Ölümcül kusurlar
Sevgiliniz bu 8 kusurdan birini taşıyor mu?
Hayatında hiç yanlış bir sevgili seçmemiş olan var
mıdır, bilmiyorum. Hani bu konuda bir ders veren olsa, ben mutlaka
katılırdım sanırım. Bir arkadaşım bunun yerine, birkaç saat için de
olsa, bir süpermarketin taze sebze-meyve bölümünden alışveriş yapanları
incelememi önerdi: Bir kadın dikkatle muzları incelemektedir... İlk önce
renklerine bakar -çok olgun ya da çok ham olmayanları arar. Sonra
evirir çevirir ve bir ezik ya da çürük var mı, diye kontrol eder. Son
olarak muz destesini eline alır ve acaba yeterince aldım mı diye öteki
muz desteleriyle karşılaştırır ve ancak memnun olduysa sepete
yerleştirir. Bu kadın kusurlu meyve almamak için zaman harcamaktadır
çünkü en iyisini ister ve kendini kusurlu olanları eleyip en iyiyi
seçecek şekilde eğitmiştir!
Bu da iyi bir fikirdi ama yine de,
bir uzmanın görüşlerini okumayı tercih ettim. Doç.Dr. Barbara De
Angelis, "Are you the one for me?" adlı kitabında, dikkat edilmesi
gereken kusurlardan ve onları fark etmek için neler yapmamız
gerektiğinden bahsetmiş. Yok, sebze-meyve kusurlarından değil! Bir
partner seçerken kaçınılması gereken ölümcül kusurlardan!
Şimdi gelin, dikkat edilmesi gereken bu noktalara hep birlikte bir göz atalım.
1. Bağımlı bir sevgili bulduysanız
Yazar Barbara de Angelis diyor ki: "Sakın kendinize yalan söylemeyin!
Bağımlılığı olan biriyle beraber olmak ateşle oynamak demektir! Ateşe
parmağını sokarsan yanar!"
Yazar kitabında, bağımlılığı olan biriyle ilişkiyi bir aşk üçgenine
benzetmiş: Siz, sevgiliniz ve bağımlılığı. "Bağımlılığı olan birine aşık
olduğunuzda, özgür olmayan birine aşıksınız demektir! Daha da ötesi,
bağımlılığı olan biriyle gerçek anlamda ''yakın'' olmanın hiçbir zaman
mümkün olmamasıdır. Bağımlılığı olan kişilerin çoğunluğu bir problemleri
olduğunu bile düşünmezler. Diyelim ki, bir alkoliğe aşıksınız. Tutarsız
ya da tahmin edilemeyen davranışlara, şiddet ya da öfke patlamalarına,
sürekli depresyona, sorumsuzluğa, duygusal olarak ölmüşlüğe, duygusal
olarak hazır olmamaya, seksüel yetersizliğe, sık sık ''kötü mod''da
olmaya, kavgaya, münakaşaya ve pek çok iniş çıkışa hazır olmalısınız"
diyor de Angelis.
Ne yapabilirsiniz?
Bekarsanız, biriyle yeni tanıştığınızda, alkol dahil olmak üzere onun
değerlerini tanımlayın. Davranışlarını dikkatle izleyin ve sakın
kendinizi kandırmayın; onun için özürler üretmeyin. Partnerinizin
bağımlılığını haklı çıkarmak için kendi değerlerinizi ve inançlarınızı
asla feda etmeyin!
Partneriniz bir bağımlıysa:
1. Partnerinize bir bağımlıyla beraber olmayı reddettiğinizi söyleyin.
2. Ona, sadece derhal yardım almayı kabul ettiği takdirde onunla kalacağınızı söyleyin.
3. Derhal yardım almadığı zaman gideceğinizi ve geri gelmeyeceğinizi söyleyin.
4. Sözünüzden geri dönmeyin ve eğer partneriniz hemen yardım almazsa onu terk edin.
5. Partneriniz temizlenmedikçe ya da yardım almaya başlayıp, somut olarak iyileşme sürecine girmedikçe geri dönmeyin.
2. Sevgiliniz öfke doluysa
Barbara De Angelis, kitabında, öfkeli biriyle yaşamayı, saatli bir
bombayla yaşamaya benzetmiş:"Ne zaman patlayacağını asla bilemezsiniz.
Bir teröristin eline düşen rehineden farkınız yoktur!"
Yazar; bir öfkekoliğin, ufacık şeyler yolunda gitmediğinde dahi çok
sinirlenebildiğini, onunla aynı fikirde olmadığınızda bağırıp çağırıp
tehdit edebileceğini, sabırsız olacağını, ondan ufacık birşey
istediğinizde savunmaya geçebileceğini; ona bir davranışı hakkında
geribildirim verdiğinizde bunu bir saldırı olarak alıp saldırarak geri
döneceğini, sevgi dolu bir moddan öfkeli bir moda kolaylıkla
geçebildiğini ve öfkesini fiziksel olarak da gösterebildiğini anlatıyor.
Bu işaretlerden birkaçını bile fark ederseniz, sakın gözardı etmeyin,
mutlaka sorunla yüzleşin diyor Barbara De Angelis ve ekliyor:
Partneriniz çocukken fiziksel, sözsel ya da seksüel olarak taciz
edildiği için veya çocukluğunda sevilmemiş ve terk edilmiş hissettiği
için ya da çocukken duygularını hiçbir zaman ifade edemediği,
anne-babası arasında geçenleri çaresizce izlemek zorunda kaldığı için
zayıf hissediyor ve bugün bu nedenle öfkesini kullanarak insanları
kontrol etmeye çalışıyor olabilir.
Şimdi gelelim, bizim tarafımıza. Peki ama biz neden bu davranışlara katlanıyor olabilriz?
Muhtemel sebepler:
1. Çocukluğunuzda ebeveynelerinizden biri ya da ikisi de öfkeli kişiler
idiyse, ne yazık ki bu şekilde büyüyen kişiler yetişkin olduklarında
kendilerine aynı şeyi yapacak kişileri bulurlar ya da karşısındakine
bunu yaparlar.
2. Kendinize güveniniz çok düşük olabilir ve tacizkar birisi için kolay bir ''kurban''sınızdır.
3. Kendi öfkenizi ifade etmekte zorlanıyorsunuzdur.
Bu konuda da, tıpkı alkol konusunda olduğu gibi, partneriniz yardım
almak için derhal hareket geçmedikçe ve somut aşamalar kaydetmedikçe
sakın geri dönmeyin. Öfke konusunda en önemli adım, ''sizin'' buna neden
katlandığınızı bulmanız, önce kendinize odaklanmanızdır.
3. Kurban rolü oynayan biriyse karşınızdaki
Partneriniz kurban bilincine sahip bir kişilik de çıkabilir. Kitapta
kurban bilincinin, bazı kadın ve erkeklerin hayata karşı geliştirdikleri
bilinç olduğu ve fark edilmesinin zor olduğu anlatılıyor. Partneriniz
kurban bilincinde ise, hakkında şikayette bulunduğu bir sonraki kişinin
siz olacağının da altı çiziliyor!
Kurban bilincindeki kişileri nasıl tanıyabilirsiniz? Bu tip kişiler, ne
size ne de olaylara öfkesini direkt olarak göstermeyi beceremezler.
Üzüldükleri konuda yardım etmek istediğinizde, ''işe yaramayacak''
şeklinde cevap alabilirsiniz. Size açık ve net bir şekilde onu rahatsız
eden şeyleri anlatmaktansa ortalıkta üzgün üzgün dolaşmayı tercih
edebilirler. Hayatlarında, sürekli olarak onları mutsuz eden birşeyler
bulur, sürekli kendilerine acırlar. Karar alıp, harekete geçmekte
zorlanabilirler. Hala geçmişi ve geçmişteki kişileri suçlamaktadırlar.
Mutsuzluğuna sebep olan konularda örümcek ağına düşmüş gibi hisseder, ne
yapsa çıkış olmadığını düşünürler ve ne yazık ki başarılı insanları
kıskanabilirler.
Bir kurbanla beraberseniz, partnerinizi çok rahatsız edeceği çok açık
olsa da bu durumla yüzleşmeliniz. Bütün diğer kusurlar gibi bu da üstüne
gidildiğinde başarıyla aşılacak bir durumdur.
|
|
4. Bir kontrol hastası ile birlikteyseniz
"Partneriniz, herşeyin kendi istediği şekilde olmasını mı istiyor?
Yanlış yaparak partnerinizin canını sıkma korkusu mu yaşıyorsunuz? Onun
tarafından sürekli olarak eleştirilme, yargılanma korkusu içinde
misiniz? O zaman siz bir kontrol hastasıyla beraber olabilirsiniz" diyor
Barbara De Angelis.
Kontrol hastalarının, duygusal taraflarını açmakta zorluk
yaşayabildiklerini; size veya başka birşeye ihtiyaçları olduğunu kabul
etmekte zorlanabildiklerini, çok kıskanç ve sahiplenici, çok eleştirici
olabileceklerini öğreniyorsunuz Angelis?ten. İyi ama bir insan nasıl
kontrol hastası olur diyecek olursanız, yazar bu soruyu da şöyle
yanıtlıyor: "Çocukken yetişkinler ya da koşullar tarafından kontrol
edildiğini ve zayıf duruma düştüğünü hisseden çocuklar, büyüyünce asla
kontrolü kaybetmeyeceğine ilişkin karar almış olabilirler."
Peki biri neden bir kontrol hastasıyla beraber olur? Bu konuda birçok
sebep verilmiş: Ebeveynlerinden biri kontrol hastası olduğu için,
kontrolü sevgiyle bağlantılandırılıyor ve bu nedenle bu kişiyle beraber
oluyor olabilir. Kendini zayıf hissediyor ve onu kontrol edecek birine
ihtiyaç duyuyor ya da kurban psikolojisi yaşıyor olabilir. Bir önceki
partneri zayıf, pasif birisi olduğu için reaksiyon göstererek tam tersi
bir seçim yapıyor olabilir. Çocukken fiziksel, sözsel ya da cinsel
olarak taciz edilmiş olabilir. Hatta belki de kendisi bir kontrol
hastası olduğu için kendisine ayna olacak birini bulmuş olabilir.
Bir kontrol hastasıyla birlikte olmak, adı üstünde kontrolü
bırakamadıkları için en zor durumlardan biridir. Bu durumda da, karşı
taraf, vereceğiniz kararlarda ve atacağınız adımlarda kesin ve kararlı
olduğunuzu çok net olarak anlamalıdır.
5. Sevgilinizin seks düşkünüyse ya da cinsel işlevsizlik yaşıyorsa
Barbara de Angelis yıllardır bu konuda ona yüzlerce kişinin başvurduğunu
söylüyor ve anlatıyor: "Kocanız pornografik yayınlara, kırmızı noktalı
kanallara bağımlı olabilir. Karınız, seksi aklına bile getirmiyor
olabilir. Sevgiliniz, yanınızdan geçen kadınların vücuduna bakıp sürekli
yorumlarda bulunuyor olabilir. Aktif seks hayatınız olmasına rağmen,
partneriniz sürekli mastürbasyon yapıyor ya da sizin modunuz ne olursa
olsun günde birkaç defa seks yapmak istiyor olabilir. Sizin aşağılayıcı
bulduğunuz anal seks, sadomazoşist ilişki gibi konularda ısrarlı
davranabilir. Çocuklara seksüel ilgi gösteriyor olabilir."
Eğer bunlardan biri bile varsa, seksüel bağımlılık problemi yaşandığını
anlatıyor yazar. Bu problemle yüzleşmek de kolay değil elbette. Mesela
onun sekse bağımlılığını, size düşkünlüğü sanabilirsiniz. Partneriniz,
sizi soğuk olmakla, karşılık vermemekle suçlayıp olayı ''sizin''
probleminiz haline getirebilir. Ya da bu problemle yüzleşmekten utanıyor
olabilirsiniz.
Ne olursa olsun, bu problemle yüzleşmediğiniz takdirde ilişkinizi kaybedebilir, hatta siz seksten soğuyabilirsiniz.
Bunun için ilk adım olarak içgüdülerinize güvenmeyi öneriyor de Angelis.
Bu tür davranışlar -mesela etraftaki kadınlarla flört etme, bir süre
sonra aldatmaya dönüşecektir- için kendinizi suçlamayın, sorumluluk
almayın, diye de ekliyor.
Öte yandan, seksüel performans problemleri -iktidarsızlık, erken
boşalma, orgazm olamama gibi- ilişkiniz için şu an ölümcül olmayabilir.
Ama yüzleşilmez ve çözüm için çaba sarfedilmezse, mutlaka ölümcül
olacaktır.
|
|
6. Sevgiliniz duygusal olarak müsait değilse!
Barbara De Angelis, bu konuda bir bütün kitap yazabileceğini söyleyip,
kısa ve net konuşuyor: "Duygusal olarak kapalı olan partnerlerden uzak
durun!" Eğer partneriniz, duygularını gösteremiyorsa, onlar hakkında
konuşamıyorsa, size açılıp güvenemiyorsa, bu bir ilişki değil,
antlaşmadır diyor yazar. Bu tür durumlarda, kendi duygusal
programlarınızı anlamanız gerekmektedir.
7. Partneriniz geçmiş ilişkisinin etkilerini
üzerinden atamamışsa
Eğer partneriniz hala önceki ilişkisine öfke duyuyor ve pişmanlık
hissediyorsa veya bu konuda kendisini suçluyorsa; geçmişteki ilişkisi
yüzünden hala bir travması varsa, ona kendini tedavi etme zamanı verin.
Geçmiş ilişkilere öfke var oldukça, bugünküne sevgi olması zorlaşır
diyor ve burada da öncelikle dönüp kendinize bakmalısınız diye ekleyerek
şöyle açıklıyor yazarımız: "Bu tür kişileri ilişkiden, yakınlıktan
korktuğunuz için seçiyor olabilirsiniz. Eğer sürekli bu tür ilişkiler
buluyorsanız, kendi ilişki korkunuzla yüzleşmek için yardım
almalısınız."
8. Sevgilinizin çocukluktan gelen duygusal yaraları varsa
Kitabı okurken görüyorum ki hepimizin çocukluktan gelen duygusal
bagajları mutlaka vardır ve bunları yetişkin ilişkilerimize taşırız. Bu
durumda üç ana konuya dikkat etmemiz gerekiyormuş: Bu yaralar partnerimi
ne kadar incitti? Partnerim bu duygusal yaranın ve onu nasıl
etkilediğinin farkında mı?
Bu konuda iyileşmek için aktif olarak uğraşıyor mu?
Bu sorulara cevaplar bu konunun ölümcül olup olmadığını belirliyor
Barbara diyor ki:
1. Eğer partneriniz, çocukken seksüel taciz ya da travma yaşadıysa,
yakınlık problemi, seksüel fonksiyon problemleri, seksüel bağımlılık,
kilo problemleri yaşıyabilir.
2. Sözle ya da fiziksel olarak taciz edildiyse; öfke, bağımlılık,
kontrolcü davranışlar, problemleri ele alamama, drama bağımlılığı gibi
kalıplarla karşılaşabilirsiniz.
3. Partneriniz, çocukluğunda boşanma, ölüm, evlat edinme, intihar,
duygusal mesafe yaşamışsa; ilişki korkusu, ilişki bağımlılığı,
güvensizlik gibi davranışlarda bulunabilir.
4. Eğer partneriniz çocukken kilo problemi yaşadıysa, bastırılmış öfke,
kendine güven problemi gösterebilir. Hatta bu tür kişiler, geçmişte
taciz yaşamış olabilirler.
5. Partnerinizin ebeveynleri, alkol, uyuşturucu, ilaç bağımlısı
idilerse; partneriniz de ilişkide bağımlılık, alkol ya da başka birşeye
bağımlılık, iletişim kurmada problem ya da güven problemleri
yaşayabilir.
6. Dini açıdan fanatik bir aileden geliyorsa, seksüel olarak fonksiyon
bozuklukları, obsesyon, düşük kendine güven veya duygularını ifade
edememe yaşayabilir.
Bütün bunları okuduktan sonra tam etrafta hiç kimse kalmadığını
düşünüyordum ki Barbara De Angelis'in bu konuya açıklık getirdiğini
gördüm: "Bütün bunların olması şart olan şeyler değil, olası
noktalar..." Sonra bu tür durumlarla karşılaştığımızda, karşımızdakini
değerlendirmek için sormamız gereken üç sorunun altını tekrar çiziyor:
Bu sorun ne kadar ciddi? Partnerim bunun farkında mı?