Ön sevişme tarih mi oluyor?
Biraz kur, biraz cilve, bolca dokunma, aşk dolu sözcüklerin kulağa fısıldanması ve sonu karşılıklı tatminle sona eren bir birliktelik... Bu süreçten dopdolu yaşanan ön sevişmeleri çıkardığınızda geride ne kaldığını bir düşünün! Gerçekten de istediğiniz mekanikleşen, adeta görev halini alan cinsel birliktelikler mi, yoksa hazzın doruklarına ulaşmak mı? Kararı siz verin…
Ayşegül Uyanık Örnekal
Tatminkar bir cinsel birlikteliğin olmazsa olmazlarındandır ön sevişme... Ancak son dönemde çevresel etkenler ve toplumsal mitler nedeniyle birlikteliğin belki de en eğlenceli geçmesi gereken bu süreci ya atlanıyor ya da adeta görev olarak yerine getiriliyor. Oysa konunun uzmanları ön sevişme gibi, başta kadının zyolojik olarak ilişkiye hazırlanması için gerekli olan bu ritüelin ihmal edilmemesi konusunda hem kir. Fakat her konuda olduğu gibi, cinsel hayatta da hızla dönen dünyanın akışına yetişebilmek için adeta bir koşuşturma hali yaşanıyor. Hal böyle olunca da çiftler ön sevişmeyi atlayarak direkt birlikte olmayı tercih ediyor. Peki ya bu yapılan doğru mu? İlişki dinamikleri bu sıralamayı kabul eder mi? Gerektiği gibi ilerlemeyen bu süreç mekanikleşen ilişkileri de beraberinde getirir mi? Bu soruların yanıtını Terapilife Psikolojik Danışmanlık’tan Cinsel Terapist Eyüp Sarı’dan aldık.
HAYAT ÇOK HIZLI AKIYOR. BAZEN 24 SAATİN YETMEDİĞİNDEN DAHİ ŞİKAYET EDEBİLİYORUZ. TÜM BU KOŞTURMA İÇİNDE CİNSEL HAYATIN DA ÇOK HIZLI, ADETA FAST FOOD TADINDA YAŞANDIĞINI SÖYLEYEBİLİR MİYİZ?
Zaman çok hızlı akıyor. Araçlar, roketler gelişmişliğini ne kadar hızlı olduğuyla, ne kadar zamandan tasarruf ettiğiyle gösteriyor. Hızın bu kadar ön planda olduğu bir yaşamda, cinsellik de bundan payını alıyor elbette. Son yıllarda duygusallıktan yoksun, hızlı başlayan, aynı şekilde yaşanan ve tüketilen cinsel ilişkilere ilgi artıyor. Bunun özellikle modern hayatın bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Kadınlar da erkekler de modern yaşamın, günlük hayatın koşuşturması içinde hızlı ilişkilere yönelebiliyor. Buna “fast food seks” deniliyor. Amacın duygusal değil, yalnızca cinsel dürtülerin tatminine yönelik olduğu bu tür ilişkilerde her iki taraf da sorumluluk almıyor, fedakarlıkta bulunmuyor. Tamamen seks odaklı bir ilişki biçimi yaşanıyor. Bu tür ilişkilere yönelen kişilerin, alt motivasyonlarına bakması gerekiyor. Neden böyle bir ilişkiye ihtiyaç duyuyorlar? Eğer bu tip ilişkiler kişiye en yüksek ziksel ve duygusal tatmini kazandırıyorsa endişelenecek bir durum yok. Ama bunun dışında bir sebep varsa, akla yalancı bir iyilik halinden başka bir şeyi gelmiyor. Unutmayalım ki kaliteli bir cinsel yaşam, kaliteli bir beraberlikten geçiyor.
O HALDE BUNUN NEDENLERI ARASINDA TEK GECELİK YA DA HIZLA TÜKETİLEN İLİŞKİLER YATIYOR, DEĞİL Mİ?
Eşlerin çoğu cinsel hayatlarına çeşni katmaya çalışmıyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Çoğunlukla ilgisizlik, bazen de gizli suçluluk duygusu ya da utangaçlık bunda etkili oluyor. Ama cinsel hayatın sıkıcılığı ve giderek katlanılmaz bir hale ulaşması, eşlerden birinin ya da her ikisinin birden evlilik dışı eğlenceler aramasına yol açabiliyor. Bunun yanında her önüne gelenle yatma alışkanlığı, hızlı tüketilen ilişkiler, bir noktada en az evlilik içi cinsel ilişkiler kadar sıkıcı olabiliyor. Fakat kişiye yeni ve değişik eşlerle bir arada olma fırsatı tanıdığından çok daha çekici geldiği de yadsınamaz elbette. Öte yandan heyecan verici cinsel tecrübelerin yalnızca hızlı, tek gecelik birlikteliklerle yaşanabileceği düşüncesi ise aslında bir masaldan ibaret. Cinsellik bir alışkanlık ve belirli bir tekdüzelik içine girerse, hangi durumda olursa olsun sıkıcı hale geliyor.
SEKSİ GÖREV GİBİ YAŞAMAK DA BURADA BİR ETKEN Mİ?
Cinsel hayatlarından haz alamayan nice evli çift var. Zira onlar, birbirlerinin gönüllerini fethetme stratejilerini geliştirmeyi bir yana bırakarak cinsel beraberliği sadece bir görev olarak görüyor. Bu görev yerine getirilirken, tüm süreç detaylarına kadar önceden belirleniyor. Dolayısıyla her şey monoton ve can sıkıcı bir tekrar halini alıyor. Gideceği yer ve yol aynı aynı olunca da bir an önce varmak isteniyor. Sonucu önceden belli olan bir maçın insana ne kadar heyecan verebileceğini gelin siz düşünün. Cinsellikte bir noktadan itibaren, beraberliğin ne şekilde devam edeceği belli oluyor. Bu nedenle, süreci renklendirecek değişiklikler yaratabilme yeteneğine sahip olmak büyük önem taşıyor. İnsanların çoğu cinselliği, beraberliklerinden daha fazla haz alabilmek için, birbirlerine daha fazla zaman ayırmak ve fırsat tanımak olarak görmek yerine, sadece birkaç dakikalık basit bir oyun şeklinde değerlendiriyor. Oysa bu şekilde olmaması gerekiyor. İşlevsel bir cinsel hayatın sürekliliği için bu düşünce büyük bir hatadan öteye geçmiyor. Tabii ki bütün bu olay şöyle de gelişebiliyor: Eşinize doğrudan doğruya “Hoşuma gidiyorsun ve seni istiyorum” tekli ni götürebilirsiniz, o da bunu onaylarsa her şey yoluna girer. Tamamen veya kısmen soyunur ve birlikte yatarsınız. En kısa zamanda da tatmin olursunuz ya da olmazsınız ama süreç biter. Bu şekilde oluşan bir cinsel eylemin zevk verebileceğini de inkar etmiyorum. Fakat evli bir çifte bu tür bir beraberlik 100. defadan sonra acaba halen zevk verebilir mi? Tara ardan biri kendi kendine, “Hepsi bundan mı ibaret, başka beklentilerim olamaz mı?” diye sormaz mı?
KÜLTÜR ÜRÜNLERINDE ÖRNEĞİN DİZİ, FİLM VE KİTAPLARDA DA GEÇMİŞTE KARŞILIKLI TATMİNİN ALINDIĞI, UZUN ÖN SEVİŞMELERİN OLDUĞU CİNSELLİK KONU EDİLİRKEN, SON DÖNEMDE DAHA HIZLI VE ADETA MEKANİKLEŞMIŞ CİNSELLİK ÖNE ÇIKIYOR. BURADAN YOLA ÇIKARAK, ÖN SEVİŞMENİN TARİHİN TOZLU SAYFALARI ARASINDA KALDIĞINI SÖYLEYEBİLİR MİYİZ?
Ön sevişme de tüm bunlardan nasibini alıyor tabii ki. Bu bir serüven ama serüven ile bencil bir zevk arayışını birbirinden ayırmak gerekiyor. Serüven, kendimizi eşimizle paylaşmanın yollarını aramak anlamına geliyor. Ama içinde yaşadığımız kültür böyle bir anlayışı güçleştiriyor. Cinsel uyarılara karşı bizi körleten, ekrandaki bitip tükenmez duygudan yoksun cinselliğin de etkileri var. Kitle iletişim araçlarını saran cinselliği uyarıcı etkenlerin yanı sıra çağdaş dünyanın gürültü, baskı, hızlı yaşama zorunluluğu gibi birçok koşulu cinselliği uyuşturucu, körletici nitelik taşıyor. Ve bunlar uyarıcılara duygusal karşılık verme yeteneğini yok ediyor. Serüven ise yalnızca sevişme biçimlerini çeşitlendirmek değil, içimizde sevişme isteğini uyandıracak şeyleri de arayıp bulmak anlamına geliyor. Belki çok karamsar bir görüş olacak ama bu gidişle yakın gelecekte insanlar görme, dokunma, koku alma duygularına seslenen uyarıcılara karşı ilgisiz kalacak ve yalnızca afrodizyaklar yardımıyla cinsel birleşmede bulunmak isteyecek. Cinsel zevklerimizi doğal çerçeve içinde korumanın tek yolu ise teknolojik çevre koşullarının etkilerine karşı kendi serüven anlayışımızı geliştirmekten geçecek.
BIR TANIM YAPMAK GEREKIRSE, ÖN SEVIŞME NEDIR? KADIN VE ERKEK AÇISINDAN NASIL BIR ÖNEME SAHIP?
Ön sevişme aslında partnerinizi ve kendinizi sekse hazırlamayı ifade ediyor. Seks öncesinde saatler sürebilen cinsel gerilim ve romantizm dahil olmak üzere, sizi sekse götüren her şey bu süreçte yer alabiliyor. Çünkü bu konuda kişilere öğütlenecek ne bir kitap ne de belli başlı teknikler var. Sevişirken kadının kapıldığı heyecan, bir erkek için en önemli uyaran olabilirken, dokunmak, öpmek, okşamak kadının isteğini artırıp erkeğe de derin bir zevk ve haz verebiliyor. Erkek, kadının bedenini tanıdıkça, ona en çok nelerin zevk verdiğini öğrendikçe, cinsel birleşme bir serüven, iki kişi arasında gittikçe gelişen bir yakınlaşma halini alıyor. Ön sevişme her seferinde eşi yeniden, ağır ağır baştan çıkarmayı ifade ediyor. Erkeğin kadını her an el altında olan, her istenildiğinde sevişmeye hazır bir varlık olarak görmesi ise çok kötü sonuçlara yol açabiliyor. Çünkü kadın yatakta her seferinde yeniden baştan çıkarılıp, elde edilmek istiyor. Erkeğin ona yaklaşırken kendisine sevgisini kanıtlamak istediğini, yalnızca cinsel ihtiyacını gidermek için cinsellik yaşamadığını belli etmesi gerekiyor. Ön sevişmeye verdiği önem ve özenle de bunu partnerine hissettirebiliyor.
BU SÜREÇ SEVIŞMEYE GEÇIŞ, ÖZELLİKLE DE VAJİNANIN HAZIRLANMASI OLARAK NİTELENDİRİLEBİLİR Mİ?
Direkt bunu söyleyemeyiz. Bazı kadınlar kolayca uyarılıp hemen birleşmeye geçmek isterken, bazıları da bazen beklenmedik bir anda çabucak, belki de biraz sertlikle elde edilmekten hoşlanıyor. Ama genellikle her kadın yumuşak öpücüklerden, bedenin uyarı bölgelerinin ha f ha f okşanmasından zevk alıyor. Kadının cinsel tatmine ulaşması, birçok erkeğin sandığı gibi kendi cinsel performanslarının sonucu değil, onun cinsel birleşme başlamadan yeterince uyarılması, cinsel isteğinin iyice kamçılanması sonucu oluyor. Cinsel isteğin uyarılması, kadınlarda erkeklere oranla daha uzun bir süreyi gerektirdiğinden, partnerini kabul edebilmesi için ön sevişme kesinlikle gerekiyor. Ön sevişme sırasında oynanan aşk oyunlarının her iki taraf için de zevkli, neşeli, cilveli yanı birçok kişinin hoşuna gidiyor. Fakat fazla ciddiye alındığında orgazma ulaşmak için yapılan bir çeşit talim haline gelerek, birleşmenin zevkini artıran içten gelme özelliğini yani doğallığını ortadan kaldırıyor.
ÇİFTLERİN GÜN İÇİNDE CİNSELLİĞİ ÇAĞRIŞTIRAN KONUŞMALAR YAPMASI, BİRBİRİLERİNE EROTİK MESAJLAR GÖNDERMESI DE GÜNÜMÜZÜN ÖN SEVIŞME TANIMINA GİREBİLİR Mİ?
Kesinlikle! Fakat genel olarak kısmen doğru olan birtakım bilgilerle birlikte alışkanlıklarımız bizi sınırlıyor. Klitorisi uyarmak, orgazma giden yolda büyük önem taşıyor. Cinsel birleşme öncesi, aşk oyunlarında son derece önemli bir rol oynuyor. Özetle; cinsel birleşme öncesinde klitorisin uyarılması, kadının genital bölgesine dalga dalga zevkli, heyecan duyguları yayıyor ve kadında daha fazla iştah uyandırıyor. Şunu unutmamak gerekiyor ki cinsel zevk, cinsel heyecan, cinsel istek duygularının uyanıp alevlenmesi yalnızca bedensel bir olay değil! Bir müzik parçası, manzara, koku, birkaç aşk ve sevgi sözcüğü, resim hatta rüya da kişiyi cinsel yönden tahrik edebiliyor. Bazen sevilen kişiyi düşünmek bile bunun için yeterli olabiliyor. Demek istiyorum ki birçok erkek; kadın, klitorisin dıştan tahrikiyle kolayca uyarılıp orgazm oluyor diye bu yönteme saplanıp kalıyor. Zamanla kadın da bunu cinsel doyumun değişmez koşulu olarak benimsiyor. Dolayısıyla eşler de cinsel yaşantılarını klitorisle sınırlıyor. İşte bu yüzden yeni evli erkeklerin klitoris tuzağından kaçınması, eşinin doyumunu salt klitoral orgazmla sınırlamayıp onu daha dengeli ve geniş kapsamlı bir cinselliğe doğru yöneltmesi gerekiyor. Aksi halde zamanla kadının bu yönden tatmin edilmesi bir tür mastürbasyona dönüşüyor. Erkek bu “görevi” yerine getirmekle birlikte, giderek seksi angarya gibi görüp sinirlenmeye, sıkılmaya başlıyor. Kadın için de artık penisin penetrasyonu ve cinsel birleşme, salt erkeğin doyumunu sağlayan, kendisini pek ilgilendirmeyen bir eylem olup çıkıyor. Sonuçta cinsel birleşmenin yalnızca adı kalıyor.
ÖN SEVİŞMENİN ATLANMASININ TARAFLARDAN BİRİ TARAFINDAN HOŞ KARŞILANMADIĞINI VARSAYARSAK, BU TÜR BİR CİNSEL BİRLİKTELİK NASIL SONUÇLANIR?
Bu konuda erken boşalma sorunu olan erkekler danışanlarımın eşlerinden örnek verebilirim. Klinik deneyimlerimde gördüğüm, yaşanan süreç sonrasında kadında genelde cinsel isteksizlik ve cinsel yakınmalar olduğu yönünde! Erkek için en ufak bir uyarılma onu boşalmaya yaklaştırdığından, ön sevişmeyi atlayarak tahrik olma duygusunu önlemeye çalışıyor. Kadın ise cinsel olarak uyarılması, ıslanması için belli bir süre ön sevişmeye ihtiyaç duyuyor. Bu olmayıp direkt cinsel ilişkiye geçilince ağrılı, acılı bir birliktelik yaşanıyor. Yaşanan süreç belli bir süre sonra kadında değersizlik, önemsenmeme duygularıyla birlikte sanki kullanılıyormuş düşüncesinin zihninde dolanıp durmasına yol açıyor. Eğer bu durum devam ederse, cinsel sorunlar beraberinde ilişki problemlerine de neden oluyor.
BU SÜRECİ YAŞAMAK KARŞILIKLI ÇEKİM SONUCU MU OLUR? YANİ KOLTUKTA FİLM İZLERKEN BİR ANDA BAŞLAR MI? YOKSA YATAK ODASINA ZATEN SEVİŞMEK İÇİN GİDEN BİR ÇİFT ÖNCESİNDE USULEN ÖN SEVIŞME SÜRECİNİ YAŞAMAK MI İSTER?
Cinsel istek bazen sebep, bazen de sonuçtur. Örneğin; belli bir gün vardır cinselliğiniz için, ön sevişmeye başlarsınız, eşinize dokunmakla birlikte cinsel isteğiniz gelir. Ya da tam tersi lm izlerken, kitap okurken uyarılırsınız, ilk önce cinsel isteğiniz gelir, daha sonra da sevişirsiniz. Bu, her ilişkinin kendi iç dinamiğine göre de değişir. Mesela her cuma gecesi, yatağa girdikten 10 dakika sonra, hep aynı aşk oyunlarını, hep aynı sevişme pozisyonunu tekrarlayarak cinsel birleşmede bulunmak, her cuma akşamı saat 20.00’de kızarmış patates ile orta pişmiş bir bifteği aynı tabakta yemek kadar sıkıcı olabilir. Tekdüze kalıpların, gereğinden fazla kesin ve kaçınılmaz olmaması gerekir.
İYİ BİR AŞIK MISINIZ?
Sevgi dolu, mutlu ve tutkulu bir ilişki yaşayıp tatminkar bir seks hayatı her kadın ve erkeğin hayali olabilir. Ama bunu gerçekleştirmek için kalıpların dışına çıkılması, partnerlerin birbirini tanıması gerekiyor. Peki cinselliğin vazgeçilmez öğelerinden biri olan ve sekse geçişin ilk adımı ön sevişme hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunu düşünüyor musunuz? Türk halkının ön sevişmeye bakışı, daha doğrusu bu konudaki bilgisi nasıl? Cinsel Terapist Eyüp Sarı bu soruyu şu sözlerle yanıtlıyor: “Danışanlarımdan gözlemlediğim kadarıyla, Türk insanı ön sevişmeye gerekli özen ve önemi vermiyor. Ön sevişmeye ayrılan sürenin daha çok iki-beş dakika arasında değiştiğini duyuyorum. Oysa bu süre, çiftlerin birbirlerine duygusal olarak yakınlaşma fırsatı dahi bulamayacağı kadar kısa. Hal böyle olunca yetersiz ön sevişmeyle birlikte orgazm sorunları da ortaya çıkıyor.”
SEKSİ SANATA ÇEVİRİN!
“Cinsellik, cinsel birleşme, penis ve vajina özel şeyler. Fakat devamlı odakta olup kullanıldığında belli bir süre sonra ‘özel’ olmaktan çıkıyor ve sorun çıkartmaya başlıyor” diyor Cinsel Terapist Eyüp Sarı... Oysa cinselliği bir sanata çevirmek ve duyguları da işin içine katmak, birlikteliği renkli tutmak, doyumlu ve istikrarlı bir cinselliğin olmazsa olmazları arasında yer alıyor.
*Formsante dergisinden alınmıştır.