daha fazla zamana ihtiyaç duyar. Evi temizleyecek, özel işlerine koşturacak... Bizde ise toplantıya, mesaiye bekarlar kalır. Evlilerde ise kayınvalidesine bilmem ne olur ve o kaçar.
Hangi yaş grupları, hangi meslekler sizi tercih ediyor?
Erkeklerde 35’in üstünde. Kadınlarda 27-28 üzeri geliyor. Sağlık, hızlı tüketim malları, turizm, danışmanlık şirketleri çalışanları... Bir de akademisyen müşterimiz çok. Aslında hepsi sosyal ama hep aynı kişilerle görüşüyorlar. Yıllardır aynı spor salonuna gidiyor, okuldan arkadaşlarıyla görüşüyor. Genel kanı, 35 yaş üzeri kadınların ya sevgilisi vardır ya da evlidir, kadınlarda da aynı sıkıntı var. VIP olduğunu düşündüğünüz insanlar da aynı dertten muzdarip, gelip sizinle konuşabiliyor.
TÜİK’in araştırmasına göre internette oyun oynamıyoruz, porno izlemiyoruz, çöpçatan sitelerine girmiyoruz ama çöpçatan sitelerinde milyonlarca kişi var. Niye gizliyoruz?
Cem Yılmaz diyor ya “Viagra’nın prospektüsünde bile ‘arkadaşına söyle’ yazıyor”, o hesap. İnsanlarda ‘İstemem yan cebime koy’ var. Bu doğru bir davranış kalıbı değil. İnsan kendine böyle işkence etmemeli. Siz ‘Ben böyle iyiyim, kimseyi aradığım yok, yalnızlık benim için normal’ dedikçe kimse zaten umursamıyor.