Dikkat: Yüksek tansiyon! Cinsel gerilim gözle görülebilir olduğunda...
Dolu dizgin ama gizemli; seksi ama sözsüz; kanıtlanamayan ama tahmin edilebilen o tanıdık hisse doğru yol alıyoruz. Yeniden keşif yolculuğumuzda ise kendimizi bir cinsel gerilim hattında buluyoruz. Hem de bir anda, zamanla, durduk yere veya hiç gereği yokken…
Hayat, olağan akışında devam ediyor. Kulağımıza günlük yaşamın tanıdık sesleri geliyor. Bir telefon çalıyor, uzaklarda korna çalan sabırsız şoförler var, nadiren birkaç kuş cıvıltısı, yakınlarda hararetli bir tartışma yaşanıyor ve tam burada bazı şeyler tabiri caizse ‘rayından çıkmak’ üzere. Biri var. Onu gördüğümüzde; kalp atışlarımız hızlanıyor, bakışlarımız birbiriyle dans ediyor, pek tabii halimiz ve tavrımız da değişiyor. Aşk desek, değil. Flörtöz tavrımız aniden kendini gösteriyor. Ona karşı durdurulamaz bir çekim hissediyoruz. Fakat romantik bir aşk masalında yaşamıyoruz. Bu gerçekten aşk değil. Aramızdaki elektriği bir başkası görüyor mu acaba? Cevap muhtemelen ‘evet’ ve bunun bilinen adı ‘sexual tension’ yani cinsel gerilim. Sizce de burası biraz sıcak olmadı mı?
Yazı: Baran Alışkan
ELEKTRİK AKIMI
İki kişi bir sosyal etkileşime girdiğinde ve birbirine cinsel anlamda istek duyduğunda ortaya çıkan bu yüksek gerilim hattı, beraberinde yüksek tansiyonlu ve bol aksiyonlu anları vadediyor. Bir sosyal fenomen olarak kabul gören cinsel gerilim, eyleme yani sekse giden ya da ona çağrışım yaratan her şeyi içinde barındırıyor. İki kişi ve karşılıklı arzu ise ihtiyacımız olan yegane malzemeler. Bunu tek başımıza yaşamak, biraz kafa karıştırıcı. Gerilimin oluşması için bir noktadan diğerine yayılacak elektronlara ihtiyacımız var. Platonik aşk, hayranlık veya bir başka isimle adlandırılabilir. İki kişi arasındaki bu elektrik alma-verme durumuysa kendine has bir hikaye taşıyor. Hem de hepimiz tarafından bilinen, gözle görülebilen ama elle tutulamayan bir hikaye.
Ortam sıcaklığından bağımsız bir sıcaklık sunan bu elektrik akımına her an, her yerde kapılmak mümkün. İş yerinde sıkça çalıştığınız yan departmanda, kalabalık arkadaş grubunuzda, spor salonunda, yeni keşfettiğiniz ama düzenli olarak gittiğiniz köşedeki restoranda ve daha nice lokasyonda. Belki yakın arkadaş adayınızla, belki de yöneticinizle. Nadiren de olsa -tabii işler yolunda gittiyse ve yeteri kadar zaman geçtiyse- eski sevgilinizle bile aranızda bu gerilim yaşanabilir. ‘Gerilim’ ne ilginç bir kelime. İlk etapta olumsuz bir çağrışım yapsa da hissettirdikleri insanın yaşama olan tutkusunu perçinliyor. Açık konuşalım, hepimizi heyecanlandıracak bu gerilime karşı biz de boş değiliz. Öyle ki Scenes from a Marriage dizisinin yıldızları Oscar Isaac ve Jessica Chastain, 78. Venedik Film Festivali kırmızı halısında objektiflerin karşısında cinsel gerilim kavramının gözle görülebilen bir fenomen olduğunu kanıtlamıştı. Isaac’ın rol arkadaşının koluna kondurduğu öpücük şimdiden unutulmazlar arasına girdi. Bir önceki yüksek gerilimli yıldızlarımız Lady Gaga ve Bradley Cooper ise birlikte rol aldıkları ‘A Star is Born’ filminde, filmden sonra, kameralar önünde ve hatta Oscar töreninde piyano çalarken dahi bu gerilimi hissetmemizi sağlamıştı. Teşekkürler şov dünyası!
MUHTEMELEN SEKS
Muhtemel seksin başrolü ile aynı ortama girdiğiniz anda kalp atış hızınız sınırlarda seyrediyor. Flörtte el yükseltme oyunu ve küçük jestler yaşanıyor. Kur yapma yetenekleriniz karşısında sosyal becerileriniz değer kaybediyor. Ses tonunuzda yeni bir perde açılıyor ve özel bir hal alıyor. Belki dirsekleriniz birbirine değiyor ya da dizlerinizde hafif titremeler yaşanıyor. Aranızdaki gizlilik hissi ise ikinize de güvenli bir alan vadediyor. En azından siz öyle sanıyorsunuz. Çünkü tüm bunlar yaşanırken üçüncü bir tekil şahıs, yüksek ihtimalle yaşananları açıkça doğru şekilde yorumlayabilir. Siz, seksi elektrik akımlarıyla dolu bir fanusun içinde olduğunuzu düşünürken; sizi birbirinize yakıştıracak ya da sizi bir kenara çekerek neler olduğunu soracak bir kişi mutlaka vardır.
YUVARLAK MASA TOPLANTISI
Cinsel gerilim hattında neler olduğunu öğrenmek için birkaç dostumuzla buluşuyoruz. Bir arkadaş grubunun popüler üyesi olan Yeliz, kendisini farkında olmaksızın grubun bir başka üyesiyle bir elektrik akımının içinde bulmuş. Önceleri bunun yakın bir arkadaşlık hissi olduğunu düşünse de zamanla aralarında bir cinsel gerilim olduğunu tam olarak kabul etmiş. Yeliz, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Her fırsatta soluğu onun yanında alıyordum. Kalabalık buluşmalarımızda onun yanında oturuyor ve yaşanılan tüm eğlenceli anları onunla bölüşmek istiyordum. Bana göre uzun ve anlamlı ama insanlık için kısa ve anlamsız bakışmalar yaşıyorduk ve kendimi ‘bizi’ hayal ederken buluyordum. Bunun bir yere varmayacağını tahmin etsem de o anı yaşamak beni mutlu ediyordu. Kabul ediyorum, onu arzuluyordum ama aramızdaki arkadaşlığın yok olmasından korkuyordum. Aynı hisleri paylaştığımızdan emindim, çünkü her kalabalık buluşmanın içinde bize özel bir buluşma daha vardı.” Hikayenin son düzlüğünde grubun bir başka üyesinin meraklı bakışlarına maruz kaldıklarını anlatıyor. Birbirlerine çok yakıştıklarını her fırsatta dile getirerek meselenin en çekici yanını yani gizemini kaybetmesi de bu sayede gerçekleşmiş. İkili, bu tatlı rüyadan ‘dış güçler’ tarafından uyandırıldıktan sonra, kaldıkları yerden arkadaşlıklarına devam etmiş. Sevgili üçüncü tekil şahıs, umuyoruz yaptığını beğenmişsindir.
Sinan, konuyu bir yasak aşk ekseninden resmiyete döküyor. Şimdilerde evliliğinin üçüncü yılını yaşayan Sinan, eşiyle aralarındaki cinsel gerilimin -sevgililik dönemleri de dahil olmak üzere- hiç kaybolmadığını söylüyor. Romantik ilişkilerini monotonluğa yenik düşmeden seksi oyunlarla canlı tuttuklarını da ekliyor. Yanı sıra bizi ters köşeye yatırarak geçmişte yaşadığı başka bir tecrübeyi şu sözlerle paylaşıyor: “İlk gördüğüm anda aramızda bir şeyler olacağını hissetmiştim. Onu göreceğimi bildiğim zamanlarda daha iyi görünmeye, aynı yerde bulunduğumuzda daha farklı yürümeye çalışırdım. Bakışlarımız her zaman birbirini takip ederdi. Hatta beni göz hapsine aldığından emin olmak için yer değiştirdiğim zamanlar bile oldu. Hislerime rağmen aramızda bir şeyler yaşanması için hiçbir sebep yoktu. Ne aynı arkadaş grubu ne de ortak bir çalışma alanı… Bazı şeylerin gerçekleşememe ihtimali insanı daha çok heyecanlandırabiliyormuş. Heyecan, yasak ve gizem kelimeleriyle o dönemi anlatabilirim. Hatırladığım kadarıyla 3-4 aylık bir süreden sonra tesadüfler eseri (neredeyse) bir araya geldik. O zaman, aslında yaşadığımız cinsel gerilimi sevdiğimi fark ettim. Beklentiler beni daha çok mutlu ediyordu.” Gizemli fanuslarını korumayı başarmış ve günün sonunda kendi hikayelerini böyle sonlandırmışlar. Ardından, şimdiki mutlu beraberliğine yelken açan Sinan, eşiyle gerçek bir ruh eşi olduklarını ekliyor. Biz ise ‘keşke yine de geçmişten bu kadar bahsetmeseydin’ diye düşünüyoruz.
Kendisini gerçek bir aşk insanı olarak tanımlayan Ezgi ise romantik bir ilişkisi varken bir başkasından fazlasıyla etkilendiğini söylüyor. İlk anlarda neler olduğunu anlayamadığını ama sonra karşısındaki kişiyle aralarında büyük bir elektrik olduğunu fark etmiş. “Aramızdaki enerjiyi herkesin gördüğünü düşünüyordum. O kadar fark edileceğini düşünmüştüm ki neredeyse saklanma gereği duyuyordum. Bu kesinlikle gözle görülür bir elektrik hattıydı. Çok yoğun hislerim vardı ve istemsizce ona doğru çekiliyordum. O da aynı şekilde sürekli olarak benimle vakit geçirmek istiyordu. Yaptığı tüm şakalarda kahkahalarımı dizginleyemiyor ve onunla diz dize oturmaktan keyif alıyordum. Aramızdaki cinsel gerilim apaçık ortadaydı. Sevişmemizin gerekli olup olmadığını ise çok sorguladım. Bunu gerçekten istiyor muydum, bilemiyorum. Sevgilim olduğu için hiçbir zaman aksiyona geçmedim ve bu belirsizliği bir an önce sonlandırdım. Aradan zaman geçtikten sonraysa fikirlerim netleşti. Eğer kartlarımı daha açık oynasaydım bir şeyler yaşanabilirdi.” Zamanla o kişiye karşı hislerinin soğuduğunu ama belki bir gün medeni durumları da buna izin verirse yeniden arzularının alevlenebileceğini de ekliyor. Sevgili Ezgi, yolun açık olsun.
E DAHA DUR, DAHA DUR!
Sosyal ilişkiler her ne kadar belli yazısız kurallara sahip olsa da karmaşıktır. Cinsel gerilim gibi sınırlarda gezen bir sosyal fenomen ise çok daha dikkatli adımlarla yönetilmeye muhtaç. Cinsel arzuyu tetikleyen, belki de midenizdeki kelebeklere uçuş izni veren bir dikkat dağıtıcı ile yaşamak ve onu yönetmek hayli zor, kabul ediyoruz. Fakat bu hislerin yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebileceği ihtimali de mutlaka göz önünde bulundurulmalı. Arzularınızın atadığı seksi başrol ile aynı fikirde olmayabilir veya karışık sinyalleri yanlış yorumlayabilirsiniz. Tam da bu yüzden sizi harekete geçmekten alıkoyan iç sesinize güvenmeniz yerinde olur. Çünkü gerçekleşmesi gerekseydi, ortak bir kararla ve rızayla gerçekleşirdi. Kaldı ki nihai sonuca varmak yani seksin yaşanması, ‘cinsel gerilim’ fenomeninin tabiatına aykırı. Emin olmak ve doğru adımlar atmak adına yüksek tansiyonlu sözsüz ilişkinizi romantik bir davetle bir adım ileriye taşımayı düşünebilirsiniz. Böylece reddedildiğinizde bu düşüncelerden uzaklaşarak yola devam edebilirsiniz. Kabul edilmesi durumunda ise her şeyin yolunda gitmesini diliyoruz. O yakıcı bakışlar, kor gibi yanışlar melodileriyle sizi kendi yüksek gerilim hattınızla baş başa bırakıyor ve Bülent Ersoy’un öğüdüne kula veriyoruz: “Yananı görür Allah, e görür inşallah… Çaresi yoktur, maazallah!”
“Her fırsatta soluğu onun yanında alıyordum.Bana göre uzun ve anlamlı ama insanlık için kısa ve anlamsız bakışmalar yaşıyorduk ve kendimi ‘bizi’ hayal ederken buluyordum.”