Yaz hormonu aşk
Ne demiş Aysel Gürel, ‘Ben her bahar aşık olurum rüzgar olur yağmur olurum…’ Peki baharda aşık olamayan kadın ne yapsın? Haliyle içinde biriktirdiği bütün hormonları yaza aktaracak, hem de faiziyle. Ancak yaz gelince şenlenen sokaklar, sahiller, çifte kumrular üzerine bir de güneş eklenince bastıran aşk açlığı, dikkat edin de sonbaharda hüznünüz olmasın!
Yaz aşkı! Bitmeyen bir şarkı gibi her sezonda yeniden dillere dolanıyor. Tamam aşk iyi güzel de aşık olacağım diye de aşık olunmaz ki, değil mi? Kumsalda yalnız güneşlenmemek, akşam eğlencede yalnız kalmamak için bir ‘Recep İvedik’e bağlanmak da var bu işin sonunda. O hormonlar yalnızca sizi etkiliyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gece kulübe girdiğinde kolunda bir kadın olsun diye yapmadığı şaklabanlık kalmayan kaç tane erkek var biliyor musunuz? Herkes yazı gülüp, eğlenerek, dans ederek, severek, sevişerek geçirmek istiyor ama bir sakin olun. Yaz aylarında testosteron hormonunun yükseldiğini unutmayın. Karşınıza hayatınızın ‘Kıvanç Tatlıtuğ’u da çıkabilir eyvallah, ama siz yine de her türlü senaryoya kendinizi hazırlayın.
Beş yıldızlı aşk
Pılınızı pırtınızı topladınız, aldınız en yakın arkadaşları yanınıza, kendinizi güneşin altına, kumun üzerine attınız. Aman Allah’ım o da ne? Denizden bir ‘Biscolata erkeği’ kıvamında çıkan yakışıklı sizin tarafa mı bakıyor yoksa? Yemekte de iki masa arkanıza mı oturdu? Vay vay vay yanındakiler de tam arkadaşlarınıza layık… Yandınız geçmiş olsun. Bütün tatil akşam içki ısmarlarlar mı, tanışmaya gelirler mi, bize mi bakıyorlar diye geçer. Oldu ki bu senaryo kısa sürdü ve gerçekten akşam kur yapmaya başladı, masanıza da alevli meyve tabağı gönderdi. Şakacı diye düşünüp işi geyiğe vurup devam etme ihtimaliniz var tabii. Karşılığında Türkan Şoray edasıyla kaldırdığınız kadehinizle onu tam 12’den vurdunuz ve hopppp masalar birleşti. İçkiler, danslar, müzik, gece… E sonra? Piyango vuracak mı vurmayacak mı? Aynı şehirde yaşıyorsanız şansınız yüzde bir arttı. Tebrikler! Başka şehirlerdeyseniz sakın kendinizi kandırmayın. Bir an önce kendinizi kurtarın ve illa da aşk yaşayacağım diye tutturmaya devam ediyorsanız yeni keşiflere yelken açın. ‘Sende anlayamadığım bir şey var. Beni kendine çekiyorsun. İstanbul’a çok sık gidip gelirim ama senin için bu sayıyı arttırmalıyım’ gibi cümlelere kanmayın. Gelmezler. Tatil bittiğinde Facebook’ta bir süre takıldığınız çocuklar listesini güncellemek zorunda kalırsınız. Eğer aynı şehirde yaşıyorsanız sabah 9.00 akşam 6 00 bir işi varsa bir ihtimal üzerinde durup biraz daha vakit ayırabilirsiniz. Yok, gecesi gündüzü belli olmayan bir iş yapıyorsa partiler, organizasyonlar ondan soruluyorsa zaten onunla İstanbul’da tanışsanız da bir ilişki yaşama ihtimaliniz çok düşük. Aşık olmadan, hayaller kurmadan bir haftayı bitirebileceğinize inanıyorsanız kur yapmak, eğlenmek, gülmek cilde iyi gelir, sizi genç tutar. Kolay gelsin.
Yan sitedeki çocuk
Ah o okul yıllarına damga vuran yazlık aşkları... Yan sitedeki o çocuk yüzünden az kavga etmediniz annenizle. Okul bitti, üç aylık yaz tatilleriyle çoktan vedalaştınız. Kazandığınız ilk parayla kendinizi ailenizden en uzak bölgelerde tatillere attınız ama her şeyin bir sınırı var. Herkesin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı olabiliyor. İşte yine sonunda kendinizi annenizin güvenli kollarında tatile bıraktınız. Ama o da ne? Yan sitedeki çocuk, yan sitedeki adam olmuş! İlk şaşkınlığınızı atıp, selam verdiniz ve evet, gülümseyerek size doğru geliyor. Hah, geçmiş olsun, sol elinde parlayan bir halka var. Gülümsemeniz çoktan yok oldu ama çaktırmadan yüzeysel bir sohbete daldınız, arkanızı dönüp yalnızlığınıza küfrettiniz. İçinizde sinirden kuduran ergenliğinize yenilmeyin. ‘Onu kıskandıracağım, nasıl evlenir?’ geyiklerini bir kenara bırakın. Sizi kıskanacağı falan yok. Boşu boşuna üst kattaki komşu teyzenin, sahilde ağzınıza kızartma tıktığı ana şahit olacak başka bir adamın peşine düşmeyin. Rezil olursunuz. Eğer gerçekten yıllar sonra yazlığa yeniden adım attıysanız sizi her gören teyze ve amcanın tam da siz bir muhabbete başlayıp, kadeh kaldıracakken sırtınızı sıvazlayarak yanınıza geleceğini unutmayın. Artık küçükken denize işediğinizden mi, yoksa sivilcelerinizden mi, içip içip camdan aşağı kusmalarınızdan mı bahseder orası belli olmaz ama belli olan bir şey var o da rezil olacağınız. Siz iyisi mi yazlık tatilinde çekirdek, çay, mangal ve okeyden başka bir şeye ilgi duymayın.
O bir İtalyan!
Şirketten uzun bir izin kaptınız. Hayalinizdeki İtalya turu için hazırsınız. En yakın arkadaşınızla birlikte daha yolda bahsetmeye başladığınız İtalyan erkeklerinin yakışıklılıklarına, boylarına poslarına diyecek bir lafımız yok. Size İtalya’yı daha iyi tanıtacak, en iyi gece kulüplerini öğretecek bir rehberinizin olması elbette paha biçilemez. O saçlar, o kaslar, o gülüş, o dişler… Bırakın gözünüz gönlünüz açılsın, ama o kadar. İtalyan erkeklerinin tüm kadınları ayna anda isteyebileceklerini, flört konusunda usta olduklarını, beş saat içinde en ateşli aşklardan birini yaşayıp yok olabileceklerini, çok çekici oldukları için her tuzaklarına düşebileceğinizi unutmayın. Yok, ille da İtalyan diyorsanız bizden günah gitti. İstanbul’a dönüp o rüya gibi geçen günler bittiğinde işe geri dönüş stresi üzerine bir de aşk acısı yaşamanız olası. İtalyan rüyasının sonuna gelirsiniz. Bir daha o memlekete adım atamazsınız. Sanki hayatınızın en büyük aşkını yaşamışçasına her turistik bölgede her romantik restoranda onu anarsınız, oturur ağlarsınız. Onun yerine kendinize güzel anılar bırakacağınız bir tatil arayışına girin. Bu onlarla takılmayacağınız anlamına gelmiyor. Sadece kaptırmayın! Son bir not: Bu özelliklerin çoğunun Fransız ve İspanyol erkekleri için de geçerli olduğunu unutmayın. İyi şanslar.