Takıntılara takılmayın!
Ofiste kullandığınız eşyaların temizliği, yaptığınız işten daha öncelikli bir hale geldiyse, kapıyı kapattığınızı bildiğiniz halde tekrar gidip kontrol ediyorsanız yapmanız gereken ilk şey, bu yazıyı okumak. Takıntı nedir, son moda takıntılar hangileri ve tedavi yolları konusunda öneriler bu yazıda!
Yazı: Arzu Vila
‘Obsesif Kompulsif Bozukluk’u duymuşsunuzdur. Peki tam olarak ne olduğunu biliyor musunuz? Takıntılı düşüncelerin günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyecek, günlük aktiviteleri kısıtlayacak düzeye gelmesiyle oluşan ruhsal bir rahatsızlık obsesyon. Aslında takıntının çeşit çeşit hali var; bulaşma ve temizlik obsesyonu, şüphe obsesyonu, düzen obsesyonu, saldırganlık ve zarar verme obsesyonu bunlardan bazıları...
Her takıntı hastalık değil!
İnsan böyle bakınca, kendi takıntılarını düşünüyor ve aklına elbette kendi takıntılarının da hastalık olup olmadığı geliyor. Ancak her takıntı obsesyon değil. Bir takıntının obsesyon olduğunu özellikle de tedavi gerektirir bir durum olduğunu söylemek için bu takıntıların sizde belirgin bir sıkıntıya neden olması gerekiyor. Tüm bu takıntıların süresi günde bir saati geçiyor, sizi yavaşlatıyor, ilişkilerinizi ve işinizi olumsuz etkiliyorsa durumun bir bozukluk olduğu düşünülebilir. Herkesin takıntıları olabilir, önemli olansa dozu ve hayatımıza olan etkileri. Örneğin toplumumuzda gelenek haline gelen bazı takıntılı düşünce ve eylemlerimiz de var; güzel bir çocuk gördüğümüzde ‘maşallah’ demek, şanssız bir olaydan bahsederken birkaç kez tahtaya vurmak, ‘tövbe tövbe’ demek, olumsuz bir olayı konuşurken ‘şeytan kulağına kurşun’ ifadesini kullanmak gibi... Böyle yaparak uğursuzluk ve kötülüğe maruz kalma riskinden korunulacağı düşünülür... Bunlar aslında kompulsif eylemlerdir ancak hastalık değildir.
En yaygın obsesyon
Dr. Rızvan Uçar, en sık görülen takıntı şeklinin kirlenme/bulaşma obsesyonu olan temizlik takıntısı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Kişi kirli olduğunu düşündüğü yerlerden kir ya da mikrop bulaşabileceği ile ilgili endişe yaşar, el sıkışmaktan, kapı tokmaklarına ve otobüste, dolmuşta tutunma yerlerine, paraya dokunmaktan kaçınabilir, tuvaleti banyoyu kullanmadan önce dakikalarca temizlik yapabilir, dakikalarca ellerini yıkayabilir, saatlerce banyoda kalabilir, temizlediği bir yeri defalarca temizleyebilir. Eşi ya da çocuğu eve geldiğinde, kapıda elbiselerini değiştirmelerini, ellerini yıkamadan hiçbir yere dokunmamalarını isteyebilirler.”
Sık rastlanan diğer obsesyon tipleri
• Emin olamama ya da kuşku duyma obsesyonu da sık görülüyor. Bir eylemin yapıldığından emin olamama durumu bu. Bu tür obsesyonu olan kişi ‘kapıyı kilitledim mi, ocağı kapattım mı, ütünün fişini çektim mi?’ diye emin olamaz ve bazen bir, bazen defalarca kontrol edebilir.
• Simetri ve düzen obsesyonları; eşyaların tam bir simetri içinde bulunması, olayların, eşyaların belli bir düzen ve konumda olmasıyla ilişkili oluyor.
• Saldırganlık obsesyonu olan kişilerde kendine veya başkalarına zarar verme, öldürme, yaralama düşünceleri gelişiyor. Bu kişiler bıçak, makas gibi sivri veya kesici nesneleri bulundurmaktan, sevdikleri kişilerle yalnız kalmaktan, ölüm haberleriyle karşılaşmamak için gazete okumaktan ya da televizyon seyretmekten kaçınabiliyor.
• Obsesyonlar bazen utanç verici ve kabul edilemez cinsel içerikli de olabiliyor. Örneğin eşcinsellik, aile bireyleriyle ya da akrabaları ile cinsel ilişki kurma düşünceleri söz konusu olabiliyor.
• Günah işlemek gibi dini içerikli obsesyonlar da ülkemizde batılı toplumlara göre çok daha sık görülüyor. Bu şekilde obsesyonu olanlarda dinden imandan çıkma, Allah’a karşı gelme, küfür ediyor gibi hissetme gelişebiliyor.
• Bir başka obsesyon tipi ise hayatı tehdit eden bir hastalığa yakalanma şeklinde ortaya çıkan bedensel obsesyonlar. Kişi sıklıkla kanser, AIDS, zührevi hastalıklara yakalanma korkusu içinde oluyor.
• Biriktirme obsesyonları, gerçek anlamda maddi ve manevi değeri olmayan birçok şeyin ileride gerekli olabilir düşüncesiyle biriktirilmesi şeklinde gelişiyor.
• Yineleme tarzı obsesyonlar elektrik düğmesini açıp kapama, kapıdan girip çıkma, yazdıktan sonra silip yeniden yazma şeklinde olabiliyor.
• Yineleyici tarzda dua etme, sayı sayma, belirli kelimeleri yineleme gibi zihinsel obsesyonlar, bir şeyi belli sayıda tekrar etme, sokaklarda tabelaları, araç plakalarını okuma gibi kompulsiyonlar da görülebiliyor.
Takıntının farkında mısınız?
Doç. Dr. Levent Sütçigil’e göre kişi takıntısının farkında oluyor ancak genelde utandığı için bunu pek konuşmak istemiyor. Takıntı diğer kişilerce desteklendiği zaman ise, kişi bu takıntılarının farkına varamayabiliyor. Örneğin kişi yazdığı yazıyı onlarca kez okuyarak yöneticisine verdiğinde kendine çok titiz çalıştığı söyleniyorsa takıntı normal gibi kabul edilebiliyor. Daha az kontrol edilerek yapılabilecek işler için kendisini ne kadar yorduğunun farkında olmayabiliyor.
Psikiyatrist Dr. Rızvan Uçar durumu şu şekilde yorumluyor: “Obsesif olarak tarif edilen mükemmeliyetçi, tertipli düzenli, fazlaca tutumlu, esneklik göstermeyen bir kuralcılığın olduğu kişilik yapısı Obsesif Kompulsif Bozukluk’tan (OKB) farklı bir durum. OKB hastalarının büyük çoğunluğu durumun yeterince farkındadır. Ancak belirtilerin çok fazla olmasına rağmen bunu sorun olarak görmeyen, yakınlarının ısrarı üzerine hekime başvurmak durumunda kalan küçük de olsa bir hasta grubu da var.”
Son moda obsesyon
Son dönemde nur topu gibi bir takıntımız oldu; sosyal medya takıntısı. Gözünü Twitter’a, Instagram’a açan insanların sayısı günden güne artıyor ve bunun obsesif boyutlara yükselmesi yüksek ihtimal gibi görünüyor.
Memorial Ankara Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden
Doç. Dr. Levent Sütçigil, son dönemde birçok kişinin akıllı telefon ve tablet bilgisayar yüzünden ‘eşimle hiç konuşmuyoruz’ yakınması içinde olduğunu söylüyor. Siz de çevrenizdekilerin sizi uyarmasına rağmen hala uzun süreler sosyal medya sayfalarında gezinmekten kendinizi alamıyorsanız, bu sebeple gece geç yatıp uyku sorunları yaşamaya başladıysanız durumun bir bozukluk olabileceğini göz önüne almalısınız.